Olur mu olur! Gül Başbakan, Erdoğan Köşk'te!

13 Ağustos 2007 17:45 tsi
22 Temmuz öncesinde Başbakan Erdoğan ve Abdullah Gül, güzelce paslaşmışlar, fakat Gül şutu kaleden dönmüştü. Bugün gündemdeki spekülasyon kirliliğinin sebebi de aynı taktiğin yeniden oynanması olabilir mi? iyibilgi yorum

Kaan Kıymaç'ın yazısı

22 Temmuz öncesindeki 'masterplan' unutuldu mu?

22 Temmuz seçimleri öncesinde etrafında büyük tartışmaların döndüğü konu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı koltuğuna adaylığıydı. Cumhurbaşkanlığı adayını son güne kadar saklayan Erdoğan, ana muhalefet partisi CHP lideri Deniz Baykal ve diğer muhalefet parti liderleri tarafından eleştirilmişti. 

O dönem Baykal, "Kaçma" diyordu Erdoğan'a... "Gel bu işten vazgeç, seninle birlikte Anadolu'yu gezeceğim. Bunu vatandaşlara anlatmana yardım edeceğim."

Son güne kadar adayını açıklamayan Erdoğan, seçimin son gününde aday olmadığını, yerine Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ün Köşk'e aday olduğunu, "Adayımız Abdullah Gül kardeşim!" sözleriyle açıklamıştı meclis kürsüsünden.

Gül’ün adaylığı, yine aynı isimler tarafından, aynı tepkilerle karşılanmış, Türkiye bir “367 bunalımı” yaşamak zorunda kalmış, bir e-muhtıra görmüş, ardından da erken seçim gelmişti…

Kardeşim!!! 

Burada çok önemli bir nokta var: "Kardeşim!" sözü...

Erdoğan ve Gül, yıllarca siyasetin sarp yollarında birlikte yürümüş iki kardeş!

Kimsenin yadırgamayacağı bir gerçektir Erdoğan'ın siyasi dehası. Necip Fazıl Kısakürek'in karşısında şiir okuduğu günlerden, bugüne kadar her zaman hitabeti ve kıvrak zekâsıyla ön planda kalmayı başarmış bir siyaset adamıdır Erdoğan.

Peki Erdoğan'ın bu siyasi dehasını, "kardeşim" diye hitap ettiği Gül'ün "adaylığını istemiyor", "Gül'e laf anlatamıyor", "Gül'ün üzerini çizdi", “Gül’ü aday yapacak ama çekiniyor” gibi söylemlerle yadsımak, Erdoğan’ı köşeye sıkışmış görmek mümkün müdür?

Erdoğan, 22 Temmuz öncesinden beri bilinçli bir politika izliyor. Gül'ün adaylığı ile ilgili ortaya atılan spekülasyonlar ve bilgi kirliliğini de göz önüne alırsak, tablo daha da karışık bir hal alıyor.
Oysa benim baktığım açıdan böyle değil. Erdoğan’ın uzlaşma aramaksızın Gül’ü aday göstermesi bilinçsiz bir hareket miydi?

İki ‘kardeşin’ beklediğinin de üstünde bir zaferle çıktığı seçimin ardından, birinin diğerinin rızası ve fikirleri olmadan, Köşk adaylığını sürdürmesi mümkün müdür?

Bir yanda ‘Gül aday olacak mı?’ spekülasyonları sürerken, yeni kabine yapısını oluşturabilmek mümkün mü?

Hayır! Erdoğan ve Gül, asla birbirinden bu kadar ayrı iki isim değil. İki ‘kardeşin aklında farklı bir plan var! Önceki seçimlerde yaşanandan farklı bir taktik izlemiyor aslına Ak Parti. Sadece isimler değişti bu seçimde. Erdoğan’ın yerini Gül, Gül’ün yerini Erdoğan aldı… 

Peki ne olacak?

Geçen seçimde olanın tam tersi! Son gün, Abdullah Gül Meclis kürsüsünde konuşarak, “Adayımız, Sayın Recep Tayyip Erdoğan” diyecek.

MHP sözünü tutar da seçime girerse, süreç noktalanmış olacak.

Türkiye’nin dış siyaset konusunda yeteneği şüphe götürmez bir Başbakanı olacak. Geçen seçimden beri AK Parti tabanının gönlünde yatan aslan da Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturacak. Kimse kırılmayacak, gücenmeyecek.

Son günlerde ortaya atılan, Erdoğan uzlaşmacı bir değişim sürecinde iddialarının da ortaya atılma sebebi bu.

İki kardeş arasında olanları, birbirini tanımayan iki siyasetçinin konuşmaları gibi okutma çabası da bundan. Bu bilinçli spekülasyonların başka ne sebebi olabilir?

www.iyibilgi.com

Bu haber 638 defa okundu.