Bir şifa deposu: Bal...
27 Eylül 2012 11:38 tsi
Bal son derece özel, besleyici ve sağlıklı bir gıda maddesidir.
Balın yararları nedeniyle her gün düzenli olarak tüketilmesi sağlık açısından çok önemlidir. Önemli bir nokta ise; allerji, diyabet, obezite gibi özel durumlarda balın tüketiminin dikkatli ve kontrollü yapılması konusudur.
Bal; bitkilerin çiçeklerinde bulunan nektarların ya da bitkilerin canlı kısımları ile bazı eşkanatlı böceklerin salgıladığı tatlı maddelerin bal arıları tarafından toplanması, organizmalarında bileşimlerinin değiştirilip petek gözlerine depo edilmesi ve buralarda olgunlaşması sonucu meydana gelen koyu kıvamda tatlı bir üründür.
Tüm hayatını nektar arayarak geçiren tek bir küçük arı, sadece bir çay kaşığının on ikide biri kadar bal üretebilir. Arılar nektarı çiçeklerden toplar, nektar arının tükürüğündeki enzimlerle karışır, sonra bunları kovanlarına taşır ve biriktirmeye başlar. Bu işlemi birkaç yüz arıyla çarptığınızda bir petek oluşmuş olur.
Balın yüzde 17.10'unu su, kalanını katı madde oluşturmaktadır. Katı madde içinde fruktoz, glukoz, maltoz ve sakkaroz olmak üzere şekerler önemli bir paya sahiptir. Ayrıca az miktarda protein, bazı B grubu vitaminler, C vitamini ve çeşitli mineraller de bulunmaktadır. Bal, içerdiği başta glukonik asit olmak üzere bütirik, asetik, formik, laktik, süksinik, malik, sitrik ve okzalik asitler gibi organik asitler nedeniyle asidik bir gıdadır. Ortalama olarak asitliği yüzde 0.57 (%0.017-1.17) olup, pH'sı 3,9 (3.4-6.1)'dur.
PASTÖRİZE VE İŞLENMİŞ BALDA DAHA AZ BESLEYİCİ ÖĞE VAR
Bu, çok önemli bir ayrım. Baldaki çoğu fitobesin ve enzim pastörizasyon ve yüksek sıcaklıkla yapılan işlemden dolayı kaybolur. En iyi bal 40 C derecenin üzerinde bir sıcaklığa maruz kalmamış baldır ve birçoğuna göre, en iyi bal hiç ısıtılmayandır. Balın ısıtılma ve süzülme işlemi, her ne kadar onu şeffaf yapsa da aynı zamanda birçok besin ve arı poleni barındıran işlenmemiş balla peteğin bir kısmını da kavanozda satarlar.
BAL NE KADAR YOĞUNSA O KADAR İYİDİR
Arıların polenlerini topladığı bitki türleri balın rengi, besin seviyesi, güzel kokusu ve tadını belirler. Aşırı derecede soğuk bölgelerden elde edilen ballar, tropik bölgelerden gelenlere kıyasla çok daha açık renktedirler. Bal ne kadar kıvamlı ve sert olursa, o kadar iyidir.
Ham bal bozulmaz. Arıların kovana getirdikleri nektarın yaklaşık yüzde altmışı sudur ve arılar bunun yaklaşık yüzde on sekiz ile on dokuzunu "sağlatırlar." Bu seviyedeki su ve 3 ya da 4 'lük bir PH ile bal çok dengelidir ve yüzyıllar boyu öylece kalabilir. Mısır lahitlerinde bala rastlanmıştır. Tabii ki eğer havaya maruz kalırsa eninde sonunda fermante olur ve hoş olmayan bir tat alır. Arılar balı petekte muhafaza ederek fermantasyonu önlerler.
Bal, flavonidler olarak adlandırılan bir bitki polifenol sınıfının çeşitli üyelerini içerir ki bunlar meyve ve sebzelerde de oldukça fazla bulunur. Flavanoidler antioksidan özellikleriyle bilinir ve insan sağlığı için önemlidir. Hastayken aldığımız sıcak içeceğinizin içine biraz bal koyma fikrini en az bir araştırma desteklemektedir. Journal of Medicinal Food' da yayımlanan bir araştırmada balın birinci ve ikinci bağışıklık tepkileri süresince antikor üretimini uyarabileceği iddia edilmektedir.
500'E YAKIN HASTALIĞI TEDAVİ EDER
Balın ülser ve diğer mide hastalıkları, kalp yetmezlikleri, çarpıntı, kemik hastalıkları, öksürük, allerji, bronşit, kansızlık, boğaz ağrısı, sinir hastalıkları, bazı cilt ve sinir sistemi hastalıkları gibi 500'e yakın hastalığın tedavisinde olumlu etkileri saptanmıştır. Ayrıca kabızlığı giderdiği, vücuttaki kanı temizlediği, damarları genişlettiği ve kan dolaşımını kolaylaştırdığı, kalbi güçlendirdiği, yağhazmını kolaylaştırdığı, yara ve yanıkları iyileştirdiği de bilinmektedir .
HASTALIKLARI VE ENFEKSİYONLARI ÖNLER
Hastalık ve enfeksiyonlara neden olan birçok mikroorganizmanın gelişimi bal tarafından inhibe edilmektedir. Yapılan laboratuar araştırmaları balın Escherichia coli, Staphylococcus aureus, ve Salmonella enterica, Ser. typhimurium gibi yaralarda bulunan bakterilere karşı etkili olduğunu göstermektedir (Mundo ve ark. 2004). Mundo ve ark (2004) değişik floradan ve coğrafi bölgelerden 27 bal örneği üzerine yaptıkları mikrobiyolojik analizlerde; balın 7 gıda bozucu mikroorganizma (Alcaligenes faecalis, Aspergillus niger, Bacillus stearothermophilus, Geotrichum candidum, Lactobacillus acidophilus, Penicillium expansum, Pseudomonas fluorescens) ve gıda zehirlenmesine neden olan 5 patojen (Bacillus cereus, Escherichia coli O157:H7, Listeria monocytogenes, Salmonella enterica, Ser. typhimurium, ve Staphylococcus aureus) üzerinde inhibe edici özellik gösterdiklerini tespit etmişlerdir.
Bal binlerce yıldır güncel bakteriyel enfeksiyonlara ve gastrointestinal hastalıklara karşı tıbbi olarak kullanılmaktadır. Balın antimikrobiyal özellik göstermesinin insan sağlığı açısından önemi; gıda patojeni ve bozulma yapan mikroorganizmalarının gelişmesine izin vermemesi ve enfeksiyonların iyileşmesine yardımcı olmasından ileri gelmektedir. Günümüzde ise bunun yerini antibiyotikler almıştır. Fakat antibiyotiklerin devamlı olarak kullanımı vücudumuzda antibiyotiğe dayanıklı etmenlerin oluşmasına neden olmaktadır.
ARI ÜRÜNLERİ HER ALANDA KULLANILIYOR
Farmasötik ürünlerin yanında, bakterilerin antibiyotiklere karşı direnci giderek arttığı ve sentetik ilaç ve antibiyotiklerin sonradan meydana getirdikleri olumsuz etkilerden dolayı kullanılmaması yönündeki görüşler giderek artmaktadır. Bu tür problemleri çözmek için araştırıcılar, sürekli araştırma yapmakta ve yeni ilaçlar sentezlemektedirler. Ne yazık ki, bu tür ilaçların fiyatı çok yüksek ve üretilme oranı düşük olmaktadır. Bu karışıklık; apiterapi (arı ürünleri ile tedavi) gibi alternatif tedavi yöntemlerine yeniden aktiflik kazandırmaktadır. Günümüzde doğaya dönüşün artması da bu durumu olumlu yönde etkilemektedir. Arıların ürettikleri ürünler, yaygın olarak gıda/sağlık katkısı, balın tıbbi kullanımını yeniden canlandırmaktadır
YANIKLARDA DA ETKİLİDİR
Enfeksiyon kapmış yaralarda ve yanıklarda balın tıbbi etkisi Mısır, Yunanistan ve Hindistan'da geniş bir şekilde tıbbi amaçla kullanıldığı literatürlerde bildirilmektedir. Yanıklarda bal zeytinyağı ile karıştırılıp yaranın üzerine sürülürek kullanılmıştır.
Yaralar bal uygulayarak tedavi edildiğinde ölü hücreler kolayca yaradan ayrılmaktadır. Ayrıca yanıklarda oluşan ve kuru olmayan kabuklara da bal sürülebilmektedir. Bunların yanı sıra bir yaraya bandajla bal uygulandığında, bandaj sökülürken kirlerin de bandajla birlikte çıktığı, dolayısıyla yaranın temizlendiği belirtilmektedir.
Enfeksiyonlu yaralar, özellikle anaerobik bakteriler nedeniyle kötü kokabilmektedirler. Böyle durumlarda balın koku giderici özelliğinden de yararlanılabilir.
Kolon kanseri üzerinde çalışan bilim adamları balın içinde bulunan bir maddenin kanser hücrelerinin yok olmasına neden olabileceğini belirtmişlerdir (Swellam ve ark. (2003), Mesane kanserinde balın antitümor ve antimetastatik özellik gösterdiğini bildirmektedirler.
ŞİŞLİK VE AĞRILARI AZALTIR
Amerikan Dental Araştırmalar Birliği tarafından Chicago'da (Illinois) düzenlenen "Oral Sağlık İçin Yararlı Yiyecekler" konulu sempozyumunda, balın diş çürümesini önlediği açıklanmıştır. Yeni Zelenda Waikata Üniversitesi Bal Araştırma Ünitesinde çalışan Dr. Molan tarafından diş çürüğünden sorumlu bakterileRin ürettikleri asit miktarını balın önemli ölçüde azalttığını belirtilmiştir. Bu durumun balın dental plaktaki dekstran üretimini engellemesinden ve antibakteriyel etkisinden kaynaklandığı, dişetinin enflamatuar enfeksiyonlarının tedavisinde balın bu etkisinden faydalanılabileceği bildirilmiştir. Balın anti-enflamatuar bileşenleri sayesinde şişlik ve ağrı da azalmaktadır.
DİKKAT ETMEKTE FAYDA VAR !
Bal tüm faydalarına rağmen yine de bir şekerdir. Eğer kan şekeri sorununuz varsa, dikkatli davranmanız gerekir. Bal gerçek bir yiyecek olduğundan ve içinde çeşitli besleyici öğeler içerdiğinden, mantıklı davrandığınız sürece, kullanılabilecek en iyi tatlandırıcıdır. Araştırmalardan biri doğal balın aslında hem sağlıklı hem de diyabet hastası deneklerde, C reaktif proteini (bir inflasyon ölçütü) ve homosistinin (kalp rahatsızlığı için bir risk faktörü) yanı sıra kan şekerini DE düşürdüğünü göstermiştir.
BANU TOPALAKÇI - BUGÜN GAZETESİ
Bu haber 1,272 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle