''En az iki saldırı yaptık''
5 Haziran 2013 18:53 tsi
NSU davası sanıklarından Schultze, döner büfelerine zarar verdiklerini ve çifte vatandaşlığa karşı imza topladıklarını, kendisinin de katıldığı en az 2 saldırı düzenlediklerini ifade etti.
Almanyada 8'i Türk 10 kişiyi öldürmekle suçlanan Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) hücresinin Münih Eyalet Yüksek Mahkemesinde devam eden davasında, sanıklardan Carsten Schultze ifade vermeye devam etti. Schultze, döner büfelerine zarar verdiklerini ve çifte vatandaşlığa karşı imza topladıklarını söyledi.
Davanın 6. duruşmasında Schultze, döner büfelerine düşman gözüyle baktıklarını, kendisinin de katıldığı en az 2 saldırı yaptıklarını ifade etti.
Hakim Götzlin, Neden döner büfesini yıktınız? Neden saldırı düzenlediniz sorusuna sanık Schultze, Gruptan birinin fikriydi. Bizim için bir düşman fotoğrafıydı döner büfeleri. Yani eğlenceli bir eylemdi. Onlara gününü göstermiş olduk. Eğer bir Bockwurst (Alman sosisi) büfesi olsaydı, saldırmazdık cevabını verdi.
Hakimin farklı sorularına yanıtlar veren Schultze çifte vatandaşlığa karşı imza topladıklarını vurgulayarak, Aşırı sağ çevre, aşırı sağ müzik, göçmenlere karşı olan fikirler, Alman milliyetçiliği etkili oldu. Sonra çifte vatandaşlığa karşı imza topladık. Orada Suçlu yabancılar dışarı yazıları vardı. Bu şekilde bir düşman fotoğrafımız oluştu şeklinde konuştu.
"Silahı verirken fark edildik"
Carsten Schultze, bugünkü ifadesinde yine diğer sanık Ralf Wohllebenden habersiz hareket etmediğini belirterek, toplam 10 cinayette kullanılan Ceska tipi silahı kendisinin bulduğunu ancak bu talimatı Ralf Wohllebenden aldığını yineledi. Schultze Silahı bulma talimatı ve parayı, Wohlleben verdi dedi.
Schultze, hakim Götzlin, Neden silahı siz teslim edecektiniz? sorusuna, Çünkü ben takip edilmiyordum diye yanıt verdi.
Sanık Schultze, cinayet silahı olan Ceskayı Chemnizt kentinde Uwe Mundlos ve Uwe Börnhardta teslim ettiği sırada birinin kendilerini gördüğü ve ne yaptıklarını sorduğunu, bu sırada Uwelerden birinin son anda silahı arkasına saklamayı başardığını ve oradan uzaklaştıklarını kaydetti.
Aşırı sağcıların buluşmasında çok kültürlü topluma karşı konuşmalar yapıldığını, "3. Reich", Almanyanın eski sınırları ve kapitalizm gibi konuların ele alındığını anlatan sanık Schultze, yabancı düşmanlığının ve ZillertalerTürkenjaeger (Zillerntalli Türk avcıları) gibi aşırı sağcı müzik gruplarının aşırı sağcı müziğin de kendisinin fanatikleşmesinde rol oynadığını kaydetti.
Tüm eylemlerini ve yapacaklarını önceden Ralf Wohlleben ile konuşması gerektiğini anlatan sanık Schultze; NSU hücresi üyeleri Beate Zschaepe, Uwe Böhnhardt ve Uwe Mundlos ile iki haftada bir telefonla konuştuklarını belirtti. Sanık, hakimin, Neden yardım ettiniz sorusuna, Onların yardıma ihtiyacı vardı, ben de yardım etmek istiyordum diye cevap verdi.
Terör örgütü üyesi üç kişiyle ile olan bağını anlatan Carsten Schultze, Ben bu üçlüyle hiç uzun uzun konuştuğumu hatırlamıyorum. Bu daha çok bir tanışıklık. Dostluk değildi. Andre Kappkenin dostları bunlar. Ben onları öyle gördüm, öyle tanıdım dedi.
"Polise gidip koruma istedim"
Böhnhardtı ilk gördüğünde aşırı sağ çevrenin içinde olmadığını belirten Carsten Schultze, Eski arkadaşlarımla bilardo oynamaya gittim. Orada dart oynuyordu. Kahverengi bir üniforması ve yüksek çizmeleri vardı. Bu 96-97 sonunda olabilir. Tam hatırlamıyorum. 97 sohbaharından önce olmalı. Böhnhardt o zamanlar cezaevine girmiş olmalıydı. Ama bunu bana Wohlleben mi anlattı bilmiyorum. Ama onu hatırlıyorum. Zaten Böhnhardt bu yüzden kaçmıştı. Hedef yurtdışına çıkmaktı. O zamanlar Güney Afrika veya Nambiya söz konusuydu. Andre Kappke bir ara oralara gitmişti zaten.
Schultze, Almanya'da aşırı sağcıların avukatı olarak tanınan ve 2003'te ölen Hans Günter Eisenecker ile buluştuğunda Wahlleben'in yanlarında olduğunu belirterek, Eisenecker'in, "Bunun da burada olması tamam mı" diye sorduğunu, Wohlleben'in de "Sorun yok" dediğini aktardı.
Schultze, Wohlleben'in bir gün yanına gelerek kendisine "Nazi" denildiğini ve ardından harekete geçerek bu kişilere saldırdıklarını, sonra gazeteden söz konusu kişilerin ağır yaralandığını öğrendiğini dile getirdi.
Carsten Schultze, bir süre sonra 2-3 araba tarafından takip edildiğini ve bunun birkaç gün sürdüğünü vurgulayarak, ''Korktum biraz. Sonra polise gittim ve aşırı sağdan ayrıldığımı söyledim. Beni korumalarını istedim diye konuştu.
Duruşmadan notlar
Duruşmanın başında Yozgat Ailesinin avukatı Thomas Bliwier söz aldı ve hakime, Lütfen dün yaptığınız gibi, yine salonda ajan veya resmi görevli olup olmadığına açıklık kazandırın dedi. Hakimin, Zaten bu ifadeler basında yer alacak demesi üzerine avukat Bliwier ısrar ederek, Ancak ben bunun her gün yeniden sorulması gerektiğini düşünüyorum. Burada resmi görevli varsa, eğer burada tanık varsa resmi görevli olarak, o zaman burada normal tanık değil, tanık gibi olması lazım ve dışarıya çıkarılması gerekir dedi. Bu görüşe Savcı Diemer talebi tamamen abartılı bulduğunu söyleyerek karşı çıkarken, müdahil avukatlarından Stephan Lucas ve Gül Pınar da talebe destek verdi. Hakim Götzl tartışma üzerine, İzleyici bölümünde resmi görevli varsa çıksın talebini Salonda şu an resmi görevli varsa, kamuoyunun bir parçasıdır ve salonda bulunabilir diye reddetti. Bununla birlikte, Askeri İstihbarat Servisi (MAD), Federal ve Eyalet Kriminal Daireleri, Federal ve Eyalet Anayasayı Koruma Teşkilatına yazı gönderilmesi ve salona gözetmen gönderip gönderilmediğinin sorulmasını istedi.
Öğleden sonraki oturumda Wohlleben ifadelerine devam etti. Bir süre sonra, Schulzte'nin avukatı bugünkü duruşmada müvekkilinin psikolojisinin etkilendiğini savunarak sorulara bugünlük son verilmesini istedi. Sanık avukatı, pskiyatrist Norbert Leygraf'ın salona gelmesinin ardından ifadelerine devam edeceklerini belirtti.
Hakim Manfred Götzl de bu talebin ardından davayı yarına erteledi. Yarınki davada sanıklardan Holger Gerlach'ın ifade vermesi bekleniyor.
aa
Bu haber 692 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle