Patlamak üzere
12 Temmuz 2012 11:08 tsi
Sınırlara çekilme vakti geldi iyibilgi özel
ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton “Pakistan ordusunun yaşadığı kayıplardan dolayı özür dileriz” diyerek "Eğer ABD, geçen Kasım ayında kazaen öldürülen Pakistanlı askerler için Pakistan’dan özür dilemeyi kesinlikle reddediyorsa, elbette ki İsrail, Mavi Marmara gemisinde öldürülen Türkler için Türkiye’den özür dilemeye mecbur değil." şeklinde açıklama yapmış olan İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman ve İsrail'i fena
sıkıştırdı.
Hemen ardından sessiz sedasız ortaya çıktı ki, 2002’de AK Parti’nin ilk Dışişleri Bakanlığını yapan
Yaşar Yakış 8 Temmuz tarihinde,
Romanya Eski Cumhurbaşkanı Emil Constantinescu eşliğinde Kudüs'te Lieberman ile
görüşmüş.
Hatta şöyle ince bir detaydan da bahsedilme ihtiyacı hissedilmiş
"Toplantı odasındaki ilginç ayrıntı Yakış’ın gözünden kaçmadı. Odanın duvarlarından birinin tam ortasında duran büyük boy, ayaklı İsrail bayrağının yanında aynı büyüklükte, yine ayaklı bir de Türk bayrağı vardı. Yakış’ın ‘Şu bayrağı biraz açalım da bir fotoğrafını çekelim’ esprisi üzerine Lieberman, Türk bayrağının neden orada durduğuna dair hiçbir fikri olmadığını söyledi. "
Şimdilik resmi olmayan kanallardan 'dirsek teması' kıvamında yürüyen Türkiye-İsrail diyaloğunun Suriye tarafından "
düşürüldüğü iddia edilen" uçağımız ile bir ilgisi olabilir mi? Ya da Rusya Devlet Başkanı
Putin'in İsrail ziyaretiyle? Ya da önümüzdeki günlerde gerçekleşecek
Erdoğan-Putin görüşmesiyle? Ya da seçim sürecinde
'aşil topuğu' İsrail olan Obama'nın Erdoğan'dan
ricası mı?
Ne olursa olsun, İsrail ile diyalog için hem Rusya'nın hem de ABD'nin Türkiye üzerindeki baskısı bir süredir açıkça hissediliyordu. O halde kaçınılmaz soru
: bu baskı neden şimdi meyve vermeye başladı? Ve arkabahçemizde eli görünür hale gelen
uzaylı teknolojisi meraklısı İngiltere bu duruma ne diyor?
Cevabı düşen uçağımız hakkında resmi kurumlarımızın ve hükümetin yaşadığı kafa karışıklığında olabilir. Görülen o ki, Türkiye haberleşme ve muhaberat teknolojileri açısından "köreltilmiş" durumda. Bunun farkına varan hükümet, gönlü olmasa bile, daha fazla "kör" kalmamak için menfaat icabı diyaloğu başlatmış olabilir.
Önce Uludere, ardından Suriye kriziyle ortaya çıkan "
hava sahası körlüğü" (Suriye'nin 2007 yılında İsrail uçakları tarafından vurulması gibi) daha fazla oluruna bırakılmayacak kadar ciddi bir durum. Hele hele Başbakan Erdoğan ve Ömer Çelik'in açıklamalarıyla ortaya çıkan
15 uçaklık Rus filosunun 14 dakikalık sınır ihlalinin vahametini düşünecek
olursanız...
Belli ki
dünya dengeleri açısından zamanda bir sıkışma yaşanıyor. Özellikle ABD seçimlerine kenetlenmiş bölgesel oyuncular için aciliyet hissi yatıştırılamaz hale gelmiş durumda. Bu sıkışmanın en açığa çıktığı nokta,
Hürmüz Boğazı.
İran'ın boğazı kapatırız tehdidi, şimdilik düşük seviyelerde seyreden ve Obama için belirleyici rol oynayacak olan petrol fiyatları açısından çok önemli. Rusya için kriz, Çin ve ABD için önemli bir fırsat olan düşük petrol fiyatları daha ne kadar bu seviyede seyredecek, kimbilir. Oysa görülen o ki, büyük oyuncuların kendi aralarındaki güç dengesinin sürdürülebilirliği açısından fosil yakıtlar hafife alınmayacak bilinmezlikler içeriyor. Hele hele
kutuplar açılırken...
Bu bakımdan uluslararası ilişkilerde siyasi alan daralırken, bilim dünyasında
"yeni kıtaların" keşfedilmesi tesadüf olmasa gerek.
CERN'in Higgs-Boson bulguları ile açılacak olan "yeni enerji" ve "iletişim imkanları", sürdürülemez hale gelen bu uluslararası daralmanın tek
çıkış noktası olarak
pazarlanacaktır, muhtemelen.
Ancak şimdilik tüm oyuncular için sınırlara çekilme vakti geldi.
www.iyibilgi.com özel
Bu haber 4,200 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle