En Sıcak Konular

Erdoğan: Niçin teröristin önünde canlı kalkan olmuyorlar?

5 Mayıs 2012 15:22 tsi


AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Askerin önüne, polisin önüne dikiliyorlar, canlı kalkan oluyorlar. Sizin bu kadar cesaretiniz, vicdanınız, bu kadar arzunuz var da niçin terörün, teröristin önünde bunlar canlı kalkan olmuyorlar. O kalleş intihar bombacılarının önünde neden canlı kalkan olmuyorsunuz. Bingöl'de şehit Hatice Belgin kardeşimiz, yanındaki çocukları için, sokaktaki vatandaşlar için canlı bombanın üzerine kapaklanarak daha büyük faciayı önleyebiliyor. Eğer Hatice Belgin'in yüzde biri, binde biri kadar yüreğin, cesaretin, annelik şefkatiniz varsa güvenlik güçlerinin önünde değil, gidip o kanlı terörün, teröristin, o kalleş intihar bombacılarının önünde canlı kalkan olun'' dedi.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Ey CHP, ey MHP, ey BDP, sizin belediyeleriniz var, sizin büyükşehir belediyeleriniz var, AK Partili belediyeler devletten ne ödenek alıyorsa aynı oranda o belediyeler de alıyor, peki Allah aşkına ne yaptınız, ne ürettiniz?'' dedi.

AK Parti'nin Yüreğir Kapalı Spor Salonu'nda düzenlenen Adana İl Kongresi'nde konuşan Erdoğan, Adanalılar'a partisine verdikleri destekten dolayı teşekkür etti.

AK Parti'nin kurulduğu günden beri hizmet siyaseti yapan, hizmet ve eser üreten bir parti olduğunu belirten Erdoğan, ''AK Parti, ayrıştırarak, bölerek değil, nifak tohumları ekerek değil, birleştirerek, kucaklaştırarak, kardeşliği ve kardeşlik hukukunu yücelterek siyaset üreten bir partidir. İşte Adana bunun en güzel örneğidir'' diye konuştu.

Adana'da her zaman hizmetleriyle konuştuklarını ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:

''Biz Adana'ya her zaman eserlerimizle, yatırımlarımızla geldik. Biz Adana'ya laf değil, şiddet değil, tahrik ve nifak tohumları ekerek değil iş üreterek, hizmet üreterek, eser üreterek geldik. Bildiğiniz gibi 12 Haziran seçimleri öncesinde Adana'da seçim bürolarımıza, milletvekili adaylarımıza, parti merkezlerimize pek çok saldırılar yapıldı. Biz Adana'da seçimi kaybedeceklerini anlayıp silahla, sopayla, taşla, molotofla yapılan çirkefçe saldırılara asla prim vermedik. Şunu buradan bir kez daha altını çizerek söylüyorum, AK Parti, AK Parti'nin teşkilatı, AK Parti'nin gençleri, silahla, sopayla, taşla, motolofla değil, fikirleriyle, projeleriyle, hedefleriyle, vizyonuyla konuşurlar. Bu anlayışla 80 vilayette kardeşlik ve dayanışma içinde ürettiğimiz eserleri aynı oranda Adana'da da ürettik, Adana'ya da kazandırdık.''

Kongrenin ardından 606 yataklı Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ni hem de 442 milyon lira tutarında 77 kalem kamu ve özel sektör yatırımının açılışını gerçekleştireceklerini anlatan Erdoğan, dün Kahramanmaraş'ta 1 milyar lira tutarında 98 kalemde 341, önceki hafta Bursa'da 1 milyar 300 milyon lira tutarında 61 yatırım ve hizmetin toplu açılışını yaptıklarını belirtti.

-''İktidarı bir rant aracı olarak görüyorlar''-

Erdoğan, Cumhuriyet tarihinde görülmedik yatırımlar gerçekleştirdiklerini ifade ederek, ''Ben buradan, Adana'dan diğer partilere, diğer partilerin yönetimlerine soruyorum, siz değerli kardeşlerim de şöyle başlarını iki elinin arasına alsın, hep beraber soralım bu soruyu, ey CHP, ey MHP, ey BDP, sizin belediyeleriniz var, sizin büyükşehir belediyeleriniz var, AK Partili belediyeler devletten ne ödenek alıyorsa aynı oranda o belediyeler de alıyor, peki Allah aşkına ne yaptınız, ne ürettiniz?'' diye sordu.

Erdoğan, şöyle devam etti:

''29 Mart 2009'dan bugüne kadar 3 sene içinde belediyecilik görevini üstlendiğiniz illerde o illere, o vatandaşlarımıza hangi eseri, hangi hizmeti, hangi büyük yatırımı götürdünüz? Belediyecilik bir anlamda iktidar provasıdır. Yerel yönetimlerde başarılı olamayanların merkezi yönetimde başarılı olması mümkün değil. Belediyedeki hizmetiniz, hizmet anlayışınız aslında iktidar vizyonunun bir göstergesidir. Peki bunların belediyelerinde ne var? Bunların belediyelerinde işte Antalya'da olduğu gibi, işte Ankara Yenimahalle'de olduğu gibi bizzat kendilerinin itiraf ettiği yolsuzluk var. İşte Diyarbakır'da belediye başkan yardımcılıklarını kim yapıyor diye bir sorarsanız size gerçek cevaplar gelir. Bunların belediyelerinde rant kavgası var. Bunların belediyelerinde kendilerinin de 'yamyamlık' diye ifade ettiği kadrolaşma var. Onlar söylüyor ben söylemiyorum. Bizzat belediye başkanları söylüyor, ben söylemiyorum. Bunlar belediyeciliği nasıl bir rant aracı olarak görüyorlarsa işte aynı şekilde Türkiye'yi yönetmeyi de iktidarı da bir rant aracı olarak görüyorlar.''

Kongreye Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, Sağlık Bakanı Recep Akdağ, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, AK Parti Adana milletvekilleri de katıldı.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Bütün milletin malı olan 29 Ekim ve 30 Ağustos gibi törenlerin bütün yükü Silahlı Kuvvetlerimize yıkılmıştı. Tarihimizin bu önemli dönüm noktaları sadece askeri yönleriyle öne çıkartılmış, zorunlu resmi törenlere mahkum edilmiş, onun gerisindeki milli ruh ve heyecan geri plana itilmişti. Biz ulusal ve resmi bayramlarımızla mahalli kurtuluş günleri gibi bütün tarihi günlerin üzerindeki koyu, resmi perdeyi ve askeri görüntüyü kaldırıyoruz'' dedi.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Askerin önüne, polisin önüne dikiliyorlar, canlı kalkan oluyorlar. Sizin bu kadar cesaretiniz, vicdanınız, bu kadar arzunuz var da niçin terörün, teröristin önünde bunlar canlı kalkan olmuyorlar. O kalleş intihar bombacılarının önünde neden canlı kalkan olmuyorsunuz'' dedi.

AK Parti'nin Yüreğir Kapalı Spor Salonu'nda düzenlenen Adana İl Kongresi'nde konuşan Başbakan Erdoğan, CHP ve MHP ile ilgili konuşmayacağını belirterek, ''CHP'ye bir şey söylemeyeceğim, onların derdi, onların kendi içlerindeki muhalefeti, kavgası, çatışması, tartışması zaten kendilerine yetiyor. Aynı şekilde MHP'ye de söyleyecek sözüm yok. Zaten Sayın Bahçeli önceki gün arabasıyla poz verirken ne dedi? 'Araba da eski, biz de eskiyiz' dedi. Bu MHP'nin durumunu özetlemektir'' diye konuştu.

Ancak, BDP ve yöneticilerine bir çift sözü olduğunu ifade eden Erdoğan, BDP'nin Doğu ve Güneydoğu'da başta Diyarbakır olmak üzere bazı il ve ilçelerde BDP'li belediye başkanlarının görev yaptığını söyledi.

Türkiye'nin 81 iline cesaretle gittiğini, fırsat buldukça ilçelere kadar giderek oralarda incelemelerde bulunduğunu, yatırımları yerinde teftiş ettiğini anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:

''Hakkari'yi gördüm, Diyarbakır'ı gördüm, Van'ı, Batman'ı, Şırnak'ı, Siirt'i gördüm. İnanın 3 yıldır taş üstüne taş konmamış. Hakkari'de şehrin ortasından kanalizasyon akıyor. Benim Hakkari'de yaşayan kardeşim affedersiniz bu kanalizasyonun aktığı yerlerde o kokuyu teneffüs etmeye mahkum mu? O pisliklerin içerisinde gezmeye mahkum mu? Onlar insan değil mi? Çöpler toplanmıyor, şehrin ortasında duruyor. Özgürlüklerden bahseden BDP yönetimleri biraz da insana saygıdan bahsetseler çok şey olacak ama böyle bir şey ne yazık ki bunların dünyasında yok. İnsana saygı yok. İnsanca yaşanabilecek bir zemini hazırlamak yok. İşte bunu çözmemiz gerekiyor.

Öyleyse ben BDP'ye gönül veren kardeşlerime sesleniyorum, gelin bu süreci iyice bir çek edin. Artık bu yanlışları tekrarlamayalım. Bir belediyenin yapması gereken asgari hizmet bile vatandaşa götürülmüyor. Benim oradaki vatandaşıma, oradaki kardeşime bu reva mıdır? Korkutarak, duygularını istismar ederek, tehdit ederek, kepenkleri kapattırarak, ekmekleriyle oynayarak oradaki insanların oyunu alacaksın, göreve geleceksin ama yapman gerekenin asgarisini bile yapmayacaksın. Bu beyefendilerin, bu hanımefendilerin çok daha önemli işleri var. Bunların millet umurunda değil, bunların vatandaş umurunda değil, Kürtlerin meselesi, Kürtlerin acısı bunların asla derdi, meselesi, kaygısı değil. Belediye başkanları, milletvekilleri, teşkilatları, hatta bizzat genel başkanları sadece ve sadece tahrik siyaseti üretmeyi, sadece ve sadece nifak tohumları ekmeyi biliyor, başka bir şey bilmiyor.''

-''Bunlarda vicdan yok''-

BDP'li yöneticilerin ABD'ye gittiğini anımsatan Erdoğan, ''(PKK bir terör örgütü değildir) diye açıklama yaptılar. Daha önceki gün BDP'nin eş başkanı bir TV kanalına çıkıyor 'Dağa çıkmış PKK'lı asla teslim olmamalı' diyor. Bakın bunlarda en başta vicdan yok vicdan. Bunların vicdanları kurumuş, iflas etmiş. Bunlar dağdaki teröristin, dağdaki kandırılmış, robota çevrilmiş gençlerin kanından besleniyorlar. Vicdanı olan, yüreğinde zerre kadar merhameti olan, en küçük acıma duygusu olan ölmenin ve öldürmenin ne kadar acı olduğunu, yavrusunu yitiren bir annenin nasıl bir sızı duyduğunu hissedebilen bir insan altını çiziyorum, çıkıp da böyle bir açıklama yapmaz. Dünyanın hiçbir yerinde terörü, öldürmeyi yücelten teşvik eden birine aklı başında denmez ve denemez'' dedi.

Kandırılıp dağa çıkarılan gençlerin nasıl bir ortamda yaşadıklarının bugün artık büyük ölçüde bilindiğini ifade eden Erdoğan, ''Bu gençler yerin 150 metre derinliğinde yaşama mahkum ediliyor ve oradan çıkarıldıkları zaman farklı bir dünyaya farklı bir şekilde çıkarılıp ondan sonra kendilerine hedefler veriliyor, 'öleceksin, öldüreceksin' yapılan iş bu. Oralardan kaçmak isteme fırsatını buldukları zaman da maalesef bunu başaramıyorlar, o zaman da öldürülüyorlar. O bayan teröristlerin öldürüldüğü gibi, diğer genç teröristlerin öldürüldüğü gibi. Maalesef bunu yapıyorlar'' diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

''İnsanlık dışı koşullarda yaşadıklarını artık bizler biliyoruz. Bütün görüntüleriyle hepsi elimizde biliyoruz. Kendi içlerinde nasıl infazlar yaptıklarını, kendi yöneticilerini bile nasıl acımasızca kurşuna dizdiklerini artık herkes biliyor. Örgütteki baskıya, tacize, insanlık dışı muameleye isyan edip örgütten kaçan, yakalanıp haftalarca işkence gören sonra da öldürülüp bilinmeyen yerlere gömülen, annelerden babalardan dahi saklanan cinayetleri artık herkes biliyor ve görüyor.

Bizim askerimiz mağaradaki teröristi 'seni annene götüreceğiz' diye ikna ediyor. Çocuk yaştaki terörist 5 yıldır annesini görmediğini söyleyerek ağlamaya başlıyor. Doğu'da, Güneydoğu'da yüzlerce anne gözünü dağ yoluna dikmiş sabahtan akşama, akşamdan sabaha çocuğunun yolun gözlüyor ama bu beyefendiler, bu hanımefendiler, bu savaş baronları 'terör örgütü değil' diyerek, 'asla teslim olmasınlar' diyerek bu annelerin acısını, hasretini ayaklar altına alarak Kürtlerin acısıyla adeta dalga geçiyorlar.

Kalkıyorlar askerin operasyon yaptığı bölgelerde canlı kalkan olarak askerin önüne, polisin önüne dikiliyorlar. Sizin bu kadar cesaretiniz, vicdanını, bu kadar arzunuz var da niçin terörün, teröristin önünde bunlar canlı kalkan olmuyorlar. O kalleş intihar bombacılarının önünde neden canlı kalkan olmuyorsunuz? Bingöl'de şehit Hatice Belgin kardeşimiz yanındaki yavruları için, sokaktaki vatandaş için, o koskoca yüreğini ortaya koyarak canlı bombanın üzerine kapaklanarak daha büyük bir faciayı önleyebiliyor. Eğer Hatice Belgin'in yüzde biri, binde biri kadar yüreğiniz, vicdanınız, cesaretiniz, annelik şefkatiniz varsa güvenlik güçlerinin önüne değil gidin o kanlı terörün, o kanlı teröristin, o kalleş intihar bombacılarının önünde canlı kalkan olun.

Bunu yapamazlar, bunlar böyle yürekli, böyle vicdanlı eylemleri yapamaz, nifak ve tahrik içermeyen hiçbir söz söyleyemezler. Çünkü bunlar sırtlarını dayadıkları örgütün baskı ve korkusuyla ancak ayakta durabildiklerini kendileri de çok iyi biliyorlar. Arkalarındaki kanlı terör örgütünün tehdidi bittiğinde Kürt kardeşimin bunlara cesaretle karşı çıkacağını çok iyi biliyor. Gençler ölmezse, öldürmezse, kan akmazsa, göz yaşı sel olup bu ülkede akmazsa bunlar bu ülkede siyaset yapamazlar, istismar siyasetini bu ülkede sürdüremezler. İşte bunların belediyelerde de yaptıkları bu. Benim Hakkarili kardeşimi çamura, kanalizasyona, toza, pisliğe mahkum ediyor, ondan sonra arkalarına terör örgütünü almak suretiyle adeta cambaza bak diyorlar.''

''Birileri çıkmış 'Hükümet güvenlik politikalarına yeniden döndü' diyerek, hem bizim hem güvenlik güçlerimizin terörle mücadele azmini kırmaya çalışıyor'' diyen Erdoğan, Hükümet olarak hiç bir zaman güvenlik politikalarını tek çare görmediklerini, hiç bir zaman 'tek çare askerdir, tek çare polistir' demediklerini söyledi.

Erdoğan, ''(Bu işin psikolojik boyutu var, bu işin sosyolojik boyutu, ekonomik boyutu var, diplomasi, diplomatik boyutu var, uluslararası camiada da bununla mücadele şart) dedik. Bunlar hep bizim dönemimizin ortaya getirdiği uygulamalar. Bir kere şunu herkes iyi bilsin; topraklarımıza yönelik her türlü saldırıya, vatan toprakları içinde silahıyla illegal şekilde dolaşan her teröriste, her eşkıyaya karşı biz yılmadan, yıkılmadan, taviz vermeden, geri adım atmadan mücadele edeceğiz. Fakat siyasette samimiyseler, siyasette samimi olanlarıyla müzakere ettik, yine ederiz. Mücadele başka, müzakere başka. AK Parti bu işin siyasetini gayet iyi bileceği gibi, devlet yönetiminin ne olduğunu da zaten son 9,5 yılda ortaya koymuştur. Her imkanı seferber ederek, askerimizi, polisimizi mücadelesinde, her adımda destekleyerek, vatanımıza, bayrağımıza yönelik her saldırıya misliyle cevap vereceğiz. Bunları yaparken, demokrasiden, insan haklarından, hukuktan asla ve asla taviz vermeyeceğiz'' ifadelerini kullandı. ,

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, tüm milletin malı olan 29 Ekim ve 30 Ağustos gibi törenlerin bütün yükünün TSK'ya yıkıldığını belirterek, ''Tarihimizin bu önemli dönüm noktaları sadece askeri yönleriyle öne çıkartılmış, zorunlu resmi törenlere mahkum edilmiş, onun gerisindeki milli ruh ve heyecan geri plana itilmişti. Biz ulusal ve resmi bayramlarımızla mahalli kurtuluş günleri gibi bütün tarihi günlerin üzerindeki koyu, resmi perdeyi ve askeri görüntüyü kaldırıyoruz'' dedi.

AK Parti'nin Yüreğir Kapalı Spor Salonu'nda düzenlenen Adana İl Kongresi'nde konuşan Erdoğan, terör örgütü ve uzantılarının, ''tek dil'' dediğinden bahsettiğini ancak kendisinin hiçbir zaman ''tek dil'' ifadesini hiçbir yerde kullanmadığını söyledi.

Afyonkarahisar'dan yola çıktıklarında da Bilkent Üniversitesi'nde kuruluş manifestolarını açıkladıkları gün de bu ifadeyi kullanmadığını ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:

''Ve ben o zaman 4 tane kırmızı çizgimizin olduğunu söyledim. 3 tane de yine, ayrıca detay olarak üzerinde çalıştığımız ilkelerimizden bahsettim. Neydi o 4 tane temel çizgi, başlık? Bir, 'tek millet' dedik. Çünkü biz ayrışmaya karşıyız, bölücülüğe ve bölünmeye karşıyız. Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Gürcüsüyle, Abazasıyla, Romanıyla, Boşnakıyla, Arnavutuyla biz biriz, beraberiz. Ve ne dedik, 'Yaratılanı Yaradan'dan ötürü severiz' dedik. Bizde ayrımcılık yok, tek millet. İki, biz işte burada da gördüğünüz gibi 'Tek bayrak' dedik. Tek bayrak ve bizim bu bayrağımıza laf söyletmeyiz. Bu bayrağımızın rengi şehidimizin kanıdır. Hilal, bağımsızlığımızın ifadesidir. Yıldızlar şehitlerimizin nişanesidir. Ama terör örgütü ve uzantıları, ne yazık ki bayrağımıza karşı saygısızlıkta sürekli yarış halindeler. Bu bayrak sizi niçin rahatsız ediyor?Üçüncüsü, tek dindir. Dil değil, din, din. Bunu söyledik.''

-''Devletin içinde devlete müsaade etmeyeceğiz''-

Tek devlet ilkesini önemsediklerini vurgulayan Erdoğan, devletin içinde devlete müsaade etmeyeceklerini belirtti.

Etnik milliyetçiliğe hayır dediklerini kaydeden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bizde etnik milliyetçilik olmayacak. Ben Türküm ama ben tüm diğer etnik unsurları Allah için severim ve onlara saygı duyarım. Aynı şekilde benim Kürt kardeşim de beni bu şekilde sever ve bana saygı duyar. Roman da aynı şekilde.

Bizde dinsel milliyetçilik de yok. Yani biz, ben Müslümanım ama ben Müslüman olmayana da en az Müslümana duyduğum saygı, en az Müslümanın güvencesi kadar onların da güvencesini sağlamakla mükellefim. O Hristiyan olabilir, Musevi olabilir, ateist olabilir, ne olursa olsun. Onun da güvencesini korumak, sağlamak bizim görevimiz.''

Etnik milliyetçilik, dinsel milliyetçilikle birlikte bölgesel milliyetçiliğe de hayır dediklerini vurgulayan Başbakan Erdoğan, ''Yani git bütün yatırımları Batı'ya yap, Doğu'yu, Güneydoğu'yu koy bir kenara, olmaz. 780 bin kilometrekarelik vatan topraklarının bütününe biz hizmeti götüreceğiz'' dedi.

-''Ülkede kalkınmayı artık tamamen bir dengeye getirelim''-

Bir teşvik paketi çıkardıklarını ve bu pakette Türkiye'yi 6 bölgeye ayırdıklarını ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:

''Ama bölgesel teşvikten vazgeçtik şimdi tüm il teşvik yasasını çıkardık. Niye? Derdimiz, ülkede kalkınmayı artık tamamen bir dengeye getirelim. Onun için birinci bölge, ikinci, dört, beş, altı... Tabii beş, altıncı bölgeler çok geri. Bunları ayağa kaldırmamız lazım. Bunları ayağa kaldırdığımız zaman ne olacak, o bölgelerden dörde, üçe, ikiye, bire doğru göç olmayacak. Şimdi Adana ikinci sırada ama yanında Osmaniye beşinci sırada. Şimdi Adanalı kardeşlerim diyorlar ki 'Buradan Osmaniye'ye kaçış olur.' Hiç üzülmeyeceksiniz. Niye? Çünkü Osmaniye dün senin ilçendi. Şimdi Osmaniye ayağa kalktığı zaman, çıta yükseldiği zaman Osmaniyeli Adana'ya gelmeyecek, o yine orada kalacak, niye? Çünkü güçlü bir Osmaniye olduğu zaman niye gelsin Adana'ya, orada kalacak. Ve bundan üzülmeyeceğiz.''

Başbakan Erdoğan, bütün bu adımları atarken, hiçbir zaman basit çıkar hesaplarının, popülist yaklaşımların içinde olmayacaklarını vurguladı.

-''Daha özlü kutlamalar yapılmasını sağlayacak bir düzenleme getirdik''-

Erdoğan, bugün Resmi Gazete'de yayımlanan ulusal bayramların kutlanmasına ilişkin yönetmeliğe de değinerek, bu konuda daha önce kendilerini üzen spekülasyonların söz konusu olduğunu belirtti.

Ulusal ve resmi bayramlarla mahalli kurtuluş günleri törenlerinin daha önce 3 ayrı yönetmeliğe göre yapıldığına işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:

''Bundan sonra bu törenlerin 3 ayrı yönetmeliğe göre yapılması artık kalkıyor. En basit bir törende dahi bütün kamu kurumlarıyla çocuklarımız adeta günlerce seferber ediliyor, birbirinin tekrarı olan müsamere tarzı gösteriler sergileniyor. Bütün milletin malı olan 29 Ekim ve 30 Ağustos gibi törenlerin bütün yükü Silahlı Kuvvetlerimize yıkılmıştı. Tarihimizin bu önemli dönüm noktaları sadece askeri yönleriyle öne çıkartılmış, zorunlu resmi törenlere mahkum edilmiş, onun gerisindeki milli ruh ve heyecan geri plana itilmişti. Biz ulusal ve resmi bayramlarımızla mahalli kurtuluş günleri gibi bütün tarihi günlerin üzerindeki koyu, resmi perdeyi ve askeri görüntüyü kaldırıyoruz.

Bu etkinliklerin gerisindeki milli ruha ve heyecana uygun şekilde, her vatandaşımızın kendini içinde bulabileceği sadelikte gerçekleştirilmesini sağlayacak bir düzenlemeyi bugün hayata geçirmiş bulunuyoruz. Hiçbir cazibesi olmayan müsamere tarzı gösteriler yerine kamu personelini ve çocuklarımızı yıpratmayacak, daha sade, daha özlü kutlamalar yapılmasını sağlayacak bir düzenleme getirdik. Mahalli kurtuluş günleri ve diğer tarihi gün kutlamalarında bilimsel toplantı, konferans, sergi, yarışma, tiyatro, halk oyunu gösterileri ve konserler gibi etkinliklere yer verilecek. Bundan sonra 29 Ekim ve 30 Ağustos'ta hem cumhurun başı hem de ordumuzun başkomutanı olması hasebiyle tebrikleri Sayın Cumhurbaşkanımız kabul edecek, resepsiyonları da kendisi verecek. Demokratikleşme ve sivilleşme yönünde önemli bir adım olan bu düzenlemenin de ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum.''

Yarın önce Gaziantep'e giderek İl Kongresi'ni gerçekleştireceklerini, ardından da Kilis'te Suriyelilerin kaldığı konteyner kampını ziyaret edeceklerini bildiren Erdoğan, ''Bizim hiç kimsenin toprağında gözümüz yok, hiçbir ülkenin içişlerine karışmak gibi bir niyetimiz yok ama biz Osmanlı'dan aldığımız güçle, ilhamla, cesaretle, dünyanın her neresinde olursa olsun, mazlumlara, mağdurlara kucak açmış bir millet olarak, aynı şekilde mazlumun, mağdurun hakkını savunmaya devam edeceğiz'' diye konuştu.

A.A.



Bu haber 827 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,650 µs