En Sıcak Konular

Dünya kırılma noktasında!

25 Temmuz 2013 11:20 tsi
Dünya kırılma noktasında! Hedef çözüm süreci! "Türkiye'nin Kürtler ile olan ilişkisi ve çözüm süreci, Türkiye'ye dar bir mesele değil. Dünya çapında etkileri olacak küresel bir mesele."

TRT Haber kanalında her hafta Çarşamba günleri yayınlanan ve Faruk Bilgin'in sunduğu Açı programının bu haftaki bölümünde PKK'nın Suriye kolu olan PYD'nin özerklik ilan edeceğine dair iddialar masaya yatırıldı. Gazeteci Faruk Bilgin sordu, Prof. Dr. Sedat Laçiner, Prof. Dr. Talip Küçükcan ve Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan yanıtladı. Programdan satır başları şöyle:

Prof. Dr. Sedat Laçiner:

Irak'ta Barzani ve Talabani'nin bir özerklik elde etmesi Suriye'deki Kürtleri cesaretlendirdi. Özellikle Kamışlı olayında İsrail ve ABD istihbaratının katkısın olabileceği yönünde ciddi emareler var. Onlar hep şöyle düşünü Kamışlı'da: Ayaklanırsak, Amerikan helikopterleri gelecek, Esad'a karşı silah verecek ve ABD bize bu bölgede hak ve özgürlük verecek. Özellikle gençler buna inandırıldı, sokaklarda Esad'ın askerleriyle çatıştılar ve çok fena şekilde bastırıldılar. Bu ilk denemedir. Arap Baharı başladığında bunların bir silahı yoktu. Barzani harekete geçti ve Suriye'den gelen Kürtlere bazı destekler vermeye çalıştı. Arap Baharı ile bu boşluğu PKK, PYD üzerinden doldurdu. PYD bütün Suriye Kürtlerini domin etti, çünkü elinde ciddi miktarda silah olan tek örgüt, Pan-Kürdist bir hareket. Bir rakibe asla tahammül edemeyecek bir yapı. Şu anda Barzani'nin fiili bir devleti var. PKK'nın ise yok. İkisinin de arzusu kısa vadede şu: Yeterince düşmanımız var, biribirmize girmeyelim. PKK diyor ki Barzani'ye, "Sen Suriye'ye girmezsen, biribirimizi kırmayız". PKK burada devletleşmeye çalışacak. Ondan sonraki sıradaki yer Türkiye. PKK'nın buradaki orta vadedeki hedefi Türkiye'nin Güneydoğu'sunu Kuzey Iraklaştırma ve Suriyeleştirme. Aynı yapıya çevirmeye çalışıyor.

Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan:

Bu çatışma Kürtlerin özne olduğunu düşünmüyorum. Aslında mesele Türk dış politikasına karşı oluşturulan bir manivela. Bu imajın temel sebebi Türkiye'ye karşı bir takım baskılar oluşturmak. Türkiye'ye başkaldıracak bir gruptan söz etmiyoruz. En fazla üçbin-beşbin kişilik askerden bahsediyoruz. Hani bunlar terör örgütü formunda dağda çatışırken ciddi bir anlam ifade edebilir ama bir devletin askeri ordusu olarak düşündüğünüz zaman komik bir şey. Böyle büyük korkular yaşamaya gerek yok. Bu araç aslında Türkiye'deki çözüm sürecini vurmak için üretilmiş bir şey. Bir endişe yaratmak koşuluyla Türkiye'deki gidişatın dönüştürülmeye çalışıldığını düşünüyorum. Kamuoyu bundan çok rahatsızlık duyacaktır. Hükümetin bu konuda adımlar atması güçleşebilir. Öcalan'a rağmen gelişen bazı şeyler olabilir. PYD özerklik ilanına gider, Türkiye'nin şiddetli tepkisine rağmen gelişen bir süreç olursa, çözüm süreci açısından ciddi sıkıntı yaratır.

Ortadoğu'nun bütününde büyük bir mücadele var. Suriye olayını Kürtler üzerinden okumak yanlış bir şey. Kürtler sadece bir boyutu. El Nusra var, Özgür Suriye Ordusu var, Esad güçleri var. El Nusra'nın arkasında Suudiler'i, Katar'ı, BAE'yi görüyorsunuz. El Kaide benzeri yapıların oradan finanse edilidiğini görebiliyorsunuz. Batı'dan gelen desteği kast etmiyorum. İlginçtir El Nusra'nın arkasında İsrail'i de Amerika'yı da görebilirsiniz.

