En Sıcak Konular

"Taşlar yerinden oynayacak"

31 Ağustos 2012 17:40 tsi
Brookings Institution Başkan Yardımcısı Kemal Derviş, dünya ekonomisinin geleceğine ilişkin konuştu...

Brookings Institution Başkan Yardımcısı Kemal Derviş IMF Finance and Development Magazine dergisine yazdığı makalede, 2025-30 yıllarında yükselen piyasa ekonomilerinin çoğunda kişi başına gelirin, gelişmiş ülkelerdekine çok yaklaşacağını, Çin dünyanın en büyük ekonomisi olurken Brezilya ve Hindistan’ın İngiltere ya da Fransa’yı geçeceğini bildirdi.

Brookings Institution Başkan Yardımcısı Kemal Derviş, 2025-30 yılları arasında yükselen piyasa ekonomilerinin çoğunda kişi başına gelirin, gelişmiş ülkelerdekine çok yaklaşacağını, Çin dünyanın en büyük ekonomisi olurken Brezilya ve Hindistan’ın İngiltere ya da Fransa’yı geçeceğini bildirdi. Derviş, “Yükselen piyasalar ve gelişmekte olan ülkelerde büyüme, gelişmiş ülkelere daha az bağlı ancak kısa vadede birlikte dans ediyorlar” dedi.

Bookings Institution Başkan Yardımcısı ve Küresel Ekonomi ve Kalkınma Direktörü Kemal Derviş, IMF’nin internetten de yayınlanan Finance and Development Magazine dergisine küresel düzende ülkelerin birbirlerine ekonomik anlamda yakınlaşma, bağlanma ve uzaklaşmalarını inceleyen bir makale yazdı.

Yükselen ve gelişmekte olan ekonomilerde kişi başına milli gelirin 1990’lardan sonra hızlı adımlarla artışının dünya ekonomisinde büyük bir yapısal yön değişimini temsil ettiğini belirten Derviş, “Birçok ülkede gelir dağılımı daha eşitsiz hale geldi, gelir paylaşımında en fazla kazananların payı dramatik biçimde yükseldi. ABD’de en yüksek yüzde 1’in aldığı pay, geçen 30 yılda yaklaşık üç kat arttı ve şu anda ABD toplam gelirinin yüzde 20’si düzeyinde” dedi.

Ülkeler arasındaki mesafelerin kapanması anlamına gelen bu yeni ‘yakınlaşma’nın gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomiler arasındaki uzaklığı toplamda azaltmışken, en yoksul ülkelerin bir bölümünde hala gelirleri bir yüzyıldan fazla süredir hemen hemen hareketsiz kalan milyonlarca insan bulunduğunu belirten Derviş, “Bu iki gerçek, ortalama gelirlerde genel bir ‘yakınlaşmaya’ karşın dünyadaki en zengin ve en yoksul insanlar arasındaki ‘uzaklaşmanın’ artmasıyla sonuçlanıyor” dedi.

Derviş şu görüşleri savundu: “-Yükselen piyasalar ve gelişmekte olan ülkelerde büyüme, gelişmiş ülkelere daha az bağlı ancak kısa vadede birlikte dans ediyorlar.

-Zengin ve yoksul ülkeler arasındaki yeni yakınlaşmanın gelecek onyıl ya da sonrasında dünya ekonomisinde temel bir yeniden yapılanmaya yol açıp açmayacağı ana soru.

-Son yirmi yılda yükselen ekonomiler ve gelişmekte olan ekonomilerde genel olarak alındığında kişi başına milli gelir, 1997-98 Asya krizine karşın, gelişmiş ekonomilerde olduğundan yaklaşık üç kez daha hızlı arttı. Yükselen piyasalarda büyüme 1990’larda hızlandı, bunu daha az gelişmiş ülkelerde yüzyılın başındaki hızlanma izledi.

-2025-30 itibarıyla yükselen piyasa ekonomilerinin çoğunda kişi başına gelirler, gelişmiş ülkelerdekine, büyüme farklılıkları ve kendi para birimlerinin olası reel değerlenmelerini yansıtarak, çok yaklaşacak. Çin ekonomisi kuşkusuz dünyanın en büyüğü olacak ve Brezilya ve Hindistan gibi ekonomiler İngiltere ya da Fransa ekonomilerinden daha büyük hale gelecek.

-Sanayi devrimiyle başlayan dünyanın ‘gelişmiş’ ve ‘yoksul’ olarak keskin biçimde bölümlere ayrılması sona erecek, yerini daha farklı ve çok kutuplu bir dünya ekonomisine bırakacak.”

Derviş, ülkeler arasındaki ekonomik etkinliklerde konjonktürel bağlılık ve kişi başına gelirlerde mesafelerin kapanmasına ek olarak, ülkelerin içinde daha büyük bir eşitsizlik ve dünyanın en zengin ve en yoksul vatandaşları arasında daha geniş bir gelir uçurumunun ortaya çıkan temel bir eğilim olduğunu bildirdi. Kemal Derviş, “Birçok ülkede gelir en yukarılarda yoğunlaşır hale geldi. Bazı çok yoksul ülkelerde kişi başına gelirde büyüme olmaması durumunda buralardaki gelir dağılımının evrimi, ülkeler arasında sözü edilen geniş yakınlaşmaya katılmayı engelleyebilir” dedi.

Çatışma ve yönetimde başarısızlık yaşayan bazı çok yoksul ülkelerde yüz milyonlarca insanın 200 yıl öncesinde olduğundan daha yüksek reel gelire sahip olmadıklarını belirten Kemal Derviş, “Dünyada insanlar arasındaki gelir dağılımında uçlar arasındaki fark genel olarak artmış durumda” dedi. Derviş makalesine şöyle devam etti:

“-Birçok ülkede en yüksek yüzde 1 ve diğerleri arasında dramatik uzaklaşma yeni bir gerçeklik. En yüksek gelir elde eden yüzde 1’lik dilimin artan payı ABD’de ve bazı İngilizce konuşan ülkeler ile daha az derecede olmak üzere Çin ve Hindistan’da açık. Fakat eldeki verilere göre, zirvedeki bu yeni hiperkonsantrasyonun gerçek bir küresel olgu olup olmadığı net değil...

-Gelir dağılımındaki bu yeni farklılaşma her seferinde, ulusal dağılımın tüm parçaları içinde daha büyük bir eşitsizliği göstermiyor. Ancak bir gelir yoğunlaşmasını ve en yüksekte bulunanların giderek daha fazla gelir etmelerine de yol açabilecek potansiyel siyasi nüfuzu temsil ediyor. Buna neden olan teknolojik, mali, finansal ve siyasi faktörler hala geçerli.

Dünya ekonomisinin geleceğinin önemli ölçüde, büyük yükselen ve gelişmekte olan ekonomilerin yükselişi arasındaki etkileşime, ülkeler arasında artan dayanışma, bağlılık ve hem dünya hem de ülkeler içindeki gelir dağılımına bağlı olduğunu belirten Kemal Derviş, “Bunların gelecekteki siyasi tartışmaları biçimlendirecek siyasi, toplumsal ve jeostratejik etkileri olacak” dedi.

Yükselen ve gelişmekte olan ekonomilerin artan öneminin uluslararası kurumlara yansıtılması gerektiğini belirten Derviş, “Küresel dayanışma yükselen ve gelişmekte olan ekonomilerin artan ağırlıklarını yansıtan kurumsal yapılar içinde daha güçlü bir işbirliği gerektiriyor. İkincisi, IMF’nin tanımladığı son ekonomik konjonktür ve bunun yayılma etkileri koordineli bir makro ekonomik politikayı zorunlu kılıyor. Son olarak, gelir dağılımındaki potansiyel istikrarsızlaştırıcı eğilimler, ülkelerin tek tek, onsuz yeniden bölüşüm politikalarını uygulamasının zor olacağı, benzer uluslararası ekonomik politika koordinasyonunu gerekli hale getiriyor. En azından bir derecede vergi matrahları ve vergi oranları uyumlaştırılmalı, vergi yükümlüsü sayılmama olanakları asgariye indirilmeli ve göç politikalarında kaynak ve hedef ülkelerin çıkarları göz önüne alınmalı. Nihayet en yoksul ülkelere yardım etik olduğu kadar siyasi bir zorunluluk olarak kalmalı” dedi. Kemal Derviş makalesini şöyle tamamladı:

“Geleceğin dünyası, küresel piyasaların hızlı ekonomik ilerleme potansiyeli sunmasıyla birlikte çok daha çok kutuplu ve birbirine bağlı olacak. Bu potansiyelin realize edilip edilememesi büyük ölçüde uluslararası işbirliğinin, hem onların yayılma etkileri hesaba katılarak milli makroekonomik politikaların etkinliğine, hem de büyümenin meyvelerinin eşit ve dengeli biçimde dağıtılmasını ne denli teşvik edildiğine bağlı olabilir.”

thelira.com



Bu haber 1,846 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,936 µs