En Sıcak Konular

Ahmet Ertürk'le sert röportaj

12 Eylül 2007 12:00 tsi
TMSF Başkanı Ertürk, Uzanlar döneminde Star'ın başında olan Can Ataklı'nın karşısına geçti. Sert geçen programda Ahmet Ertürk çarpıcı açıklamalar yaptı.

TMSF Başkanı Ahmet Ertürk 11 Eylül 2007 Salı günü Business Channel'da katıldığı Can Ataklı ile "Masadan Naklen" programında Sabah ve ATV İhalesi'nden Uzan Grubuna; bankacılık sektöründen yabancı sermayeye dek pek çok konuda önemli açıklamalar yaptı.

TMSF Başkanı Ahmet Ertürk Business Channel'da katıldığı Can Ataklı ile "Masadan Naklen" programında şunları söyledi.

- Türkiye'de etrafından dolaşılarak aşılan çok kural var.
- Yeni ihale sadece bir kamu alacağını tahsil etmiyor ayrıca sektöre yeni bir boyut katacaktır.
- Dinç Bilgin'in borcu 900 küsür milyon dolardır.
- İhalede gerekli fiyat miktarı sağlanamazsa iptal etme ve ihaleyi yineleme hakkımız var.
- İhalede istediğimiz rakam sağlansa bile sonuçları onaylamak zorunda değiliz. Bu, fiyattan bağımsız bir haktır.
- Doğan (hepsinde) ve Çukurova Grubu'nun (görselde) bu ihaleye katılmalarının piyasada ciddi bir monopol oluşturacağını tespit etmişler.
- Turgay Ciner ile iyi bir anlaşma yaptık.
- Turgay Ciner, eğer düşünüyorsa bir hazırlık yaparak önyeterliliğe katılabilir. Yani Turgay Ciner giremez diye bir şey yok ama Dinç Bilgin'in ihaleye giremeyeceği kesindir.
- Biz bankacılık sektörünün garantisiyiz, sigortasıyız.
- Ali Balkaner'in varlıkları borçları karşılamaya yetecek gibi görünüyor.
- Uzanlar konusunda çözüm taraftarıyız. Önyargımız yok.

Programda konuşulanlarla ilgili detaylar şöyle:
Ahmet Ertürk gündemdeki çok önemli bir ihaleye dair merak edilenlerin başında gelen fiyat unsuruna dair : "Sabah ve ATV'nin satış ihalesinde kamu alacağını tahsil açısından ve tabii ki borçlu yani Dinç Bilgin açısından da fiyatın daha yüksek çıkması olumlu bir gelişmedir. Ancak bizim belirlediğimiz alt sınır 1.1 milyar dolardır. Hiç beklemediğimiz yüksek rakamlar da tabii ki çıkabilir." şeklinde görüş bildirdi.

Can Ataklı'nın : "Bizim için asıl önemli olan rakamlar değildir aslında bahsi geçen rakamların ardında yatan bir medya dönüşümü beklentisindeyiz. İhale sonunda dengelerin ve piyasanın değişeceğini düşünüyoruz. Oyuna kimler katılacak? " sorusu üzerine ise Ahmet Ertürk : "Açıkcası yerli ve yabancı kuruluşlar var. Ağırlıklı olarak yabancı kuruluşların varlığından söz edilebilir. Yabancı katılımcılar arasında özellikle Avrupa'da medya işi ile ilgilenen kuruluşlar da var. Bunlar kendilerine yatırım alanı arayan kuruluşlar. Özellikle Türkiye gibi bir ülkede yatırım fonu arayan bir açık bulunmaktadır. Genel olarak ilgilileri ikiye ayırmak mümkündür : Finansal hedefleri olan katılımcılar ve medya sektörüne dair hedefleri olan katılımcılar. Finansal hedefe sahip girişimciler belli bir kârlılık hedefiyle başlarlar ve gerçekleştirebildikleri noktada karı maksimize etmeye çabalarlar. Bu kesimi eleştirenler oldukça çok. 'Çekirge sürüleri', 'Köpek Balıkları' diyenler var bunlara. Medyatik hedefleri olanlar ise zaten medya işi içinde olup, stratejik bir konumlama sağlamak isteyen katılımcılardır." yanıtını verdi.

Ahmet Ertürk Sabah ve ATV ihalesine getirilen sınırlamalara dair ise : "Sınırlamalar var tabii ki. Sınırın katısı yumuşağı olmaz ama Türkiye'de etrafından dolaşılarak aşılan çok kural var. Biz bunu engellemek istiyoruz. Bir kere yerli katılımcı 225 milyon dolarlık bir özkaynak göstermek zorunda ve %75 yerli ortak kuralımız var. 10 ortaklı bir şirket minik paylarla da katılamıyor ihaleye. Bu uyanıklığın da önüne geçtiğimizi düşünüyorum. 2 ortaklı bir şirketi kabul edilebilir buluyoruz. Bu sınırlamalar beraberinde yabancıların yerli ortak arayışına girmesine yol açtı. Bu da piyasayı hareketlendirdi. %25'i aşamayacağını anlayan yabancılar yerli ortak arayışı içindeler. Finansal ortaklar özellikle medyayı bilen işin içine girmiş ortaklar arıyorlar. Bu nasıl sonuçlanır bilemiyorum ama bugüne kadar medyaya soğuk bakmış sermaye ortaklarını ısıtacaktır." yorumlarında bulundu.

Ahmet Ertürk'ün bu açıklamaları üzerine Can Ataklı : "O halde bu ihaleye medyayı bilen ve elinde sermayesi olmayan gruplar giremeyecek gibi gözüküyor. Öte yanda ise medyayı bilen ama parası olmayan adam da sermaye arayışına giriyor. Bu niteliksizleşmeyi getirmez mi? Arkasında konudan habersiz bir maddi güç olan medya uzmanını sınırlamaz mı?" sorusunu yöneltince, Ahmet Ertürk'ün cevabı : "Sektörün destekleyici etkisinden yararlanan bir bakış açısı vardı. Doğrudan bir iş mantalitesi buraya girerse bunun dezavantajları vardır ama avantajı sektörün bizzat kendisinin para kazanır bir sektör haline gelmesidir. Bu sektör diğer sektörleri besleyen bir araç iken şu aşamada bu durum sektörü başlı başlına ekonomiye para kazandıran bir sektör olur. Bugünkü gazete fiyatları zararına satışlardır mesela. Tekstilde ya da başka bir sektörde böylesine zararına satış yapan işadamı gördünüz mü? Bu rasyonelliğe aykırı bir durumdur. Bu yeni ihale sadece bir kamu alacağını tahsil etmiyor ayrıca sektöre yeni bir boyut katacaktır."

Ertürk, Can Ataklı'nın "Başta söylediğim de buydu Sayın Ertürk. Bu mesele bir alacak meselesidir değildir bizim için. Bu önemli bir dönüşüm aşamasıdır." sözleri üzerine "Yabancı ortaklık kuralı, ihalenin kendi kuralları (sermaye yapısı, özkaynak durumu) ve önyeterlilik bizim ihaleden evvelki sınamamızdır, önyeterlilik sonrası ihale yapılacak. Fiyatlar oluşacak. Biz ihaleyi herhangi bir sebeple onaylamama yetkisine sahibiz. Bu fiyattan bağımsız bir karardır. 1.1'i bulsak dahi kararımız olumsuz olabilir. Haklı gerekçelerin olması şart tabii ki. Daha sonraki aşamada ise Rekabet Kurulu ve RTÜK konuya dahil olacak. Bugün bize bildirilen sınırlamaların dışında da bazı kriterlere bakılabileceğini Rekabet Kurulu Başkanı açıklamıştır. " dedi.

