Akla yatkın bir teoriye göre, Abdullah Öcalan ve örgütü 1970li yıllarda aslında Türk derin devletinin inisiyatifiyle Barzaninin bölgedeki Kürtler üzerindeki etkinliğini kırmak amacıyla ortaya çıkarılmıştı. Şimdi Öcalanın kurmuş olduğu yapıyı çözmek için Barzaniye müracaat edilmesi ilginç tabii. Ama bu ilk defa olmuyor. PKK saldırılarının tırmanışa geçtiği 1990larda Barzani ile Talabaniye Türk pasaportu bile çıkartılmıştı. Daha sonra köprülerin altından başka sular aktı; Barzani ve Talabani bazen birlikte bazen ayrı ayrı ve bazen birbirleriyle de çatışarak Öcalanla geçici ittifaklar kurmaktan geri durmadılar.
Bugünkü konjonktürde ise Barzani Türkiyeye muhtaç durumda. Çünkü merkezi yönetim karşısında hem özerkliğini korumak hem de topraklarından çıkan petrolü istediği şartlarda satabilmek için himayesine sığınabileceği başka bir bölge gücü yok yanında yöresinde. Uzaktaki büyük güçlerin himayesi bu noktada yetersiz kalıyor çünkü.
Diğer yandan Türkiyenin de Barzani ile iyi ilişkileri içinde olması kendi çıkarına. Hem bölgenin petrol gelirinden Türk ekonomisinin de pay alması hem de PKKnın nüfuzunu sınırlayacak bir Kürt otoritesinin mevcudiyeti Ankaranın bölge siyaseti açısından önem taşıyor.
Ne var ki Barzaninin ziyaretini sadece Türkiyenin iç politikası bağlamında değerlendirmek çok eksik bir yaklaşım. Bir defa bu girişimin zamanlamasına iyi bakmak lazım. Suriyede işlerin karıştığı, bu hengâmede PKK çizgisindeki PYDnin Rojava yani Batı Kürdistan dedikleri bölgede geçici Kürt özerk yönetiminin kuruluşunu ilan ettiği bir süreçten bahsediyoruz... Irak Kürdistanında bir özerk yönetimi asırlık bir mücadele sonucunda hayata geçirmiş olan Barzaninin Suriyede bir Kürt özerk yönetiminin ortaya çıkmasını veya hiç değilse bunun PKK kontrolünde olmasını kendi iktidarı bakımından ciddi bir tehdit olarak göreceğini düşünmek gerekiyor. Ankara da PKKnın bölgesel nüfuzunu ve uluslararası gücünü artıracak böyle bir girişime izin vermeye istekli değil.
Zamanlama demişken, elbette Türkiyenin uzun zamandır problemli olduğu Irak merkezi yönetimiyle arasındaki buzları eritmeye giriştiği dönemde bu soğukluğun gerekçelerinden birini oluşturan bölgesel yönetimin liderini Diyarbakırda ağırlaması da üzerinde çalışılan projenin oldukça geniş ölçekli olduğunu gösteriyor. Yani Ankara hem Barzani ile ilişkilerini stratejik bir zeminde güçlendirmeyi hem de Barzaninin Irak merkezi yönetimiyle arasındaki sorunları da çözerek bir yandan bölgesel gerilimleri düşürmeyi, öbür yandan kendi içindeki Kürt meselesini çözüm çizgisine oturtmayı ve son dönemde Öcalanın su koyuvermesiyle alarm işaretleri vermeye başlayan barış sürecini hal yoluna koymayı hedefliyor.
Çok önemli ve çok boyutlu bir stratejik hamle gerçekten bu. Uluslararası konjonktürün ortaya çıkardığı fırsatları değerlendirmeyi esas alan realist bir adım. Umulur ki başarıyla sonuçlansın.
İbrahim Kiras / Star (ilgili kısım)
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle