Önden gidenin sırtı açıkta olur

22 Ocak 2013 10:53 tsi
AB öldü ama sorun şu: Haberi yok!.. iyibilgi Ankara

iyibilgi Ankara

İki teşvik edici unsur var; 1. Kıbrıs Rum Kesimi’nin AB dönem başkanlığının sona ermesi, 2. ABD’nin kuzey yarım küreden tasını tarağını toplamaya başlamasının ardından hem AB’de hem de Ankara’da yalnızlık hissinin yükselmesi.

“AB’nin en kıdemli aday ülkesi” gibi aslında gayet aşağılayıcı bir ifadenin sahibi olan Türkiye, işte yukarıda gerçekliği olmayan bu iki madde yüzünden yeniden AB’ye yükleniyor gibi!

Oysa on-yıllar içinde uğradığı sayısız haksızlık bir tarafa, ortada iki soru var; 1. AB bugünkü haliyle, ekonomik ve politik olarak “üye olunmayı istenecek” bir kurum mu?, 2. Türk kamuoyu bunu istiyor mu?

Tersinden başlarsak sokakta kimse, “AB’nin aşkından ölüyoruz, niye hükümet bir şey yapmıyor” demiyor ama ne resmi kurumlar ne siyasi partiler ve ne de bu işin sevdalısı STK’lar dört başı mamur ve geniş kapsamlı bir anketi bu manada ve “şimdi” yapıp, yayınlamıyorlar!

İlk soru ise, herhalde AB tarihi içinde en açık karşılığı bulunan bir yanıtı sahip. AB sürünüyor! Hem ekonomik olarak hem de politik olarak.

AB kendi kriterlerini yerine getirebiliyor mu?

Kendi dertlerimizden topluma tam sunulamadı ama bir diğer aday ülke olan İzlanda bazı fasıllarda AB ile müzakereleri askıya aldı. Yanlış anlamadınız AB değil, İzlanda görüşmeleri askıya aldı. Ve tarihi geçti! Kendi isteğiyle bunu yapan ilk aday ülke oldu.

Devamı da var; şimdi İngiltere de AB’den ayrılabileceği sinyalleri veriyor ve bunların hepsi AB’nin saygınlığını aşındırıyor.

AB üzerine kafa yoranların bu itibar erimesinin nedeni olarak aşılamayan ekonomik krizi gösterdikleri bilinmeyen bir nokta değil. (Hoş, baştan sona bir ekonomik yapı olan, siyasi kriterleri sonradan eklenen AB’nin ekonomik krizden erimesi de ayrı bir konu ya, neyse…)

Ancak sorun artık bu kadar da değil; AB’nin dünyaya temel ilkeleri olarak lanse ettiği değerlerin de artık sadece Brüksel’e ait olmadığı biliniyor! İnsan hakları, hukukun üstünlüğü, demokrasi gibi kavramlar kıyaslandığında son 10 yılda Türkiye mi daha çok adım attı ve toplumsal bir bilinç uyandırdı yoksa AB mi?

Elbette Türkiye ve o sırada AB, tüm Avrupa ülkelerinden gelen paraları bin bir türlü yolsuzlukla iç eden Yunanistan’ı toparlamaya çalışıyordu! Toparlamaya çalışıyordu lafını da içi dolu dolu okumayın, Atina’nın ekonomik çöküşünün ikinci günü “adalarını sat o zaman” diyen bir Avrupa’dan bahsediyoruz!

Baston olmak için fazla akıllı ülke: Türkiye

AB’nin temel ilkeleri noktasında hangi “kriterlere” bakacağız? İnsan hakları, hukuk ve demokrasi kalitesine mi, yoksa her an “sırt kaşıntısı” ile yaşamaya mı?

Yine de meseleyi duygusal bağlamından kopararak (ama aldığımız dersleri unutmadan) reel-politik açıdan konuya bakmakta fayda var?

Türkiye, AB konusunda daha iştahlı olmak için akil ve somut gerekçelere sahip mi? AB bu kriterleri karşılıyor mu? Yoksa olası üyeliğimiz için AB’den şu sıralar gösterilen yakınlık, felç geçirmiş Brüksel’e ekonomik ve politik baston olmamız için mi?

www.iyibilgi.com

Bu haber 2,933 defa okundu.