Türkiye'nin Müslüman Kardeşler'e daha yakın durduğunu görüyorsunuz. Ticaret burjuvazı bunlar. Kendilerine Ak Parti'yi örnek alıyorlar, değişim istiyorlar, Kapitalist sisteme entegre olmak istiyorlar. Fakat bir bakıyorsunuz, örneğin Mısır'da, Selefiler darbecileri desteklemeye başlıyor. En büyük ekonomik yardım, BAE'den, Katar'dan ve Suudiler'den gidiyor. Laik darbe diye buradan baktığımız şey, hiç de göründüğü gibi değil. Orada bertaraf edilen Müslüman Kardeşler'in Müslümanlığı değil. Başka bir şey bertaraf ediliyor, bir siyasi duruş bertaraf ediliyor. Suriye'de El Kaide meselesi devreye girdiğinden beri, Türkiye'yi püskürttüler. El Kaide devreye girdiği anda yeni bir yapı ortaya çıkmaya başladı. Aslında Türkiye'nin ittifakı gibi görünen şey, Araplardan gelen sermaye, ABD desteği derken aslında öyle bir şey olmadığını gördük. Türkiye'nin hızlandırmaya çalıştığı süreç, El Kaide'nin devreye girmesiyle bir anda uzadı. Hükümetin bakanlarından biri daha ilk olaylar çıktığında, Suriye'de bir bölünme söz konusu olabilir demişti. Yani beklenmedik bir durum değil bu. Onun için hızlandırmaya çalıştılar. Ruslar ile ABD bu konuda anlaşamadılar. Bütün Ortadoğu'da da anlaşamadılar. Bu Arap Baharı bir demokratikleşme süreci değildi, kapitalizme entegrasyon süreciydi. Şu anda iki sistem biribiriyle çatışma halinde. ABD ve İsrail buradaki İslamcılara karşıdır, diyemezsiniz. İslamcıların arkasında Amerika var. İsrail de var. Biz hep olaylara bakarken Sünni-Şii ayrışmasından söz ettik. Üç ayrı fay hattı var, oysaki. Birincisi etnik. İkincisi ana mezhepler. Üçüncüsü mikro mezhepler. Şu anda büyük olaylar oluyor. Katar'da saray darbesi yapıldı ki, Türkiye'nin ciddi bir ittifakıydı. Türkiye'nin kurduğu ittifak sisteminde çatlama var. Suriye'de Esad'a karşı savaşan üç ayrı grup oluştu. Hangisini destekleyecek? Her biri Türkiye için ayrı bir tehdit oluşturur hale geldi. O yüzden dönüşüm hızlı olmalıydı. Şimdi artık Türkiye'nin Ortadoğu düzleminde ittifaklarını gözden geçirmesi gerekiyor. Amerika'da Neoconlar daha aktif hale gelmeye başladı. Obama çok ağır baskı altında. Dünya hattında baktığınızda Türkiye'deki baskının Amerika'da olduğunu görebiliyorsunuz. Benzer biçimde Putin'e karşı bir hareketlenme var. Üç lider üzerinden kurulan ittifak üzerinde ciddi bir baskı var. Türkiye'nin Kürtler ile olan ilişkisi ve çözüm süreci, Türkiye'ye dar bir mesele değil. Dünya çapında etkileri olacak küresel bir mesele. Dünya modeli kurmak anlamına geliyor. Bir model kurgulanıyor. Enerji ile ilgili, sermaye akışı ile ilgili müdahaleler olacak. Gezi'den çok daha büyük salvolar gelecek.

Şu anda dünya bir kırılma anında. Irak, İran ne vaziyette? Azerbaycan'a sıçrayacak. Bütün hattı kıracaklar. Bu hat kırılırken Türkiye'nin buradaki dengeyi koruması gerekecek. Demokratik hamleler Türkiye'nin Batı ittifakını tercih ettiğini gösterir. Ama bambaşka bir noktaya da evrilebilir.


Prof. Dr. Talip Küçükcan:

Küresel bir siyasi oyun içersinde Ortadoğu'da olan biteni değerlendirmenin daha önemli olduğunu düşünüyorum. Türkiye bölgedeki nüfuzunu arttırmaya başladı, bölgedeki halklar ile barıştı, kendi kabuğunu kırdı ve daha bağımsız bir dış politika izlemeye başladı. Dışişleri Bakanı'nın deyimiyle yüzyıllık parantez kapanıyordu. Tam kapanacağı sırada Suriye'deki gelişmeler, bu parantezin kapanmasını hedef aldı. Hedefin sadece Suriye veya Irak olmadığını, doğrudan doğruya Türkiye olduğunu gösteren gelişmeler. Bu Türkiye'yi çevreleme hareketedir. Türkiye'deki sınırların ne kadar hassas bir noktaya getirildiğini görmek açısından önemli.



Bu haber 1,652 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,172 µs