En Sıcak Konular

Balyoz davasında avukat çıkmazı

6 Mayıs 2012 09:15 tsi
Balyoz davasında avukat çıkmazı
Sanık avukatları ve İstanbul Barosu'nun ortak tavrıyla, karar aşamasına gelen Balyoz davası kilitlendi.

Hukukçular bu girişimin amacını ‘davanın saygınlığını azaltmak’ olarak tanımlarken “Avukat suçu savunmaz” diyor. ‘Sanığın makul sürede yargılanma hakkı’nın ihlal edildiğinin de altı çiziliyor.
 
Balyoz Darbe Planı davasında avukat krizi yaşanıyor. 250'si tutuklu toplam 365 kişinin yargılandığı davada sanık avukatları mahkemeyi protesto ederek duruşmalara katılmıyor. Son olarak görülen 93. duruşmaya hiçbir avukatın katılmaması üzerine Mahkeme Başkanı Ömer Diken, "Yapacak bir işlemimiz yok ve duruşmayı kapatacağız" demişti. Sanık müdafileri, taleplerinin yerine getirilmediğini öne sürerekmahkemeyi protesto ediyor ve duruşmalara katılmıyor.
 
Bazı sanık avukatları ise toplu protestoya katılmayıp müvekkillerinin haklarını duruşmada savunmaya devam ediyor. Ancak, kamuoyundan 'davayı tıkıyorlar, sanık hakkını suiistimal var' şeklinde eleştiriler de yükseliyor. Bu garabeti tartışan hukukçular kamuoyunda oluşan "Sanık hakkını savunan bir avukatın duruşmalara katılmama şeklinde yasal hakkı var mı, suçmu işliyorlar, ne yapılması gerekiyor" sorularını tartıştı. Balyoz avukatları duruşmayı asıl tıkayanın maddi delil peşine düşmediğini iddia ettikleri mahkemenin kendisi olduğu iddiasında. Hukukçular ise "Davayı tıkıyorlar, yaptıklarıyla savunma hakkını ihlal gerekçesini ortadan kaldırıyorlar" eleştirisinde bulunuyor.
 
Emekli Başsavcı Reşat Petek:
 
Mahkemeyi uzatmaya yönelik

 
Sanık müdafileri kanunda belirtilen adil yargılama için her şeyi yapabilirler. Ancak savunma hakkında da kanunun tanıdığı bir hakkın suiistimali söz konusu durumu ortaya çıkabilir. Toplu tavır alış, hukuki dayanaktan yoksun ve mahkemeyi uzatmaya yöneliktir. Avukat suçu savunmaz, suçlu olduğu iddia edilen kişiyi savunur. Darbe girişiminde bulunanı savunmak ne hukuken ne ahlaken yadırganır. Ama burada benimsenen yöntemde 'bizim dediğimiz olmazsa, mahkemeyi tanımayız' demek yanlıştır. Yargılamayı tıkamaya, engellemeye yönelik bir tutum olduğu anlaşılıyor.
 
Avukat Halil Doğan:
 
Avukat davayla özdeşleşemez

 
Müvekkilinin haklarını savunurken kanuna aykırı olmadığı müddetçe her şeyi yapılabilir. Meşru bir şeydir. Ancak avukatın müvekkili ve davasıyla özdeşleşmesi yanlıştır. Bu tarz tutumlar yargılamayı etkilemez ancak hakkın suiistimali var. Davayı uzatmak avukat başarısı olarak da görülebilir. Hakim değişir, başkası gelir, bu arada bir darbe yapılır, her türü beklentiye girebilir. Bizi yargılıyorsunuz ama siz yargılanacaksınız, diyorlardı. Kendilerine uygun hakim beklentisini oluşturabilir.
 
Avukat Cahit Özkan:
 
Bu, sanık hakkını kötüye kullanmaktır

 
Mahkeme haklı talebi reddediyorsa kanun yoluyla itiraz etmesi gerekir. Yargılama bloke edilerek sanığın makul sürede yargılanma hakkının ortadan kaldırılması sanığın menfaatine değildir. Sanık müdafileri istifa edip duruşmaya gitmezse burada makul sürede yargılanma hakkı sanık açısından ihlal edilir. Yargıtay incelemesi çözülememiş olur. Burada devletin AİHM ve Anayasa’nın 36. Maddesini ihlal ettiği sonucu çıkmaz. Bu tedbirlere rağmen bu yürürlük sanık ve müdafilerinin eylemleri ile engelleniyorsa sorumlusu yargı veya devlet değildir. Sanıklara zarar verdiği gibi sanıkların hakkının kötüye kullanma sonucunu ortaya çıkartır.
 
Doç. Dr. Vahap Coşkun
 
Hedef davanın itibarı


Balyoz davasında AİHM kararı çok önemli. Çetin Doğan'ın başvurusunda tutuklama gerekçesi ve kararının doğru olduğunu kaydetti. Tuncay Özkan'ın başvurusunda da AİHM kriterlerine göre davanın devam ettiğini ve kriterlere göre sıkıntı olmadığını belirtmişti. Balyoz avukatları mahkemede maddi gerçeğin ortaya çıkmasından ziyade bu davranışlarıyla bu davayı siyasi alana çekmeye çalışıyor. Kısa sürede karar çıkması amaçları olsa, bu tür davranışta bulunmazlardı. Davanın kamuoyunda inanırlığını ve saygınlığını azaltmaya çalışıyorlar savunma yapmayarak. Yürüttükleri taktik bu. Toplu protesto da böyle bir amaca hizmet ediyor.
 
Avukat Ergin Cinmen: Yasalara aykırı değil
 
Eğer bir avukat bariz şekilde hukuka aykırılıklar görüyorsa, hukuki bütün yolları deneyip düzelme sağlamadığını görüyorsa, çok alışılmadık savunma stratejileri geliştirilebilir. Bunlar mahkemeye girmeme, boykot şeklinde de yapılabilir. İşlediği fiil suç ve kabahat olabilir ama bunlar meşru ve maruz olmadığı anlamına gelmez. Duruşmayı boykot etmek yasalara aykırı değildir. Müvekkil ile anlaşmışsınızdır ve onun zararına olmayacak şekilde savunma hakkını alışık olunmayacak biçimlerde kullanabilir. 12 Eylül sıkıyönetim mahkemelerindeki hukuksuzluğu deşifre etmek için alışık olmayan şekilde savunma yaptılar. Türkiye gibi yargısı sorunlu olan yerlerde avukatlar bunu yapıtılar.
 
Adalet eski Bakanı Prof. Dr. Hikmet Sami Türk:
 
Sonuna kadar savunma esastır

 
Avukatların böyle bir durumda kalması ve sürüklenmesi düşündürücü ve üzücüdür. Adil yargılanma ilkesi çerçevesinde ve hukukun verdiği olanakların kullanılmasıyla avukatların üstlendikleri görevi sonuna kadar savunmaları görevleridir. Mahkemenin tutumunda savunmaları zorlaştıran bir durumun ortaya çıkmış olduğu anlaşılıyor. Mahkemenin tutumunu usul hukuk kurallarına göre yeniden gözden geçirmesi gerekiyor. Avukatların da hukuk olanakları çerçevesinde savunmalarını sürdürmesi gerekir. Adil yargılanma ilkesi Anayasa ve AİHM'in temel ilkesidir. Savunma hakkı kutsaldır. Yargılamada da esas olan tarafsızlık ve bağımsızlıktır.
 
YARGILAMAYI MAHKEME KiLiTLiYOR
 
Balyoz sanıklarının avukatı Celal Ülgen:

 
Mahkemeden bizim başlıca iki talebimiz var. Birisi Amerika’dan aldığımız raporlar ile YTÜ, ODTÜ'den alınan raporlar doğruysa Balyoz harekat planı sahte. Eğer yanlışsa Balyoz doğru diyoruz. Biz üniversite seçmiyoruz diyoruz. Bu noktada yargılamayı kilitleyen avukatlar değil mahkeme başkanının kendisidir. Maddi gerçeğin peşine düşmüyorlar. Devletin resmi görüşü acaba zarar görür mü şeklinde düşünmemeliler. Tanık dinletmekten vazgeçebiliriz. Bu raporları istedikleri yere sevk edip bilimsel gerçeklere uygun olup olmadığını sorgulasınlar.
 
İKİ YILDIR SÜRÜYOR
 
20 Ocak 2010: Taraf Gazetesi 2002'de iktidara gelen AK Parti'yi devirmek için 2003'te hazırlanan 'Balyoz Güvenlik Harekât Planı'nı deşifre etti. Bir gün sonra soruşturma başlatıldı.
 
21 Ocak: Genelkurmay Başkanlığı, planın 1'inci Ordu Komutanlığı tarafından 5-7 Mart 2003 tarihleri arasında icra edilen plan semineri olduğunu açıkladı.
 
19 Şubat: Dönemin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'a ait olduğu iddia edilen ses kaydı internete düştü: "Silahlı Kuvvetler’de maalesef çürükler yüzünden bilgi sızması oluyor. Dimdik duracağız fakat her şeyin bir zamanı var. Olayları uzaktan seyrediyoruz anlamına gelmez, tamam mı?"
 
22 Şubat: İlk operasyon düzenlendi. Çetin Doğan, Süha Tanyeri, Ergin Saygun ve Özden Örnek'in de aralarında bulunduğu 40'a yakın isim gözaltına alındı.
 
24 Şubat: Mahkemeye sevk edilenlerden ilk tutuklamalar yaşandı. Tümamiral Ramazan Cem Gündeniz, Çetin Doğan ile emekli Korgeneral Engin Alan tutuklandı.
 
21 Haziran: Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Laboratuvarı ve TÜBİTAK'tan daha önce alınan raporlarla Balyoz Darbe Planı’ndaki imzaların gerçek olduğu bir kez daha onaylandı. TÜBİTAK, son incelemesinde de "Balyoz'daki belgeler gerçek" dedi.
 
19 Temmuz: İddianame, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edildi ve tamamı asker 196 sanık hakkında dava açıldı. 6 Aralık: Gölcük Donanma Komutanlığı İstihbarat Şubesi'nde yapılan aramalarda zemin altındaki gizli bölmelerde Balyoz Darbe Planı’na ilişkin derin ve ürkütücü senaryoları kapsayan 10 çuval belge ele geçirildi. 16 Aralık: Balyoz Darbe Planı davasının ilk duruşması başladı.
 
11 Şubat 2011: Davanın 13. duruşmasında mahkeme, Gölcük'te ele geçirilen yeni Balyoz belgelerine ilişkin tamamı asker 133 sanık hakkında tutuklama, 29 sanık hakkında da yakalama kararı verdi.
 
15 Mart: Darbe Planı ile soruşturmayı yürütmekle görevli 1. Ordu Başsavcısı Albay Bülent Münger'in de aralarında olduğu iddia edilen 5 askeri hukukçu, Balyoz değerlendirmesi yaparak darbe planını kabul eden şok açıklamalar yaptı. Münger, "Bu aysbergin görünen yüzü" dedi.
 
30 Mayıs: Eskişehir'de ele geçirilen Balyoz belgeleri ile ilgili Harp Akademileri Komutanı Orgeneral Bilgin Balanlı tutuklandı. Balanlı o tarihe kadar tutuklanan en yüksek rütbeli muvazzaf subay oldu.
 
4 Nisan 2012: Savcılık mütalaasını verdi, dava karar aşamasına geldi. İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal davayı basarak mahkemeye ağır hakaretlerde bulundu.
 
19 Nisan : Balyoz sanıklarının avukatları duruşmalarda avukatlık haklarının ellerinden alındığını öne sürerek bundan sonraki duruşmalara katılmayacaklarını açıkladı. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi, duruşmalara katılmayan sanık avukatları hakkında Silivri Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu.
 
3 Mayıs: Mahkeme, İstanbul Barosu’ndan sanıklara avukat tayin etmesini istedi. Baro bu talebi reddederken mahkemeyi 'hapis cezasıyla' tehdit etti.
 
4 Mayıs: 14 sanığı temsilen savunma yapacağını açıklayan avukat Haluk Pekşen de duruşmaya gelmedi. Pekşen'e telefonla da ulaşılamadı.
 
Kocasakal: Şüpheli değilim
 

Tartışmaların odağındaki İstanbul Barosu'na İzmir'den destek geldi. Eskişehir, Kocaeli, Bursa gibi bazı illerdeki barolardan avukatların da katılımıyla İzmir Cumhuriyet Meydanı’nda miting düzenlendi. Burada konuşan İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal, “Şu an huzurunuzda özel görevli mahkemenin suç duyurusuyla şüpheli sıfatıyla bulunuyorum ama biz şüpheli falan değiliz” dedi. Kimseyi tehdit etmediklerini ve hiçkimsenin tehdidine boyun eğmeyeceklerini kaydeden Kocasakal, "Önce özel yetkili mahkemeler kaldırılacak sonra yargı bağımsızlığı tesis edilecek. Bu olana kadar bizlere, durmak, yılmak, boyun eğmek yok. Bizlerin asla efendisi olmayacak, bunu kafanızdan çıkarın" ifadelerini kullandı. İzmir Barosu Başkanı Sema Pekdaş ise bu mahkemelerin demokrasi ve hukuk devletinde yerinin bulunmadığını ileri sürdü. Avukatlara İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ve CHP milletvekilleri de destek verdi.
 
bugün


Bu haber 1,092 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,845 µs