En Sıcak Konular

Fener'i ele geçirip ne yapacaklar?

28 Mayıs 2012 09:16 tsi
Fener'i ele geçirip  ne yapacaklar? "Günümüz Fenerbahçesi gibi bir yapının ‘ele geçirilmesi’ mümkün değildir. "

Princeton Üniversitesi Yakındoğu Çalışmaları Bölüm Başkanı Osmanlı tarihçisi Prof. Şükrü Hanioğlu ile Radikal gazetesi yazarı Ezgi Başaran'ın röportajından ilgili kısım:


İttihat ve Terakki döneminde yapılan toplum mühendisliğinin etkileri neden hâlâ hissedilir?
Bence en önemli nedeni bu projelerin farklı ölçeklerde, ulus-devlet koşullarına uydurularak ve yeni düşünce hareketlerinden etkilenerek yeniden üretilmiş olması. Bu neredeyse bir asır süren bir projeydi ve hepimiz onun malzemesi ve istatistiği olduk. 

Bunu biraz açar mısınız?
Verilebilecek örnek çok, mesela toplumun ‘yabancı’ ve ‘kozmopolit’ unsurlardan arındırılarak millileştirilmesi, bu grupların iktisadi güçlerinin ellerinden alınması, her türlü toplumsallaştırma aracını kullanarak bireylerin tektipleştirilmesi ve devleti kutsallaştıran vatandaşlar yaratılması. Siyasetin kitlelere bırakılmaması, ordunun toplumda başat rol üstlenmesi. 

İttihat ve Terakki’nin iki önemli etki aracı olduğunu; birinin popüler kültür diğerinin ise spor olduğunu söylüyorsunuz. Fenerbahçe ve Galatasaray bu manada cemiyetin hesabını bozmuş muydu?
Söylediğim bu değil. İttihat ve Terakki tüm toplumu esnaf loncalarından askerliğe varan bir alanda kontrol eden bir örgütlenme. Bu yapının doğal olarak bir de gençlik projesi var. Fenerbahçe, Galatasaray ya da başka bir yapı İttihat ve Terakki’nin hesabını bozamazdı. Buna kalkışsalar İttihat ve Terakki onları bir fiskeyle yerle bir ederdi. 1 milyona yakın bir nüfusu tehcir eden bir güçten bahsediyoruz. 

Cemiyet, FB ve GS’yi ‘ele geçirme’ planı yapmış mıydı gerçekten?
Cemiyet toplumun tümüne egemendi, muhalefeti eziyordu, kontrolüne alamayacağı bir alan da yoktu. Spor da gençliğin örgütlenmesi açısından önemliydi. Bu açıdan Pazar Ligi’nin ‘Türk’ takımları önemliydi. Cemiyet değişik nedenlerle bunlardan Fenerbahçe’yi seçti. Bu Galatasaray’ın Cemiyet’e muhalefet ettiği anlamına çekilmemelidir. Tüm keşşaf yoldaşlığı (izcilik) örgütlenmeleri gibi Mekteb-i Sultani keşşaf teşkilatı da cemiyetin kontrolündeydi. Bir ara idmancılık projesi çerçevesinde Galatasaray ıdman Ocağı kurulması projesi üzerinde de çalışılmıştı. Zaten 1913 sonrası kimsenin İttihat ve Terakki’ye karşı çıkması mümkün değildi. 

‘Türkçü takım’ Cemiyet’in tam olarak nasıl işine yarayacaktı?
Türkçü takımlar desek daha uygun olur. Mesela İzmir’de de Altay bu amaçla kurulmuştu. Bu takımlar etnik aidiyeti temsil eden kulüplere cevap olarak oluşturulmuştu. Tüm Osmanlı unsurları için bu faaliyet sadece spor anlamına gelmiyordu. Bir örnek vermek gerekirse Selanik’teki Maccabi futbol ve atletizm takımları ve keşşaflık örgütlenmesi de spordan ziyade Siyonist idealin Osmanlı Yahudileri arasında yayılması amacına hizmet ediyordu. Türkçü takımları da spor faaliyetinin ötesinde değerlendirmek gerekir. Bunlar Müslüman Türk burjuvazisi yaratma gibi Müslüman-Türk sporu yaratma amaçlıydı. Ayrıca bu kulüpler aracılığıyla spor ideolojinin yayılmasına hizmet ediyordu. 

Peki burada niçin Fenerbahçe’yi seçiyor? Tek sebep Galatasaray’ın kozmopolit yapısı mı?
Kozmopolitlik bu tercihte önemli rol oynamıştı. Ama diğer nedenler de vardı. Mesela kurucusunun Arnavut milliyetçisi bir âlimin oğlu olması, kulübün, Cemiyet liderlerinin hoşlanmadığı Tevfik Fikret Bey ile özdeşleşmesi benzeri bir dizi neden vardı. Ama tekrar etmem gerekirse Galatasaray, İttihat ve Terakki’ye muhalefet bayrağı açmış bir yapılanma değildi.

Peki GS muhalefet bayrağı açmamıştı ama Fenerbahçe’nin Cemiyet güdümüne girmesine ne diyordu?
Herhalde bundan fazla memnun olmuyorlardı. Ama Fenerbahçe de Altun Ordu İdman Yurdu’nun sadrazamın himayesinde en fazla müsaadeye mazhar takım olmasından fazla hoşnut değildi. Benzeri şekilde Karşıyakalılar da Müdafaa-i Milliye Cemiyeti aracılığıyla Cemiyet’ten destek alan Altay’ın kollandığını düşünüyorlardı. 

