En Sıcak Konular

'Canlı yayın operasyonun ardındaki güç'

13 Haziran 2013 11:20 tsi
'Canlı yayın operasyonun ardındaki güç' "Şu on günlük döneme bakın, bir de on yıllık döneme bakın. Batı medyasında Türkiye ile ilgili bu kadar haberin çıktığı bir zaman dilimi yoktur. Ve bu haberlerin %99'u iktidarın aleyhine bir resim çizmiştir. Bunun arkasında bir irade var."

TRT Haber kanalında her hafta Çarşamba günleri yayınlanan ve Faruk Bilgin'in sunduğu Açı programının bu haftaki bölümünde Gezi Parkı olaylarının perde arkası değerlendirildi. Gazeteci Faruk Bilgin sordu, Prof. Dr. Sedat Laçiner, Prof. Dr. Talip Küçükcan ve Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan yanıtladı. Programdan satır başları şöyle:

Sedat Laçiner:

İngiltere'de intihar eden bir kişinin fotoğrafını yayınlayamıyorsunuz. Taksim meydanında bir iş makinası yanıyor. Bu ne kadar sürer 3-5 saat sürer. Sen bunu 5 saat yayınlarsan ne olur? "Taksim meydanı alev alev"... Kaç tane kanal o makinanın yanışını canlı verdi! Ortada sadece bir hoyratlık değil ahmaklık da var. İletişim bir disiplindir. RTÜK bir karar alıyor, ceza veriyor. Neden ceza veriyorsun? Baştan önleyici önlemleri alabildin mi? Alamadın. Niye yetkiniz yok? Bunlar olay olduktan sonra konuşulacak şeyler mi? Türkiye'de bazı konularda inanılmaz boşluklar var. Çöl gibi... İsteyen istediği gibi istismar edebilir. Bugün Anadolu Ajansı Londra'dan canlı yayın yapmak istedi. Polis izin vermedi. Jammer kullandılar. Ama Taksim meydanı yol geçen hanı gibi. Canı isteyen canlı yayın yapıyor. Devlet olarak burada canlı yayın yapamazsın diyeceksiniz. Ama önce bunu kime diyeceksiniz? Kendi kanallarınıza diyeceksiniz. Bir çatışmanın canlı yayınlandığını ilk defa buradan izledik. İlk defa bir savaşı canlı olarak CNN Int. aracılığıyla Irak'ta izlemiştik. Neden? Amerikan ordusu görev verdi,  yaptırdı. İlk defa da saatlerce toplumsal bir olayı, yabancı kanal değil, biz yayınladık. Burada art niyet yoksa başka bir niyet var demektir. Türkiye'nin en çok okunan gazetelerinden biri sitesinde diyor ki, molotof kokteyli atanlar polisti! Bu iş bu kadar ucuz mu? Ya bir zeka problemi var ya da ahlaksız...  Türkiye'yi karıştırmak istiyorlar ama cesaret edemiyorlar, gazete üzerinden yapmaya çalışıyorlar.

Taksim meydanına bakıyorsunuz her türlü yasadışı örgüt ve uzantısı var.  Eğer siz polisin karşısına azılı teröristleri çıkarırsanız, onlar polisi istismar eder. Şiddet ve kan istiyorlar çünkü. Ne kadar çok insan ölürse, o kadar başarılı görüyorlar. AKM binasının üzerinde bir tane çevre ile ilgili pankart yoktu. Ne yazmış adam? "Adalet veya kıyamet"... Adam diyor ki kıyameti yaşatacağım ben size! Yanan iş makinelerinin üzerine sürekli lastik atanlar vardı. Siz bunları İngiltere'de, Almanya'da, Fransa'da göremezsiniz. Bu istihbaratın işi. O adamlar o tür meydanlara çıkarılmaz. Çok önceden tespit edilir, mahkemeye çıkarılır, hapse atılır. Taksim meydanında şiddet yanlısı radikaller eylem yapıyor, polise taş atıyor, polis onları göz altına alıyor, savcıya çıkartıyor, savcı yeniden meydana gönderiyor. Neden? Çünkü Ergenekon ve PKK meselesinde yasaların hepsi gevşedi. Sen o radikalleri o meydandan çıkarmadıkça pragmatik hedefi olan vatandaşınla hiçbir görüşme yapamazsın ki! Bir tane eli silahlı adam bütün ortamı terörize eder ve Taksim'deki olayların benzeri olur. Şu söylediklerim devam ederse Türkiye bu olayları sık sık yaşar! Bu kadar cehalet her türlü felaketi de getirir.

Deniz Ülke Arıboğan:

Türkiye ile ilgili olan herşey aslında uluslararası boyutu olan bir şeydir. Uluslararası ilişkilerin göz bebeği konumunda. Dünya tarafından naklen yayınlandığı bilindiği halde o yayınlara izin verildi. Çünkü aslında şiddetli polis içeri girip onları çok kolay bertaraf edebilirdi. Bunu yapmadılar. Burada da bir iletişim savaşı var. İnsanlara şunu göstermeye çalıştılar: Gezi Parkı'ndaki masum çocuklar diye bakıyorsunuz olaylara, bizim muhattap olduklarımız bunlar. Molotof kokteyli de atıyor, taş da atıyor. Başbakan Erdoğan'ın profili de o gün yayınlanan görüntüler ile birlikte ilk başta masum gençlere karşı sert davranan lider konumundan, sol örgütlerle mücadele eden bir lidere doğru evrildi. Bir yandan da toplumun nabzı tutuluyor, kamu diplomasisi yapılıyor. CNN bu işin uluslararası boyutuna girdi. Orada yapılan yayın çok net bir biçimde Türkiye'de otoriter bir rejim olduğunu kanıtlamaya yönelik bir yayındı. Alternatif düşüncülerin yayınlanmasını istemediler. Ama olay sadece CNN'deki görüntülerden ibaret değildi. Rus televizyonu, El Cezire vs. hepsi olayların başından beri olumsuz yayın yapıyor. Bir imaj oluşturmaya çalışıyorlar. Ya Erdoğan'ı bir hasım olarak kabul ediyorlar ya Türkiye faktörünü zarara uğratmaya çalışıp, yatırımcıyı kaçırmaya çalışıyorlar. Ya da orada reyting yapan bir görüntü var onun üzerinden gidiyor. Bu iş başından beri yanlış yönetildi. Başında sayın başbakan yanlış bir tavır aldığı için çevreyi korumak için direnen gençlerle didişen başbakan profiline oturdu. İlk başında sönümlendirilebilecek bir şeyken, kocaman bir şeye dönüştü. Görüntü böyle algılandı. Ahlaki bir değer üzerinden konumlandı insanlar, siyasi değil. İstek masum, tavır hoyrat! Şu anda dış politikanın tekrar tanımlanması için bir fırsata dönüştü.

Bu ülkenin bir psikolojisi ve tarihi var. Polisin ve askerin pekala provokatör olarak çabaladığı dönemleri yaşadı, o yüzden kolay ikna oluyor böyle şeylere. Amerika'da sivil polisler molotof atıyor derseniz, size deli gözüyle bakarlar. Ama Türkiye'de kolayca ikna edersiniz. İstihbaratın çok aktif olması gerekiyor. Doğru bir strateji uygulandı. İlk bakışta bir blok olarak algılanan yapı, Gezi Parkı ile diğerlerini ayrıştırmaya başladılar. CNN'de Amanpour o ayrımın yapılmasına izin vermedi. İlk başında bu kadar hoyrat davranılmasaydı... Yanlış yönetilen bir krizdi.


Talip Küçükcan:

Bu kanalların yayınlarıyla ilgili ülkelerin dış politikaları arasında bir bağlantı var mı yok mu? CNN'in kurucusu ve eski sahibi Turner şöyle bir şey söylemişti: Benim hayalim günün birinde bir savaşı canlı olarak yayınlamaktı. 2000'den önce söylemişti bunu. 2001'de 9/11 olayları oluyor. CNN'in yaptığı yayınları hatırlayın o günlerdeki. Amerikan kamuoyunu savaşa hazırlamak için yayın yapıyorlardı. 2003'de işgal gerçekleşti. Ondan sonra adam oh dedi. Dünya tarihinde ilk defa bir televizyon kanalı canlı yayın yapıyor. Bazı petrol kuyuları ateşe verilmişti, doğa zarar görmeye başlamıştı. Bağdat yanarken, camiler bombalanırken, insanlar tecavüze uğrarken, CNN onu görmedi orada. CNN'in "çevrecilikti" oldu derdi. Böyle bir kanaldır, unutmayalım. Son tahlilde Amerikan medyasının da sermayesinin de, dış politikasından bağımsız olduğunu kimse iddia edemez. (İbrahim Kalın'ın konuşturulmaması) utanç verici bir tavırdır. El Cezire'de de benzer bir şey olmuştu. Kuruluş tarihine baktığınızda tamamen bir operasyon kanalıdır. Kimin kurduğuna baktığınızda, İngilizce yayın yapan El Cezire'deki çalılanların çoğu İngiltere bağlantılıdır. BBC'nin de yayınları keza İngiltere'nin çıkarlarıyla örtüşür. Şu on günlük döneme bakın, bir de on yıllık dönemi kıyaslayın. Batı medyasında Türkiye ile ilgili bu kadar haberin çıktığı bir dönem yoktur. Ve bu haberlerin %99'u iktidarın aleyhine bir resim çizmiştir. Bunun arkasında bir irade var. Türkiye bu bölgede büyüyor, bağımsızlaşıyor, kimseye boyun eğmiyor. Kendi içimizdekileri tabii ki tartışalım ama resmin büyük kısmını da görelim. Türkiye'nin imajını yerle yeksan ettiler, batı medyasında. Arap dünyasında örnek alınan tek örnek Türkiye idi, onu baltalamaya başladılar. Kısmen başarılı oldular, doğrusunu söylemek gerekirse. Arapların milliyetçileri buna katıldı. Küresel bir operasyondu.



Bu haber 1,899 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,900 µs