En Sıcak Konular

Sofraların en şifalı çorbası: Tarhana

22 Kasım 2012 10:52 tsi
Sofraların en şifalı çorbası: Tarhana Bileşiminde yer alan maddelerin protein, vitamin ve mineral, özellikle B vitamini, kalsiyum, demir ve çinko içeriği bakımından oldukça zengin.

Besleyici değere sahip olması nedeniyle, bebek ve çocuk beslenmesinde, hastalıkta ve sağlıkta mutlaka tüketilmeli

Annemin küçükken bana tarhana çorbası içirmek için söylediği bir tekerleme hala kulaklarımda: "Tarhana tar tar boğazımı yırtar, baklava kardeş gel beni kurtar..." Ne güzel bir kültürdür tarhanamız. Ne güzel bir tat. Ne güzel bir şifa kaynağı.

Sevgili  Aykut Işıklar'ın gazetedeki köşe yazısını okuyunca ben de bu hafta tarhana çorbasını yazmaya karar verdim. O kadar güzel bahsetmiş ki yazısında tarhanadan. Ben de dayanamadım ve kaleme aldım. Bana tarhanayı tekrar hatırlattığı için kendisine çok teşekkür ediyorum. Tabii tarhana babaya da. Bu arada en sevdiğim çorbadır tarhana bunda anneciğimin söylediği tekerlemenin etkisinin büyük olduğunu düşünüyorum.

Nedir bu şifanın kaynağı ?

Köken orta Asya'dan gelen Türk'lere dayandığı söylense de tarhana kelimesi Farsçadır. O dönemde her türlü yiyeceği kurutarak saklamaya çalışmışlar ve yoğurdun saklanması için de tarhana çorbasını bulmuşlardır. Önemli bölümü yoğurttan oluşan tarhana çorbası besleyici olduğu kadar kuru toz şeklinde olduğu için uzun süre de saklanabilir. Türkiye'de tarhana çorbasının birçok türünü bulabilirsiniz. Türkiye'de Uşak, Denizli, Kahramanmaraş şehirlerinde ve Beypazarı'nda oldukça ünlüdür.

Nasıl hazırlanıyor


Fermente yani mayalandırılmış ürünler insanoğlunun binlence yıldır besin kaynağı. Başlangıçta, süt, et vesebzeleri uzun süre korunması amacıyla yapılan bu yöntemin sağlık üzerinde yararı çok. Bu yöntemle hazırlanan ürünlerden biri de tarhana. Tarhana; buğday unu, yoğurt, biber, tuz, soğan, domates ve aroma verici bitkisel maddeler ve baharatlarla yoğrulan hamurun fermente edildikten sonra kurutulması, öğütülmesi ve elenmesi ile elde ediliyor. Türkiye'nin batı bölgelerinde, özellikle Rumeli geleneğinde ise tarhana çorbası, kese yoğurdu, un, domates, kuru soğan ve mutlaka tarhana otu, tuz, istenildiği kadar acı biber kullanılarak hazırlanır, başkaca katkı malzemesi kullanılmaz.

Hastalıkta sağlıkta tarhana

Hamura ilave edilen yoğurt florasındaki laktik asit bakterileri fermantasyon sırasında sağlık bozucu mikroorganizmalar üzerinde engelleyici etki yaratıyor. Fermantasyon sırasında besin öğelerinin bakteri kültürü ile ön sindirime tabi tutulması; tarhananın daha kolay sindirilmesini sağlayarak besleyici değerini yükseltiyor. Ayrıca bileşimde yer alan yoğurt da, eksikliği söz konusu olan proteinlerin yapıtaşları bakımından tarhanayı zenginleştirmekte. Besleyici bileşimi yanında, iştah açıcı özelliği ile, bebek ve  çocuklara, nekahat dönemindeki hastalarla, halsiz ve zayıf insanlara güç kazandırıcı, iyileştirici ve besleyici olarak da tarhana, kültürümüzün çok önemli bir mucize besini.

Biliyor muydunuz ?

Tarhanayı pişirirken su yerine süt kullanırsanız ve içine domates rendesi ya da taze sebzeler eklerseniz çocuklar için de harika bir ek besin hazırlamış olursunuz.

Uzun süre saklanabilir

Nem çekme özelliği olmayan tarhana, bozulma belirtisi göstermeksizin 1-2 yıl süre ile saklanabilir. Geleneksel tarhana üretiminde, ürün  güneş enerjisinden yararlanılarak kurutuluyor. Beslenme ve sağlık açısından çok değerli bir geleneksel ürünümüz olan tarhananın önemi yeterince bilinmiyor. Son yıllarda kadınların aktif iş hayatında rol almasına bağlı olarak hazır gıdalara duyulan gereksinim artmış ve bu hazır gıdalar arasına tarhana da katılmıştır. Hijyenik şartlarda üretilen tarhana tüketiminin artması gerekiyor. Entegre tesislerde üretilen hazır çorbalar içinden de tarhana seçilerek rahatlıkla tüketilebilir.

Biliyor muydunuz ?

100 gr toz tarhanada 14,1 gr protein, 58,8 gr karbonhidrat ve 3,9 gr yağ, 78 mg kalsiyum, 0,5 mg demir bulunur. İyi bir protein, kalsiyum, A vitamini, B1 vitamini, B2 vitamini ve likopen kaynağıdır.

Tarhana çorbası ve sağlık ilişkisi

"Bebeklerde sindirim enzimleri yetersizdir, yaşlılarda ise sindirim enzimlerinin çalışması yavaşlamıştır, bu nedenle tarhana bebekler ve yaşlılar için tüketimi özendirilmesi gereken, sindirimi kolay ve son derece besleyici bir gıdadır.
"Türk mutfağının vazgeçilmez tatlarından olan tarhana çorbası; besleyici, doyurucu ve tamamlayıcı bir besindir. Pişirilirken  içine süt, nohut, mercimek, kıyma ve bazı sebzeler gibi besinler eklenerek besin değeri daha da yükseltilebilir.

"Tarhana içinde bulundurduğu çeşitli liflerden dolayı yüksek kolesterol, kalp krizi, kolon kanseri, obezite, yüksek tansiyon, hemoroid ve damar hastalıklarının azaltılmasında etkilidir.

"Diyabet, hipertansiyon ve obezitenin tıbbi beslenme tedavisinde glisemik indeksinin beyaz ekmekten düşük olması ve doyurucu özelliğinin fazla olması nedeniyle tözellikle şeker hastalrı ve insülin direnci olanlar için çok önemli  bir besindir.

"Yoğurt tüketemeyen kişiler ve bebeklerin beslenmesinde çok iyi bir alternatiftir. Ayrıca tahılların fermentasyonu sonucu oluşan tarhana probiyotik özellikte bir besindir ve barsak florasını korur.

"Aminoasitler bağırsaklardan kolayca emilir ve vücuda yarar sağlar. Sindirilemeyen proteinler ise dışkıyla dışarı atılır ve vücut bu proteinlerden yararlanamaz. Tarhananın bileşimine yoğurt ve bitkilerden kaynaklanarak dahil olan laktik asit bakterileri tarhanadaki proteinleri belli ölçülerde aminoasitlere parçalayarak tarhanayı sindirimi kolay gıda şekline dönüştürür. Böylece aminoasitler tarhana ile vücuda hazır olarak girerler ve bağırsaklardan kolayca emilerek vücuda yarar sağlar.

"İçeriğindeki kırmızı biber ve domateste yer alan likopenden ötürü ise özellikle damar sertliğine karşı koruyucudur.

"Enfeksiyonlara karşı koruyucu özelliği vardır.

"Probiyotik özelliğinden ötürü iyi bir antioksidant olup kansersavar bir çorbadır.  Bu özelliğinden ötürü kolon kanserine karşı savaşan önemli bir besindir.

"Özellikle gribal enfeksiyonlarda pişirilen tarhananın içine 1 çay kaşığı kadar zencefil (toz) ve bol nane eklenerek tüketilmesi hatalığın seyrine önemli derecede etkileyecektir.

Rahim kanserinde gebelik mümkün

Türkiye'de 11 farklı merkezde yürütülen çalışma sonucunda, rahim kanseri tanısı konulan 43 hastanın yüzde 40'ı rahimleri alınmadan uygulanan tedaviyle ilk bebeklerini dünyaya getirdi

Rahim koruma yöntemi olan yüksek doz progesteron tedavisi verilen hastaların yüzde 15'i kendiliğinden, yüzde 85'i üremeye yardımcı tekniklerle gebe kalırken, doğan bebeklerde hiçbir sağlık sorunu bulunmadığı saptandı.
Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Polat Dursun koordinatörlüğünde yapılan ve Türk Jinekolojik Onkoloji grubuna üye 11 kadın doğum merkezinden araştırmacının katıldığı çalışmanın sonuçları, uluslararası bilim dergisinde yayımlandı.

ERKEN EVREDE RAHİM KORUYUCU TEDAVİ YAPILIYOR

Doç. Dr. Polat Dursun, koordinatörlüğünü üstlendiği çalışmada, Türk Jinekolojik Onkoloji grubuna üye Başkent, Çukurova, İstanbul, Hacettepe, Akdeniz, Erciyes, Ankara ve Celal Bayar üniversiteleri ile Ege Doğumevi ve Etlik Zübeyde Hanım Hastanesi ve GATA'dan rahim kanseri hastaları iki yıldır yakından incelemeye aldıklarını bildirdi.
Bu merkezlerdeki 43 rahim içi kanser tanısı konulan hastanın ameliyat yapılmadan rahim koruyucu yaklaşım olan sadece ilaç tedavisiyle başarılı olduğunu gösterdiklerini belirten Dursun, şu bilgileri aktardı: ''Üremenin korunması sadece erken evre ve rahmin yüzeyel tabakasına sınırlı hastalarda mümkündür. Erken teşhisi yapılan bu rahim kanseri hastaları grubunda yüksek doz progesteron tedavisi ile hastalığın rahim alınmadan tedavisinin mümkün olduğunu bizim çalışmamızda da gösterdik. Değişik araştırmalarda gebelik oranları yüzde 40-70'ler arasında rapor edilirken, araştırmamızda bu oran yüzde 40 civarında bulundu. Araştırmada rahim korunması şeklinde tedavi edilen hastaların yüzde 15'i kendiliğinden yüzde 85'i ise üremeye yardımcı teknikler kullanılarak gebe kaldı. Doğan çocuklarda da anomali saptanmadı.''

EN YÜKSEK VAKA SAYISINA SAHİP ARAŞTIRMA

Polat Dursun, çalışmanın sonuçlarının dünya kadın doğum derneklerinin ana derneği olan International Federation of Gynecology and Obstetrics'in (FIGO) yayın organı International Journal of Gynecology&Obstetrics Dergisi'nin 2012 yılı son sayısında yayımlandığını ve geçen yıl Milan'da yapılan Avrupa Kadın Kanserleri Toplantısı'nda bilim dünyasına sunulduğunu bildirdi.

Kaslı erkekler, daha uzun yaşıyor

Bilim insanları, kaslı genç erkeklerin uzun yaşama olasılığının diğer yaşıtlarına oranla daha fazla olduğunu ortaya çıkardı.

İsveçli bilim adamları, 1 milyondan fazla genç erkeğin katılımıyla yapılan ve 24 yıl süren araştırmada, düşük kas gücü, zayıf bacak ve kol kaslarına sahip erkeklerin obezite ve yüksek tansiyona daha yatkın olduğu, dolayısıyla erken ölüm risklerinin daha fazla olduğunu buldu.

"British Medical Journal (BMJ)" dergisinde yayımlanan araştırmada, kas gücünün genel sağlığı yansıttığını belirten araştırmacılar, sonuçların vücut geliştirme sporunun ömrü uzattığı şeklinde yorumlanmaması gerektiğini de ifade etti.

Kas gücü ortalamanın üzerinde olan genç erkeklerin, herhangi bir sebepten ya da kalp ve damar hastalıklarından dolayı erken ölüm olasılıklarının yüzde 20 ile yüzde 35 oranında daha düşük olduğu belirtildi.

Şizofreni, depresyon gibi ruhsal bozukluklar gösterme riskleri de yüzde 65 oranında daha düşük olduğu tespit edilen kaslı genç erkekler, yüzde 20-30 daha az intihar olasılığı taşıyor.

Araştırma, 50'li yaşlardan önce ölme riskinin en yüksek grubun, en düşük kas gücü seviyesine sahip genç erkeklerden oluştuğunu gösterdi.

Zayıf ve şişman erkekler üzerinde yapılan çalışmalarda da benzer sonuçlar elde edildi. Yapılı erkeklerin, ortalama kilonun üzerine çıkmaları durumunda bile kas gücü düşük olanlara oranla daha uzun yaşadıkları belirlendi.

UZMAN DİYETİSYEN BANI TOPALAKÇI
BUGÜN GAZETESİ 

Bu haber 1,407 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,350 µs