Türkiyenin Vatikan Büyükelçisi Prof. Dr. Kenan Gürsoy, görevinden ayrılmaya hazırlandığı bugünlerde deneyimlerinden yola çıkarak Papanın, Türkiyeyi; muhtemel Hristiyan-Müslüman çatışmasının asla yer alamayacağı örnek bir zemin olarak gördüğünü söyledi.
Görevi sırasında düzenlediği kültürel etkinliklerle hem geleneksel Türk sanatlarını hem de İslam dünyasını Vatikanda tanıtmaya çalışan Büyükelçi Gürsoy, Papa Franciscusun birkaç ay sonra Türkiyeye yapacağı ziyaretten, görev süresinin kendi deyimiyle en ilginç olayı olan, Papa 16. Benediktusun tarihi istifasına ve kendisini en çok üzen hadiseye kadar, AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Büyükelçiliğinin son günlerinde önemli bir ziyaretin temelinin atılmasında rolü olan Gürsoy, Türkiyeden önceki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından yapılan davetin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından teyit edilmesi ve Vatikanın da kabul etmesiyle resmiyet kazanan Papa Franciscusun kasım ayı sonundaki Türkiye ziyaretinin Vatikan ortamlarında fevkalade merak uyandırdığını söyledi.
Papanın Türkiyeye ziyaretine yönelik AAnın 8 Eylül tarihli haberinin pek çok yerde kullanıldığına dikkati çeken ve o habere atıfta bulunan Büyükelçi Gürsoy, Süratle hazırlanan bir seyahat olduğu muhakkak. Çünkü umumiyetle 6 ay öncesinden Papanın gideceği ülkedeki programlar düzenleniyor dedi.
Papanın ziyaretinin, gerek Türkiyenin bulunduğu coğrafyaya yönelik mesaj taşıması, gerekse Doğu Kilisesi olarak bilinen Fener Patrikhanesi ile aralarındaki dostluk bağlarının pekiştirilmesi açısından önem taşıdığını belirten Kenan Gürsoy, Şu an cereyan etmekte olan Ortadoğu hadiseleri çerçevesinde değerlendirmeye alındığında bu ziyaret ayrıca, batı dünyası bakımından da, farklı bir anlam ifade ediyor. Batı Hristiyanlığının, en önemli manevi makamı olarak değerlendirdiğimiz Papalığın, bu seyahat dolayısıyla sergileyeceği tavrının dikkat çekici olduğunu düşünüyoruz. Onlar da konuya böyle bakıyorlar; dünya barışına yapılacak muhtemel katkı dolayısıyla diye konuştu.
Papalığın Ortadoğuda son dönemde yaşananlara yönelik verdiği net mesajlara ilişkin olarak da Büyükelçi Gürsoy, Papaların her zaman barış telkin eden bir tutumunun olduğunu aktararak, Demek ki, dünya politikasına paralel olarak Papalık, şimdi daha net bir takım tedbirler alınmasını; en azından bu barışın devamı için, özelde de, Irakta ve Suriyedeki Hristiyanların korunması için gündeme getiriyor. Daha aktif bir politikanın oluşması için telkinde bulunduğunu görüyoruz. Bunun tabi bütün dünya için bir değerinin olması gerekiyor; sadece orada yaşayan Hristiyanlar için değil. Bütün dünya için, bütün insanların, farklı Hristiyan gruplarından Türkmenlere, Araplara, Kürtlere tüm toplumlar için olmasını biz de temenni ediyoruz. İnşallah bu tarz bütüncül barış politikalarının oluşmasında da, Vatikanın kendisinden beklenen hamlelerini, yeniden görebilme imkânına sahip oluruz ifadelerini kullandı.
Türkiye Cumhuriyeti ile olan temasın Papalık için her zaman ayrı bir önemi olduğunu vurgulayan Büyükelçi, Papa, Türkiyeyi; hem doğu batı arasında köprü olması bakımından hem de biraz evvel sözünü ettiğimiz; Hristiyanlık-Müslümanlık muhtemel çatışmalarının son bulması açısından bir örnek zemin olarak görüyor dedi.
- Papanın muhtemel Ermenistan ziyareti
Türkiyenin Vatikan Büyükelçisi Kenan Gürsoy, Papanın Türkiye ziyaretinin kesinleşmesi sonrası Ermenistan Devlet Başkanı Serj Sarkisyanın Vatikana gelerek Papayı 2015 yılında 1915 olaylarının 100. yılında Ermenistana davet ettiğinin hatırlatılması üzerine, Ama umarız ki, Sayın Papa, gerçekleşebileceği konuşulan bu ziyaret sırasında, kendilerinde görmeye alışık olduğumuz şekilde, herhangi bir tarafgirlikten uzak olarak, Vatikanın barış politikalarını ifade etmeye devam eder ve Türkiye ile Ermenistan arasında oluşabilecek muhtemel bir ihtilafın da giderilmesi için, biraz evvel söylediğim o tavrı derinleştirir değerlendirmesinde bulundu.
- Papanın istifası, en ilginç konu nedirin cevabı olacaktır
Görevi boyunca karşılaştığı en ilginç hadisenin ne olduğu da sorulan Büyükelçi Gürsoy, Papa 16. Benediktusun geçen yılki istifası olduğu yanıtını verdi.
2000 yıllık Papalık tarihinin, Hristiyan Katolik geleneğinin içinde ikinci defa böyle bir hadise meydana geldiğini belirten Büyükelçi Gürsoy, İlki 1200lü yılların sonunda olmuş. Papalar, aslında hayat boyu bu göreve seçiliyorlar ve böyle bir görevin de tanrısal olarak istenildiğine inanılıyor. Papalık seçiminin sonunda, bu makam onlara, neredeyse ilahi bir iradenin tecellisi olduğu düşündürtülerek tevdi ediliyor. Dolayısıyla ölüme kadar gitmesi gereken bir görevdir, bu. Tarihte zorlanarak Papalık görevinden alıkonulma hadiseleri var; ama, kendi isteğiyle Papalık görevinden şu ya da bu nedenle ayrılmanın yaşandığı sadece iki olay var. Biri 13. yüzyılın sonunda, diğeri de benim güven mektubumu kendisine sunup, 3,5 sene nezdinde temsil görevini yürüttüğüm Papadır diye konuştu.
Kendisi açısından yeni Papanın, eski Papa hayattayken makama çıkmış olmasının dikkat çekici olduğunu vurgulayan Kenan Gürsoy, İkisinin birlikte nasıl bir iletişimleri var bilmiyoruz; ama, merak ediyoruz. Zaman zaman karşılaşmış olmaları elbette söz konusu. Ayrıca, birbirlerinden çok uzak olmayan mekânlarda oturuyorlar. Bu, hem siyasi, hem dinler tarihi, hem de özelde Hristiyanlık geleneği bakımından çok ilginç bir hadisedir. Daha sonra bunu yazmak, değerlendirmek istiyorum dedi.
Kenan Gürsoy, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Papanın kendini emekliye ayırma kararını çok çağdaş bir karar olarak değerlendiriyorum. Çünkü yapabileceklerinin ve yapamayacaklarının bilincinde olan, kendi takati çerçevesinde bu kararı alan bir Papa ile karşılaştık. Gelen Papanın, Avrupa dışından olması da önemlidir. Bu da çok nadir görülen bir olaydır. Kendisinin bu kadar sade oluşu; hatta bu sadeliği, geleneklere bazı durumlarda farklılık oluşturacak kadar ileriye vardırması, umumiyetle Avrupalı Papalarda gördüklerimize benzememesi, gözlemlerimiz açısından çok ilginç olmuştur.
- Büyükelçiliği sırasında en çok üzen olay
Görev süresince kendisini en çok üzen gelişmenin; 1991den bu yana tanıdığı; hem akademik hayattan arkadaşı olan hem de müşterek mesaide bulunduğu Monsenyör Luigi Padovesenin Anadolu Vikerliği ve Türkiye Katolik Piskoposlar Konferansı Başkanlığı yaptığı sırada, görevi başında iken, İskenderunda 2010 yılında şoförü tarafından öldürülmesi hadisesi olduğunu açıkladı.
Olayın kendisini oldukça derinden üzdüğünü dile getiren Büyükelçi Gürsoy, Burada, Türkiye Cumhuriyetini devlet olarak temsil ederken, ne kadar büyük bir zorluk içinde kalmış olabileceğimi tasavvur edebilirsiniz. Ancak, oluşabilecek kötü intibaların da giderilmesi için, çok aktif olarak çalıştık. Türk halkının, İslam imanının, Müslümanların dostluğunun, bu noktada ne kadar hassas olduğunun fark ettirilmesi adına çok çabaladık. Devletimizin bu konudaki tedbirlerini anlattık. Bu anlamda yaptığımız her konuşma, organize ettiğimiz her toplantı başarıyla sonuçlandı. Ama, yine de Monsenyör Padovesenin öldürülmesi benim içimde büyük bir ıstırap olmuştur şeklinde konuştu.
Kendisini üzen bu elim hadise dışında memnun eden gelişmelerin de olduğunu ifade eden Gürsoy, bunlardan bazılarını; Vatikan arşivlerinde, Vatikan kütüphanesinde çalışılmaya başlanması, yeni bir takım Türk el yazmalarının bulunması için veya tekrardan kataloglanması için yapılan faaliyetler, gördüğü hüsnükabul, Türkiyeden Vatikana çeşitli vesilelerle başbakan yardımcısı, bakan gibi, üst düzey ziyaretler şeklinde sıralayabileceğini dile getirdi.
- Mevlevi ayini ile final
Büyükelçiliği sırasında düzenlediği kültürel etkinliklerle adını Vatikan çevrelerinde söz ettiren Kenan Gürsoy, bu konudaki finalini de kısa bir süre önce kayda değer bir etkinlikle yaptı.
Gürsoy, Vatikanın Cancelleria Sarayında, UNESCO tarafından korunması gerekli somut olmayan kültür varlıklarından biri olarak kabul edilen Mevlevi ayini ile veda etti.
Dünyada İslamı kullanan bazı radikal grupların şiddet içeren eylemlerinin peş peşe geldiği bu dönemde, Mevlevi ayininin burada yarattığı etkiye dikkati çeken Büyükelçi Gürsoy, Nasıl bir kültür tesiri, maneviyata ilişkin nasıl bir ilgi olduğunu fark edebilmek için, gerçekten orada bulunmak lazımdı. Çok farklı ve güzel reaksiyonlar verdiler. Farklı tesirler altında kaldıklarını söylediler. Aslında biz de bunu bekliyorduk. İslam aleminin, batı dünyasında bu kadar yanlış tanınmasına neden olabilecek hadisenin cereyan ettiği bir dönemde bir manevi huzur ve insanlar arasında bir barış mesajı verilebilmesi için, Vatikanın Cancelleria Sarayında bana kalırsa bundan daha güzel bir olay olamazdı ifadelerini kullandı.
Mevlevi ayinini izleyen Vatikan hiyerarşisinden gelen insanların, Vatikan nezdindeki büyükelçilerin ve diğer katılımcıların Sema mukabelesinin verdiği manevi huzura ihtiyacı olduğunu belirten Gürsoy, Böyle bir kültürel etkinliği bekliyorlardı. İhtiyaçları vardı. Buna hasret duyuyorlardı. Onlar da bizim dini kültürümüz, dindarlık kültürümüz adına, güzel şeyleri görmek istiyorlar dedi.
- Bundan sonra ne yapacak?
Buradaki, deneyimlerini kitap haline getirebileceğini ifade eden Gürsoy, çok sevdiği akademik hayata farklı bir amacı da gerçekleştirmek maksadıyla dönüş sinyali verdi.
Dünyanın aktüel şartları içerisinde barış arayan faaliyetler çerçevesinde, İslam imajının dünyada değişmesi gerektiğinin altını çizen Kenan Gürsoy, şunları kaydetti:
Bu konu çerçevesinde ve belki de bütün dinlerin kendi içlerinde yapması gereken, bir başat felsefi faaliyet olması dolayısıyla, şöyle bir merkezin kuruluşuna katkıda bulunmak istiyorum: Dinler ve Etik. Bütün dinlerin temelinde bulunan ana değerlerden hareketle, birlikte yaşamaya önem verecek ve dinlerin etik anlamlarını işleyecek bir araştırma ve uygulama merkezi. Bu açıdan da yaşanan dindarlıkla ilgili araştırmalar yapmak gerekiyor. Bir üniversite söz konusu olacaksa, bulunduğum üniversitede böyle bir enstitünün ya da merkezin kurulması için çaba sarf etmek istiyorum.
Büyükelçi Gürsoy, röportaj vesilesiyle görevi sırasında fevkalede yardımlarını gördüm dediği Romadaki Türk basın mensuplarına teşekkür etti.
AA
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle