Bozdağ'dan özel yetkili mahkemelere ilişkin açıklama

12 Haziran 2012 18:59 tsi
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, özel yetkili mahkemelerin yargılama, soruşturma veya kovuşturma usullerinde bir takım aksaklıklar ortaya çıkması durumunda bunlarla ilgili düzenlemelerin yapılabileceğini belirtti.



Bozdağ, Haber Türk'te Doğru Açı programında soruları yanıtladı. Bekir Bozdağ, soru üzerine, özel yetkili ağır ceza mahkemelerinin, geçici mahkemeler olduğunu hep söylediklerini ifade etti.

Geçmişte Devlet Güvenlik Mahkemeleri olduğunu hatırlatan Bozdağ, şöyle devam etti:

''Onlar da geçici mahkemelerdi. Daha sonra Devlet Güvenlik Mahkemeleri kaldırıldı, Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri kuruldu. Bu mahkemelerin kuruluşunda da devamında da bugün de her zaman şunu söyledik, 'Bu mahkemeler bir ihtiyaca binaen kurulmuş mahkemelerdir.' Sürekli bir ihtiyaç umarız olmaz. Çünkü sürekli bir ihtiyacı ortadan kaldırıcı çalışmaları, terörle mücadelede, organize suçla mücadelede, Hükümet'in ortaya koyması lazım. Bu ihtiyaç ortadan kalktığı zaman da bu mahkemelere ilişkin düzenlemeler yapılabilir.''

Bu mahkemelerin yargılama, soruşturma veya kovuşturma usullerinde bir takım aksaklıklar ortaya çıkarsa bunlarla ilgili düzenlemelerin de yapılabileceğini belirten Bozdağ, ''Nitekim üçüncü yargı paketinin içerisinde bu konulara ilişkin atılmış bazı adımlar var. 250 ve 251. maddeyle alakalı adımlar var. Şimdi yapılan çalışma, esasında, bu mahkemelerle ilgili bir değerlendirmeden ibarettir. Bu değerlendirme sonucunda hangi konularda nasıl adımlar atılacak, buna bakılacak'' diye konuştu.

-''Yetkilerini anayasa ve yasalarla ilgili sınırlar içinde kullanacaklar''-

Bekir Bozdağ, ''Türkiye'de vesayet rejimi çökertildi, başka bir vesayet rejiminden söz edilir oldu deniliyor. Bu mahkemelere baktığınızda, ölçü aldığınız şey nedir'' sorusu üzerine, bunu spesifik tek bir noktaya getirip değerlendirmenin yanlış olacağını söyledi.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki 367 tartışmaları ve devam eden bazı davalardan örnekler veren Bozdağ, ''Yargı ve yargı görevi yapanlar anayasa ve yasalarla ilgili sınırlar içinde yargı yetkisini kullanacaklar, biz hepimiz de bu noktada üzerimize düşenleri yapacağız'' dedi.

Eskiden beri yargının yürütmeye müdahalesinden şikayet ettiklerini belirten Bozdağ, Danıştay'ın yürütmenin takdir hakkını ortadan kaldıracak, yerindelik denetimi anlamına gelecek pek çok kararı olduğunu söyledi.

-''Doğru adım ne, onun arayışı içindeyiz''-

En son anayasa değişikliğinde bu anlamda bir hükme yer verdiklerini anlatan Bozdağ, ''Yerindelik denetimi zaten yapamıyor, maddede var ama altını bir kez daha çizecek şekilde, oraya da düzenleme koyduk. Yani yapılan çalışmalar, kamuoyunda meydana gelen eleştirileri de dikkate alarak bir değerlendirme yapmaktan ibarettir'' diye konuştu.

Tartışmalara herkesin kendi cephesinden baktığını ifade eden Bozdağ, ''Herhangi bir karşıtlığın lehine ya da aleyhine veya bir tarafı ileri veya geri bırakacak bir adımın değil doğru olan adım ne, biz onun arayışı içindeyiz. Burada yapılması gereken doğru ne, yapılması gereken bir şey var mı, onu araştırıyoruz, onun üzerinde çalışıyoruz. Yapılacaksa nasıl yapılacak ona dair çalışma yapıyoruz, hadise budur'' dedi.

-''Görünmez güçlere karşı önemli mesafe aldı''-

Bozdağ, bir soru üzerine Türkiye'de vesayetlere karşı en büyük mücadeleyi veren kadro olduklarını belirterek, ''Hem askeri vesayet hem sivil vesayet hem de bir takım görünmez güçlere karşı Türkiye önemli mesafe aldı. Öyleyse bu noktada yasama, yürütme, yargı erkleri kendi sınırları içinde görevlerini yapacak. Yürütme yargının yerine, yargı yürütmenin yerine, yasama da diğerlerinin yerine geçmeden herkes kendi sınırlarında yasaların çizdiği, anayasanın çizdiği görevleri yapacak'' diye konuştu.

Danıştay'ın yerindelik denetimiyle ilgili bazı kararlarına da değinen Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Eğer Telekom'u Türkiye vaktiyle özelleştirmiş olsaydı, bugün neredeyse 1 trilyon dolarlık, yaklaşık diyelim, bir gelir... Rahmetli Özal ilk gündeme getirdiğinde özelleştirebilseydi bugünkü Türkiye katma değeri güncelleştiğinde yaklaşık 750 milyar dolar.. O zaman ideolojik davrandı Danıştay'dakiler. Kendi ideolojilerini kamu yararı yerine koydular, iptal ettiler, bu memleketi yüzlerce milyar dolar zarara uğrattılar. Bir kuruş birisi zimmetine geçirdi mi hesap sorulur. Ama verilen karar kamu yararı vs. başka nedenlerle eğer yerindelik yerine geçip, Hükümet'in politikasını iptal yerine geçtiğinde Türkiye'ye ödettiği bedel ortada. O nedenle biz yargı görevi yapanların yerindelik denetimi yapmalarından fevkalade rahatsızız. Her zaman ifade ettik.''

Bir örnek daha vereceğim, bir tayin atama yer değiştirme yönetmeliği çıkardı Milli Eğitim Bakanlığı. Danıştay iptal etti. İptal gerekçesine göre yeniden yazdılar, bu sefer başka yerden iptal etti. Aynı şeyi tekrar iptal gerekçesine göre yazdı, bir daha iptal, bir daha yaptı, bir daha iptal. En son bir yönetmelik çıktı, adeta mahkemelerin gerekçelerine göre. Mahkeme maalesef kendi gerekçesini daha sonra iptal eden kararlar veriyor. Bunun tayinini, bunun takdirini kim yapacak? O zaman Hüseyin Bey'e ben latife olsun diye demiştim, şöyle bir yazı yaz Danıştay'a. 'Peki biz şu şu şu yönetmelikleri çıkardık, siz de şu şu kararları verdiniz. O zaman siz yeni bir yönetmelik yazın, biz yayınlayalım, bu iş bitsin.' Şimdi böylesi bir müdahale olduğu zaman yürütme hareket edemez. Onun için de yargının yürütmeye müdahale ettiği yerde de vesayetten öte bir şey ortaya çıkar, jüristokrasi ortaya çıkar.'' 

Bu haber 686 defa okundu.