Yeni Anayasa 'ama'sız olacak
24 Nisan 2012 16:43 tsi
Başbakan Erdoğan, yeni yapılacak anayasanın mevcut anayasadaki "ama"lardan arındırılmış olacağını söyledi
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Yeni anayasanın çok sarih olması, 'ama'lardan, 'ancak'lardan arınmış bir anayasa olması özellikle önem arz ediyor." dedi.
Recep Tayyip Erdoğan, 'Anayasanın Dili Sempozyumu'nda yaptığı konuşmada, diller arasında ayrımcılığa gitmenin ırkçılık olduğunu vurguladı. 'Türkçe ile felsefe yapılmaz', 'Türkçe ile bilim dili kurulmaz' şeklindeki bazı ifadeleri hatırlatan Erdoğan, "Bunların tamamı ırkçılık kokan açıklamalardır." ifadelerini kullandı.
Tarihte, Türkçenin kısırlaştırılmasına yönelik acımasız girişimler olduğunu söyleyen Erdoğan, "Türkçe tabi mecrasından çıkartıldı ve bir kalıba sokulmak istendi. Dünyadaki her dil başka dillerden ödünç kelimeler alırken, bu son derece tabi bir şey iken; Türkçe içindeki tüm yabancı kelimeleri ayıklamaya yönelik tasarruflarda bulunuldu. Mesela, merhum Nihat Sami Banarlı'nın bu konuda çok güzel bir tespiti vardır. Gençlik yıllarımızda bir sohbetinde kendisini dinlediğimizde onu söylüyordu. Hatta 'Türkçenin Sırları' kitabında da ona bir atıfta bulunur: 'Ketebe, yektübü Arab'ındır; kitap, kâtip benimdir' diye bir yaklaşımı vardır. Gerçekten çok farklı bir tespit ve yaklaşım. Nitekim kitabı, kâtibi dışlayanlar, örneğin kâtibin yerine sekreteri getirenler sanki Türkçeden bir kelime ürettiler. Hiç alakası yok, ithal bir kelime. Kâtibe düşmanlık niyeydi diye baktığımız zaman, aslı belli oluyor zaten." diye konuştu.
"ANAYASAMIZIN DİLİ MANA NOKTASINDA AÇIK, SARİH OMADIĞI İÇİN TÜRKİYE BÜYÜK SIKINTILAR YAŞADI, YAŞIYOR"
Anayasa ve yasaların dili ile ilgili meselenin sadece zahirden, görünenden ibaret olmadığını kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti: "Meselenin bir de mana yönü var ki, asıl mana yönünün son derece önemli olduğuna inanıyorum. Ne yazık ki anayasamızın dili mana noktasında açık, sarih olmadığı için Türkiye çok büyük sıkıntılar yaşadı ve yaşıyor. Eskilerin güzel bir sözü var, 'efradını cami, ağyarını mani olmak.' Anayasamızın dili zaman zaman karşımıza çıkan meselelerde efradını cami ağyarını mani olmadı. Örneğin 367 meselesinde anayasanın dili ciddi şekilde istismar edildi. Mana son derece açıkken, lafız farklı yerlere çekilmek suretiyle Türkiye'ye ağır bedeller ödetildi. Aynı şekilde 1982 Anayasası ama ancak kelimesinin sıkça kullanılması ile özgürlükleri tesis eden değil daraltan bir anlam sergiliyor. Yeni anayasanın çok sarih olması, 'ama'lardan, 'ancak'lardan arınmış bir anayasa olması özellikle önem arz ediyor. Anayasa'nın Dili Yunus Emre'nin dili olmak zorundadır. Yunus Emre, süt gibi arı Türkçesi ile sınırları, zamanı, kültürleri, kıtaları aşan bir mana ortaya koymuştur. Diyor ki Yunus Emre; 'Sözü bilen kişinin yüzünü ak ede bir söz. Sözü pişirip yiyenin işini sağ ede bir söz. Söz ola kese savaşı, Söz ola bitire başı, Söz ola ağulu aşı, Yağ ile bal ede bir söz.' Türkçe Yunus Emre'nin elinde, dilinde, gönlünde bu kadar sadelikle bu kadar netlikle bu kadar engin bir manayı verebilen bir dildir. Yahya Kemal de şöyle diyor: 'Bu dil ağzımda annemin sütüdür'. İşte süt gibi arı, süt gibi beyaz bu dille istismar edilmeyecek, farklı yerlere çekilmeyecek, özgürlükten başka anlam taşımayacak bir anayasa dili kurmak mümkündür. İnşallah bunu da başaracağız."
"ANAYASANIN DİLİ MUHAYYİLEMİZE VE ÖZGÜRLÜKLERİMİZE SINIR KOYMAYACAKTIR"
Sadece hukukçuların, siyasetçilerin, uzmanların anladığı bir dil ile değil; millete ait, milletin dili ile ve milletin anlayacağı dil ile bir Anayasa oluşturacaklarını söyleyen Erdoğan, "Dilimiz dünyamızın sınırlarıdır. Anayasanın dili, dünyamıza, muhayyilemize özellikle de özgürlüklerimize sınır koymayacaktır. Tam tersine Anayasa dili ile ihtiva ettiği mana ile kucaklayıcı olacak, kuşatıcı olacak, 75 milyonun, herkesin, 'benim anayasam' diye sahipleneceği bir anayasa olacak." ifadelerini kullandı.
Bu haber 627 defa okundu.
Yorumlar
+ Yorum Ekle