Ortadoğu dengelerini sarsacak gelişme
21 Kasım 2013 09:25 tsi
Miras kavgası yakındır...
Yaklaşık bir hafta önce geçen bir haber, kamuoyunun fazla dikkatini çekmedi, ama özellikle yaşadığımız bölgeyi yakından ilgilendiren önemdeydi: Amerika, ekim ayında, 1995 yılından bu yana ilk kez, ithal ettiğinden daha fazla petrol üretti!..
Bu tabii ki, sürpriz bir sonuç değil: Amerika'nın son 10 yılda, yeni arama ve çıkarma teknolojilerinin de katkısıyla yürüttüğü Ulusal Enerji Planı'nın başarı öyküsüyle karşı karşıyayız. Amerikan Enerji Bakanlığı, ülkenin petrol ve doğalgaz ithalatının 1991 yılı seviyesine gerilediğini, 2035 yılında ise, bütün enerji ihtiyacını kendi üretimiyle karşılayacağını duyurdu.
Amerika'nın şu anda bilinen petrol rezervi 26.5 milyar varil, çıkarılmayı bekleyen rezervinin ise 198 milyar varil olduğu belirtiliyor. Bitmedi. Kanada, 173 milyar varillik bilinen rezerviyle Venezuella ve Suudi Arabistan'dan sonra dünyanın üçüncü petrol/doğalgaz yataklarına sahip. Düşünün, Türkiye'nin önemli enerji kaynağı olan Rusya o listede sekizinci, İran ve Irak ise dört ve beşinci sıralarda yer alıyorlar.
Yani, ekonomisinin enerji ihtiyaçları için artık Suudi Arabistan başta Körfez ülkelerine bağımlı olmayan, İran ve Irak petrolünün geleceğiyle hayati ilişkisi bulunmayan bir Amerika ile birlikte yaşıyoruz. Bu, şaka değil, Beyazsaray'a 1969 yılında yerleşmiş Richard Nixon'dan bu yana tüm Amerikan başkanlarının ulaşmayı hedeflediği bir hayaldi, Obama ve devamcılarına nasip oldu.
Gelişme, Ortadoğu'daki tüm dengeleri sarsacak düzeyde, zaten sarsıyor da...
İsrail-Suudi yalnızlığı
Obama yönetiminin İsrail'in sert tepkilerine, Suudi Arabistan'ın derin kaygılarına karşın İran'la geliştirdiği yakın ilişkinin temelinde, bu rahatlık var. Enerji ihtiyaçları için Ortadoğu'daki dengelerin yakın takipçisi olmak zorunda kalan Amerika'dan, bölgeye dönük stratejilerinde eli rahatlamış Amerika'ya doğru geldik. Ne, enerji kaynağı Suudi Arabistan, ne de Ortadoğu petrollerine dönük stratejinin ileri karakolu İsrail, Washington açısından eski önemi taşımıyor. Kahire'deki askeri yönetim de Amerika'daki bu değişimin farkına varmış durumda, Rusya ile savunma işbirliği anlaşmaları gibi eskinin diplomatik santaj metotlarına yöneldi ama, Washington, Mısır-Rusya yakınlaşmasına beklenen tepkiyi göstermedi.
Avrupa-Japonya huzursuz
Amerika'nın Ortadoğu stratejisinin, Batı'nın iki kanadındaki iki güçlü ekonomik alanı ayakta tutma amaçlı hale geldiği dikkat çekiyor. Biri Avrupa, diğeri Japonya önderliğindeki Uzakdoğu ekonomileri. Bölgenin enerji kaynaklarına asıl bağımlı olan ekonomiler bunlar. Washington'un enerji açısından kendine yeterli hale gelmesi ve askeri gücünü "uzak diyarlardan" geri çekme eğilimi, Avrupa ile Japonya'yı huzursuz eden noktaya varmış durumda.
Ardan Zentürk /
Star (ilgili kısım)
Bu haber 2,898 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle