İskoçyada finans devleri bağımsızlıkta bölündü
12 Eylül 2014 11:55 tsi
İskoçyada bağımsızlığın finansal bedeli ve ekonomik yansıması uluslararası finans şirketlerini ikiye böldü.
İskoçyada bağımsızlığın finansal bedeli ve ekonomik yansıması uluslararası finans şirketlerini ikiye böldü. İskoçya merkezli finans kuruluşlarının bir kısmı yönetim merkezlerini İngiltereye taşımayı değerlendirirken, İskoçyanın en büyük varlık yönetim şirketi bağımsızlığın risk yaratmayacağını savundu.
İskoçyadaki bağımsızlık referandumuna günler kala, olası bağımsızlığın ekonomik yansımaları evet ve hayır kamplarına ayrılan uluslararası finans kuruluşları arasında tartışma başlattı.
İngilterenin en büyük emeklilik ve sigortacılık fonlarını yöneten merkezi Edinburgh'da bulunan Standart Life, 250nin üzerinde şubesi olan Royal Bank of Scotland (RBS), Lyods Bankacılık Grubu ve TSB, İskoçyanın bağımsız olması halinde yönetim merkezlerini İngiltereye taşıyacaklarını duyurdu. Öte yandan İskoçyanın en büyük varlık yönetim şirketi Aberdeen Wealth Management, bağımsızlık halinde yeniden dengelenmenin mümkün olduğunu savunuyor.
İngiliz medyasında İskoçyanın bağımsızlığını destekleyen en büyük finansçıların arasında gösterilen Aberdeen Wealth Managementın Üst Yöneticisi Martin Gilbert AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
Piyasalarda ani bir risk beklenmediğine işaret eden Gilbert, şunları kaydetti:
"İskoçyanın bağımsızlığına evet denilmesi durumunda vergilendirme, para birimi, regülasyon konuları belirsiz durumda olacak, karşılıklı müzakereler sonunda kararlaştırılacaktır. Bu 2016 yılının başlarına kadar sürebilir. Fakat şunu önemle belirtmek isteriz, müzakereler sürecinde regülasyon, para birimi ve yatırımcıların korunması konusundaki pozisyonun olduğu gibi devam etmesini bekliyoruz."
Uluslararası şirketin İskoçyanın Aberdeen şehrinde olmasına rağmen Londra, New York, Singapur, Sidney ve Tokyo gibi dünyanın farklı regülasyonlarına tabi olan şehirlerinde rahatlıkla faaliyet gösterebildiğini belirten Gilbert, "Sonuç ne olursa olsun faaliyetlerimiz daha önceden olduğu gibi devam edecek" dedi.
Yatırımcılarının çıkarlarının önemine işaret eden Gilbert, "Bağımsızlığa evet oyu çıkması halinde, piyasalarda bir süre oynaklık olabilir. Fakat uzun vadeli temeller kendisini yeniden oluşturacaktır" şeklinde konuştu.
"Piyasada paniğe gerek yok"
Merkezi Edinburgh'da bulunan varlık yönetim şirketi Turcan Cornell Üst Yöneticisi Alex Montgomery ise İskoçya referandumun nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın paniğe gerek olmadığını ifade ederek, "İnsanların endişelenmelerini anlıyorum. Fakat evet oyu çıkması durumunda oluşacak riskler gerçek olmaktan çok teorik" yorumunu yaptı.
İskoçya ve İngiltere ekonomilerinin birbirleriyle son derece entegre olduğunu hatırlatan Montgomery, "Evet oyu çıksa bile istikrar her iki tarafın da ortak çıkarı olacaktır. Evet oyu çıkması bir son değil, taraflar arasındaki müzakerelerin başlangıcı olacak" dedi.
İskoçyanın para birimi ve rezerv çıkmazı
İskoçyanın bağımsızlığı konusundaki en büyük belirsizliklerden birisi ülkede kullanılacak para biriminin henüz belli olmaması. İskoçyanın bağımsızlık kampanyasının lideri bölgesel hükümet Başbakanı Alex Salmond, İskoçyanın bağımsız olması halinde İngiliz sterlinini kullanmaya devam edeceğini belirtmesine rağmen, İngiliz Hükümeti ortak para birimi birliğine girmeyeceklerinin altını çiziyor.
Finans uzmanlarına göre İskoçya, İngiliz sterlinini, İngiltere ekonomi yönetiminin onayı olmaksızın kullanmaya devam edebilir. Fakat bu durumda bile bağımsız İskoçyanın kendi finans sektörü regülatörlerini kurması, İskoçyada kurulacak merkez bankasının ise yeterli miktarda rezerve sahip olması gerekiyor.
İngiltere Merkez Bankası (BOE) Başkanı Mark Carney, İskoçyanın bağımsız olması durumunda diğer bağımsız ülkeler, merkez bankaları gibi milli gelirinin en az yüzde 25i kadarlık kısmı kenarda tutması gerektiğini ifade etti.
"Bağımsız İskoçyanın kemer sıkması gerekiyor"
İngiltere Merkez Bankası, referanduma günler kala İskoçyanın İngiliz sterlinini kullanmaya devam edebilmesi için bir anlamda Hong Kongu takip etmesini önerdi. Carney, ABD doları kullanan Hong Kongun milli gelirinin yüzde 110 seviyesinde bir rezervi olduğunu vurguladı. En büyük gelir kalemi Kuzey Denizi petrolleri olan İskoçya ekonomisinin ise Hong Kong örneğini takip etmesi halinde en az 32 milyar sterlinlik bir rezervi olması gerekiyor.
Londra merkezli Adam Smith Enstitüsü Politik Ekonomi Prof. Ronald Macdonald ise İskoçyanın referandum sonrasında bağımsızlığını elde etmesi halinde yaklaşık 40 milyar sterlin seviyesinde bir uluslararası rezervinin bulunması gerektiğini söylüyor. Macdonald, bu rezervin ancak yıllık bütçeden yüzde 5-10 civarında bir payın uluslararası rezervler için ayrılması ile oluşturabileceğini belirtirken, bunun yıllar boyunca kemer sıkma tedbirlerini uygulamayı gerektirebileceği uyarısında bulunuyor.
Uluslararası Para Fonu (IMF) İskoçyanın gelecek hafta gerçekleştireceği referandumdan bağımsızlık kararı çıkmasının piyasalarda kısa vadeli negatif etkisi olabileceği uyarısında bulundu.
IMF sözcüsü Bill Murray, İngiliz basınında yer alan açıklamasında, İskoçyanın bağımsızlığı durumunda belirsizliğin negatif piyasa tepkisine neden olabileceğini belirtti.
aa
Bu haber 587 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle