En Sıcak Konular

Türkiye'nin kalbi bir gerçeğin odağında atıyor

6 Mayıs 2014 12:27 tsi
Türkiye'nin kalbi bir gerçeğin odağında atıyor "İster laik sol kesimden, ister bir dini camiadan gelsin, kendi doğruları istikametinde ilerlemeyen 'tek adam'a karşı kurulan 'nefretler ittifakı' giderek sığlaştırmaya başladı bu farklı kesimlerin zihin dünyasını. "

AKP ne yaparsa onu savunmak değildi mesele. On yıllardır memleketin hayrına olarak savunduğumuz çoğulculuk, özgürlük, demokratikleşme gibi değerlerin ilk kez bir hükümet döneminde toplumsal, yasal ve siyasi bir karşılığı olduğunu görmemizdi. Bu partinin ortak geleceğimizi inşa etme yolundaki gayretlerini desteklemek, daha fazlası için onu iteklemek gibi bir amaç bizi birleştirmişti. Eleştirilere devam ederek, belli bir mesafeyi gözeterek, demokratik açılımları destekledik yine birlikte. Bir yandan yıllar içerisinde muhalif dilin ne kadar gerilere düştüğünü ve yapıcı bir muhalefete duyulan ihtiyacı da kayda geçirdik durduk.

Şimdi artık 'uluslararası mahkemede yargılansın'dan ibaret kalmış son derece apolitik bir muhalif söyleme teslim olan Erdoğan nefreti ise hızla ayrıştırıyor bizi birbirimizden. Entelektüel zihinleri donduran bir 'inanç biçimi' bu. Bir benzeri de muhafazakar kesim içindeki 'gönüller ittifakı'nda yaşanıyor. İster laik sol kesimden, ister bir dini camiadan gelsin, kendi doğruları istikametinde ilerlemeyen 'tek adam'a karşı kurulan 'nefretler ittifakı' giderek sığlaştırmaya başladı bu farklı kesimlerin zihin dünyasını. 

...

Kimi 'Biz olmasak vesayetle kim gerçek anlamda mücadele edebilirdi' diyor. Kimi 'Biz olmasak İslam'ın Taliban çizgisinden kim ayırabilirdi?' diyor. 'Biz olmasak Türkiye'nin dış imajına ve iktisadi kalkınmasına bu kadar olumlu katkıyı kim yapabilirdi?' Böyle diyenler de fazlaca var. Liberal sol kesimde ise Kürt barışına uzun süre 'Erdoğan hükümeti asla Kürtlerle barış yapamaz, bunu tek yapacak olan solcular ve sosyalistlerdir' gibi bir muhalefetle yaklaşıldı. Açılıma uzun süre karşı koydular. O kadar ki, bazıları açılım sürecindeki kanlı provokasyonları destekler hale geldi. Kürt gençlerin sokağa inip halk savaşı başlatması doğrultusunda yazıp çizdiler.

Oslo sürecini medyaya sızdıranların ya da hükümetin yolsuzluklarını yıllarca biriktirip hukuk dışı bir operasyonla seçim öncesi gündeme getirenlerin hesaplayamadığı tam da buradaydı işte. Türkiye'nin kalbi bir gerçeğin odağında atıyordu artık. Kan akmaması sadece gençlerin ölmemesi demek olmayacaktı sözgelimi. (Aslında bu bile yeterdi.) Aynı zamanda hayatın giderek sivilleşmesi, mekan esaretinin bitmesi, algı sınırlarının yıkılması, insanların kendilerine ortak bir gelecek tahayyülü kurmaya başlaması demekti.

Leyla İpekçi / Yeni Şafak (İlgili kısım)



Bu haber 985 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,708 µs