En Sıcak Konular

Ya Davutoğlu ararsa...

18 Ağustos 2013 10:20 tsi
Ya Davutoğlu ararsa... ''Bu Türkiye, tarihin 1914'lerden farkıdır, 1950'lerden farkıdır, 1990'lardan farkıdır...''

Neredesiniz heeyy!

Aliya İzzetbegoviç olmasındı, Müslümanlar olmasındı.

Belki Cezayir'i örttüler, belki Bosna'yı hiç olmamışa dönüştürdüler ama şimdi bir başka Türkiye var.
Evet, belki olan biteni önlemeye gücü yetmiyor henüz, ama sorgulamaya gücü yetiyor.

- Neredesiniz heeeyyy! Demokrasi şampiyonları, insan hakları ezbercileri, neredesiniz dünyaya nizamat verme yetkisini kendisinde görenler?

Washington'da, Londra'da, Paris'te, Brüksel'de, Moskova'da, Tokyo'da, Pekin'de telefonlar çalıyor:

- Sakın Erdoğan veya Davutoğlu olmasın!

- Erdoğan arıyor evet, Davutoğlu arıyor.

- Mısır'da sizin çocuklar bir şeyler yaptı, demiyorlar kuşkusuz. Ama;

- İnsanlar ölüyor, nerdesiniz, diye soruyorlar. Yani yok musunuz, dilinizi mi yuttunuz, neden üç maymunu oynuyorsunuz, bugünkü Washington Post'u okundunuz mu Sayın Obama? Sayın Cameron bugünkü Robert Fisk'i okudunuz mu? Mısır'da ölü sayısı kaç biliyor musunuz?
Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu, dünya başkentlerini arıyor, insanlığın çığlığını aktarıyor onlara. Aslında duymakta oldukları ama yüreklerine taşıyamadıkları çığlıkları anlatıyor.
Ben, İslam coğrafyasında yaşanmakta olan olaylar karşısında Türkiye gibi bir ülkenin ve orada, Gül-Erdoğan-Davutoğlu'nun hükümet etmekte oluşlarının çok özel bir anlamı olduğunu düşünüyorum.

Türkiye insanlığın vicdanı

Şöyle bakalım:

Türkiye'de iktidarda Suudi Kralı gibi birisi, Maliki gibi birisi ya da Kılıçdaroğlu olsaydı, ne olurdu?
Bu coğrafyanın, bu medeniyetin yükseliş-çözülüş-mağlubiyet çizgisini bilen, bunun gurur ve acılarını yüreğinde hisseden, bu coğrafyanın kültür-inanç kodları ile kalbi bağlarını yeniden yeniden inşa emiş, yeniden bir yükseliş çığırı açmanın heyecanını, ufkunu taşıyan, bunun için canını dişine takan, dünyayı bilen, Batı'nın bu coğrafya ile ilişkisindeki sorunları bilen, Batıcı olmayan, ama Batı ile ilişkiyi sağlıklı-doğru zemine oturtmayı hedefleyen, sağlam bir siyasi kültür birikimine sahip olan bir kadro...
Yıl 2013... Birinci Dünya Savaşı sendromunun üzerinden aşağı yukarı 100 yıl geçmiş.

Bu dönemi bu coğrafya için "anormal" bir süreç olarak algılaya ve artık "normalleşme" zamanının geldiğine inanan bir kadro...

Bu Türkiye, tarihin 1914'lerden farkıdır, 1950'lerden farkıdır, 1990'lardan farkıdır...

Erdoğan ya da Davutoğlu, "Siz hâlâ 1914'lerde misiniz" diye soruyor. "Siz hâlâ Cezayir-1991'de mi kaldınız?"

Bu vicdandır. Bu insanlığın haykırışıdır ve er geç sonuç alacaktır.

Ahmet Taşgetiren / Bugün (ilgili kısım)



Bu haber 1,293 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,558 µs