KCK davasında, tutuksuz sanıklar savunma yapıyor
25 Eylül 2013 11:30 tsi
Aralarında çok sayıda basın mensubu bulunan 46 sanıklı terör örgütü KCK davasının 19'uncu duruşmasında tutuksuz sanıkların savunmalarının alınmasına başlandı.
İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen 46 sanıklı terör örgütü KCK davasının 19'uncu duruşmasına 21 tutuklu sanık ile 21 tuturksuz sanık katıldı. Tutuklu sanıklardan Nahide Ermiş duruşmaya gelmedi.
İngiliz parlamenter Sajjad Haider Karim, Polonyalı parlamenter Jaroslaw Leszek Walesa ile Avrupayı Gazeteciler Federasyonu Genel Sekreteri Ricardo Gutierrez'in de aralarında bulunduğu 5 Avrupalı gözlemci de izleyici bölümünde duruşmayı izledi.
Ayrıca Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkan Yardımcısı Yaşar Güven, Türkiye Gazeteciler Sendikası Başkanı Ercan İpekçi, Sınır Tanımayan Gazeteciler Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu, Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) temsilcisi Özgür Öğret, PEN üyesi Aslı Erdoğan da duruşmaya izleyici olarak katıldı.
Adalet Komisyonu listesinden seçilen bir Kürtçe tercüman da duruşma salonunda hazır bulundu. Mahkeme Başkanı Ali Alçık, hakkında yakalama kararı bulunan 2 sanığın henüz yakalanamadığına dair mahkemeye ulaşan emniyet yazsını okudu.
Başkan Alçık, geçen oturumda tutuklu sanıkların savunmalarının alınması işleminin tamamlandığını açıkladı. Ardından da Alçık, bugüne kadar kimlik tespiti yapılmayan 3 sanığın kimlik tespitini yapıldıktan sonra tutuksuz sanıkların savunmalarıyla duruşmaya başladı.
Sanık Çağdaş Kaplan, Türkçe konuşarak başladığı konuşmasında savunmasına başlamadan önce bir açıklama yapmak istediğini söyledi. Şırnaklı Kürt bir baba ile Tokatlı Türk bir annenin çocuğu olduğunu olduğunu, ailesinin kamuda çalıştığı için batı illerinde büyüdüğünü, Kürtlere yönelik asimilasyon yapılmasının da etkisi ile evinde Kürtçenin çok kullanılmadığını iddia eden Kaplan, bu nedenle Kürtçe konuşamadığını söyledi.
Yargılandıkları dava ilk başladığında ana dilde savunma hakkının yasak olduğunu belirten Kaplan, "Mesai arkadaşlarımın ana dilleri yasaklanıyorsa benim Kürtçe konuşmam vicdani kararımdı. Anadilleri için arkadaşlarım bedenlerini ölüme yatırarak açlık grevine başladı ve daha sonra bu yasak kalktı. Vicdanım rahatladığı için şu an huzur içinde kendimi ana dilim olan Türkçe ile ifade ediyorum. Vicdanım sızlamadan Türkçe konuşabiliyorsam bu arkadaşlarım sayesindedir." ifadesini kullandı.
KCK davalarında hazır bulunan Kürtçe tercüman giderinin sanıklardan talep edilmesinin ana dilde savunma temeline ters olduğunu, bu ülkenin Kürt yurttaşlarının da para ödemeden kendisini savunması gerektiğini belirten Kaplan, bu durumun devletin Kürtlere bakış açısının tam olarak değişmediğinin göstergesi olduğunu dile getirdi.
Yargılandıkları davanın soruşturması kapsamında 21 Aralık 2011'de haber merkezilerinden, evlerinden, işyerlerinden toplanarak emniyet müdürlüğünün hücrelerine atıldıklarını ifade eden Kaplan, "Bir gazeteci için silahı olan fotoğraf makinesi, ses kayıt cihazı ve haber arşivlerimize el konuldu. Haber merkezlerimizde saatlerce arama yapıldı. Arkadaşlarla aramızda bu operasyona 'Sansür operasyonu' dedik. Bu durum basın ve gazetecilik mesleğinin suçlanmasıdır. Bu operasyon Kürt özgür basınını kriminalize etmektir." dedi.
Kaplan, yapılan aramalar ve gözaltıların hukuka aykırı olduğunu iddia etti. Duruşma, Kaplan'ın savunmasının alınmasıyla devam ediyor.
cihan
Bu haber 515 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle