Kürtaj konusu Bakanlar Kurulu'na geliyor
30 Mayıs 2012 13:28 tsi
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, kürtaj pomeğinin Bakanlar Kurulu'nda ele alınacağını söyledi.
Akdağ, kürtaj düzenlemesine ilişkin çalışmalarla ilgili olarak, ''Biz önümüzdeki ay içerisinde bu çalışmaları Bakanlar Kurulu'na yetiştirmeyi planlıyoruz.Ondan sonrası Bakanlar Kurulu ve Meclis'in işidir'' dedi.
AA Editör Masası'na konuk olan ve AA editörlerinin sorularını yanıtlayan Bakan Akdağ, bakanlıkça hazırlanacak rapor enine boyuna tartışılmadan kürtaj ''tamamen yasaklanmalı'' ya da ''kısmen olmalı'' demenin doğru olmayacağını ifade ederek, kürtajla ilgili kararları kendi başına veremeyeceğini, bunun hükümet kararı olarak hayata geçeceğini söyledi.
Ceza yasasında konuyla ilgili hüküm bulunduğuna ve tek başına Sağlık Bakanı'nın karar verebileceği bir konu olmadığına işaret eden Akdağ, ''Benim oluşmuş kanaatim tıbbi gereklilikler dışında mümkün olduğunca kürtaja başvurulmasını önleyici bir yasa ve diğer ikincil düzenlemeleri yapmaktır. Bu, diğer tedbirleri de ihtiva etmelidir. Kürtaja ihtiyaç duydurmayacak biçimde kadınların ya da ailelerin planlamayla, modern planlama yöntemleriyle ilgili bilgi seviyelerinin artırılması, onlara bu hususta daha etkin bir ulaşımın sağlanması gibi tedbirleri de ihtiva etmelidir'' diye konuştu.
Kürtaj konusunda ''yaşam hakkı'' ile ''kadının bedenine sahip olma hakkı'' arasındaki dengenin nasıl sağlanabileceğine ilişkin soru üzerine Akdağ, şöyle konuştu:
''Meselenin ahlaki ya da felsefi kısmı burası. Tartışma şöyle gitseydi; 'Bir bebeği ailesi istemiyorsa ya da bir kadına tecavüz edilmiş de bebeği doğmuşsa, doğar doğmaz o bebeğin hayatının sonlandırılması yaşam hakkına mı girer yoksa seçim hakkına mı girer?' Neden? Çünkü doğan çocuğa da ailesi, kadın bakacak. Bunu hiç tartışıyor muyuz? Hiçbirimizin aklına bile gelmiyor. Ama bebek annenin karnında olunca tartışmak bir tarafa, bunun için yasalar çıkarılmış ülkelerde. Türkiye'de 10 hafta, öbür ülkede 12 hafta, öbüründe 16 hafta, diğerinde bilmem kaç hafta... Türkiye'de çok iyi hatırlıyorum, bu sürenin 12 haftaya çıkarılması için belli çevreler çok gayret gösterdiler. Biz o zaman da buna çok karşı çıktık.
Önemli noktalardan birisi de, annenin karnındaki bebeğe ne zaman canlı diyeceğiz? Bunun bilimsel bir şeyi yok. 'Şu tarihten önce ya da şu tarihten sonra canlı deriz' diye bir bilimsel tanımlama benim bilgim dahilinde yok. Şuanda tıp anne karnındaki ceninin, fetüsün ne zaman canlı sayılacağıyla ilgili tam bir bilgiye de sahip değil. Sonuçta annenin karnına tutunduğu andan itibaren o bir canlı haline geliyor. Bir süre sonra uzuvları şekilleniyor, kalbi atmaya başlıyor. Ama oraya tutunduğu andan itibaren genetik anlamda bizim fetüs dediğimiz, annenin karnındaki insan yavrusu. Doğmuş insan yavrusundan farkı aslında bu.''
''Tartışmalar bile kürtaj oranını azaltacaktır''
Akdağ, Türkiye'de hamileliğin onuncu haftasından sonra illegal şekilde kürtaj yapılan yerler olup olmadığı sorusunu, ''Vardır ama çok yaygın olmadığını düşünüyoruz'' diyerek yanıtladı.
Kürtajın yasaklanması halinde illegal kürtaj oranında bir artış görülme olasılığına dair soruya karşılık da Akdağ, tıbbi gereklilikler dışında tamamen yasaklama ya da daha ileri kısıtlamalara gidilecekse tedbirlerin iyi alınması, takibin dikkatli biçimde yapılması, ailelerin dikkatli biçimde uyarılması gerekeceğine işaret etti. Akdağ, sözlerine şöyle devam etti:
''Sadece bir yasa yaparak bu işi çözemeyiz. Nasıl ki geçmişte, 1983'te sadece bir yasa yaparak bu iş çözülememişse, Türkiye'de 2012'ye geldiğimizde, aşağı yukarı 30 yıl sonra kürtaj bir çocuk planlama yöntemi gibi, doğum kontrol yöntemi gibi kullanılageliyorsa bundan sonra da ne yapacaksak o eski yolu izleyemeyiz.
Eğitimliler ve yüksek gelir gruplarında kürtaj daha çok yapılıyor. Planlama için modern yöntem kullanımına daha kolay ulaşabilecekler, daha çok kullanıyorlar. Demek ki kürtajın çok zararlı olduğu toplumca bilinmiyor, anlatamamışız. Sadece bu tartışmalar bile, sonunda hiçbir değişiklik yapılmasıydı, bana göre kürtaj oranlarını azaltacaktır.''
Yasayla ilgili bir takvim olup olmadığı sorusuna da Akdağ, ''Bu, çalışmaları tamamlamamızla alakalı. Biz önümüzdeki ay içerisinde bu çalışmaları Bakanlar Kurulu'na yetiştirmeyi planlıyoruz. Ondan sonrası Bakanlar Kurulu ve Meclis'in işidir artık'' yanıtını verdi.
-''Toplumun ön kabullerini dikkate almamız lazım''-
Akdağ, kürtajla ilgili yasal düzenlemeler konusunda Diyanet İşleri Başkanlığı ile ortak bir çalışma yürütmeyi düşünüp düşünmediklerine ilişkin soru üzerine de şunları söyledi:
''Bizim kararlarımızı şekillendiren ana unsur Diyanet İşleri'nin görüşü olmaz. Diyanet İşleri müslümanlarla ilgili fetvalar veriyor, Din İşleri Yüksek Kurulu var. Kürtaj serbest olsa da insanlar o fetvaya göre hareket edebilir ya da etmeyebilir. Kendi tercihleriyle ilgili bir husus. Sağlık Bakanlığı olarak bizi ilgilendiren bir tarafı var tabii bunun, toplumun kültürünü ve ön kabullerini de dikkate almamız lazım. Diyanet'in kararları, fetva kararları bir müslüman toplumu da derinden etkiliyor. Mesela biz organ nakli konusunda Diyanet'in fetvalarına çok ihtiyaç duyduk. Diyanet de her seferinde buna fetva verdi. Fetva vermese biz organ naklini bir Müslüman toplumda nasıl gerçekleştireceğiz? O zaman yapamazsınız, yaygınlaştıramazsınız.''
''Bu konuyla ilgili bir bilgilendirme aracı olarak düşünüyor musunuz?'' sorusuna karşılık da Akdağ, ''Onu Diyanet'in kendisi yapacaktır. Bu tartışmalar başladığına göre'' diye konuştu.
AA
Bu haber 524 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle