En Sıcak Konular

Karayılan görüşme ve Öcalan için ne dedi?

4 Ocak 2013 14:40 tsi
Karayılan görüşme ve Öcalan için ne dedi? Abdullah Öcalan’la Kasım ayından bu yana görüşmelerin olduğunu söyleyen Murat Karayılan, “Şimdilik bir istişare durumundan söz edilebileceğini” söyledi.

Çözüm sürecinin gelişebilmesi için pratik adımları da sıralayan Karayılan, “çok büyük ciddiyete ve sorumluluğa ihtiyaç vardır. Tekrardan birtakım hesaplar çerçevesinde oyalama taktikleri geliştirerek Kürt sorununun çözümünü değil de PKK’nın çözülmesini hedeflemeye dönük amaçlar güden politikalar geliştirilirse yazık edilmiş olur” dedi.

PKK’nın sözde komutanlarından Murat Karayılan, İmralı’da Öcalan’la görüşmeleri PKK’ya yakın internet sitelerine değerlendirdi. “Önder Apo’yla diyaloğun başlatılmış olması çok önemli ve isabetli bir girişimdir” diyen Karayılan, bu girişimi dikkatle izlemek gerektiğinin altını çizdi.

Karayılan, Kasım ayından bu yana görüşmelerin olduğu bilgisini de verdi. Bu istişarenin bir çözüm sürecine dönüşebilmesi için atılacak pratik adımları da sıralayan Karayılan, “ilk atılacak olan adım Önderliğin İmralı’daki pozisyonunun değiştirilmesidir. Ve zaten sürecin ilerlemesi için de buna kesinlikle ve kesinlikle ihtiyaç vardır” dedi.

Karayılan açıklamasında şunları söyledi:

“Evet, Kasım ayından bu yana bir devlet heyetinin İmralı’da Önder Apo’yla yürüttüğü bir takım görüşmeler vardır. Böyle bir görüşme süreci doğrudur. En son, biraz önce basına yansıyan Ahmet Türk ve Ayla Akat'ın İmralı'ya gidip görüşmüş olmaları elbette ki bu görüşme sürecine daha bir ciddiyet kazandırmıştır. Bu yeni bir boyuttur ve bunu önemsiyoruz. Bu girişimi dikkatle izlemek ve asla küçümsememek gerekiyor. Fakat bütün bunlar yeni bir çözüm sürecinin başladığı anlamına henüz gelmemektedir. Bu görüşme ve diyalogların Kürt sorununda bir çözüm sürecine dönüşüp dönüşmeyeceği ancak önümüzdeki günlerde anlaşılacaktır. Şimdilik bir istişare durumundan söz edilebilir. Yeni bir süreç için daha fazla veriye ihtiyaç vardır. Tüm kamuoyunun da bildiği gibi, geçmişte de çok çeşitli zamanlarda yürütülen diyalog süreçleri söz konusu oldu. 1993’ten bu yana çeşitli düzeylerde ve biçimlerde yaşanan bu diyalog süreçlerinden en son olanı, hem İmralı’da hem de Oslo’da, üç yıla yakın bir süre içerisinde sistematik görüşmelerle geçen süreçti. Tüm bu süreçlerin özellikle de en son Oslo ve İmralı görüşme sürecinin sonuç almamasının temel nedeni, devlette ve hükümette Kürt sorununun çözümü konusunda zihinsel bir alt yapının oluşmaması ve bu konuda kesin ve net bir karar almamasının yanı sıra bir çözüm projesine sahip olmamasıdır. Oslo ve İmralı sürecinin sonuçsuz kalmasının temel nedeni budur.”

Karayılan projelere olduğunu belirterek, “Tabii ki kendi projemiz önemli. Biz, çözüm projemizi protokollerle sunduk. Önderliğimiz, Oslo ve İmralı süreci tartışmalarının bir sonucu olarak 5 Mayıs 2011’de Başbakan’a sunulmak üzere Türk heyetine protokoller sunmuştur. Kürt tarafı olarak bizim çözüm projemiz bu protokollerdir. Ayrıca Önderliğimizin hazırladığı 'Yol Haritası' var. Yani bizim projemiz vardır, Türk tarafının projesinin de açığa çıkması, ortaya konulması gerekmektedir.
Çözüm için bunlara ihtiyaç vardır. Bunlar olmadan, peşinen, “silah bırakılacak, silah bırakma hedeflenecek” gibisinden yaklaşımlarla herhangi bir yere varılamaz. Kimse bu silahları eğlenmek için ya da farklı keyfi bir amaç için eline almadı. Bu silahlı güçlerin varlığının bir nedeni vardır.

Yeri gelmişken şunu da açıkça söyleyeyim: Türk tarafının bizden istediği şey silah bırakmak değildir. Yani basına öyle açıklıyor olabilirler, ona bir şey demem. Fakat bizden istenen o değildir. Altını çizerek belirtiyorum; hem Oslo-İmralı sürecinde hem de şimdi bizden istenen şey silah bırakmak değil, silahlı güçlerimizin Türkiye sınırlarının dışına çıkarılmasıdır. Devletin bizden istediği budur.

Peki, nereye çekeceğiz? Güney Kürdistan’a. Her gün Güney Kürdistan bombalanıyor. Zaten orada bir kısım güçlerimiz var. Bir de Kuzey’dekilerin hepsini oraya götürürsek bir yerde toplamış oluyoruz, bunun güvencesi nedir? Ama bize deniliyor ki, “ Ezber bozan bir karar verin, 1999'daki gibi güçlerinizi çekin. Bu sefer Başbakan ve hükümet kararlıdır. Onlar da adım atacaktır.” Güzel ama ön adımlarını şimdi atsın. Niye şimdi atılmıyor? Israrlı bir biçimde gelişen, “önce güçler sınırın dışına çıksın, sonra adım atarız” söylemine nasıl güvenebiliriz? Bunun güvencesi nedir? Bu ciddi bir konu. Mesela bu konuda, “99 yılı gibi olmaması için gerekli tedbirleri alırız” diyorlar. Yani “güçlerinize ta Karadeniz’den, Dersim’den, Bingöl’den, Erzurum’dan, Kars’tan rahatlıkla Güney’e geçebilecek şekilde kolaylık sağlarız, operasyon yaptırmayız” anlamında söylüyorlar. Hayır, eğer bu sorunu çözmeye karar vermişseniz buyurun ilk adımlarını atın. Diğer hususları bir takvime bağlayabiliriz.”

Öcalan’la diyalogun başlatılmış olması çok önemli ve isabetli bir girişim olduğunu dile getiren Karayılan şunları söyledi:

“Çünkü Önder Apo, bu hareketin ve Kürt Özgürlük Mücadelesi diye tanımladığımız, onun illegal-legal bütün bileşenlerinin kabul ettiği bir Önderliktir. Dolayısıyla devletin oradan işe başlaması çok doğru, çok isabetli ve yerinde bir tutumdur. Ama öyle bir kamuoyu yaratılıyor ki, sanki top İmralı’ya atıldı ve oradan gelecek cevaba göre her şey hallolacak. Burada önemli olan önce devletin ne yapacağıdır. Ama biz bunun da öyle bir taktik yaklaşım olarak geliştirildiğini görüyoruz. Bizzat Başbakan ve ardından danışmanı açıkladı; görüşmelerin olduğunu belirttiler. Evet, görüşmeler var ama sizin bu konudaki çözüm projeniz nedir, Allah için ona ilişkin de birkaç cümle söyleyin. Ama çözüm projelerinin ne olduğuna dönük herhangi bir şey ortaya konulmuyor. Önder Apo bir halkın lideridir ve siz bu halkın esaretten kurtulması için bir ciddiyet ortaya koymazsanız tabii ki o karar vermez. Ama böyle bir adım atma için zorlayıcılık doğru değildir. Bir kere bu konuda hükümetin tutumu, daha net ve çözümleyici olmalıdır. Ancak mevcut durumda adeta, “işte biz görüştük, çözüm gelecek” diyorlar. Hayır, görüşme çözüm için ilk yapılacak şey. Bu doğru. Ama senin de atacağın adımlara ihtiyaç vardır. Bu temelde ilk atılacak olan adım Önderliğin İmralı’daki pozisyonunun değiştirilmesidir. İlk adımı soruyorsunuz, ilk adım bu olabilir. Ve zaten sürecin ilerlemesi için de buna kesinlikle ve kesinlikle ihtiyaç vardır. “

”BİZİM DİREKT ÖNDERLİKLE DİYALOGTA OLMAMIZ LAZIM”

Karayılan açıklamasının devamında; “Şimdi bölge kaynıyor, silahlanma her tarafta gelişiyor. Sivil-sıradan insanlar bile, Suriye’de, Irak’ta, Kürdistan’da ve Ortadoğu’nun hemen her yerinde silahlanıyor. Bu konuda böylesine devindirici gelişmeler yaşanırken, PKK’nin silah bırakmasını tartışmak kolay değildir. Bu güçlerin devletin tutarlılığına ilişkin ikna edilmesi gerekmektedir. Önderlik İmralı Tecrit Sistemi altında bulunduğu sürece sen devletin tutarlılığına ilişkin, tek bir kişiyi bile ikna edemezsin. Bu konuda evvela Önderliğin pozisyonu değişecek, serbest hareket etme koşulları oluşacak. Ardından BDP'lilerle görüşmüş olması ve görüşebilmesi elbette ki çok önemli. Bu, siyasi yapının iknası ve çalışmaları için gereklidir. Ancak esas önemli olan silahlı güçlerdir. Bunun için bizim direk Önderlikle diyalogda olmamız gerekiyor. Sadece yönetimle değil, geniş komutanlık kademesi ve savaşçı yapısının ikna edilmesi sorunu vardır. Dolayısıyla eğer devlet ve hükümet gerçekten çözümde samimiyse önce Önderliğin önünü açması gerekiyor. Önderliğimizin de dediği gibi, “havuz var, içinde su yok, bana yüz diyorsunuz. Nasıl yüzerim?” Aynen durum odur. Madem Önderliğimizin önemli bir aktör olduğunu belirtiyorlar -ki bu doğrudur- o zaman önünü açmanız lazım. Evvela devletin atacağı adım bu olmalı. Çözüm için bu gereklidir. Bu konuda sadece DTK'lilerin Önder Apo ile görüşmesinin sorunu çözeceği düşünülüyorsa yanlıştır. Elbette ki siyasi alanın sürece dahil edilmesi çok önemli ve gereklidir. Görüşen heyetin aracı gibi bir rol üstlenmesi düşünülebilir ki bu da uygundur. Mevcut heyet içerisindeki insanlar güvenilir insanlardır. Ancak savaşçı yapının ikna edilmesi ayrı bir olaydır, bizleri de aşan bir durumdur. Bu nedenle Önderliğin İmralı'daki pozisyonu hakkında bir değişiklik yapılmadan ve Önderliğin bir biçimde doğrudan ilişki kurma olanakları yaratılmadan sonuç alınabileceğini sanmıyorum. Kesin sonuç alınmak isteniliyorsa, böyle bir durumun gerekliliği anlaşılmalıdır. Atılacak ilk adım bu çerçevede, yani serbest hareket etme olanaklarının yaratılması biçiminde formüle edilebilir.

Stargazete.com



Bu haber 1,294 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,473 µs