PKK'nın silahları...

4 Nisan 2013 15:57 tsi
Hangi ülkeler süreci yakından takip ediyor?

TRT Haber kanalında her hafta Çarşamba günleri yayınlanan ve Faruk Bilgin'in sunduğu Açı programının bu haftaki bölümünde çözüm sürecinde terör örgütünün silahsızlanmaya karşı örtülü direnci tartışıldı Gazeteci Faruk Bilgin sordu, Prof. Dr. Sedat Laçiner, Prof. Dr. Talip Küçükcan ve Doç. Dr. Atilla Sandıklı yanıtladı. Programdan satır başları şöyle:

Prof Dr. Sedat Laçiner: Bu tür süreçle zorludur. 2-3 ayda sorunların çözülmesini beklemek biraz hayalcilik olabilir. İrlanda meselesinde 10 yıla aşkın bir süreye yayıldı, ki bugün bile tortuları var.  İspanya'da hala çözülebilmiş değil. Şu anki manzaraya baktığımızda, bir kilitlenme var.

PKK'nın 21 Mart'ta çekilmesi gerekirken, çekilmediler, teminat istediler, Meclis'te komisyon kurulsun ve çekilmeyi izlesin istediler. PKK için en güzel seçenek şudur: Bir komisyon kurulur ve PKK'yı meşru bir örgüt haline getirir. Silahlarını ellerinde tutarlar sonra da meşru bir örgütmüş gibi çekilirler. Yasal düzenlemede ne yazacaksınız? Öyle bir durumda terör örgütü olmadığını ifade edeceksiniz. Ya hukukunuz hukuk olmaktan çıkacak ya da PKK terör örgütü olmaktan... Yani burada bir irade meselesi var.

Şunda anlaşmamız gerekli: PKK bir terör örgütüdür. Bu da terörü bitirmek için yapılmış bir süreçtir. PKK'da kendine terörist dedirtmek istemiyor. Krizi İmralı'nın çözme beklentisi var. Örgüt içinse en ideali süreci olabildiğince uzatmak. Hükümetinse tahammül edebileceği belirli bir süre var. "Biz oy kaybetmeye razıyızı" dese de seçilmiş bir hükümet belirli bir marj içinde tahammül edebilir. Oy alamazsanız, iktidar olamazsınız, iktidar olamazsanız, süreci devam ettiremezinis. Ben orada sabırların biraz zorlandığı kanaatindeyim.

Beni en çok şaşırtan nokta, dünyadakilere kıyasla Türkiye örneğinde kamuoyu çok fazla devrede. Gazetelerde sayfalar dolusu haber var. Neden böyle yapılıyor? Bilinçli bir şekilde böyle yapıldığını varsayarsak, karmaşık bir konu olduğu için kamuoyu baskısı oluşuturulmaya çalışılıyor. Akil adamlar meselesi de bu yönüyle bunun bir parçası. Kamuoyu baskısını daha nitelikli hale getirme ve algıyı sürekli bir noktada tutma... Ancak bunun bir sıkıntısı vardır, o da futbol maçlarındaki gibi herkes kendi tribününe oynamaya başlayabilir, eğer süreç doğru götürülmez ise... Kutuplaşmayı derinleştirebilir.

Silahları bırakma konusunda... Silahları kime teslim edecekler? Sınırın öte tarafında ne bekliyor? Ne zamana kadar sınır dışında kalacaklar? Bunların hepsi teknik meselelerdir, bana sorarsanız da kamuoyunu zerre ilgilendirmemesi gereken konulardır. Kamuoyu önünde bunlar konuşulduğunda arslanların parçalaması gibidir. "Cehennemin dibine gitsin" veya "nereye giderse gitsin" diyenler çıkar. Çok teknik bir meseledir. İstihbarat ve güvenlik kuruluşları vitrinde durmazlar, arkada işi kotarırlar, siyaset de işin beynidir. Ancak siyaset de çok vitrinde durmaz. Burada sessiz olunması lazım. BDP ve PKK ile bir mutabakata varılacaksa, bu sessizlik mutabakatı olmalı.

Doç Dr. Atilla Sandıklı: MİT unsurları bu arada sürekli Abdullah Öcalan ile tıkanıklığı aşmak için görüşüyorlar. Bu görüşmeler Başbakan'a iletiliyor. Başbakan'ın söylediği şey şu: Silahlarınızı bırakarak çekilin. Silahlı çekilmek ile silah bırakıp çekilmek arasındaki farka gelince... Hukuki açıdan güvenlik güçlerinin silahlı unsurlara karşı tedbir almamaları suç teşkil ediyor. Ayrıca silahlı unsurlar çekildikten sonra süreci baltalayabilir. Cumhurbaşkanı'nın dediği gibi onlar her zaman tehdit unsurudur, her zaman geri dönüşleri söz konusu olabilir.

Mevcut konjonktöre baktığınızda ABD'nin yönlendirmesiyle PEJAK'ın canlanması söz konusu. İran'ın nükleer faaliyetlerine karşı yapılacak bir operasyonda girişimin parçası olabilirler.

MİT'in çekilmeyi denetlemesi uygun olabilir. Çünkü MİT elemanlarının PKK içinde olduğunu biliyoruz. Kandil'in çekilmeyle ilgili net ifadesi yok. Ateşkes ile ilgili ifade var. Geçmiş dönemlede bu ateşkes 7-8 defa ilan edildi. Her seferinde bir sonraki eylemleri için bu ateşkesi kullandılar. Sızma şeklinde PKK unsurları yurt dışında çıktı. Başbakan'ın PKK unsurları için silahları bırakıp çıkın açıklaması, olası bir çatışma senaryosunda süreci provoke eden devlet algısını ortadan kaldırmak içindir.

Prof. Dr. Talip Küçükcan:

PKK bugün açık ve net bir şekilde af meselesini gündeme getiremiyor. O yüzden komisyon talebi vs. Üstü kapalı af talepleridir. Tüm iplerin İmralı'nın elinde olmadığı izlenimi verilmeye çalışılıyor, Kandil tarafından.

Bazı mekanizmaların nasıl ve kimler tarafından yürütüleceği konusunda hükümet ve siyasiler kanadında bazı belirsizliker var. Bu süreçte hangi kurum nerede olacak? Dolayısıyla akil insanlar grubunun oluşturulması yeni bir fırsat oluşturabilir.

Başbakan açık ve net bir şekilde "Silahlar bırakılıp, gidilecek" dedi. 21 Mart'ta Öcalan'ın mektubunda 3 aşamalı manzara vardı. Ateşkes olacak, sonra sınır dışına çıkılacak sonra tekrar entegrasyon başlayacak. Başbakan o açıklaması ile süreci ikiye indirmiş oldu. Silahsızlanma Türkiye sınırları içersinde başlayacak dedi. Dolayısıyla asıl  mesele burada çıktı. 

Bu haber 1,996 defa okundu.