En Sıcak Konular

'Baş döndürücü' çözüme hazır olun

2 Aralık 2013 10:34 tsi
'Baş döndürücü' çözüme hazır olun Perde arkasında bir şeyler oluyor...

Rum gazetesi  Fileleftheros “Sadece Perde Gerisine Yatırım Yapıyorlar... Amerikalılar Faaliyette, Müzakerecileri ‘Ağırlayacak’ Olsa da AB Harekete Geçemiyor” başlıklı haberinde, KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun Özel Temsilcisi ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Osman Ertuğ ile Rum tarafının müzakerecisi Andreas Mavroyannis’in bu hafta ayrı ayrı temaslarda bulunmak üzere Brüksel’de olacağını ancak öncesinde görüşmeyeceklerini yazdı.
   Bu günlerde dikkatlerin perde gerisi müdahale olanaklarına çevrildiğine; “vatanı kurtaracak” ve çöküşü engelleyecek olanların da bu müdahaleleri teşvik edenler olacağının söylendiğine işaret eden gazete, özetle şöyle devam etti:

Amerika, Türkiye’yle iletişimi olduğundan oyunda rol sahibi
   “Şu anda perde gerisi hareketler oyununda tek rol oynayabilecekler Ankara ile arasında açık iletişim hattı bulunan Amerikalılardır. Bu aşamada zorluklara ve sorunlara karşın prosedürün başlayabileceğini düşünenler de çok azdır. Bu aktif rolü üstlenmiş görünen Amerika’nın Lefkoşa’daki Büyükelçisi gerek özgür bölgelerde gerek işgal bölgelerinde temaslarda bulunuyor.
   Son günlerde işgal lideri Derviş Eroğlu ve sözde Dışişleri Bakanı Özdil Nami ile görüştü. Geçen hafta, gayrı resmî yemekli toplantı (Eroğlu-Anastasiadis) öncesinde Anastasiadis’le de görüştü. Bilgi sahibi bir kaynağın vurguladığına göre mesele, Amerikalıların Ankara’da da temaslarda bulunup bulunmayacağıdır. Bununla ilgili olarak, Başkan Anastasiadis’in geçen Eylül’deki ABD ziyareti sırasında Amerikalı yetkililerin kendisine, kendilerinden talep edildiği anda ‘Kıbrıs sorununa yardımcı olmaya’ her an hazır olacakları sözü verdiklerine de işaret ediliyor.
   Brüksel’de Komisyon’un Türkiye nezdinde müdahale olanağı yoktur. Ankara ile temaslar, karar alma grubuna dâhil olmayan AB Bakanı Egemen Bağış düzeyinde sınırlıdır. Erdoğan’ın AB ile bağlantıları güçlü değildir, Davutoğlu’nun bağlantısı da zayıf görünüyor.

Ertuğ ve Mavroyannis Brüksel’e gidiyor
   Ancak iki müzakereci, Osman Ertuğ ve Andreas Mavroyannis bu hafta AB merkezinde olacak. Müzakerelerin gidişatı ve anlaşmazlıklar konusunda Brüksel’i bilgilendirmek üzere çeşitli temaslarda bulunacaklar. Daha sonra Paris’e gidecek olan Mavroyannis’in temasları; Anastasiadis’in geçen hafta Brüksel’de gerçekleştirdiği temasların devamı niteliğinde olacak.
   Ertuğ’un, açıklanmayan Brüksel seyahati konusunda detay yok. Ancak gelişmelere, Türk yorumunu katmaya çalışacağına kesin gözüyle bakılıyor. Ertuğ ‘kötü’ ve ‘sert’ rolünü üstlendi ancak Türk yaklaşımını ifade ettiği açıktır, ‘çizginin dışında’ olduğunun düşünülmesi zordur.
   Bugüne kadar ortaya konulan tezlere bakıldığında, en büyük diken görünen konu, bir dereceye kadar çözümün şeklini de belirleyen egemenlik konusudur. En büyük diken görülüyor çünkü şu ana kadar diğer başlık ve yönlere (toprak, güvenlik, yerleşikler, v.b.) daha dokunulmadı bile. Türk tarafının egemenlikle ilgili görüşüyor göründüğü tek şey, devletin tek uluslar arası temsiliyeti olacağıdır. Yani uluslar arasında tek temsiliyeti olacak. Bunun ötesinde egemenliğin iki kurucu devletçikten kaynaklanacağı ve tek vatandaşlık olmayacağı görüşündedirler.

“Prosedür başlarsa gelişmeler baş döndürücü hızda olacak, üç ayda sonuca varılabilir”
   Yabancı diplomatik kaynaklar son prosedür başlarsa, gelişmelerin baş döndürücü hızda olacağını vurguluyor ve üç ay içerisinde sonuca varılmasını ihtimal dışı görmüyorlar. Mesele, prosedürün nasıl, hangi zeminde başlayacağıdır. Perde gerisinde güçlü şekilde işitilen, ‘her zamanki şüphelilerin’ Annan planının sürümleriyle flört ettiğidir.”
   Gazete “Ulusal Konsey’i ve AB Büyükelçilerini Bilgilendiriyor” başlıklı haberinde, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in bugün Rum Ulusal Konsey’e bilgi vereceğini ve partilerden, prosedürün ve çözüm çabalarının nasıl ilerleyeceğine dair görüşlerini isteyeceğini yazdı.
   Gazete, Anastasiadis’in bugün öğlen, AB dönem başkanlığını yürütmekte olan Litvanya’nın vereceği yemek çerçevesinde AB’nin Güney Kıbrıs’taki büyükelçilerini de bilgilendireceğini yazdı.

Downer, telefon görüşmeleri yaptı
   Fileleftheros “Downer’ın Kıbrıs Sorununa Müdahil Herkesle Peş Peşe Temasları” başlıklı haberinde BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Aleksander Downer’ın Kıbrıs sorununa müdahil bütün taraflarla arasında açık iletişim kanalı bulunduğunu, geçen Pazartesi akşamı gerçekleşen Eroğlu-Anastasiadis görüşmesinden sonra gerek KKTC gerek Rum tarafı ile telefon görüşmeleri yaptığını yazdı.
   Downer’ın bu telefon görüşmelerinin ardından, prosedürü hayatta tutmak için Ada’ya yeni bir ziyaret gerçekleştirme kararı verdiğini belirten gazete, ziyaret programına göre 8-13 Aralık tarihleri arasında Ada’da olacak Downer’ın Cumhurbaşkanı Eroğlu, Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis’le ayrı ayrı, Osman Ertuğ ve Andreas Mavroyannis’le de ortak görüşme yapmayı planladığını kaydetti, şunları ekledi:
   “Downer’ın Kıbrıs Rum tarafından aldığı mesaj, ortak açıklamada mutabakata varılmadan yeni bir Eroğlu-Anastasiadis görüşmesinin söz konusu olmadığı idi. Önünde, tarafların son dönemde karşılıklı olarak sunduğu ortak açıklama taslakları bulunan BM –zemin olduğunu saptaması halinde- anlaşmazlıkların ‘üzerine köprü kuracak’ açıklamalarla uzlaşı fikirleri ortaya koymaya çalışacak.
   Downer’ın Ada’ya gelmek istemesinin, kendisi için önemli özel bir nedeni de var. New York’taki BM yetkilileri Kıbrıs sorunu ile zaman zaman ilgilendiğini düşünüyor ve kendisini neredeyse ‘turist’ görüyor. Bilgi sahibi kaynakların ifade ettiğine göre Downer’ın son New York seyahati ve BM Genel Sekreterliği’ndeki temasları sırasında Ban Ki Moon kendisinden, Kıbrıs sorunuyla daha çok ilgilenmesini istedi.”
   Politis, Downer’ın Ada’ya 8 Aralık’ta geleceği bilgisinin BM Barış Gücü Sözcüsü tarafından doğrulandığını yazdı.

