Türkiyenin enerjide stratejik önemi arttı
29 Nisan 2014 08:37 tsi
Boğaziçi Üniversitesi eski öğretim üyelerinden araştırmacı Winrow, Rusyanın Ukraynaya müdahalesinin ardından Türkiyenin stratejik öneminin arttığını bildirdi.
Rusyanın Ukraynaya müdahalesinin ardından diğer bölge ülkelerinin Avrupaya göndereceği doğalgaz geçişi için Türkiyenin stratejik öneminin arttığı belirtildi.
Türk Sanayici ve İşadamları Derneğinin (TÜSİAD) ABD-Türkiye Forumu etkinlikleri kapsamında Washingtonun saygın düşünce kuruluşlarından Brookings Enstitüsü'nde düzenlenen "Türkiyenin Enerji Güvenliği Hesabı: Arzular ve Gerçekler" adlı panelde, enerji politikaları ve bunları etkileyen jeopolitik gelişmeler tartışıldı.
Panelin açılış konuşmasını yapan TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz, Türkiyenin enerji tüketiminin Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ortalamasının altında kalmasına karşın "ekonomik gelişme, nüfus artışı ve şehirleşme" gibi nedenlerden ötürü en hızlı büyüyen enerji piyasalarından biri olduğunu kaydetti.
Türkiyenin aynı zamanda OECD içindeki en büyük doğalgaz piyasalarından biri konumunda bulunduğunu ifade eden Yılmaz, Türkiye'nin 2030 yılında Avrupanın en önemli üçüncü piyasası olacağını öngördüklerini belirtti.
Yılmaz, önemli büyüme hedefleri olan ancak çok sınırlı hidrokarbon rezervlerine sahip ülke için enerji güvenliğinin yaşamsal önemde bulunduğunu anlatarak, Türkiyenin, dünya petrolünün yüzde 68ine doğalgazının ise yüzde 75ine sahip bölgede bulunmasının arz istikrarı ve kaynak çeşitlendirmesi açısından fırsat teşkil ettiğini söyledi.
Türkiyenin doğalgaz geçişi için stratejik önemi
Panelin konuk konuşmacısı Boğaziçi Üniversitesi eski öğretim üyelerinden araştırmacı Gareth Winrow da enerji politikalarında, iç ve dış politika önceliklerinden farklı düşünmenin mümkün olmadığını belirterek, Rusyanın Ukraynaya müdahalesinin ardından Türkiyenin diğer bölge ülkelerinin Avrupaya göndereceği doğalgaz geçişi için stratejik öneminin arttığını söyledi.
Türkiyenin enerji ihtiyacının yüzde 75ini ithal ettiğini hatırlatan Winrow, ülkenin hem büyüyen ekonomisinin artan ihtiyacını karşılamak hem de transit geçiş merkezi olmak için boru hatlarıyla ilgilendiğinin altını çizdi.
Winrow, nükleer enerjinin devreye girmesinin geciktiğini, kömürün ise büyük ölçüde yüksek sülfürlü ve kötü kaliteli linyitten oluştuğunu anlatarak, doğalgazın daha uzun bir süre Türkiyenin enerji tercihinde üst sıralarda yer alacağını dile getirdi. Türkiyenin, gaz ithalatının yüzde 60ının Rusyadan yapıldığının altını çizen Winrow, Türkiye'nin, bu bağımlılık yüzünden Ukrayna konusunda Rusya ile ters düşmek istemediğini savundu.
Türkiyenin gelecekteki gaz politikasında arz çeşitlendirmesinin önemli yer tutacağını ifade eden Winrow, bu çerçevede Irakın kuzeyindeki bölgesel yönetimle Kasım 2013te 20 milyar metreküp gaz alımını içeren anlaşmanın önemini vurguladı.
Öte yandan, İsrailin Doğu Akdenizdeki Leviathan gaz sahasının da Türkiye için değerlendirilebilecek bir alternatif oluşturduğunu dile getiren Winrow, Israille yaşanan politik sorunlardan dolayı gaz taşıma projesinin kısa sürede sonuç vermesinin beklenemeyeceğini kaydetti.
Winrow, bölgesinde gaz taşıma merkezi olmayı amaçlayan Türkiyenin öncelikle boru hattı ve gaz depolama tesisi gibi altyapı projelerine eğilmesi gerektiğini vurgularken, ayrıca sübvansiyonların gözden geçirilmesinin, sağlam bir hukuk sisteminin kurulmasının, gaz piyasası için bir ödemeler sistemi geliştirilmesinin ve BOTAŞın reforma tabi tutulmasının yapılması gereken işler olduğunu sözlerine ekledi.
aa
Bu haber 635 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle