Düşman kardeşler öyle istiyor!

8 Ağustos 2012 10:11 tsi
Türkiye için eski eksene dönme vakti...

İki yıl önce Ankara'nın Tahran'a nükleer enerji konusunda arka çıkması Türkiye'nin temel dış politika parametrelerinin dışına çıktığı önemli anlardan biriydi. Batı kamuoyu tarafından sıkça sorgulanan bu desteğin o dönem için bir mantığı vardı. Tamamen yalnız bırakıldığına inanan İran'ın radikalleşmesini engellemekti amaç.

Suriye krizi patlak verince bu politikanın daha fazla devam ettirilemeyeceği ortaya çıktı.

İran Genelkurmay Başkanı'nın Türkiye'ye yönelik tehdidi sayesinde bugün geldiğimiz noktada Türkiye'nin o dönem İran'a verdiği destek sorgulanır hale geldi. Bu iki nedenle çok doğru değil.

1- Şimdiki zamandan geçmişe bakarak yargıda bulunmak, geçmişten bakınca bugünü görebileceğiniz varsayımını içerir. İleri görüş başka şeydir, anakronizm başka. Bu mantığa göre ileride sorun yaşayabileceğiniz hiçbir ülkeye destek vermemeniz gerekir.

2- İran ile Türkiye arasında çıkan çıkar çatışmasında sebep Suriye gibi gözüküyor. Oysa başka ihtimaller de var. Ya Suriye sebep değil de semptomlardan sadece biriyse? Bu iddiayı kabul edecek olursak, bölgede esen Arap Baharı'nın ne olduğuna tekrar bakmamız gerekir.

3- Fehmi Koru'nun bugün köşe yazısında sorduğu soru, Türkiye-İran geriliminin doğasına dair önemli bir ipucu taşıyor.

"Hedef Türkiye de, hedef alanların niyeti ne? Üzerinde etraflıca düşünülmesi gereken bir soru daha. Çünkü hiçbir terör örgütü, çökmeye yüz tutmuş bir rejim, halkın çoğunluğunun desteğine sahip, askeriyle barışık bir yönetimi terörle dize getiremez; zorlar, ama öldüremez.

Ortak prodüksiyonun amacının uzun değil kısa vadeli olduğunu düşünmemiz için pek çok sebep var. Suriye’deki çökmeye yüz tutmuş rejimi de PKK’yı da rahatlatacak, arkalarındaki güçlerin arzu ettikleri yeni gelişmeler için Türkiye’yi yönlendirmelerine de yarayacak bir amaç... Ne olabilir?"

İran Genelkurmay Başkanı'nın Türkiye'yi hedef alan tehditle karışık 'uyarısı' da muhtemelen söz konusu yönlendirmenin bir parçası. Yukarıda Suriye bir sonuç değil, semptom olabilir derken bu ihtimali göz önünde bulunduruyorduk.

Türkiye'yi yönlendirmeye çalışan güçlerin kim olduğundan çok, yönlendirdikleri koordinatı tespit etmek daha önemli.

Arap Baharı, Türkiye'nin koordinatlarını nasıl değiştirdi, ona bakmak lazım.

Mesela "bahar öncesi" Akdeniz havzasında hangi 'derin' müttefiğimizle ilişkiler savaş noktasına gelmişken, bugün o aktör ile uzlaşma havası estiriliyor? Bu havayı estirenlerden biri, geçtiğimiz günlerde Olimpiyatlar vesilesi ile ifşa olmuştu. Estirdiği yer de gayet net.

Peki körüğü tutan o ellere İran neden destek vermek istesin? Türkiye'yi dış politikada klasik eksenine oturtmaktan ne gibi bir çıkarı olsun? Bunu anlamak için klasik bir okuma yetmiyor. Çünkü öyle bakarsanız, şu an olan biten hiçbir şey bir anlam ifade etmiyor.

Belki de farklı boyuttan bakma vakti geldi.

İran'ın reel politikada klasik düşmanları, paranormal diplomaside müttefiki olabilir mi?

www.iyibilgi.com özel

Bu haber 3,299 defa okundu.