Ankara'ya 'sağlam' mesaj

6 Şubat 2013 10:17 tsi
Cevap vermekten çok, soru sorduran açıklama...

ABD’nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone, gazetelerin Ankara temsilcileriyle konutunda bir araya gelerek, gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Ulusal basından bir çok isim, o görüşmeyi birinci sayfadan verdi. Kimi Büyükelçi'nin DHKP-C ile ilgili sözlerini ön plana çıkardı, kimi Silivri'yi. İçerik açısından çoğu biribirine benzer olmakla birlikte, Fikret Bila'nın Milliyet'teki yazısı, hacim açısından en büyük yeri kaplarken, Zaman gazetesi yazıyı Mustafa Ünal'ın köşesinden görmeyi tercih etti. 

iyibilgi, genel olarak iki ayrı kutuptan verilen bu açıklamaların satır aralarına sıkışmış "görünmeyen manşetleri" sizler için inceledi. 

1- Malumdan başlayalım. Silivri meselesi... Büyükelçi söze Başbakan Erdoğan'ın yakın zamanda yapmış olduğu eleştiri ile başlıyor.

“Askeri liderleriniz terörist gibi hapse kondular. Profesörler, eski YÖK Başkanı demir parmaklıklar arkasında. Tam anlaşılmayan 16 yıl önceki çalışmalarla ilgili belirsiz suçlamalarla hapse konuldular. Şiddet içermeyen, gösteri yapan öğrenciler, demir parmaklıkların arkasında”

Ricci, bu açıklamayı yaparken kendisine "Peki ABD'nin Guantanamo ve diğer gizli hapishanelerindeki tutuklular ne olacak?" diye sorulmasını bekledi mi, bilemiyoruz. Ancak bu sorunun, daha doğrusu eleştirinin önü, aynı gün Türk basınında çıkan başka bir haberle aslında bir bakıma kesildi: "Türkiye CIA’in mola yeriydi"

2 "DHKP-C bu saldırıyla ABD adalet sistemini karşısına almış, Amerikan sistemine karşı suç işlemiş oldu. Şimdi Türkiye'nin yanı sıra diğer ülkelerle birlikte çalışacağız. ABD mahkemelerinin kabul edebileceği kanıtları bulma konusunda birlikte çalışabiliriz. Bu gruba karşı uluslararası işbirliği desteğini artırabileceğimizi umuyorum. Bizim hukukumuzda bu durumda dava açma hakkı doğuyor. Sağlam kanıtlar toplandıktan sonra DHKP/C'ye yönelik bir dava açılabilir. DHKP/C, ABD'nin terörist örgüt listesinde. Avrupa'daki özgürlüklerden yararlanarak ayakta kalmaya çalışıyor. Öyle kanıtlar toplamalıyız ki herhangi bir ileri demokrasi ülkesindeki mahkemelerde bunlar kabul görmeli. DHPK/C'nin şiddete başvurduğu ve Allah biliyor bununla övündükleri ortada. "

Kendi içinde çelişen ve Amerikan adalet sistemi hakkında verdiği cevaptan çok kafalarda daha fazla soru işaretine sebep olan tuhaf bir açıklama... 

a) ABD'nin terörist örgüt listesinde olan bir örgüte karşı ABD adalet sistemi şimdiye kadar neden harekete geçmedi? Söz konusu örgütün illa ABD'ye saldırması mı gerekiyor? PKK konusunda Amerikan adalet sisteminin harekete geçmemesinin sebebi, aktif bir saldırının gerçekleşmemiş olması mı?

b) Ricci'nin 'sağlam kanıt' vurgusu da önemli. "Öyle kanıtlar toplamalıyız ki herhangi bir ileri demokrasi ülkesindeki mahkemelerde bunlar kabul görmeli." dedikten sonra "DHPK/C'nin şiddete başvurduğu ve Allah biliyor bununla övündükleri ortada. " demesi kendi içinde çelişmiyor mu? Şiddete başvurduğu ve bununla övündüğü "ortada" olan bir örgüte dair 'sağlam kanıt' vurgusu gereksiz kaçmıyor mu? Tabii ki kanıt olmadan mahkemeye çıkılmaz ancak şiddet konusundaki tavrı bu kadar "ortada" olan bir örgüt hakkında bu kadar 'sağlam kanıt' vurgusu biraz garip.

3  "Kandil ile ilgili kapasitelerimizin de artacağını umuyorum. Türkiye’nin kapasitesinin de arttığını görüyorum."

Kandil ile ilgili kapasite arttırımı ne demek? İlk okunduğunda kötü bir çeviri izlenimi veren bu "kapasite" kavramını her gazete aynı şekilde kullanmış. Demek ki sorun tercümede değil. Muhattabı tarafından izaha muhtaç...

4   "Biz, dış etkilerin Suriye halkının mücadelesini olumsuz etkilemesinden endişeliyiz. Türk hükümetinin şu fikrine de katılıyoruz. Çatışma ne kadar uzarsa mezhep kavgaları açısından risk o kadar yükselir. ABD’nin bu konuda temkinli olmasının nedeni, kimi desteklediğimizi tam olarak bilmek istememizdir."

Suriye'de olan biten konusunda ABD'nin istihbarat eksiği mı var, yoksa aslında tam tersine kim oldukları bilindiği için mi harekete geçilmiyor? Kasım ayında Katar'daki zirve, tam da kimlerin destekleneceğini belli etmek için yapılmadı mı?

5 İsrail uçaklarının Şam yakınlarında gerçekleştirdiği saldırıya istinaden "İsrail kendini korumak isteyen her ülkenin yapacağı eylemleri yapıyor." sözü çok önemli. Hele ki ABD Dışişleri Bakanlığı'nın kısa bir süre önce saldırıya ilişkin Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun açıklamalarına dair "Türk liderlerden gelen tahrik edici yorumlar, bizi açıkçası çok rahatsız ediyor. Son 24 saat içerisinde bu konudaki kaygılarımızı ABD'nin Ankara Büyükelçiliği kanalıyla üst düzey Türk yetkililerine aktardık." uyarısı ile birleşince... İsrail'in Washington'dan açık çek aldığı bir kez daha anlaşılıyor. Peki aynı çek, Türkiye'ye verildi mi? Yoksa Suriye ile yaşanan her sıcak çatışma riskinde itidal çağrıları mı ön plana çıkıyor?

6 a) "Türkiye ve Irak, ekonomik ilişkilerini en iyi hale getiremezse daha da kötü sonuçlara yol açabilir. Daha şiddetli çatışmalar olabilir, başka güçler devreye girebilir."

??? "Başka güçler" derken ???

b) "Irak’ı bütün olarak görmek gerekir. Petrol ve gaz çıktılarını dünya piyasalarına eriştirebilmek önemli. Irak’ın tümünde geliştirilmeli. Biz, Türkiye’nin Irak’ın petrol ve gazının yüzde 20’siyle değil bütünüyle ilgilenmesini arzu ediyoruz."

Büyükelçi özetle diyor ki, sadece Kuzey ile değil, Güney ile de ilgilenin. Pastanın büyüğü orada. Peki ABD'nin dev enerji şirketi Exxon'un Güney Irak'tan çekilmesi ile ilgili ne düşünüyor?

7 "Türkiye’nin aynı zamanda Hürmüz Boğazı’na alternatif sunmasını istiyoruz. Çıkış noktalarının çoğalmasını istiyoruz."

İran bu konuda Türkiye'nin kendisine alternatif koşulmasına ne der? Ya Çin? Ya Rusya?

Görüldüğü üzere satır aralarına sıkışmış, tartışılmaya muhtaç çok şey var. Ancak üzücü olan şu ki, 'bozulmadan' verilen bu açıklamalara dair, orada bulunan hiçbir gazetecinin kendi yorumunu veya sorusunu okuyamıyoruz. Belli ki harici yorumların ve soruların bu açıklamaya karışılması istenmemiş. ABD'nin mesajının çok kaynaktan yekpare verilmesi tercih edilmiş. Demek ki mesaj önemli...

www.iyibilgi.com  özel

Bu haber 4,086 defa okundu.