En Sıcak Konular

'Kimse onlardan hesap soramaz'

24 Mayıs 2012 23:21 tsi
'Kimse onlardan hesap soramaz' "Ben Milli İstihbarat Teşkilatımın mensuplarını başbakanlığım dönemimde İmralı'ya gönderdim. Açıkça söylüyorum yarın da gönderirim, öbür gün de gönderirim. Niye? İstihbarat teşkilatının görevi budur"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Ben Milli İstihbarat Teşkilatımın mensuplarını başbakanlığım dönemimde İmralı'ya gönderdim. Açıkça söylüyorum yarın da gönderirim, öbür gün de gönderirim. Niye? İstihbarat teşkilatının görevi budur, dünyanın neresine giderseniz gidin budur. İstihbarat teşkilatının mensupları, bağlı bulunduğu merciiden izin alarak gider, bunun dışında başka merciilerden izin almak suretiyle buraya gidilmez. Kimse de onlara bu attıkları adımlar sebebiyle hesap soramaz, çünkü görevlerinin özelliği budur, niteliği budur. Onlar da bu görevlerini cansiperane yapmaktadırlar. Medya da burada lojistik desteğini, terörle mücadelede her zaman hükümetinin yanında hissettirmelidir. Hissettirmiyorsa bilesiniz ki, yazılı ve görsel medya da bu işte vebaldedir'' dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'in Uludere olayıyla ilgili açıklamalarına ilişkin, ''Ben başından beri bir şey söyledim; 'AK Parti'nin Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'dır ve yaptığı açıklamaları da arkadaşlarıyla değerlendirerek yapar' ve bu konuyla ilgili olarak da biz açıklamamızı yaptık'' dedi.

Erdoğan, Kazakistan dönüşü Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi'nde düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Bir gazetecinin, ''İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Uludere olayıyla ilgili açıklama yaptı ve ''Özüre gerek yok' dedi. Parti sözcünüz Hüseyin Çelik de 'Bu insani bir yaklaşım değildir' dedi. Bu konuyla ilgili tasarruflarınız nedir?'' sorusu üzerine Başbakan Erdoğan, sorunun eksik olduğunu ancak denilmek isteneni anladığını belirtti.

Erdoğan, ''İşin aslı tabii ki bu değil ama ben başından bir şey söyledim. 'AK Parti'nin Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'dır ve yaptığı açıklamaları da arkadaşlarıyla değerlendirerek yapar' ve bu konuyla ilgili olarak da biz açıklamamızı yaptık. Neydi bu açıklama? Burada bir hatanın olmuş olabileceğini başından söyledik ama bu bölgenin bir terör bölgesi olduğunu da söyledik'' diye konuştu.

Fakat kimsenin de kalkıp sınır boyu kaçaklığı yapanların yaptığı kaçakçılığı meşru gösterme gayreti içerisine giremeyeceğini vurgulayan Erdoğan, ''Bu konularla ilgili olarak da biliyorsunuz, bizler yasaların belirlediği, tazminat konusunda onun çok çok ötesine geçmek suretiyle tazminatlarını da açılan hesaplara yatırdık'' ifadelerini kullandı.

Başbakan Yardımcısı'nın aileleri yerinde ziyaret ettiğini de anımsatan Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Eşlerimiz aynı şekilde kendileri de gittiler, bir ziyaret yaptılar. Eğer insani ise biz insani görevlerimizi yaptık ama terör örgütü veya uzantıları bizden daha farklı beyanlar bekliyorlarsa kusura bakmasınlar, çünkü bu işin idari incelemesi yapılıyor, adli incelemeler şu anda devam ediyor, süreç devam ediyor, çalışıyor. Bunun dışında bizim yapacağımız herhangi bir şey yok. Sadece süreci takip ediyoruz, izliyoruz ve kimsenin de dümen suyunda değiliz. Adaletin tecellisini beklemek bizim şu anda görevimizdir. Bunun dışında atılması gereken adımlar da atılmıştır. Yok şöyle özür dilensin, böyle özür dilensin filan. O özrün, atılmış adımlarla zaten yerine geldiği de çok açık ortadadır. Daha ileride bu konuda bir şey söylemeyeceğim. Bunu zorla gündemde tutma gayreti içerisinde olan terör örgütü ve uzantılarıdır. Burada samimiyetin olmadığı meydandadır. Buradan bir şeyler kapmanın, bunu istismara dönüştürmek suretiyle gayreti içerisinde olanlar vardır. Lütfen kimse de bu konuyu... Medya da dahil. Açık söylüyorum. Medya da dahil bu konuyu fazla istismar etmesinler. Bizim söyleyeceğimiz budur. Grubumdan da bundan sonra herhalde farklı bir açıklama gelmeyecektir.''

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Ben Milli İstihbarat Teşkilatımın mensuplarını başbakanlığım dönemimde İmralı'ya gönderdim. Açıkça söylüyorum yarın da gönderirim, öbür gün de gönderirim. Niye? İstihbarat teşkilatının görevi budur, dünyanın neresine giderseniz gidin budur'' dedi.

Pakistan ve Kazakistan ziyaretlerinin ardından yurda dönen Başbakan Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi'nde düzenlediği basın toplantısının ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevapladı.

Bir gazetecinin, ''Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi ne durumda? Oslo benzeri görüşmeler devam edecek mi? Yeni yol haritası nedir?'' sorusu üzerine, Oslo'nun Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi ile alakası olmadığını belirten Erdoğan, Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'nin ne olduğunun partisinin programında ''Güneydoğu ve Doğu'' başlıklı bölümde yer aldığını anlattı.

Orada özellikle Kürt meselesiyle alakalı süreci ne zaman başlattıklarının belli olduğunu, partiyi kurduklarında başlattıklarını belirten Erdoğan, orada çözümü de ortaya koyduklarını kaydetti.

Başbakan Erdoğan, bu konu ile ilgili açıklamaları 2005 yılında Diyarbakır'da yaptığını ve atılması gereken adımları bugüne kadar yoğun bir şekilde attıklarını, adını da Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi koyduklarını ifade ederek, ''Bugüne kadar bizden önce hiçbir iktidarın cesaret edemediği konulara cesaret ettik. Bakın inkar politikalarını ortadan kaldıran tek iktidar bizim iktidarımızdır. Dil konusunda, kültür konusunda, her konuda bunları ortadan kaldıran biziz. Neden bizden öncekilerin hiç birisi buna cesaret edemedi?'' diye sordu. 

-''Bizim şu anda resmi dil olarak tek dilimiz vardır, o da Türkçe'dir''-

Kendi dillerinde propagandalarını yaptıklarını, şarkı ve türkülerini istedikleri gibi söylediklerini, bilboardlarda vesaire yerlerde reklamlarını yaptıklarını ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:

''Her şeylerini yapıyorlar ama sen resmi dil noktasında kalkıp da Kürtçe'yi dayatmaya yönelirsen kusura bakma bizim şu anda resmi dil olarak tek dilimiz vardır, o da Türkçe'dir. Ama ana dilini konuşma noktasına gelince her anadil sahibi dili rahatlıkla bu ülkede konuşuyor ve konuşmalıdır. Burada da hiçbir mani yoktur. Cezaevlerinde böyle bir mani vardı, yayımladığım bir genelge ile onu da kaldırdık. Artık anneler çocuklarıyla, kardeşler birbirleriyle kendi anadillerinde konuşma hakkına sahip oldular. Özellikle bu bölge, Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgesi, Cumhuriyet tarihinde hiçbir dönemde almadığı yatırımların onlarca katını bizim dönemimizde almıştır. Şu anda vereceğim rakam, son rakamları almadığım için afaki olabilir ama 25 katrilyon civarında yatırım yaptık. Alt yapısı üst yapısıyla, okul ve hastaneleriyle, tüm ulaşım imkanlarıyla, havaalanlarıyla. Yeni yapmakta olduğumuz havaalanlarını yaptırmamak isteyenler bunlar. Hakkari Yüksekova'da, Iğdır'da, Şırnak'ta öyle. Ama biz çalışıyoruz. Bütün müteahhitlerimizin iş makineleri yakıldığı halde biz çalışıyoruz. Yakanlar belli, seyredenler yine tribünde belli. Onun için Milli Birlik ve Kardeşlik Projemizde en ufak bir sapma yoktur, yerindedir. Aynı kararlılıkla o süreç de devam ediyor. 'Kesintiye uğradı, şu bu filan' böyle bir şey söz konusu değildir. Oslo olayı, bunların hepsi, Milli Birlik ve Kardeşlik Projemizin dışında hükümetimizin görevi devraldığı andan itibaren planlaması, yol haritası içinde olan düşünceleriydi. Bunların adımını attı ve buralardan ne derece netice aldı almadı, bunların hepsi ayrı bir konu. Bunun dışında da İmralı ile ilgili olan adımlarda da her zaman söyledim. Ben Milli İstihbarat Teşkilatımın mensuplarını başbakanlığım dönemimde İmralı'ya gönderdim. Açıkça söylüyorum yarın da gönderirim öbür gün de gönderirim. Niye? İstihbarat teşkilatının görevi budur, dünyanın neresine giderseniz gidin budur. İstihbarat teşkilatının mensupları, bağlı bulunduğu merciiden izin alarak gider, bunun dışında başka merciilerden izin almak suretiyle buraya gidilmez. Kimse de onlara bu attıkları adımlar sebebiyle hesap soramaz, çünkü görevlerinin özelliği budur, niteliği budur. Onlar da bu görevlerini cansiperane yapmaktadırlar. Medya da burada lojistik desteğini, terörle mücadelede her zaman hükümetinin yanında hissettirmelidir. Hissettirmiyorsa bilesiniz ki, yazılı ve görsel medya da bu işte vebaldedir.''

