En Sıcak Konular

Büyük mahkeme

6 Ağustos 2013 10:14 tsi
Büyük mahkeme " ‘Yüksek makam'larında kendini iyice kamufle edenlerin otomatik olarak daha masum olduğu ve daha az ceza alması gerektiği fikrine kapılıyor bazıları. Oysa hep gördük ki, asıl büyük suçları işleyenler, koltuklarında en sağlam oturan, en itibarlı kişiler o

Evet asit kuyularının hesabını da vermedi, faili meçhullerin akıbetini de itiraf etmedi Ergenekon'dan ceza alan bir sanık.

Bir diğeri de öyle, o da Hrant'ın katlindeki rolü üzerinden ceza almadı. Ve yine evet, 12 Eylül'cüler henüz mahkum edilmedi, 28 Şubat'ın finans ve medya ayağına dahi girilemiyor bir türlü vesaire. Dahası mahkeme boyunca kimi yargı zaafları da oluştu. Bununla birlikte bu memlekette suç işleyenlerin yargılanabildiğini gördük. Bunun çok büyük bedellere mal olmuş önemli bir adım olduğunu kimse inkar edemez.

İsterse temyiz, isterse yeni baştan mahkeme, isterse herkesin pek sabırsızlıkla beklediği gibi genel af gündeme gelsin. İsterse tüm suçlular bugün tahliye edilsin. Nihai sonuç değişmiyor. Bu memlekette darbe ve cuntacılığı meslek edinenler suikast, faili meçhul, cinayet, katliam gibi yan işlevler için altyapı oluştururken bunun bir suç olduğunu hatırlayacaklar bundan böyle.

On yıllarca kendi halkını gözünü kırpmadan infaz edebilen, her türlü çatışmayı alevlendirmek için hem zihinsel hem toplumsal bilinçaltımızı gece gündüz kaşıyan, gençlere nefret ve intikam yeminleri ettiren, onları gönüllü tetikçi haline getiren, kendi muktedirliği daim olsun diye ortam olgunlaştırma operasyonlarına ve psikolojik harp taktiklerine tüm insani melekelerini feda eden anlayışın farklı tezahürleriyle yetiştik kuşaklar boyu.

Önemli makamlarda, yetkili mercilerde suç işleme özgürlüğü olduğuna inandırdılar hepimizi. Tetikçilerinden ibaret bırakıldı bütün suç örgütleri. Çünkü en aleni suçlar karşısında bile pişkince sırıttılar, halkın gözlerinin içine baka baka hem onların paralarını çaldılar, hem darbeciliği kader olarak benimsememize yol açtılar, hem de korku saçarak en taze umutlarımızı canlı canlı toprağa gömdüler. Maşeri vicdan, dün olduğu gibi bugün de şahitliğine devam ediyor. Bu memleketin sıradan vatandaşları, on yıllardır kendi yaşadıklarımızla suç ittifaklarına birer canlı kanıtı teşkil ediyoruz. ‘Yüksek makam'larında kendini iyice kamufle edenlerin otomatik olarak daha masum olduğu ve daha az ceza alması gerektiği fikrine kapılıyor bazıları. Oysa hep gördük ki, asıl büyük suçları işleyenler, koltuklarında en sağlam oturan, en itibarlı kişiler oluyor genellikle. Onların kirli ittifaklarına şahit olmaktan yorgun düştük.

Bizi etnik köken üzerinden, mezhepçilikten, yaşam tarzından, sınıfsallıktan vesaire durmaksızın çatıştıran, aramıza nifak tohumu sokan, sindirmek için itibarsızlaştırmaya çalışan, gerektiğinde hain ilan eden, işkence eden, korkutan, gözdağı veren, fişleyen, sömüren, tahakküm eden tüm suçluların hesap vereceği bir ülkeyi hep birlikte inşa etmemiz gerektiğine inanıyorum. Ancak mahkemeden çıkan sonuç yine siyasi çıkarları, taraftarlılık hesaplarını, kişisel itibar arayışlarını, karanlık ittifakları gündeme getirip hakkaniyet ölçüsünden taviz vermemizi bekliyor bizden. Doğru ve gerçeğin nerede olduğunu unutturuyor.

Bunun en büyük nedeni, suçluların suç işlemeye devam etmesi ve on yıllarca hiç sorgulanamamasıydı. Bu durum en çok da onların psikolojisini bozuyordu. Gençlerin racon yerine kelle kesmeye yöneltirken vatanı kurtardıklarını haykırıyor, vatanı bölücülerden ve irticacılardan kurtarma gibi bir görevi kendi başlarına yüklenerek sözgelimi köy evlerini basıp insanları yaka paça ağaca bağlayarak infaz ediyorlardı. Ya da misyonerleri kesip katletmeyi bir üstün değer olarak benimsetiyorlardı. Bu ülkede bir avuç kalmış Hıristiyanların bile özgürce yaşama hakkı olmadığını gösteriyorlardı dünyaya. Yine sözgelimi, Danıştay üyesine saldıranın bir ‘dinci' olduğu mizanseni yayılıyor ve irticacılar adam kesiyor görüntüsü servis ediliyordu dışarıya.

Bugün demokrasi, hak, hukuk, sivilleşme adına mücadele etmenin onurunu hiçbir kirli ittifak yok edemedi yine de. Halen medyada olsun, iş dünyasında olsun elbette kimi ajan provokatör, kimi kıdemli işbirlikçi, kimi karıştırıcı, kimi şu, kimi bu. Ama birileri de ısrarla insani bir duruş sergiliyorlar kötülükle mücadelede.

Şiddetin, fitne ve nifak tohumlarının gelişip yayılması çok çabuk oluyor, fakat hep yüzeyde devam ediyor. Bayağılaştıran, kabalaştıran, nefsi rehin alan kötülükler ne kadar örgütlü ve planlı olursa olsun, merhametin, onurlu duruşun, sadakatin, tevazuunun, güvenilir ve dosdoğru olmanın sonsuz katmanlarına, kıyısız okyanuslarına erişemiyor. Bizler ne yapsak yapalım hep kendi göreceli bakışımızın eksik ya da fazla terazilerinde tartıyoruz adaleti. Bin parmaklı kirli elin uzanamayacağı mizan var daha sırada.

Leyla İpekçi / Zaman



Bu haber 770 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,896 µs