Türkiye: 0 Suriye: 1 Maçın bitmesine kalan süre: 6 ay, 3 hafta, 1 gün

16 Nisan 2012 00:01 tsi
Ne yapalım, yalan mı söyleyelim? iyibilgi Ankara

iyibilgi Ankara

Şu sıralar Türk dış politikası en ağır eleştirileri, “komşularla sıfır sorun” politikasından alıyor. Bundan haklılık payı var elbette ama özellikle Suriye dosyasında durum daha sıkışık görünüyor.

Bununla yüzleşmek şart: İşler Ankara’nın istediği gibi gitmedi. Bu konudaki savrulmanın en pratik örneği Suriye’den Türkiye sınırına atılan birkaç kurşunun NATO davetiyesine dönüşmesiydi.

Bu orantısız olduğu kadar “gerçekçi” bir yaklaşım değil. Ama kötüsü, Türk dış politika uygulayıcılarının elindeki araçların azaldığını da gösteriyor. Kuşkusuz NATO/Batı da bu durumun farkında ve “müttefiğimizi koruruz” açıklaması, aslında siyasi bir can simidi niteliğinde. Pratik açıdansa NATO’nun da yapabilecekleri sınırlı.

Ankara, Esad yönetiminin gidişine angaje olmuş durumda ve Batı da bu konuda aynı fikirleri taşıyor. Taşıyor ama müdahale noktasında Suriye’deki Şii-Sünni, Arap milliyetçiliği, bölgesel geçirgenlik noktalarından çok kaygılı. Yani silaha davranmayacakları görülüyor.

Bu aşamada şunu söylemek yanlış olmaz: Suriye muhalifleri Esad’ı aşacak durumda değiller ve uluslararası yapı da askeri açıdan kılını kıpırdatmayacak.

Geriye sadece Annan Planı ve BMGK’nın gözlemcileri kalıyor ki, bunlar da aslında zaman demek! Zaman ise Esad’a yarıyor.

Peki ama Esad böylece yerinde kalacak mı? Hayır. Fakat zamanlama önemli. Annan Planı teklemeye başladığında, Suriye’ye gidecek gözlemciler memnuniyetsizlik bildirmeye başladığında, S.Arabistan ve Katar gibi Arap ülkeleri daha bonkörleştiğinde, şimdiden lafları yuvarlamaya başlayan Çin “artık tamam” dediğinde ve Rusya istediğini aldığında..

Ve en önemlisi ABD seçimi sona erdiğinde Esad’ın nefesi de daralmaya başlayacak.

Bunlara bakınca, “daha çok bekleriz” demek mümkün ama şu anki durum zaten “beklenmediği” için ortaya çıkmış bulunuyor.

www.iyibilgi.com

Bu haber 3,443 defa okundu.