Can Ataklı'nın "Bundan evvelki ihalelerde de bu onaylamama yetkisi var mıydı?" sorusuna ise Ertürk, gülümseyerek "Kral Tv'yi hatırlayınız. " yanıtını verdi. Değerlendirmeler için ise Ertürk : "15 kuruluş gelse bile kapalı zarfta bir eleme söz konusu. Çünkü ilk 5 fiyatı değerlendirmeye alacağız. Yani ben 750 yazayım, ya tutarsa demek olmayacak. İlk 5 fiyata girmek şart. Tam bir kör atış yani.. Grup olarak yani TV artı gazete artı dergiler, dağıtım, reklam değeri ile birlikte grubun bütün olarak tek tek bileşenlerinden daha yüksek bir değer taşıdığını farkettik. Yurtdışında dikkat ederseniz hem gazete hem tv bir arada olan yapılar çok değildir." dedi.

Ertürk, Ataklı'nın Murdock ve Fox örneklemesini : "Türkiye'de yazılı basın çok çok kazanan bir sektör değil. TV'ler kazanıyor. Dolayısıyla bunları ayırarak yazılı basın değeri düşerdi. Bu yüzden grup olarak satmayı uygun gördük." şeklinde değerlendirdi.

Ahmet Ertürk, izleyicilerden gelen "Önyeterliliği geçen kaç grup var?" sorusunu "Önyeterlilik başvuru tarihi 15 Ekim'dir yanlış hatırlamıyorsam. Dolayısıyla daha çok var. Bu konuyu aydınlatmak için epey vaktimiz olacak." diye yanıtladı.

Ertürk, ihaleye Doğan Grubu ve Karamehmet Grubu'nun giremeyeceği yolundaki söylemleri ise şu şekilde yanıtladı : "Bu Rekabet Kurulu'nun kararıdır. Satmadan evvel Rekabet Kurulu'na başvuru yapılır ve o sizin için bir kriter belirler. Rekabet Kurulu uzmanları ciddi bir çalışma yaptılar. Ciddi bir piyasa analizi yapıldı, oyuncuların konumları araştırıldığı, olası değişim senaryolarının var olduğu bir rapor çıkarttılar ortaya. Doğan (hepsinde) ve Çukurova Grubu'nun (görselde) bu ihaleye katılmalarının piyasada ciddi bir monopol oluşturacağını tespit etmişler. Bize fikir sordular, biz de onayladık. Denetim yetkisi Rekabet Kurulu'ndadır. Bu karar çıktı ve artık kesinleşti. Hangi aşamada olduğunu bilmem ama itiraz hakkı vardır." Ertürk sözlerini "Yabancı sermaye Doğan ve Çukurova Grubu ile ortaklık kurup ihaleye girebiliyor ama ihale kazanılır kazanılmaz bu ortaklık sona ermek zorunda. İhale sonrası satın alan şirketle masaya oturabilirler tabii ki ama ihaleye katılmaları sınırlandı." şeklinde sürdürdü.

Ahmet Ertürk, Can Ataklı'nın "Neler geri alındı ve başında Turgay Ciner oturuyor mu yoksa ihale sonucu mu bekleniyor?" sorusunu şöyle yanıtladı : " Turgay Bey ile iyi bir anlaşma yaptık. Henüz Kanal 1'i ve diğer varlıkları iade etmedik ama Kanal 1'i ihale sonuna kadar elimizde tutmanın bizim açımızdan da yükü var. Medya varlığı olarak Kanal 1'i iade etmek, stüdyo olarak kullanılan binaları iade etmek bizim sorumluluğumuzda. En erken tarihte devretmek için görüşüyoruz. Bu arada, Turgay Bey de ihaleye girebiliyor ya da giremiyor demedik biz henüz. Turgay Bey eğer düşünüyorsa bir hazırlık yaparak önyeterliliğe katılabilir. Yani Turgay Ciner giremez diye bir şey yok ama Dinç Bilgin'in ihaleye giremeyeceği kesindir. Bize borçlu olan bizimle ihtilafı olan kişiler sadece bu değil hiçbir ihaleye giremezler. Dinç Bilgin zaten girmek istemez diye düşünüyorum. Çünkü biz şu an zaten Dinç Bey için çalışıyoruz. Tüm çabamız onun için. Bu ihaleden çok yüklü bir kazanım olması onun da avantajınadır. "

Ertürk, Ataklı'nın "Kalan borç nedir? Dinç Bey'in cebine para bile kalması söz konusu mudur? " sorusunu şöyle yanıtladı : "Biz bir cebri takip yani tüm yasal süreçleri işleterek zorla bir alacağı tahsil etmek yöntemi uyguladığımız zamanlara kıyasla karşılıklı masaya oturup uzlaşarak çözüm aradığımız zamanların avantajları vardır. Yasalardaki açıklardan sıyrılmak ve işi en kısa sürede en verimli şekilde çözmenin yolu uzlaşmadır. Tüm taraflar işin sonunda avantajlı çıkabilirler tabii bu yöntemde. Ben alacaklının borcunu sorduğumda karşıma 4 ayrı rakam çıktı. Bizim 3-4 milyar dolara çıkan bir alacağımız da çıkabilir. Ama Dinç Bey'in ılımlı yaklaşımı ve elindeki belgeyi bize getirmesiyle başlayan bir süreç vardır. Ben kamuya yardımcı oldum gibi bir iyi niyet beyanında bulunabilir. Bu doğrudur. Biz Dinç Bey ile yaptığımız görüşmelerde en yüksek faiz oranlarını uygulamadık. Daha düşük bir faiz oranı uyguladığımızda çıkan sonuç 900 küsur milyon dolar… Bir kısmı Dinç Bey'in aldığı kredilerden kimisi de 'back to back' dedigimiz bankaların birbirlerinden aldığı krediler var. Biz bu tür kredileri her iki tarafa da borç yazıyoruz. Kim öderse borç siliniyor. Dolayısıyla Dinç Bey'in kendi firmalarının bir bankadan ya da bir başka bankadan çektiği krediler de bu rakamın içinde. Bu alacağın bir muhattabı daha oluyor yani ve 900 küsur milyon dolar 700 küsure düşüyor. Ama 1.1 sağlanırsa her halukârda cebe 200 milyon dolar kalmıyor. Çünkü şu an yürüyen bir mekanizma var. Dönen krediler ve borçlar var. Dinç Bey'in şirketlerinin vergi borçları da var; sıra en son bize geliyor yani. Yüksek bir rakam çıkarsa tüm borçların ödenmesi bakımından avantajlı oluruz. Biz dahil bizden evvelkiler de parasını alıyor. Vergi dairesi ve maliyenin alacağı tartışmalı bir rakam. Daha önce birikmiş vergi borçları var; bizi 4 milyona götüren bir hesaplama yapmışlar orada ve normalde borçlu olan Dinç Bey'dir; orada onun oturması gerekir ama vergi Dinç Bey'i dinlemeyecektir. Dolayısıyla verginin muhattabı biz olacağız ama o masadan nasıl kalkarız bilemiyoruz. Şu an Maliye Kemal Bey sayesinde bizim önümüze geçmiş oldu. Sonuçta, alacağımızı alamayacak bir pozisyona girersek, ihale onaylanmaz ve yenilenir. "

Ahmet Ertürk, Tomru Dereköylü'nün "Biz tahsilat yapan kurum olmaktan çıkmak istiyoruz demiştiniz, Türkiye'deki bankacılık sektörünü bir değerlendirebilir misiniz?" sorusunu "Biz bankacılık sektörünün garantisiyiz, sigortasıyız. Tek tek her bir kuruluşun içinde bulunduğu durumu iyi analiz ederiz. Risk profili yüksek bir bankaya daha yüksek bir primle destek sağlıyoruz. Yabancı bankalar çok tartışmalı bir konu. Pek de konuya girmek istemiyorum aslında BDK ile tatsızlık olabiliyor. 1998 ve 2003 yılları arasında gerçekleşen 23 bankanın çöküşü ile bankacılık sektörü bu enkazı oluşturan geçmişin karanlık yıllarından çok daha olumlu bir noktaya ulaşmıştır şu anda. Herkes üstüne düşen dersleri aldı diye düşünüyorum. Umarım bu dersleri kolay unutmayız. BDK işini iyi yapıyor. Sektörü risk profillerine göre çok iyi değerlendiriyor. Orada farklı düzenlemeler yapıldı. Bizim açımızdan sektör daha güven verici bir hale geldi. Şu an 50bin YTL mevduat güvencesi vardır. Öte yandan Arjantin örneğini inceliyorum. Evrensel örnekleri gözden geçiriyorum. 2000 yılındaki krizi düşünelim. Arjantin bankasının destek olması gerekiyordu ama IMF'in limiti yüzünden yardım sağlanamadı. Aslında Arjantin kurtulabilirdi ama bu limitler yüzünden bu krizler bu kadar ağırlaşıyor. Nasılsa yabancı bankalar bu limiti aşacak bir likiditeyi sağlarlar diye düşünülüyor ama yabancı sermaye de diyor ki ben hasta bir adama yatırım yapmayı seçmem diyor. Dolayısıyla kapılar kapanıyor. Buradan yabancılar gelmez mesajı çıkmasın, yerli yabancı farketmez. İşi kötü giden bir patron oraya daha fazla sermaye yatırmaz. Batma potansiyeli olan bir işe 1 kuruş ek konulmaz. Bu tipik bir davranıştır. Endişeli ve dikkatli olalım. "

Ahmet Ertürk, dünya ekonomisindeki çalkalanmaları "Bir etkilenme sözkonusudur. Yabancı fonlar aracılığıyla yabancılarla da iş ortaklığımız var. Orada daha net gözleyebiliyorum ki onlarda bir temkinlilik var. Fonların kendi temelleri yok. Onlar daha başka kimselerden sağlanan krediler niteliğinde. Dolayısıyla belirttiğim gibi herkes bir 'dur bakalım' kilidine geçti. Biz de beklemedeyiz. Sonuç olarak bu ihale onaylanmayabilir. Ben bu temkinliliği sağlamak için bunu söylüyorum biraz da." diyerek değerlendirdi.

Can Ataklı'nın "Sabah Pazarlama, Medya Holding ve Sabah Yayıncılık bu 3 kuruluş için ne olacak? Onlar için bir ışık getirecek midir bu isimlere?" sorusuna şu şekilde yanıt verdi : "Başından beri gündemimizdeki sorun budur. Bugüne dek bunu konuşamıyorduk dahi ama en azından şu an buna değinebiliyoruz. İşin çok karmaşık bir hukuksal yapısı var. Bunu çözmek uzmanlık gerektirir; bunu hallederiz ama bunun dışında parasal bir yönü var ki alacakların karşılanması (bir tek biz de değil; bankalar, ticari bankalar, diğer alacaklılar…) gerekir. Alacaklılar teminatlı ya da teminatsız o şirketten alacaklarını temin ederler. Bizim sonuçta para kalsa bile bu parayı geri kalan alacaklılar arasında nasıl paylaştıracağımız konusu ciddi bir hukuksal meziyet gerektiriyor. Bu bizim yükümlülüğümüz içinde değildir. Bunu rahatlıkla söyleyebilirim. Ama bugün benim tahmin ettiğim gerçekleşebilir fiyat projeksiyonlarından biz ancak biraz çaba göstererek bunu aşabiliriz. Net bir sonuç çıkmazsa, rahat bir sonuca ulaşacağımızı zannetmiyorum. Bu durumda bile küçük ortak sorunu yürek parçalayıcı bir konudur. Genel çözümün içinde bu küçük ortaklara da yer vereceğiz. Hiç kimse parasının tamamını alamayacak, biz dahil. Ama küçük bir oranla dahi olsa ödemeye çalışacağız. Bu bir tahahhüt değildir."


Ali Balkaner ile ilgili olarak Can Ataklı'nın : "Ali Balkaner hapiste. 17 milyar dolarlık bir yatırımı olan çok şık bir fotoğrafın içindeydi. Birdenbire ne oldu. Herşey alaşağı oldu." yorumu üzerine Ertürk, "Tutuklu olan tek bankacıdır kendisi. Bütün bu banka depreminin de tek sorumlusu bu isim miydi acaba diye bana da zaman zaman yakınmalar geliyor. Tabii bu bizim yapabileceğimiz bir durum değil. Mahkeme kararını vermiştir. Tutuklandığı sırada biz bir protokol imzalama aşamasındaydık. Ancak kendisi tutuklu olduğu için biz feshettik protokolü ve yürümedi. Ciddi varlıkları vardı, şu anda bizim onunla bir protokolumuz var; buna göre varlıklar değerlendirilecek. Bu varlıkları değerlendirme yetkisi bizde. Bunun nedeni de karşımızda bir muhattap bulamadık. Kötü alışkanlıkları olan kişiler var. Biz kendimizi de bu kötü alışkanlıklardan korumak adına yetkiyi kendimizde tuttuk. Varlıkları borçları karşılamaya yetecek gibi görünüyor. Güzel bir projesi vardı kendisinin. Kendisi arazi sahibi değildi ama güzel bir projesi vardı. Bu arazi sahipleri ile bir anlaşma yapmış kendisi, o sorun çözülemedi ve o arazi üzerine o projenin yapılması yokuşa girdi. Başka sorunlar baş gösterdi. Biz orada açıklık, doğruluk, şeffaflık arıyorduk. Bizim güvenimizi sarsacak en küçük durumlar dahi protokolu feshetmemiz için yeterliydi. Biz de ettik. Satışı biz yaptık tahsilatı biz yaptık ama alacağı biz alamadık; Maliye'ye gitti. Dolayısıyla biz alacaklı olmaya devam ediyoruz. Biz uzlaşma ve çözüm taraftarıyız. Bu şekilde alma taraftarıyız ama işin hem hukuksal hem de enerji tarafının ne düşündüğünü kapsamını bilmiyorum. Özellikle enerji tarafının bir çözüm önerisi var mıdır bilemiyorum." dedi.

Ertürk Uzan Grubu'na dair ise : "Uzanlarla ilgili el konmalarda biz her zaman çözüm taraftarı olduk. Karşılıklı iyi niyet olmuş olursa, protokol anlaşmalarıyla bazı şeyler güvence altına alınabilirdi. Hiçbir önyargımız olmadan hareket etmekteyiz Uzan Grubu'na karşı." açıklamasında bulundu.

Ahmet Ertürk, Can Ataklı'nın el konan bankalarda çalışan bazı kişilerle ilgili olarak yaptığı "Burada mağdur olan bir kesim daha var. İmza ortaklığı olan kişiler var. Sekreterler, şöförler, korumalar, genel müdürler… bu insanları da kurtaracak bir çözüm var mıdır? Kredi kartı olmayan, banka hesabı bile olmayan bu insanların hacizler altında beklemesi çok sarsıcı." şeklindeki yorumu için ise "Bir çoğu kendi iradelerinin dışında bu mekanizmanın içine çekilmişler, bulaştırılmışlar. Biz 7-8 ay süresince çok sayıda işlem gerçekleştirerek bu isimlere ulaşıyoruz. Bir kısmı mahkemece bir kısmı bizim idari yetkimiz altında oluşturduğumuz bir bölümle bu pozisyondaki insanların durumunu araştırdık. Bizim dışımızda da içimizde de rapora bağlayıp sonuca ulaştırmaya çalışıyoruz. Huzura kavuşan çok sayıda insan var, ama huzuru bekleyen çok daha fazlası var. Biz iyi niyetliyiz bu ayrımı yapabilecek durumdayız gerçekten. Şu an sesleniyorum sizin aracılığınızla tahdidi kaldırmak isteyen bu insanlar varsa TMSF'ye başvursunlar. " dedi.

Aktif haber



Bu haber 560 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,286 µs