İttihat ve Terakki’nin Fenerbahçe üzerinden yapmaya çalıştığını bugün bir başka oluşumun yapıyor olduğunu düşünebilir miyiz? Mantık ve usul olarak?
Günümüzde bunun gerçekleştirilmesi imkânsız. İttihat ve Terakki bu işi yaptığında spor kulüpleri henüz emekleme aşamasındaydı. Taraftar kitleleri yeknesaklık özelliği taşıyordu ve kulüplerin bir bölümü etnik temsil gerçekleştiriyordu. Bunların yanı sıra İttihat ve Terakki toplumun her alanını düzenlemeye çalışan bir tek parti idi. Şimdi yaşları bir asrı devirmiş, kitle takımı özelliği kazanmış yapıları nasıl ele geçireceksiniz?
 Diyelim ele geçirdiniz, ne yapacaksınız? 

Öyleyse Gülen cemaati gibi bir oluşumun Fenerbahçe yahut herhangi bir spor kulübünü etkisi altına almak istemesi size göre mesnetsiz bir iddia...
Bu herhalde anlamsızlık rekoru kıracak bir tezdir. Böyle bir oluşum, değişik toplumsal tabakalardan, farklı siyasi eğilimlere sahip milyonlarca taraftarı olan bir büyük spor kulübünü ele geçirip ne yapabilir? 

Ama İttihatçılar için de “Fener’i ele geçirip ne yapacak?” diye sorulamaz mıydı?
Bu kıyaslamadaki temel sorun ıkinci Meşrutiyet dönemi Fenerbahçesi ile 2012 Fenerbahçesinin aynı yapılar olduğunun varsayılmasıdır. 1908 ıhtilali olduğunda Fenerbahçe bir yaşındaydı. 25 civarında üyesi vardı, maçlara çıkacak 11 genç bulmakta zorlanılıyordu. ıttihat ve Terakki Bâb-ı Âlî Baskını sonrasında tek parti iktidarını kurduğunda durum değişmiş üye sayısı artmıştı. Oyuncu bulmakta zorlanılmıyordu ama Fenerbahçe gene de dört yaşında bir spor örgütlenmesiydi. Spor günümüzdeki gibi popüler değildi. Bu diğer kulüpler için de geçerliydi. Günümüzde ise siyaset üstü karakterli taraftarlığı tüm ülkeye yayılmış, ciddi bir alt-kimlik sağlayan bir yapı var. Günümüz Fenerbahçesi gibi bir yapının ‘ele geçirilmesi’ mümkün değildir. 

Bu konuda iki yazı yazdınız ve Fenerbahçe’ye “İttihatçı” dediğiniz şeklinde okundu. Aslında ne demeye çalışmıştınız?
Toplumda ciddi bir sorun, yazılanın niyete göre okunması. Benim söylemeye çalıştığım şu: Günümüzde meydana gelen gelişmeleri açıklamak için Yeni İttihatçılık fazlasıyla sığ bir analizdir. Fenerbahçe Spor Kulübü’nün bir dönem İttihat ve Terakki konrolünde faaliyet göstermiş olması spor-siyaset ilişkileri bakımından önemlidir. Ancak buradan yola çıkarak günümüz Fenerbahçesinin davranışlarını anlamlandırmak mümkün değildir. Bunu ve Fenerbahçe’ye karşı komplo kurulduğunu ileri süren köşe yazarlarının neden böyle davrandıklarını anlayabilmek için Yeni İttihatçılık dışında bir analiz gereklidir 

Sizce Fenerbahçeliler kendilerini niye ‘son kale’ olarak adlandırıyor, laiklik, Atatürk vurgusu yapıyor?
Ben Türkiye’deki iki büyük kulübün taraftar kitlesinin sosyo-ekonomik analizi yapılsa birbirine son derece benzer sonuçlar çıkacağını düşünüyorum. Günlük konuşmalarda söylenen “Galatasaray aristokrasinin takımıdır” benzeri ifadeler son derece anlamsızdır. Milyonlarca bireyi kapsayan yapılar için bu tür genellemeler yapabilmek mümkün değil. Bu kulüpleri kimse tarihleri ya da siyasî tercihlerine uygunluğu nedeniyle tutmuyor. En güzel örnek hem Başbakan, hem de ana muhalefet partisi liderinin aynı takımın taraftarı olmasıdır. 

Bu noktada, “Kim bir takımı etkisi altına almak istiyor”dan çok, “Niye istiyor olabilir”i tartışalım diyorum. Türkiye’de birileri futbol düzenini değiştirmek ister mi?
Siyaset futbol düzenini değiştirme projesi geliştirebilir, bunu da istediği gibi yapar. Zaten siyaset sözde özerk olan yapıları kontrol ediyor; futbol da bunlara dahildir. Sonunda sözde özerk olan futbol camiası siyasetin işaret ettiği kimseleri seçiyor. Böyle bir yapıda siyaset neden kulüp ele geçirmeye çalışsın ki?



Bu haber 791 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,827 µs