Bombalar kimin işine yarıyor?
0 0 0000 00:00 tsi
İSRAİLi örnek almak mı?
İş lafa gelince, Kurtlar Vadisi atmosferini pompalayıp kahramanlık madalyasını ucuza kapatmak kolay ama nereye kadar?
Hayat, televizyon dizisi değil. Kalem her zaman senaristin elinde olmayabiliyor.
Örnek alınan İsraile bakın, kuruluşundan bu yana şiddetle huzuru bulmaya çalışan bu ülkenin 58 yıllık tarihi, şiddetin yeterli olmadığını ortaya koymuyor mu?
PKKnın Kuzey Irakı üs olarak kullanıp Türkiyeyi terörle tehdit etmesine göz yumulamaz. Ama bu yeni bir olgu mu? Hayır. PKK birinci Körfez Savaşıyla birlikte Kuzey Iraka yerleşti ve bir daha oradan çıkmadı.
Sınır ötesi sıcak takip operasyonlarına, Barzani peşmergelerinin sınır köylerine yerleşmeye çalışan PKKya karşı silahlı mücadelesine rağmen, bu terör örgütü bölgeden sökülüp atılamadı.
Üstelik, daha önceleri Kuzey Irakta üslenen Saddam karşıtı, dinci terör örgütleri gibi PKK da, Irak savaşıyla birlikte Irak siyaset sahnesinde etkili olacak iklimi buldu. Değişik adlar altında siyasi partiler kurarak seçimlere bile girdi.
Bu durumdan birinci derecede sorumlu olan Irak hükümeti midir sizce? Bence değil. İşgal altındaki bir ülkede ulusal hükümetin hükümranlığından söz edilemez.
Demek ki Iraktaki PKK varlığının Türkiyeyi tehdit etmesinden birinci derecede sorumlu olan o ülkenin gerçek efendisi durumundaki işgalci güç, yani ABDdir.
Türkiye, PKK terörünün durdurulması için ABDyi, sadece ABDyi muhatap almaya devam etmeli.
Kendi güvenlik önlemlerini sürdürürken, diplomatik fikri takibi elden bırakmamalı.
Ama, İsraili örnek alıp savaş tehditleri savurmak bana göre ucuz kahramanlık taslamaktır.
Güçlü bir hükümet, şehitlerinin acısıyla canı yanan halkın yaralarını saran hükümettir. Bu de etkili siyaset ile olur hamaset ile değil.
Çocuklarını ateşe atmayan, teröristi yalnızlaştıran, terörü etkisizleştiren siyaseti sabırlı ve kararlı biçimde sürdürme dirayeti göstermek zor ve siyasetçi için pahalıdır. Ama bu gerçek bir ulusal caydırıcılıktır.
En derin ve kalıcı caydırıcılık siyasi sorumluluk üstlenmektir. Şiddete daha büyük şiddetle yanıt vermek, Kurtlar Vadisi ruhunu serinletir ama ateşi söndürmez.
Bush Yönetiminin teröre karşı mücadele stratejisinin çıkmazı örnek olsun.
* * *
BUSH Yönetimi ve Amerikan siyaset sınıfının bir kısmı, İsrailin Hizbullaha ağır bir ders verdiğini düşünüp seviniyor olabilirler. Ama Lübnan Başbakanı Fuad Sinyora durumu farklı değerlendiriyor.
Lübnandaki Suriye işgaline karşı çıkan, suikaste kurban giden eski başbakan Haririnin yakını olan Sinyora, dün İtalyan Corriere Della Sera Gazetesine verdiği demeçte, "Bir an önce ateşkes sağlanmalıdır" çağrısında bulunuyor ve devam ediyor:
"Bugün İsrail bombaları sadece bir tek şeye yarıyor. En karşı olanlar arasında bile Hizbullaha sempati artıyor."
* * *
SİNİORAnın sözlerini okuyunca iki ay önce gittiğim Lübnan gözlerimin önüne geldi.
Bu seyahatim sırasında yıllar süren savaşların yaralarını sarmakta olan umutlu bir ülke ile karşılaşmıştım.
Müthiş bir inşaat hamlesi dikkat çekiyordu. İç savaşta harabe olan Beyrutun elde kalan eski güzellikleri onarılıyor, Beyrut sokakları yeniden yasemin kokulu aylaklık gecelerine açılıyordu.
Haririnin yaptırdığı barlar sokağında geç saatlere kadar, Lübnanın her din ve etnik gruptan vatandaşı kadın erkek bir arada eğleniyordu.
Orta sınıf güçleniyor, sivil toplum Lübnan demokrasisinin temelini örmeye başlıyordu.
Ve Hizbullahın Bekaa vadisi dışında kitle desteği kalmamıştı. Baalbek harabelerinin görkemli gölgelerindeki iki küçük hediyelik eşya satan dükkanda üzeri Hizbullah yazılı birkaç tişört ve yol boyu tek tük rastlanan sarı Hizbullah bayrakları görmüştüm. Ya şimdi? Lübnanda umutlar söndü ve Hizbullah geri döndü. Kimin sayesinde?
İsrail, iyi bir örnek değil.
Bu haber 248 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle