iyibilgi Ankara
Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck Türkiyeyi ziyaret etti ve Cumhurbaşkanı Gül, Başbakan Erdoğan ile görüştü. Arada ODTÜne de bir ziyaret gerçekleştirdi. Bu temasların hepsinde ve basın açıklamaları sırasında Türkiyeye eleştirilerde bulundu. Yaptığı kritiklerin özeti; Twitter, YouTubeun neden yasaklandığı, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıçın konuşması ve hükümetin medyaya neden güç kullandığı idi... Hükümetin olağanüstü güçlü seçim zaferi ile bu kadar büyük bir güce sahipken yargıya müdahalesi gerçekten demokrasiyi güçlendirecek mi? sorusunu yöneltti.
Şaşırmak gerekiyor mu?
Ankaraya yönelik Berlin çıkışına şaşırmak gerekiyor mu? Çünkü AKP iktidarının yaşandığı yılların tamamında Almanya-Türkiye ilişkilerinin büyük aşk yaşadığı zaten söylenemez. Her iki ülke de zaman zaman birbirini eleştirdi ama işleri kopma noktasına taşımadı. ABnin çekirdeğini ve ekonomisini oluşturan, ayrıca dünyadaki en büyük Türk nüfusuna sahip ülkesi ile ilişkileri dengeli tutuldu. Ancak, Türkiyede bu ülkenin etkisi çeşitli aracılar eliyle hissedildiğinde, Ankaranın dili biraz daha keskin oldu.
Tüm bunlar Cumhurbaşkanı Joachim Gauckun söylemlerine şaşırmamayı gerektiriyor ama bir değişik hâl olduğunu da tespit etmek gerekiyor. Çünkü Almanya bugüne kadar Türkiyeye yönelik sözlerini hem de Ankarada, aleni biçimde ve bu tonda söylememişti.
Hedef değil amaç Ankara!..
Almanyanın küresel konumunda bir değişiklik yaşanıyor. Bunda üç temel etken var; 1. ABnin ekonomik gücünün ve dünya politikalarındaki sözlerini zayıflaması. 2. ABDnin ilgisini Asya-Pasifike çevirmek istemesi, buna yönelik varlığını sadece Ortadoğuda değil Avrupada da azaltmak istemesi ve bu yüzden Avrupanın küresel krizlere daha çok müdahil olmasını istemesi. 3. Rusya ile yüz yüze gelinmesi!
Bu üç maddenin Avrupa tarafından eksiksiz karşılanması şu an için mümkün değil. Başarmaya en yakın ekonomik ve askeri güce sahip, diğer Avrupa ülkelerini de beraberinde taşıyabilecek bağlara sahip tek ülke de Almanya. İşte bu yüzden Almanya bu görevleri üstlenmek üzere ABD/Batı tarafından teşvik ediliyor. Esasen Almanya da bu görevi üstlenmekten başka seçeneğinin olmadığını da görüyor. (Bundan mutlu olup olmadığı da ayrı bir tartışma konusu.)
Dahası bu görevlerin politik yüzü ve pratisyeni olarak Şansölye Merkel seçilmiş değil. Görev, işte Cumhurbaşkanı Joachim Gaucka yüklenmiş bulunuyor. Berlinin ilk defa bu kadar alenileşen dili aslında bunları anlatıyor ve asıl söylediği, Türkiyenin bu görevlerinin hedefi ve amacı sırasında AB-ABD ekseninde kalması!
Zira ağza gelen herkese söyleniyorsa, içeride başka konular bulmak gerekiyor! Başbakan Erdoğan'ın bizzat söylediği gibi; "İçeride başka dışarıda başka" konuşulduğu belli. Zaten sorun da burada, Almanya Türkiye'ye yönelik kişisel bakışını, küresel gerçeklerle nasıl uyumlaştırabilecek? Dahası ABD ve AB'nin yeni konjonktürden beklentileri ile Almanya'nın beklentileri uyuşabilecek mi? Belli ki Gauck'un omuzları bu ağırlığı taşımak için zayıf!
(Fotoğraf: Hürriyet'in Gauck'u karşılayan ön kapağı.)
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle