Yargı paketiyle gelen iki büyük yenilik

3 Temmuz 2012 17:37 tsi
“Dağ fare doğurdu” deyip, ‘karartma’ uygulayanların dediklerinin aksine, hakim ve savcıların kontrolsüz güç kullanımını durduracak, tutuklamalarda özgürlükçü yaklaşımı öne çıkartacak bir düzenleme yapıldı.

İşin doğrusu şudur.

Darbecilerin salıverilmesine yol açacak bir düzenleme, Başbakanın, Ak Partililerin aklının ucundan ‘bir lahza’ dahi geçmemişti. (Bir lahza ifadesini aklınızda tutun, çünkü  birazdan tekrar karşınıza çıkacak)

Vaktiniz varsa 11 Haziran’da bu köşe de çıkan yazıya bir göz atın derim.

Yoksa buraya aktaracaklarım da yeterince fikir verir.

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, 10 Haziran’da yaptığımız programda bu yönde sorduğum sorulara çok net cevaplar vermiş, ÖYM lerle ilgili yapılacak düzenlemelerden darbe davalarının halel görmeyeceğini açık ve ikna edici bir şekilde ifade etmiş, bu açıklamalar ertesi gün gazetelerin çoğunda da yer bulmuştu.

Şunları söylemişti Bozdağ:

"Darbe teşebbüsü, demokrasiye, milli iradeye karşı iddia edilen suçlara ilişkin yargılamalar, yapılan düzenlemelerden kesinlikle halel görmeyecektir.”

“Dün hangi saiklerle mahkemeler karar veriyorlarsa, o kararları vermelerine veya aksi bir karar vermelerini gerektirecek bur durum varsa onu vermelerine bugün engel olmadığı gibi, bu düzenlemelerden sonra da engel bir durum yoktur. Sanki suçlar, cezalar değiştiriliyormuş, tutukluluk nedenleri kaldırılıyormuş, tahliyeler oluyormuş gibi bir hava yaratılmak isteniyor. Fevkalade yanlış bir durum."

“Darbe teşebbüsü iddiasıyla yargılanan ve yahut bu ülkede darbe yapmayı kendi aklından tasarlayan, düşünen birileri varsa veya ileride olacaksa, onların lehine Ak Parti bir lahza dahi nefes solumaz. Bunu herkesin bilmesi lazım.”

Yani, yapılacak olan düzenleme ile darbecilere, cuntacılara gün doğmayacağı, Ak parti döneminde öylelerinin bırakın gün ışığını, ay ışığından bile nasiplenemeyecekleri önceden belliydi.

Ki önerge Meclis gündemine geldiğinde de bu defa Adalet Bakanı Sadullah Ergin, benzer açıklamalar yaptı.

Hükümetin halkı, kamuoyunu kandırdığını öne süren CHP milletvekillerine hitaben şöyle diyordu Bakan Ergin:

“Ak Parti sözcüleri, Başbakanımız, bakanlarımız ne zaman bu maddelerle ilgili konuşmuşlarsa şöyle dediler: “250 inci maddedeki yetkili mahkemeleri kaldıracağız. Devam eden davalar etkilenmeyecek. Terörle mücadelemize zarar verecek, darbe ve darbe girişimleri mücadelemize zarar getirecek bir adım atmayacağız. Uyuşturucu ve çetelerle mücadeleye ilişkin maddelerde zafiyet oluşturmayacağız” demiştir. Yaptığımız düzenleme, tam da sözümüzün arkasında olan düzenlemedir.”

PEKİ ŞİMDİ NE OLACAK?

Peki, o halde göstermelik bir düzenleme mi yapıldı?

Ak parti, Özel Yetkili Mahkemelerin yetkilerinin aynısını alıp, yeni kurulacak Bölgesel Ağır Ceza Mahkemeleri’ne mi taşıyacak?

Değişen bir şey olmayacak mı?

CHP-BDP koalisyonunun sözcüleri böyle diyor.

Haliyle onların çıkardığı gürültü içerisinde kafanız karışmış olabilir.

Ama işin gerçeği öyle değil.

“Dağ fare doğurdu” deyip, ‘karartma’ uygulayanların dediklerinin aksine, hakim ve savcıların kontrolsüz güç kullanımını durduracak, tutuklamalarda özgürlükçü yaklaşımı öne çıkartacak bir düzenleme yapıldı.

İki örnek vereyim.

SAVCILAR ‘SIFAT VE MEMURİYETİ NE OLURSA OLSUN’ DİYEMEYECEKLER

Geçenlerde bir araya geldiğimiz HSYK’da önemli bir yerde görev yapan hukukçu kaynağım, ara başlıkta sözünü ettiğim konuya değindi.

“Özel Yetkili Mahkemelerin savcıları en büyük gücü, (son düzenlemeyle kaldırılan) CMK 250, 251 ve 252 inci maddelerde geçen bir ifadeden alıyorlar” dedi.

Bu ifade “sıfat ve memuriyetleri ne olursa olsun” ifadesiydi.

Savcılar, bu yetkiyi darbecilerle ve cuntacılarla mücadele konusunda etkili bir şekilde kullandılar.

İyi de yaptılar.

Sıfat ve memuriyetine bakılmaksızın bu suçlara karışanlar yargı önüne çıkartıldılar.

Dünkü Türkiye’de buna ihtiyaç vardı.

Ama sonradan bu yetkiler, ölçüsüzce ve siyasi alana (MİT krizinde olduğu gibi) dokunacak şekilde kullanılır oldu.

Bugün, siyasi irade olağanüstülükten olağan olana geçiş talebini ortaya koyduğu için, önemli bir adım attı ve savcıların ‘sıfat ve memuriyeti ne olursa olsun’ herkese dokunabilmesinin önünü kapattı.

ÖZGÜRLÜK HAKİMİ NE YAPACAK?

Özgürlük hakimi de neymiş deyip geçmeyin.

Bu da tutukluluk kararlarının hakkaniyete uygun olmasını sağlayacak devrim gibi bir adımdır.

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, kendisiyle düzenleme yapılmadan önce, ser verip sır vermedikleri günlerde konuşurken, “çıkış yolunu açacak bir formül bulduk” diye bir ifade kullanmıştı.

Anladığım kadarıyla bunu kast ediyordu Bakan Ergin.

Yeni yasaya göre bundan sonra şöyle olacak:

“Arama, el koyma, yakalama, göz altına alma, tutuklama ve iletişimin tespiti gibi koruma tedbirlerine ilişkin kararları, artık Özel Yetkili Mahkemelerin üyeleri alamayacak. Yeni sistemde sadece bu işlere bakmak üzere özgürlükler hakimleri görevlendirilecek. Bundan böyle bu tür kararlar bu hakimler tarafından verilecek. İtirazlar da yine bu amaçla görevlendirilen diğer hakimler tarafından karara bağlanacak.”

Uygulaması nasıl olur bilmiyorum.

Ancak özgürlük hakimi adı üstünde, tutuklamalarla ilgili bütün işlemlere özgürlükler penceresinden yaklaşacağı için, eleştiriye açık yanlış kararların da büyük ölçüde önüne geçilecektir.

Meclis, kim ne derse desin Türkiye’nin imajını pozitif yönde etkileyecek son derece önemli ve rahatlatıcı bir iş atmıştır.

Mehmet Acet / Haber 7
mehmet.acet@haber7.com



Bu haber 660 defa okundu.