En Sıcak Konular

Fisk: Cezayir’deki rehinelerden ümidi kesin

17 Ocak 2013 11:04 tsi
The Independent’ın Ortadoğu muhabiri, Cezayir’deki 41 Batılının esir alındığı rehine krizini değerlendirdi.

Robert Fisk / TİMETÜRK

Cezayirlilerin inatla Fransızların Mali macerasına yardım etmesine şaşmamak gerek. Geçen sene Fransız hükümetinin o kadar baskısı Başkan Abdülaziz Buteflika’yı –ki kendisi Cezayir ordusu demektir– güney komşusunun çöllerine yürüyüp bir kez daha El-Kaide’yle ve onların müttefikleriyle savaşmaya ikna edememişti. Fakat Cezayir’in düşmanları –ki elbette Fransa’nın da– dün Cezayir’e geldiler ve Cezayir çölünü başka bir savaş alanına çevirdiler. İki tanesinin öldüğü söylenen yabancılardan 41’i Amenas gaz sahasında rehin alındı. Cezayir birlikleri hem esirleri hem de onları esir edenleri sardı. Olay, Cezayir’in kendi 1990 iç savaşının tekrarı gibi duruyor. Eğer örneğe bakıp hüküm verecek olursak, mutlu sona para yatırmayın.

Mesele Cezayir’in 1990-1999’daki işkencelerle, katliamlarla ve hızlıca-affedilen vahşetlerle (dolu) –“erk” ve İslamcılar; otoriteler ve cihatçılar ile El-Kaide-tarzı grupçuklar arasında–savaşının gerçekte asla bitmemiş olmasıdır. Vahşi muharebeler başta Fransız kadın ve erkekler olmak üzere çok sayıda batı uyrukluların boğazlanmasını da içeriyordu ancak Cezayir’in sahil şehirlerinde ve “taşrada” idi yani Fransız ordusunun kendisinin 1954-1962 arasında Cezayirlilerle savaştığı güneye doğru ovalarda gerçekleşiyordu. Çölde vuku bulduysa da çok nadirdir.

Cezayirler yumuşak karınlarının bu engin ve büyük ölçüde kontrolsüz çöl olacağını farkına varmadılar mı yani? Müteakip sefer son 10 sene boyunca Cezayir hükümeti, zaferin tamamlandığını; –işkence edilen ve boyun eğmeleri için rüşvet verilen– İslamcıların vazgeçtiğini; İslami Mağrip’teki “El-Kaide’nin” –en azından Cezayir’de– bitirildiğini iddia etti. Hiç de öyle değil. Başkent Cezayir defalarca bombalandı ve güneydeki engin çöller hiçbir zaman güvenli olmadı.

Seneler boyunca Cezayir’in içerisinde ortaya çıkan aynı Cezayirli-Malili muhaliflerle savaşmak için ABD Özel Kuvvetleri Taeminresit’in dışında üslenmişti. Mali’nin 965 kuzeyinde olduğu doğrudur fakat zurnanın zırt dediği yer de burasıdır zaten. Burası Libya sınırına 96 km bile değildir. Kaddafi’nin çılgın iktidarının sonuna doğru birçokları eski diktatörün silahlarının ülkenin sınırlarından fethedilmemiş aşiretlerle milislerle akacağından korkuyordu. Kimse El-Kaide’nin Mali yerine Libya’yı Cezayir’e geçmek için kullanacağını düşünmedi. Kaddafi’nin yakın bazı akrabalarını koruyan Cezayir rejiminin iktidarının son zalim aylarında Kaddafi’ye silah gönderdiğinden bile şüphe ediliyordu. İşte bunlar tohumların ekildiği zamanlardı.

“Teröre” karşı umutsuz savaşlarındaki Amerikalılar ve İngilizlerinkine benzer bir cehaletle Fransızlar, geçen hafta Mali’ye savaşmak için askerlerini gönderdiklerinde basitçe daha fazla Fransız ve diğer yabancı uyrukluları yutacak bir mahzen olarak Cezayir’i hesaba katmadılar.

Charles de Gaulle Havaalanı’nda korumaları artırmak kolayken tarihi ve müttefik rolü oynayan ancak kendi iç “İslamcı” savaşlarını hala kazanmamış Arap rejimlerinin kırılganlığını hatırlamak zordur. Malili isyancılar Cezayir’deki batılıları tehdit etmişti fakat kimse onları ciddiye almadı. Hatta arkasından Fransız uçağı Cezayir hava sahasından bile geçti.

Hepimizin bildiği gibi sömürgeci sınırlar, yerli halktan ziyade sömürgeciler için anlamlıdır. Aşiretler bizim eski sınırlarımızı delerler zira onlara inanmazlar. Eğer Berberi ya da Tuareg’seniz aynı anda Malili ya da Cezayirli olabilirsiniz ki aslında Mağripli daha isabetlidir. Mağrip de Fas’tan Moritanya ve Cezayir üzerinden Tunus ve Libya’ya, birçok belde halkına ve güney noktalarına kadar uzanır.

Cezayir ordusu bunu çok iyi bilir. Kendi İslamcı muhalifleriyle savaşmak için 9 yıl harcadılar ve sürekli “yabancıların” savaşa dahil olduğunu iddia ettiler. Cezayir’in lejyonları düşmanlarının hakkından acımasızca ve amansızca geldiler. Fransızlar hala Cezayir birliklerinin Fransız rahip rehinelerini başarısız kurtarma çabası sırasında öldürdüğünden şüphelenirler. İslamcıların onları katlettiğini göstermek için cesetlerin kafalarını kestiler.

Örnek meşum bir şeydir. Fakat eğer Cezayirliler gerçekten rehineleri ve onları rehin tutanları sardıysa –ki bize böyle söylendi– tüm rehineleri canlı görmeyi beklemek akıllıca olmayacak.

Bu makale Oğuz Eser tarafından Timeturk.Com için tercüme edilmiştir. 

Bu haber 593 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    2,602 µs