Anastasiadis’in ara bölgedeki yemekle muradını Politis açıkladı
   Politis, Rum tarafının, merhum Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş örneğinde olduğu gibi Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun, Cumhurbaşkanlığı’ndan indirilmesi için ortam yaratmaya çalıştığını açıkladı. Gazete, Türkiye’nin Eroğlu’nu ancak, gözlemlenmekte olan çıkmazın sorumlusunun Türk tarafı olduğunun uluslararası alanda açıkça tespit edilmesi halinde “indirebileceğini” savundu ve Rum Yönetimi Başkanı “Anastasiadis’in geçen hafta ara bölgede gerçekleşen görüşmenin de tam olarak bu hedefi taşıdığını” vurguladı.
   Politis “Kıbrıs Sorununda Yeni Çıkmaza Doğru” başlıklı haberinde, Aleksander Downer’ın önümüzdeki hafta Ada’ya dönmesiyle birlikte Kıbrıs doğrudan müzakerelerinin yeniden başlaması için var olan çok az fırsat olanaklarını değerlendirmek üzere son çabaların harcanacağını yazdı.
   Gazete, BM’nin son iki haftadır ortak açıklama konusunda iki tarafın birbirinden uzak görüşlerinin üzerine köprü kurmak hedefiyle çeşitli metinler üzerinde çalıştığını yazdı, özetle şunları kaydetti:
   “Başkan Anastasiadis’in geçen hafta Brüksel’de gerçekleştirdiği temaslar temelinde prosedüre dahil olan AB de Eroğlu’nun grubunun müzakere masasına koyduğu bazı aşırı tezlerin ılımlılaştırılması hedefiyle doğrudan Ankara’ya çağrı yapacak.
   Nikos Anastasiadis, Kıbrıs Rum tezlerinin Brüksel’de gördüğü karşılıktan özellikle cesaretlenmiş durumdadır. Güvenilir bir diplomatik kaynağa göre Anastasiadis ‘Brüksel’e gitti ve daha bir şey istemeden, Kıbrıs sorununa hemen çözüm bulma çabaları konusunda ikna etti. bu nedenle Barroso’nun açıklamaları Kıbrıs Rum tarafı açısından olumluydu.’ Bilindiği gibi Barroso NATO Genel Sekreterliği’ne adaylığını koymaya meyillidir ve bu konuda Türkiye’nin olumlu oyuna ihtiyacı var.
   Anastasiadis’in 3S’si (single sovereignty, single citizenship, single international personality /tek egemenlik, tek vatandaşlık, tek uluslar arası temsiliyet) artık BM ile AB’de anlayış buluyor ve Kıbrıs Rum tarafının özlü müzakerelere ilerlemesi için olmazsa olmaz şart kabul ediliyor. Aynı zamanda Kıbrıs Rum tarafı müzakere masasında Kıbrıs Türk tarafının, federal devletin iki oluşturucu devletçiğinin siyasi eşitliğiyle ilgili bütün endişelerini, yeni devletin egemenliğinin Kıbrıs’ın yasal sakini Kıbrıslı Türklerden ve Kıbrıslı Rumlardan kaynaklanacağını kabul ederek tatmin etmeye hazırdır.
   Kıbrıs Türk tarafı ‘hükümet’ düzeyinde bile önemli ihtilafta görünüyor. Eroğlu-Ertuğ ikilisi müzakere masasında aşırı görüşleriyle, yeni federal (ve hatta konfederal) devleti kuracak iki mevcut devletten söz ederek tek egemenliği sakatlamaya çalışıyor. Öte yandan Mehmet Ali Talat ve Eroğlu hükümetinin üyesi Özdil Nami etkin müdahaleleri ile BM’nin de kabul ettiği müzakere zeminini kabul ederek çok daha ılımlıdır. Talat ve Nami’nin açıklamalarında, federasyonun artık yetkilerinin güvence altına alınması konusunda bazı açıklamaları var ancak bunlar üzerine köprü kurulamayacak şeyler değil. Türk Dışişleri Bakanlığı ise bu konuda görüş belirtmedi. Diplomatik bir kaynağa göre bu şu veya bu şekilde hiçbir iletişimi olmayan ‘Derviş Eroğlu’un dolaylı ortada bırakılması’ olarak görülüyor.
   Üçüncü gözlemcilere (özellikle Avrupa ülkeleri diplomatları) göre ortak bir açıklamada mutabakata varılmasındaki en ciddi sorun, işgal bölgelerindeki çifte dillilik ve Derviş Eroğlu’nun, özellikle iç cepheye işgal bölgelerinin efendisinin kendisi olduğunu göstermek için aşırı görüşlerde ısrar etmesidir. Ankara nasıl tepki gösterecek? 2004’te Denktaş’ın indirilmesi örneği var ve şu anda Derviş Eroğlu’nun Denktaş’ın o zamanlar olduğundan çok daha zayıf olduğu aşikârdır.
   Türkiye Nisan’da Cumhurbaşkanlığı seçimlerine giriyor. Erdoğan bu dönemde seçim kampanyasına Kıbrıs sorununun da karışmasını istemiyor. Türk tarafı hangi şartlar altında Derviş Eroğlu’nu atma prosedürüne girebilir? Diplomatik kaynağa göre bu, gözlemlenmekte olan çıkmazın sorumlusunun Türk tarafı olduğu uluslar arasında kesinleştiğinde olabilir.
   Kıbrıs Rum tarafı bu yönde birçok şey yapabilir ve Anastasiadis’in geçen hafta Derviş Eroğlu ile ara bölgede gerçekleştirdiği görüşme de tamamen bunu hedefliyordu. Diplomatik kaynağa göre ‘bu görüşmede Kıbrıs Rum tarafı Kıbrıs Türk tezlerine doğru küçük bir adım atsa, iki devlet taktiğini ortaya çıkaracak ve kendisini (Türk tarafını) her şeyi reddetmeye zorlayacaktı çünkü son tahlilde Eroğlu’nun Denktaş’tan hiçbir farkı yoktur.’
   Glafkos Klerides’in müzakere taktiğinde hâkim olan bu adım, Kıbrıs Rum tarafının halen istediği şeydir çünkü hem Tasos Papadopulos’un eski blame game (sorumluluk yükleme) taktiğini izleyerek Türkiye’yi rahatsız etmeyecek hem de BM ile gereksiz çatışmalara halen çok büyük siyasi sermaye harcamış durumdadır. BM, Kıbrıs Rum tarafının başlıca müttefikidir çünkü neredeyse Rum tarafının ve bugün Kıbrıslı Türklerin büyük çoğunluğunu temsil eden Talat-Nami tezlerinin yüzde 90’ına katılıyor.” 

Kıbrıs Gazetesi



Bu haber 2,199 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,122 µs