En Sıcak Konular

Mavi Marmara davasında flaş karar

26 Mayıs 2014 15:29 tsi
Mavi Marmara saldırısından sorumlu oldukları iddiasıyla yargılanan 4 sanık hakkında yakalama kararı verildi.

İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde bugün görülen duruşma sona erdi. Ara kararlarını açıklayan mahkeme, sanıklar dönemin İsrail Genelkurmay Başkanı Rau Aluf Gabiel Ashknazi, Deniz Kuvvetleri Komutanı Eliezer Alfred Marom, İstihbarat Başkanı Amos Yadlin ve Hava Kuvvetleri Komutanı Avishay Levi hakkında yakalama kararı verdi. Mahkeme, ayrıca sanıklar hakkında kırmızı bülten çıkarılmasını da istedi.

'VİCDAN AZABINI İÇİMDE HİSSETTİM'

Mavi Marmara gemisinde 9 kişinin öldürülmesine yönelik davaya devam edildi. Olaya ilişkin ifade veren İHH Başkanı Bülent Yıldırım, "İsrail'in böyle bir saldırı yapabileceğine ihtimal vermedim. Katliamın sonuçlarını gördükten sonra vicdan azabını içimde hissettim." dedi.

İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edilen davada, saldırı sırasında gemide bulunan çok sayıda müşteki ile müşteki avukatları duruşmada hazır bulundu.

Olay sırasında Mavi Marmara gemisinde bulunan yolculardan ikisi, İsrail askerlerinin silah ve bombalarla saldırdığı korku anını anlattı. Silah seslerini duyduktan sonra kendilerini korumak için geminin arka bölümüne kaçıp saklanmak zorunda kaldığını belirten Filistin vatandaşı Abdullah Awca ile Filistin ve Türk vatandaşı olan Sait Avcı, kendilerini korumasalar kurşunlara kolay hedef olabileceklerini söyledi. Müştekiler, İsrail askerlerinin kurşunlardan yaralanan kişilerin bile ellerini arkadan bağladıklarını, yaralı olmalarına rağmen tekmeleyip hakaret ve cebir uyguladıklarını söyledi.

Daha sonra dava konusu İsrail'in askeri saldırısıyla ilgili konuşan Yıldırım, "İsrail, kullanılması yasak silahlar ve fosfor bombası ile Filistin'e saldırdıktan sonra orada olmamız gerektiğine karar verdik." diye konuştu. İsrail'in, "Hiç kimse beni engelleyemez." anlayışı ile Filistin'e saldırdığını belirten Yıldırım, "Gazze'nin kendilerine ait olduğunu gerekçe göstererek saldırdılar. Gazze asla İsrail'in olmadı. Filistin'e saldırılarında öyle silahlar kullandılar ki sadece insanları öldürmediler. Doğayı, çevreyi, ağaçları, bitki örtüsünü ve hayvanları da yok ettiler ki insanlar aç kalsınlar. Yardım götürenlerin sadece düşük kalorili ufak tefek yardımlarına izin verdiler. Ben de orada bulundum ve kendi gözlerimle olup bitene şahit oldum. Hatta kullandıkları silahtan ben de etkilendim ve yüzümde siyah lekeler oluştu." dedi.

Yıldırım, şöyle devam etti: "Filoya katılan herkesi önemli uyararak yanlarına silah olabilecek sopa bile almamalarını söyledik. İskenderun limanından çıkarken X-Ray cihazından geçirdik herkesi. Gemideki süpürgelerin saplarını dahi söküp attık. Sadece birkaç süpürgenin sapı kaldı. İnsanları her an kontrol altında tutmak, gemiyi şeffaf hale getirmek için geminin her yerine kamera sistemi yerleştirdik. Tuvaletlere bile sadece alt kısımlarını göstermeyecek şekilde, içeride bulunanların üst kısımlarını gösteren kameralar yerleştirdik. Kadınlar, bu kameralar nedeniyle odalarında bile baş örtülerini çıkaramadı, rahat rahat yatamadılar. Ancak İsrail, 'Sizin aramanız önemli değil, biz sizin geminizin her yanını uzaktan kontrol edebilecek sisteme sahibiz. Size güvenmiyoruz.' diye amacının insani olmadığını söyledi. İsrail'li yetkililere BM gözetiminde gemiyi tekrar kontrol ettirelim çağrısında bulunduk. Ancak kabul etmedikleri gibi deniz sahanlığını 20 milden 40'a. daha sonra da 60 mile çıkardılar." dedi.

"Dünyanın birçok yerinden insan taşıyan Mavi Marmara gemisine saldıracaklarına ihtimal vermedim." diyen Yıldırım, bu gelişmelerin üzerine bazı aktivistlerin, müdahale olursa kendilerini savunmak için korumak amacıyla geminin bazı demir aksamlarını kestiklerini söyledi. Yıldırım, "Sakın müdahalede bulunmayın! diye uyardım. Kestikleri demirleri toplattım. Çok pişmanım ki İsrail'in ölüm kusacağına ihtimal vermedim. Saldırabileceklerine ihtimal vermedim. Katliamın sonucunu gördüğümden bu güne kadar bu vicdan azabını hep içimde hissettim. Çünkü Türk vatandaşlarını geminin güvertesinde, yukarıda bırakmıştık. Askerlerin gemiye girmelerine engel olmalarını söylemiştim. Acil bir iletişim kurulması halinde diğer yolcular Türkçe bilmediği için sorun olur diye Türkleri dizmiştik oraya. Neden Türk vatandaşları öldü diye soruyorlar. Nedeni de budur." diye konuştu.

ÖLSENİZ BİLE ÖLDÜRMEYİN

Yıldırım, "Şu günlerde Okmeydanı'nda ve başka yerlerde orantısız güç kullanıldığında nasıl hepimiz ayağa kalkıyorsak orada da orantısız güç kullanılmaz dedik. Sakın karşı saldırı yapmayın diye yolcularımızı uyardık. Orada bir İsrail askeri ölse altından kalkamayız diye uyarıda bulundum. İnsanlara, 'Ölseniz bile öldürmeyin' uyarısını yaptım." ifadesini kullandı.

Daha sonra olay anını anlatan Yıldırım, "Hiçbir uyarıda bulunmadılar. Karanlığın içinden öyle bir çıkış yaptılar ki. Allah, herkesin kalbinden korkuyu almıştı. Üzerimizde helikopterler uçuyordu. Etrafımızı zodyaklar çevirmişti. Hatta bu da yetmez gibi sivil vatandaşlar için denizaltı getirmişlerdi. Sis, gaz, ses ve ışık bombası kullandılar. O sırada Uğur Süleyman Sönmez, denizden zodyaktan uzun namlulu silahla vuruldu. O olayda en uzun süre yoğun bakımda kalan ve geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden 10'uncu kişi olarak tarihe geçti." dedi.

TÜRKİYE'DE YARGININ BAĞIMSIZ OLDUĞUNA İNANIYORUM

Olay sırasında yukarıdan bir askerin düştüğünü belirten Yıldırım, "Silahını çıkardı. İnsanlara ateş edecekti. Elindeki silahı ve bombalarını çıkararak askeri etkisiz hale getirdim. Hepimiz askerliğimizi yaptık. Onları İsrail askerlerine karşı kullanabilirdim. Ancak silahını ve bombalarını alıp denize attım. Askeri de bir arkadaşa teslim ettim." diye konuştu.

İsrail'in gündemini iyi takip ettiklerini anlatan Yıldırım, "İsrail kamuoyuna davalardan vazgeçildiği takdirde tazminatı ödeyeceğini duyurdu. 21 milyon dolar kenara tazminat olarak ayırmışlar. Bizi satın alacaklarını düşünüyorlar. Ayrıca bir İsrail vatandaşının kaçırılıp rehin alınmasına ilişkin Amerika'da yapılan yargılamada 350 milyon dolar tazminata karar verilmişken bizim bu kadar kaybımıza 21 milyon dolar belirlemelerine dikkat çekmek istiyorum. Türkiye'de yargının bağımsız olmadığını söylüyorlar. Ama tüm yüreğimle yargının bağımsız olduğuna inanıyorum." dedi.

Mahkeme Başkanı, Bülent Yıldırım'a konuşmasına öğleden sonra devam etmesini söyleyerek duruşmaya bir saat ara verdi.

(CİHAN)

Bu haber 496 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,724 µs