En Sıcak Konular

Şer ittifakı Türkiye'ye karşı nasıl birleşti?

20 Haziran 2013 11:58 tsi
Şer ittifakı Türkiye'ye karşı nasıl birleşti? Bütün yabancı aktörlerin çıkarı tek bir noktada nasıl birleşti?

TRT Haber kanalında her hafta Çarşamba günleri yayınlanan ve Faruk Bilgin'in sunduğu Açı programının bu haftaki bölümünde Gezi Parkı eylemlerinin uluslararası bağlantıları konuşuldu. Gazeteci Faruk Bilgin sordu, Prof. Dr. Sedat Laçiner, Prof. Dr. Talip Küçükcan ve Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan yanıtladı. Programdan satır başları şöyle:

Sedat Laçiner:

Taksim olaylarını tek bir sebepe dayandırmak mümkün değildir. Kompleks bir olay. İç ve dış sebepleri var. Olayları analiz ederken bir yere bağlayıp, kendinizi kurtarırsanız, başınıza her şey gelir. Tüm resmi okurken, nerede hata yaptım diye okuması lazım herkesin. İlahi sebepler, maddi sebepler ve bundan sonra ne yapabilirim diye bakmak lazım. Sayın Başbakan dünkü konuşmasında önemli bir şey söyledi: "Empati yapıp süreçten hayırlı dersler çıkaracağız". İdareciler, yöneticiler, valisinden bakanlarına kadar kendi eksikliklerini çıkartırlarsa bence bu daha hayırlı ve işe yarar sonuçtur. Siz güçlüyseniz, karşınızdakinin size yapabilecekleri çok sınırlıdır. İlk yapılması gerekenler sonda yapıldı.

Burası Ortadoğu. Yapay bir bölgedir. Buranın siyaseti yapay olarak kurulmuştur. Petrol ve jeostratejik öneminden dolayı herkes buradadır. İsrail'in kuruluşundan sonra burasıyla ilgilenme seviyesi inanılmaz bir seviyeye gelmiştir. Buradaki liderlerin tamamına yakını biri tarafından getirilmiş, biri tarafından götürülmüştür. Halklara dayanmaz buradaki iktidarların çoğu. Arap Baharı, Amerika'nın kontrollü bir şekilde rejimleri patlatmasıdır. Son yıllarda daha fazla buranın içersinde yer almaya başladık. Bu olaylarda İsrail'in, İran'ın, Almanya'nın kısmen ABD'de belirli grupların aynı denkeleme düştü. Taksimdeki olaylara bakıyorsunuz, İran müthiş bir şekilde destekliyor. İran'a yakın cemaatler iktidar hakkında diktatör benzetmesi yapıyorlar. İranlı insanlar yakalanıyor. Burada şunu düşünmemiz lazım: Eğer dışarıdan müdahale varsa, bu nasıl bu kadar kolay gerçekleşebiliyor ve bütün bu aktörlerin çıkarı bir olabiliyor? Orada kendimizi sorgulamamız lazım. İsrail Türkiye'nin Taksim'de sürtülmesini arzu etmiştir. İran da arzu etmiştir, Suriye de, Almanya da arzu etmiştir. Dünyada bu kadar çok ülke neden bunu arzu ediyor? Konjonktörün bir sonucu diyebilirsiniz. Ya da biz çok mu açık oynuyoruz bu oyunu, biraz da diplomatik olmak lazım. Bunun muhasebesini samimi olarak yapmak gerek.

Olaylara baktığımız zaman, olayların çok organize olduğunu görüyoruz. Türkler biraz hurracıdır. Burada öyle değil. Sanki her şey santim santim hesaplanmış. Devrimci hareketler fakir adamın işidir. Fakir adam hayatından memnun değildir, çünkü. Brezilya'daki olayları çok garip karşılamıyorum. Yolsuzluk var, alt yapı kötü, ulaşıma zam yapıldı diye ayaklanıyorlar. Bunları anlarım. Nişantaşı, Kadıköy, Bağdat Caddesi ayaklanırsa anlamam. Bunun izah edilebilir bir tarafı yoktur. Çok muğlak. Burada şunu anlıyorsunuz: Örgütlü, organize ve sivil toplum kuruluşları devrede ki biz onları Turuncu Devrim meselelerinden biliyoruz. Bir dernek destekleniyor, yoksa kuruluyor. Hükümetler tarafından desteklenen sahte STK'lar mesela. 5 milyon doları bir STK'ya verirseniz, onun sesi daha gür çıkar. Veya merkezde yer aldığını iddia eden bir gazete ile Avrupa'da birileri, örneğin Almanya gibi, anlaşırsa, cepheden vururlar. Baktığınızda örgütlü bir saldırı olduğunu çok rahat görebiliyorsunuz.

Türkiye bütün meselelerde generali ile en önde savaşıyor. Baktığımda, her mevzuuda Başbakan Erdoğan var. General daha geride yer alır ve savaşı yönetir. Eline kılıcı alıp en öne geçerse, tamam diğerlerine cesaret verebilir ama ilk saldırıda gidebilirsiniz. Yaptığınız hatalarda veya coşkulu açıklamalarda en üst perdeden saldırıyı karşılamak zorunda kalırsınız. CNN'e cevabı en üst perdeden verirseniz, karşıdan en üst perdeden bir husumet gelebilir. Her mesele için böyle olabilir.

Eski günler bitti. Eğer onlar bürokraside, meclis'te yoksalar yeni bir elit var orada. Yeni bir iş dünyası varsa, eski krallıkları yıkılıyor. Eskiden başbakana emir verirlerdi, başbakan yapardı. Şimdi başbakana emir veremiyorlar, başbakan halkın seçimi ile geliyor. Azınlığın emrini uygulayan biri mi, halkın seçtiği bir başbakan mı? Yüzde 50 ille gelmiş olmak başbakana herkesi ezme hakkı vermez ama bir küçük azınlığın da ülkenin başbakanı üzerinde tahakküm kurma çabası da doğru değil.


Deniz Ülke Arıboğan:


Görebildiğim kadarıyla bu mesele, bir yandan da herkesin kendi meselesine dönüştü. Enteresan bir hesap kesme dönemine dönüşüyor. Bloklaşma arzusu görüyorum. Bir grup birilerini lanetlemeye çalışıyor. İş dünyasına yönelik de ağır baskılar var. Hesap kesme işine dönüştürme çok yanlış.

Güneydoğu'da yıllardır şiddet var, kimse rahatız olmamıştı şimdiye kadar. Alt tabaka ayaklanıp, polis böyle davransaydı muhtemelen toplumun elitleri polis neden izin veriyor bunlara diye dertlenir. Dünyada bu böyledir, toplumun üst tabakasına dokunduğunuzda daha çok ses çıkar. Başka bir networktür. Ayrıca bu insanların batıyla bağlantıları var. Yazışıyorlar... Türkiye'nin üst gelir grubu, Türkiye'nin kalkınmasından en çok pay alan oldu. Ama kimlik açısından baktığınızda, siyasi karar alma mekanizmasından dışlandılar. Şu anda ayaklanan kesimler Plazalar. Türkiye'nin en iyi yetişmiş kesimi. Ne istiyorsunuz dediğinizde maaşına zam istemiyor. Alkol yasasını bahane ediyorlar vs. Aslında yok sayılma duygusu. Bunların söyleyecek bir takım sözleri olabilir. Kendilerini dışlanmış hissediyorlar. Bir şeyler söylemek istediklerinde de ne onları temsil edecek bir parti de yok mecliste. Bir ses verdiler, duyulması lazım. Duyulmazsa başka bir şeye dönüşecek.

Neoconların Amerikası eski Amerika. Obama da tıpkı Başbakan Erdoğan gibi eski grupların saldırısı altında. Hem Avrupa'dan hem de kendi içinde...Keza Putin de öyle. Dünya üzerinde bu üç lidere büyük saldırı var. Burnunu sürtmek ve yeni bir anlaşmaya sevketmek. Burada vurdukları bir şey, orada Obama'yı rahatlatıyor da olabilir.

Neoconların İsrail ile olan ilişkileri de bunun uzantısı olarak şekilleniyor. Yani Türkiye'nin İsrail ile en iyi ilişkilere sahip olduğu dönemler, Türkiye'de askeri yapının en güçlü olduğu dönemlerdir. Türkiye'nin kendi başına buyruk, güçlü olmasını kimse istemiyor. Onların istedikleri Türkiye'de kontorllü bir patlama. Türkiye bana göre dış politik ittifaklarını gözden geçirmek zorunda. Yeni bir yapıya gidilebileceğini düşünüyorum. Avrupa Birliği ile bağlarını zayıflatıcak bir düşünceyi de değerlendiriyor, bu çok sağlıklı bir şey değil.

Talip Küçükcan:

Bu göstericileri destekleyenler büyük holdingler oldu. Kapılarını açtılar, kumanya gönderdiler. Başlatanlar da imtiyazlı sınıflardı, destekleyenler de... Ak Parti'nin geçmişine baktığımızda her seçimde siyaset alanını ciddi bir şekilde kaplamaya başladı. Muhalefette buna karşın bir canlanma olmadı. Ak Parti gittikçe kendi alanını genişletti. Muhalefet ile kendi arasında bir mesafe koydu. İmtiyazlı sınıflara alternatif seçkin gruplar oluşmaya başladı. Ak Parti'nin elitleri karşı tarafında konumlanan kişilerin kendilerini zayıf hissetmeleriyle pek ilgilenmediler. Yüzde ellilik bir destek olduğu için sürekli genişleme üzerine bir proje izlemedi. Türkiye'nin sosyolojik olarak kendi içinde dönüşümü söz konusu. Normalde kamusal alana çıkamayanlar, alanlara çıkmaya başladı. Türkiye'de siyasetin dili kutuplaştırıcı bir dil. 



Bu haber 2,646 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,084 µs