Rüşvet operasyonu neden öne çekildi?
20 Aralık 2013 10:02 tsi
4 bakanın adının karıştığı yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun 3 nedenle erken bir tarihe alındığı ortaya çıktı. Bakan Güler ve oğlunun yasal teknik takibi boşa çıkarma planı yaptığı belirlendi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının gerçekleştirdiği rüşvet ve yolsuzluk operasyonunun neden erkene alındığının detayları ortaya çıktı. Soruşturma sürerken yaşanan üç önemli gelişme nedeniyle operasyonun erkene alındığı belirlendi. Bu gelişmelerden ilkinin İçişleri Bakanı Muammer Güler ve oğlu Barış Gülerin yasal teknik takipten şüphelenerek soruşturmayı akamete uğratma girişimleri oldu.
İkinci gelişme ise bu girişimler için Bakan Gülerin devletin istihbarat görevlilerini yargının talimatıyla faaliyetlerini sürdüren teknik takip ekiplerini boşa çıkarmak için devreye sokması oldu. Üçüncü gelişme ise Batının İrana uyguladığı nükleer ambargoyu gevşetmesi ile artık gayri resmi faaliyetlerine ihtiyaç kalmayan Rıza Sarraf ve adamlarının İrana kaçma hesapları yapması olduğu şeklinde değerlendirildi. Sarrafın bir dönem birlikte yasadışı faaliyet yürüttüğü adamlarının daha önce İrana kaçmasının bu ihtimali güçlendirdiğine dikkat çekildi.
İLK AĞIZDAN SİZ DUYARSINIZ
Soruşturmayı akamete uğratma girişimleri ilk olarak 8 Ekim 2013te teknik takibe takıldı. İçişleri Bakanı Muammer Gülerin yakını olan Rüçhan Bayarın Sarrafla yaptığı görüşmede konu gündeme geldi. Bayarın haklarında yasal takip ya da bir işlemin olup olmadığını merak eden Sarrafa Olsa ilk ağızdan sen duyacaksın onu hemen dediği kayda girdi.
GEREKEN ÖNLEMİ ALACAĞIM
Bu görüşmenin ardından Gülerle görüşen Sarrafın Emniyet İstihbaratta haklarında bir çalışma olmadığını öğrendiği anlaşıldı. Yine aynı gün yapılan görüşmede Sarrafın para kuryesinin Barış Gülere rüşvet teslimatı esnasında takip edildiklerinden şüphelendikleri ve konu hakkında Sarraf ile ile Barış Gülerin görüşme yaptığı ortaya çıktı. Görüşmede Sarrafın Bu ne olabilir? sorusuna Gülerin Bu ne olabilir kesin yani sivil gibi geldi. Çünkü orada çakmakımsı bir şeyle fotoğraf filan çekiyorlar. Sağ solun fotoğrafını çekiyorlar. Tedirgin olduk yani hani niye onlar orda duruyorlar dediği görülüyor. Bunun üzerine Sarrafın Öyle olduysa nasıl bir birim olur ki bizim haberimiz olmaz dediği kayda giriyor.
25 Ekimde yapılan görüşmede ise Sarrafa Ben gereken önlemi alacağım sözünü veren Barış Gülerin aynı gün yaptığı diğer görüşmede takiple ilgili Bir iki güne ortaya çıkarırız onu dediği görülüyor. Görüşmede Sarraf Yani sizinle alakalı olma ihtimali yüksek derken, Barış ise Bizimkiler onların fotoğrafını çekmiş. Özgür tedirgin olunca bize söyledi. Bizim arkadaşlar da yanına gittiler binanın içerisine orda o bekleyen arkadaşların fotoğraflarını çekmişler karşılığını veriyor.
Dikkat çekmeden sorduralım
Barış Güler ve şüphelilerden Özgür Özdemir arasında 26 Ekimde yapılan görüşmede takip edildiklerinden şüphelendikleri, yasadışı faaliyetlerini göz önünde bulundurarak Mali Şube veya İstihbarat Şubeden çekindikleri için bu şubenin polislerince takip edildiklerini düşündükleri ve dikkat çekmeden bu durumu Bakan Güler vasıtasıyla kontrol ettirecekleri anlaşıldı. Özdemirin Gülerle yaptığı görüşmede Mali şubenin böyle bir çalışması var mı falan onu birilerinin sordurması lazım, yani çok da dikkat çekmeden dediği görüldü.
On kere söyledim 2-3 seferde yapalım diye...
25 Ekimde Sarrafın adamı Abdullah Happani ile yaptığı görüşmede çok ilginç detaylar yer alıyor. Sarrafın takiple ilgili gelişmeleri soran Happaniye Kendilerinden şüpheleniyorlar onlar. Onların ondan maçaları düşeş atıyor. Anladın mı yoksa bizle alakalı değil bize ne olacak cevabını veriyor. Ve ikili arasında rüşvet teslimatıyla ilgili şu diyaloglar geçiyor:
Sarraf: On kere dedim ki bunu iki üç sefer yapak yok yok buyur işte
Happani: Kendi bilir abi yani bizim yapabileceğimiz bir şey yok görüntüleyen adama ne diyecen ki
Sarraf: Kaç kere uyardım ben kendisini iki parti yapalım bilmem ne yapalım yarımına bile geri döndüler. Böyle bir saçma bir şey olabilir mi ya git anasını satayım bir hafta sonra gel. Dünyanın sonu mu ya. Gün mü bitiyor a...k...
Happani: Yani ne zaman gelsen ne kadar istiyorsan alıyorsun zaten. Neyse abi öyle bir şeyden şüphelenmişse araştırsın kendi bulamazsa biz ne yapabiliriz
Sarraf: Ben zaten aradım dedim bizle bir alakası yok sizinle alakalı
3üncü göz devrede
Yasadışı faaliyetleri nedeniyle takip edildiklerini anlayan ekibin, bu gelişmelerin ardından karşı atağa geçtiği anlaşıldı. Muammer Güler ile oğlu Barış Güler arasında 26 Ekim tarihinde gerçekleşen görüşmede tarafların dinlendiğini ve takip edildiğini anladığı belirlendi. Barış Gülerin
Özgürü de dinliyor olabilirler. Ben Tunçu uyardım sözlerine Bakan Gülerin, O şeyi artık o şekilde yapmayın kesinlikle ben onu araştıracağım. Onun kim olup olmadığını. Dikkatli ol oğlum. Telefonda da dikkat olun diye uyararak karşılık verdiği görüldü. Barış Gülerin uyardım dediği Tunç isimli kişinin de Asayiş Şube Müdür Yardımcısı Tunç Kuş olduğu tespit edildi.
POLİSE ZARF ATMA PLANI
Bu gelişmelerin ardından yasal takibi boşa çıkarmak için devletin istihbarat birimi devreye sokuldu. Bunun için de teknik takip yapan polisleri deşifre etmek amacıyla plan yapıldı. Dinlenip dinlenmediklerini de anlamak isteyen örgüt üyeleri polise zarf atmak için telefonda sahte bir buluşma ayarlama planı yaptı. Teknik takibe takılan plan da görüşmede şöyle anlatıldı: Yapacağımız bir iş var hafta içerisinde Özgür Beye telefon ettireceğiz. Ofise geliyorum diye. Özgür Bey oraya giderken biz o civarı tutacağız. Onlardan biri geliyorsa onlar demek ki şeydir yani onlardan birini alırsak polis ya da gaspçı olduğu belli olur Özgür Bey ofise gidecek giderken biz o sokakları tutacaz. Yani Özgür Beyin telefonunu dinleyip polis mi geliyor yoksa gaspçı mı geliyor onu öyle anlayacağız.
Şüphelilerin kendilerini takip eden polisleri deşifre etmek için 3üncü göz diye tabir edilen takipçileri takip etme girişiminde bulundukları anlaşıldı. Ve İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü bunun için devreye sokuldu. İstihbarat Şube Müdürlüğü yetkililerinin yasal teknik takibi yürüten şubeye giderek gayri-resmi olarak Bakan ve oğlu ile Rıza Sarrafla ilgili çalışmanın yapılıp yapılmadığını sorduğu öğrenildi. Bunun üzerine yasal teknik takip yapan ekiplerce, adli soruşturmaya karşı böyle bir deşifre çalışmasının olup olmadığını teyit amacıyla yeni uygulamaya gidildi. Takipçileri takip edenler takip edildi.
O MÜDÜR GÖREVDE
Görevli teknik takip ekibi 11 Kasım 2013 günü saat 13.30da Rıza Sarrafın evinin bulunduğu Beykoz Kanlıcadaki Halide Edip Adıvar Caddesi No: 9-11 numaralı adrese gitti. Yapılan araştırmada İstihbarat Şube Müdürlüğünün uhdesinde bulunan 34 ZP 7334 plakalı Toyota Auris Marka aracın Sarrafın evinin kapısını görecek şekilde beklediği görüldü. İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğünün gizlilik ilkeleriyle yürütülen soruşturmayı deşifre etmeye yönelik girişimlerinin olduğu belirlendi. Yargının emrini yerine getirerek yasal takip yapan polis ekiplerini deşifre etmek için faaliyet gösteren İstihbarat Şube Müdürüyle ilgili ilginç bir detay dikkat çekti. Önceki gün İstanbul Emniyetinde 5 şube müdürü görevden alınırken İstihbarat Şube Müdürünün ise yerini koruduğu görüldü.
Sarrafın kaçma kararı hızlandırdı
Operasyonun erkene çekilmesinin gerekçelerinden birinin de Rıza Sarraf ve adamlarının İrana kaçma kararı alması gösteriliyor. Nükleer faaliyetleri nedeniyle BM kararları çerçevesinde İrana yönelik uygulanan ekonomik ambargo geçen ay gevşetilmiş. Daha önce ambargo uygulanan birçok ekonomik faaliyetine izin çıkmıştı. Daha önce gayri resmi yoldan yapılan birçok ekonomik faaliyet resmi olarak gerçekleştirme imkanına kavuştu.
YASADIŞI FAALİYETE GEREK KALMADI
Ambargo nedeniyle İranın yasadışı ekonomik faaliyetlerini gerçekleştirdiği öne sürülen Sarrafın gayri resmi bu faaliyetlerine yeni dönemde ihtiyaç kalmadığı vurgulandı. Bu arada başta Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) olmak üzere birçok resmi kurumun takibinde bulunan Sarraf ve adamlarının yasadışı faaliyetleri de gün yüzüne çıkmaya başlayınca tedirginliği arttı. Sarrafla iş yapan Adem Gelgeçin vergi müfettişine 25 Şubat 2013 tarihinde verdiği ifadesinde de birçok itiraf yer aldı.
Ağırlıklı olarak İran olmak üzere yurtdışı para transferi faaliyetinde bulunmak üzere şirketler kuran Gelgeç, ifadesinde rüşvet operasyonunun şüphelisi ve Sarrafın ortağı Turgut Happani ile iş yaptığını itiraf ediyor. Belgelerde Gelgeçin sahibi olduğu Kapital Kıymetli Madenler şirketinden Sarrafa para transferinin yapıldığı da net bir şekilde görülüyor. Tüm bu gelişmelerin üzerine haklarında işlem yapılacağını anlayan Sarraf ve adamlarının İrana kaçma kararı verdikleri öğrenilince operasyon hızlandırıldı. Ayrıca istihbarat şubenin operasyonu deşifre ederek siyasilere dosya hazırladığı, bir taraftan da delillerin karartılması şüphesinin belirmesi üzerine savcılar operasyonun düğmesine bastı.
GÜNGÖR ERGÜN - BUGÜN GAZETESİ
Bu haber 540 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle