Öcalan bildiğiniz gibi!

1 Mart 2013 10:12 tsi
Bugün gazetesi yazarı Adem Yavuz Aslan, BDP heyetinin İmralı ziyaretini sonrası yaşananları köşesine taşıdı...

İşte o yazı:

İmralı tutanakları...

Aylardır 'çözüm süreci' ile yatıp kalkıyoruz.

Şu ana kadar fena da gitmemişti. Kamuoyunda pozitif bir hava vardı. Ancak dün Milliyet'te yer alan 'İmralı tutanakları' ortalığı karıştırdı.

'BDP heyeti ile Öcalan arasında yapılan görüşmenin tutanakları' olarak aktarılan iki tam sayfalık notlar başkentte adeta şok etkisi yaptı.

Çünkü kamuoyuna aktarılan, yansıtılan görüşmelerle tutanaklara yansıyanlar arasında ciddi farklar var. Üstelik Öcalan'a atfedilen bazı ifadeler var ki kabulü mümkün değil.

Detaylara geçmeden önce fikir vermesi açısından bir hatırlatma yapayım.

1999 yılında Öcalan yargılanırken farklı bir habere imza atmıştık. Mahkemede verdiği ifadenin altındaki imzayı alıp, yanına başka imzalar da koyarak grafoloji uzmanına gittik.

Uzman, kime ait olduğunu bilmediği imzaları değerlendirdi. Öcalan'a gelince de 'narsist birisi' demişti.

Bu hatırlatmayı şundan yaptım.

Milliyet'in yayınladığı tutanaklardaki havaya baktığınız zaman Öcalan'ın ruh halinde pek bir değişiklik olmadığı görülüyor.

Çünkü söylediklerine bakarsanız hükümet iktidarını Öcalan'a borçlu.

Heyetle konuşmaları, talimatları ve tarzı da grafoloji verilerini teyit ediyor. Bazı 'çözümlemeleri' ise komplo teorilerine taş çıkartacak türden.

BDP 'Oslo'yu kim sızdırmışsa bunu da o sızdırmıştır' diyerek kendini sıyırmaya çalışsa da olağan şüpheli durumunda.

Fakat bu süreçte asıl sorun tutanaklar ile kamuoyuna aktarılanlar arasında derin farklar olması.

Bu durum en başta güvensizliği tetikleyecek. Bir diğer nokta da görüşme heyetleriyle ilgili soru işaretlerini artıracak.

Tutanaklar arasında fark var

Çünkü başkente yansıyan bilgilere göre BDP heyetinin 'tutanak' diye lanse ettiği veriler ile resmi kurumların tutanakları farklı. Bir önceki yazıda aktarmıştım, Öcalan'ın söylemediği bazı şeyler de onun adına söylendi.

En basit tabirle BDP heyeti konuşmalardan istediklerini, akılda kalanları yazıp kamuoyuna sunmuş.

Buradaki amacın ne olduğu da az çok tahmin edilebiliyor.

"Öcalan'ın görece düşük profilli yol haritasının tabanda ve Kandil'de yol açtığı şoku atlatabilmek için Önderlik bildiğiniz gibi mesajı verilmek isteniyor."

Ancak metnin içeriği ve kullanılan ifadeler BDP tabanını tutsa bile hükümet nezdinde ciddi komplikasyonlara yol açabilir.

Konuştuğum kritik isimler tutanak adı altında basılan metnin bu şekilde sunulmasını 'iyi niyetli olmayan bir girişim' olarak değerlendiriyorlar.

Hükümet cephesi tutanakları BDP'nin sızdırdığı görüşünde.

Ayrıca 'aslolanın mektuplar ve yol haritasının olduğu, BDP heyetinin kendi tabanına yönelik hamlelerinin kıymetiharbiyesinin olmadığı' da ifade ediliyor.

Peki bu durum neye yol açar?

İkinci Habur olarak görülebilir

Şunu peşinen söylemek şart. Bir önceki güne oranla daha zor bir durumla karşı karşıyayız. Çünkü Öcalan'ın söylemleri hükümeti rahatsız edecek türden.

Ayrıca anayasa ile ilgili söylemleri de sorunlu. Bir bakıma ikinci Oslo ya da Habur olarak görülebilir.

Bu süreç başladığı günden bu yana herkesin çok dikkatli olması, eline diline hakim olması gerektiğini konuşuyoruz.

Dün yaşanan hadise bu uyarıyı haklı çıkardı.

Öcalan ve BDP'nin de attığı adımlara dikkat etmesi gerekiyor. Çünkü bu sürecin heba edilmesi halinde olacak olan şey daha çok cenazedir.

Son bir not da sahadan.

Biz başkentte pozitif bir havadan bahsediyoruz ancak bölgeden aldığım bilgiler pek o yönde değil. Örgütün kanlı saldırılar için hazırlık yaptığı, kontrolsüz grupların da sabotaj eylemleri planladığı bilgileri geliyor.

Dikkatli olmakta fayda var.

Bu haber 651 defa okundu.