Sofralar ''israf'' değil ''iftar'' olsun

19 Temmuz 2013 11:48 tsi
Cömertlik, ikram ve paylaşma duygularının zirve yaptığı ramazanda, birbirinden güzel yiyecek ve içeceklerle donatılan iftar sofralarının, ölçüyü kaçırılarak israf sofrasına dönüşmemesi uyarısı yapıldı.

Diyanet İşleri Başkanlığı Din Hizmetleri Genel Müdürü Yaşar Yiğit, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ramazan ayının birlikteliği perçinleyen önemli bir zaman dilimi olduğunu bildirdi.

Kur’an-ı Kerim’in ramazan ayında indirilmeye başlandığını ve ilk ayetin de ‘oku’ kelimesiyle başladığını hatırlatan Yiğit, “Ramazan bir anlamda da okumayı, öğrenmeyi, bilgiyi önceleyen önemli bir zaman dilimidir. Bu yönüyle de baktığımızda ramazan bir mekteptir” dedi.

-“Olumsuzluklara, kötülüklere karşı imsaktayız”-

İmsak ve oruç kelimelerinin ‘tutmak’ anlamına geldiğini söyleyen Yiğit, “Oruç, bu olumsuzluklara, ahlaksızlıklara, nefsin gayrı meşru arzu ve isteklerine karşı kendimizi tutuştur. Biz Müslümanlar olumsuzluklara, kötülüklere karşı imsaktayız. Bizim iftarımız helallerdir, mübahlardır. İftar ve imsaklarımızın ölçütlerine sadece ve sadece yüce yaratıcının bizlere rehber olarak gönderdiği kerim kitabımız belirler. Bu bağlamda Kur’an bizim için rehberdir” diye konuştu.

Yiğit, ramazanın yardımlaşma, paylaşma, cömertlik, yetime, öksüze engelliye sahip çıkma gibi bütün değerlerin aktifleştirildiği bir zaman dilimi olması gerektiğine dikkati çekti.

-İftarlar israfa dönüşmesin-

Türkiye’nin çok güzel ramazan geleneklerine sahip olduğunu anlatan Yiğit, özellikle iftarların son dönemlerde farklı bir kültürel hüviyet kazandığını bildirdi. Yiğit, “ İftar çadırlarımız var. Buralarda sahipli sahipsiz, zengin fakir herkes aynı masaya oturarak aynı yemekleri yiyor, aynı içecekleri içiyor. Burada dikkat edilmesi gereken şudur bir taraftan böylesi bir güzelliği ortaya koyarken diğer taraftan bu sofralarımızda israfa zemin hazırlamamak gerekiyor. Bir yudum suya, bir parça ekmeğe muhtaç olan bir dünyada yaşıyoruz. Dolasıyla bunları iyi değerlendirmek, bunlara muhtaç insanların varlığının farkında olarak sahip nimetleri israf etmemek gerekiyor” ifadesini kullandı.

Diyanet’in ramazan genelgesinde zengin aile-fakir aile kardeşliğine de vurgu yapıldığını hatırlatan Yiğit, iftar sofralarının da zengin fakir herkese açık olması gerektiğini dile getirdi. Yiğit, “İftar sofralarının israf sofraları değil, aynı zamanda fakirin fukaranın, sahipli sahipsiz hemen herkesin buluştuğu cennet sofralarına dönüşmesi gerekiyor” diye konuştu.

Ramazan temasının bu yıl “Helal Kazanç-Helal Lokma” olarak belirlendiğini hatırlatan Yiğit, modern zamanlarda insanların artık nereden kazandığının değil, ne kadar kazandığının sorgulandığını söyledi.  Yiğit, “Buna karşılık, bizim kültürümüzde ne kadar kazandığımızdan ziyade, nereden kazandığımız daha önemlidir. Böyle bir farkındalık oluşturmak amacıyla bunu gündeme taşıdık” dedi.   

Ramazan genelgesinde müftü, vaiz ve diğer din görevlilerinin huzurevi, hastane, çocuk ıslahevi, cezaevi ve çocuk yuvası gibi yerleri ziyaret etmelerine ilişkin de bir madde bulunduğuna vurgu yapan Yiğit, şunları kaydetti:

“Diyanet olarak bizler toplumun hemen her kesimine din hizmeti götürmeyi hedefliyoruz.  Çünkü sadece belirli bir kesimin değil, hemen herkesin dine ihtiyacı söz konusu. Cezaevindekinin de, sevgi yuvalarındaki çocukların da, huzur evlerindeki anne-babalarımızın da, sığınma evlerindeki kadınlarımızın, kardeşlerimizin de ihtiyacı var. Ramazan bu anlamda vesile olsun diye, iftar sofralarımızı bu tür kurumlara, bu tür kesimlere de açık tuttuk. Oralara da insanımız gitsin. Sevgi yuvalarına giderek insanımız oradaki sahipsiz çocuklarımızın babası, annesi olsun arzu ediyoruz. Huzurevine gidecek müftülerimiz, din görevlilerimiz, imamımız, oradaki yaşlılarımızın evladı olsun arzu ediyoruz. Yani toplumun bütün kesimini şefkat ve merhametle kuşatmayı her insanın dikkate alındığını her insanın bir değer olduğunu yaptığımız etkinliklerle ortaya koymak istiyoruz.”



Bu haber 656 defa okundu.