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Anayasa Mahkemesi'nin ''4 4 4'' olarak bilinen yasanın iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemini reddetmesiyle ilgili olarak, ''CHP'nin şekil açısından, usul açısından yapmış olduğu Anayasa Mahkemesi'ne müracaatı, Anayasa Mahkemesi değerlendirdi ve malum reddetti. Şimdi ise esasla ilgili olarak böyle bir müracaatı yapacaklarından bahsediyorlar. Tabi ben olayın detaylarına girmeyi lüzumsuz addediyorum ama bu bir şeyi tabi ortaya koyuyor. CHP'nin, özellikle Genel Başkanı'nın ne kadar samimiyetten uzak olduğunu ortaya koyuyor'' dedi.

Pakistan ve Kazakistan ziyaretlerinin ardından yurda dönen Başbakan Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi'nde basın toplantısı düzenledi.

Bir gazetecinin, ''Anayasa Mahkemesi, CHP'nin, kamuoyunda 4 4 4 olarak bilinen eğitimi 12 yıla çıkaran yasanın şekil yönünden iptali istemini reddetti. Ancak bunun üzerine CHP, yasanın esastan iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne başvuracağını açıkladı. Bu konudaki yorumunuz nedir?'' sorusunu Erdoğan, şöyle yanıtladı:

''CHP'nin şekil açısından, usul açısından yapmış olduğu Anayasa Mahkemesi'ne müracaatı, Anayasa Mahkemesi değerlendirdi ve malum reddetti. Şimdi ise esasla ilgili olarak böyle bir müracaatı yapacaklarından bahsediyorlar. Tabi ben olayın detaylarına girmeyi lüzumsuz addediyorum ama bu bir şeyi tabi ortaya koyuyor. CHP'nin, özellikle Genel Başkanı'nın ne kadar samimiyetten uzak olduğunu ortaya koyuyor. Bu konuyla ilgili meydanlarda, televizyonlarda farklı farklı açıklamalar yaptılar. İşte buyurun, şimdi, şekille tatmin olmadıkları gibi esasla ilgili olarak müracaat ediyorlar. Demek ki, bunların derdi başka. Açıklama yapan hanımefendi farklı farklı şeyler söylüyor. 'Başka bir şey zaten beklemezdik' gibi bazı yaklaşım türleri ki, bunlar çok daha çirkin. Bunun aksini bizim de söylememiz geçmişe yönelik herhalde mümkündür. Çünkü bu ülkede milletinin yarısının oyunu alan bir siyasi parti hakkında nelerin yapıldığı ortadadır. Bu, çok çirkin bir yaklaşmadır. Anayasa Mahkemesi'nin yapısına yönelik böyle bir yaklaşım tarzını da bir hukuk devletinde hoş görmek doğru değildir.'' 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Karşımızdakiler bir defa siyaseti nasıl yapacaklarını veya bu tür müzakereleri nasıl yapacaklarını, nasıl yaklaşacaklarını, bunu bilmiyorlar. Eğer siz kalkıp bu müzakereleri bile bir hukuk devletinin içerisinde olması gereken çerçevede değil de farklı talepler için yapacaksanız, o zaman bizim bu kadar boş vaktimiz yok. Nitekim şimdi de böyle bir Adalet Bakanı'ndan talebin içeriğinde İmralı konusu olunca, bu konuda zaten tavır bellidir. Bu bir siyasi müzakere değildir, bu çok farklı bir şekilde her şeyi belli olan bir netice için zaman kaybıdır'' dedi.

Erdoğan, Kazakistan dönüşü Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi'nde gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Bir gazetecinin, ''Pakistan'da bir açıklama yapmıştınız ve 'Kürt sorununda siyasi muhatabımız BDP'dir' demiştiniz. Bunun üzerine BDP, Adalet Bakanı Sadullah Ergin ile bir görüşme talebinde bulunmuştu. Görüşmenin içeriğinde ise İmralı'ya ziyaret talebi olduğu ortaya çıktı. Bu talebi nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusu üzerine Erdoğan, ifadesinin, ''Biz terör örgütü ile mücadele ederiz ancak parlamentodaki uzantısıyla da müzakereye varız'' şeklinde olduğunu hatırlattı.

Nitekim geçmişten bu yana arkadaşlarının birçok kez onlarla görüşme yaptığını hatta bir keresinde de eş başkanlarıyla Beşir Atalay ile birlikte kendi makamında görüştüklerini anlatan Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Bunlardan biz uzak değiliz. Fakat karşımızdakiler bir defa siyaseti nasıl yapacaklarını veya bu tür müzakereleri nasıl yapacaklarını, nasıl yaklaşacaklarını, bunu bilmiyorlar. Eğer siz kalkıp bu müzakereleri bile bir hukuk devletinin içerisinde olması gereken çerçevede değil de farklı talepler için yapacaksanız, o zaman bizim bu kadar boş vaktimiz yok. Nitekim şimdi de böyle bir Adalet Bakanı'ndan talebin içeriğinde İmralı konusu olunca, bu konuda zaten tavır bellidir. Bu bir siyasi müzakere değildir, bu çok farklı bir şekilde her şeyi belli olan bir netice için zaman kaybıdır ama çok çok ciddi meselelerle alakalı, gündemi belli olan bazı görüşmeler için her zaman ben de arkadaşlarım da müzakereye açık olduğumuzu söyledik. Herhalde daha farklı bir şeyi bizden kimse beklemez.''

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Pakistan ile ticaret hacmimiz iktidara geldiğimizden bu yana 175 milyon dolardan, şu anda 1 milyar doların üzerine çıkmış vaziyette. Ticaret hacmimizi en kısa sürede 2 milyar dolar seviyesine çıkarmayı hedefliyoruz. Bu irade her iki tarafta da mevcut'' dedi.

Pakistan ve Kazakistan ziyaretlerinin ardından yurda dönen ve Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi'nde basın toplantısı düzenleyen Erdoğan, Pakistan ve Kazakistan ziyaretlerini, her iki ülkeyle mevcut ilişkileri daha ileri düzeye getirmek için yaptıklarını belirterek, ziyaretin Pakistan ayağında Pakistan Başbakanı Yusuf Rıza Gilani, Pakistan Senato Başkanı Neyyar Hüseyin Buhari ve Pakistan Milli Meclisi Başkanı Fehmida Mirza ile ikili ve çok taraflı ilişkiler konusunda görüşmelerde bulunduklarını söyledi.

Yüksek Düzeyli İşbirliği Toplantısı'nın da gerçekleştirildiğini anlatan Erdoğan, toplantı çerçevesinde ilişkilerin tüm vecheleriyle ele alındığını kaydetti.

Küresel ekonominin kolay olmayan bir sınavdan geçtiği bu dönemde işbirliği içinde olunan dost ülkelerle ticareti artırmaya özel önem verdiklerini ifade eden Erdoğan, ''Pakistan ile ticaret hacmimiz iktidara geldiğimizden bu yana 175 milyon dolardan, şu anda 1 milyar doların üzerine çıkmış vaziyette. Ticaret hacmimizi en kısa sürede 2 milyar dolar seviyesine çıkarmayı hedefliyoruz. Bu irade her iki tarafta da mevcut. Başbakan Gilani ile bu hedefi gerçekleştirmek noktasında mutabık kaldık'' şeklinde konuştu.

Başbakan Erdoğan, bu ziyaret çerçevesinde Pakistan ile çeşitli alanlarda anlaşma ve mutabakat muhtıraları imzaladıklarını dile getirerek, böylece Pakistan ile Türkiye arasında ikili anlaşma ve mutabakat muhtıralarının sayısının 100'ü aştığını kaydetti.

Başbakan Erdoğan, Pakistan parlamentosunda vekillere ve senatörlere hitap ettiğini de anımsattı.

-Kazakistan ziyareti-

Pakistan'dan sonra Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev'in davetlisi olarak Kazakistan'ı ziyaret ettiklerini hatırlatan Erdoğan, ''Pek çok ortak değere sahip olduğumuz kardeş ve stratejik ortağımız olan Kazakistan ile köklü bir tarihi geçmişimiz var'' dedi.

Kazakistan'a 2005 yılında resmi ziyarette bulunduğunu da hatırlatan Erdoğan, o tarihten bu yana Astana'nın Türk müteahhitlerin katkılarıyla ne kadar geliştiğini gördüğünü ifade etti.



Bu haber 1,125 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,047 µs