En Sıcak Konular

Kılıçdaroğlu: Zam zam zam R.T. Erdoğan

3 Nisan 2012 17:33 tsi
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında İktidarı din tacirliği ile suçladı. Yapılan zamları eleştiren Kılıçdaroğlu Ak Parti'yi statükoculukla suçladı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ''Eğer din kisvesi altında dinin içini boşaltırsan buna karşı çıkacak olan parti, CHP'dir'' dedi.

Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasının başında vefat eden sinema oyuncusu Ekrem Bora ile Eskişehir'de meydana gelen göçükte hayatını kaybeden vatandaşlara Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı dileyerek başladı.

Haftasonu İzmir'de metro açılışı yaptığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, metrodan ilk bahseden ve hayata geçirenlerin CHP'li belediyeler olduğunu söyledi.

CHP'li belediyelerin olayları ve sorunları önceden gören, çözüm üretmek için de erken davranan yöneticiler olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, ''İzmir'e baktın kendi olanaklarıyla metrosunu yapıyor, açıyor. Haziran-Temmuz'da bir bölüm daha açılacak. Bir de Ankara'ya İstanbul'a bakın.

İki beceriksiz yönetici metro işini yapamadılar, Ulaştırma Bakanlığı bile dedi ki 'pes ya siz yapamıyorsunuz. Artık bundan sonra ben yapacağım'.

Bir İzmir'e bakın, bir İstanbul'a, Ankara'ya bakın. Bir öz kaynakların hesabını veren belediyeye bakın bir de beceriksiz olan iki yönetime bakın. Şimdi bu becerikli yöneticimiz 397 yıl hapisle yargılanıyor. İnsaf..'' diye konuştu.

Antalya'ya yaptığı ziyarete de değinen Kılıçdaroğlu, burada Büyükşehir Belediyesince yapılan parkın açılışını gerçekleştirdiğini anlattı. Kılıçdaroğlu, ''Büyükşehir Belediye Başkanımıza biraz sitemlerimi ifade ettim.

'Kardeşim sana ne böyle deniz kenarında güzel, büyük parklar yapıyorsun. Burayı ranta açsaydın, dünyalığını yapsaydın, Recep Tayyip Erdoğan seni el üzerinde taşırdı' dedim. Sen niye halka hizmet ediyorsun? dedim'' şeklinde konuştu.

Kılıçdaroğlu, pazar günü Eskişehir'e giderek İnönü Zaferi'nin yıldönümü törenlerine katıldığını da belirterek, şöyle konuştu:

''Biz İsmet İnönü'ye ne verdik? Sadece ve sadece bir soyadı verdik. İnönü'de kazandığı zaferin bir göstergesi olarak ona İnönü soyadını verdik. Mal, mülk edinmedi, dünyalık yapmadı, çoluk çocuğuna gemicikler almadı, her kuruşun hesabını verdi.

Halka hizmet etmeyi onurlu bir görev kabul etti. Ve bizim bağımsızlık savaşımızda çok önemli bir kilometre taşına imza attı, İnönü Zaferi'ni kazandı.

Düşman toplarının sesi Ankara'dan duyulurken, Ankara'da 'acaba başkenti Kayseri'ye mi taşıyalım' diye tartışılırken Dersim mebusu, Recep Tayyip Erdoğan duysun, Dersim mebusu 'Biz buraya savaşmaya geldik, kaçmaya değil' demiştir.

Onlar halka hizmet ettiler, ülkeyi düşündüler. Okuma-yazma oranı yüzde 3. Sıtma her tarafı sarmış. Binlerce çocuk yetim kalmış. 1921'de Çocuk Esirgeme Kurumu'nu kuruyorlar.

Ve yolsuzluk yapanlardan hesap sormaktan da geri kalmıyorlar. Üç kez Yüce Divan'a gönderiyorlar. Çünkü biliyorlar ki bu fakir fukaradan toplanan her kuruş verginin hesabını vermek onurlu bir görevdir. Böyle bir anlayışları var.''

''Tereyağından kıl çeker gibi her sorunu çözebiliriz''

Toplumun tüm kesimlerinin dertleri olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, sorunlarının çözüm adresinin CHP olduğunu söyledi. Hiçbir sorundan çekinmediğini ve kaçmadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, en ağır sorunların altına omuzlarını, gövdelerini koymaya hazır olduklarını, dünyalık yapmak için değil sorun çözmek için iktidar olmak istediklerini söyledi. Kılıçdaroğlu, ''Tereyağından kıl çeker gibi her sorunu çözebiliriz biz'' dedi.

Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin temel sorunun siyasi ahlak olduğunu vurgulayarak, bunun ülkenin dertleri için kafa yoran herkes gibi kendisini de endişelendirdiğini söyledi. Siyasi ahlakın olmadığı bir yerde sorunlara sağlıklı yaklaşılamayacağını, çözümlerin istismar edileceğini savunan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

''Türkiye'nin bugün en temel sorunlarından birisi siyasi ahlaktır. Ahlakın bu kadar deforme olduğu bir yerde halka gitmekten, halka anlatmaktan başka çaremiz yoktur. Sırça köşkte oturup bir ayak üstünde elli tane yalanı sıkılmadan söyleyen bir siyaset anlayışını tarihe gömmek zorundayız. Bu bizim görevimiz.

Bu kadar siyasi bir yozlaşma Türkiye Cumhuriyeti'nde yok. Biz bin yıldır bu topraklarda onurlu bir duruş sergiliyoruz. Halkla iç içeyiz, sorunları, dertleri beraber yaşıyoruz.

Acılarımızı beraber yaşıyoruz ve hepsini beraber paylaşıyoruz. Bizim kardeşliğimize müdahale ediyorlar, bölmek istiyorlar bizi. İnançlarımıza müdahale ediyorlar. Bütün bunların karşısında dik ve onurlu bir duruş sergilemek, her CHP'linin temel görevidir. Bunu hiç kimse unutmamalıdır.

Sadece kardeşliğimizi, birlikteliğimizi değil, inançlarımızın da içini boşaltıyorlar. Böyle bir anlayış olabilir mi? Siyasi ahlaktaki yozlaşma her şeyi getirir. Açıkça söylüyorum, içinde ahlaki değerlerden soyutlanmış bir din anlayışını Türkiye'ye getirmek istiyorlar.

Bunun başındaki adam da Recep Tayyip Erdoğan'dır. Bu siyasetimize yapılan en büyük kötülüktür, aynı zamanda inançlarımıza yapılan en büyük kötülüktür. Ahlaki değerlerin her yerde, her ortamda üzerinde durulması lazım. Ahlaki değerlerden soyutlanmış bir din olamaz.

O nedenle biz ahlakı her yerde her zaman öveceğiz ve ahlaklı olmayı da her zaman, her ortamda ısrarla ve kararlılıkla sürdüreceğiz. Ahlaksızlara karşı yapacağız biz bunu. Dik ve onurlu duruşumuzu sergileyeceğiz.''

Haramın, helalin ne olduğunun, kul hakkı yememenin çocuklara öğretilmesi gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, eğitimin temel felsefesinin bu olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, ''Eğer din kisvesi altında dinin içini boşaltırsan buna karşı çıkacak olan parti, CHP'dir. Herkes bunu iyi bilsin'' dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, zorunlu eğitimi 12 yıla çıkaran kanunun asıl kilit noktasının ''20 milyar dolarlık ihale'' olduğunu iddia ederek, ''20 milyar dolarlık hırsızlığa, sen kalkıp kutsal kitabımızı perdeleyemezsin'' dedi.

Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, zorunlu eğitimi 12 yıla çıkaran kanunun, ne Hükümet'in programında ne Milli Eğitim Bakanlığı'nın strateji planında ne de kalkınma planında bulunduğunu savundu. Kılıçdaroğlu, ''Beş adam çıkmış teklif vermiş. Hiçbiri eğitimci değil. Diyor ki 'Milletin istediğini yaptık.' İyi de milletin de haberi yok'' dedi.

Söz konusu kanunun kilit noktasının ''20 milyar dolarlık hırsızlık'' olduğunu iddia eden Kılıçdaroğlu, bu ihalenin neden Kamu İhale Yasası'nın kapsamı dışına çıkarıldığını sordu.

Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

''Kuran-ı Kerim'i, kutsal, baş tacı ettiğimiz, saygıyla açıp okuduğumuz kitabı, 20 milyar dolarlık yolsuzluğa peçe yaptılar. Din bezirganlığı var. Dini kullanarak yolsuzluk yapmaya meyli olanlar var. 20 milyar dolarlık hırsızlığa, sen kalkıp kutsal kitabımızı perdeleyemezsin. Buna karşı olacağız.

Hangi inançta vardır 20 milyar dolarlık hırsızlığa kutsal kitabı alet etmek, hangi inanç ve ahlakta vardır? Recep Tayyip Erdoğan'dan bir cümle bile yok. Din ticaretine gelince, kimse eline su dökemez. 20 milyar doları götüreceksiniz. Neymiş? 'Yönetmelikle belirlenecekmiş.'

Yönetmelik dediğiniz bir Bakanın iki dudağı arasındaki sözdür. Neden Parlamento'nun iradesinden çekiniyorsunuz? Kime peşkeş çekeceksiniz? Doymadı mı hala gözünüz? Bunu peçelemek için önergeyle Kuran'ı Kerim'i getirdiler, seçmeli ders diye.

Daha önce seçmeli ders olarak Arapça getirilmişti. Kanun mu çakırdılar, hayır. Talim Terbiye Kurulu kararını verdi, 'İlköğretimde Arapça seçmeli ders olabilir' dedi. Aynı şey Kuran için de yapılabilirdi. Talim Terbiye Kurulu karar verebilirdi. Ne yaptılar, kanunun içine koydular.

Neden, 20 milyar dolarlık ihaleyi gizlemek için. Bir insan, bir siyasal anlayış 20 milyar dolara kendi inançlarını pazarlayabiliyorsa, onlardan bu memlekete hayır gelmez.

İnançlara saygılı olmak, önce ahlaklı olmayı, ahlaklı olmak insana saygı duymayı, kul hakkı yememeyi, yüreğinde insan sevgisi olmayı gerektirir. Bunları bir tarafa atıyor, 20 milyar dolarlık ihaleyi oraya koyuyor ve 'Malı nasıl götüreceğim' diyorsunuz.''

''CHP'nin aile sigortası olsaydı, ölmezlerdi'

İzmir'de yaptığı bir konuşmayı anımsatan Kılıçdaroğlu, ''(Kuran-ı Kerim'i annelerimiz, ninelerimiz bir kılıfın içine koyar, onun etrafını süsler başucumuza asardı. Sonra onu zaman zaman alır, besmele ile açar, sessiz, sakin ortamda okuruz) demiştim.

'Vay siz Kuran'ı kılıfa koyuyor ve sadece duvara asıyorsunuz' dediler. 'Yürüyen yalan makinesi' dedim ya 'yalan' az, yeni isim bulmamız lazım. Evet, Recep Tayyip Erdoğan, biz Kuran'ı başımızın üzerinde taşırız, kılıfın içine koyar, yeri zamanı gelir alır okuruz.

Ona her zaman saygı duyarız. Sen bunu istismar edersen, ben sana 'Din tüccarı' dedim, yetmedi. Artık 'Din bezirganı' diyeceğim. Sen din bezirganısın'' diye konuştu.

Kuran-ı Kerim'in; ''Yalan söylemeyeceksin, iftira atmayacaksın, kul hakkı yemeyeceksin, riyakarlık yapmayacaksın'' dediğini belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

''Bunlardan hangisine sahipsin sen? Bana attığın iftiralar, söylediğin yalanlar... İnsaf, şu memleketin çektiği dertlere bakın. Yoksulların çektiği dertlere bakın. 8 yıllık kesintisiz eğitimin en temel noktası; yoksul çocukla, varlıklı ailenin çocuğu en sağlıklı rekabeti o sıralarda yapıyorlardı. Kimin yoksul ya da zengin çocuğu olduğu belli olmazdı. Bunun önünü kesiyorsun. 9 yaşındaki çocuk nasıl meslek seçecek?

Milletime söylüyorum: Ne diyordu Recep Tayyip Erdoğan, 'Yırtık ayakkabı ile İstanbul'a geldim.' Nerede yırtık ayakkabın? Milyarlara hükmediyorsun sen. Refah içinde yüzüyorsun. Yetmez mi o kadar para? Yedi sülalene yetecek kadar mal varlığı edindin. Hangi dinden, imandan bahsediyorsun. Soruyorum, kul hakkı yedin mi yemedin mi?''

Geçtiğimiz günlerde, 7 aylık çocuğunu saç kurutma makinesi ile ısıtmaya çalışan, ardından intihar eden Emine Akçay adlı bir annenin dramını dile getirdiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, ''Bunun günahı da vebali de senin boynundadır. Eğer aile sigortası olsaydı o anne her ay gidecek, bankadan parasını alıp kimseye muhtaç olmayacaktı'' dedi.

Keçiören'de aynı aileden 5 kişinin kömürden sızan gazdan zehirlenerek öldüğünü belirten Kılıçdaroğlu, söz konusu ailenin, evlerinde doğalgaz olmasına rağmen kullanamadıkları için kömürle ısınmak zorunda kaldığını ifade etti.

Kılıçdaroğlu, ''Ama CHP'nin aile sigortası olsaydı, o aileye bedava doğalgaz verilecekti ve o insanlar ölmeyecekti. En temiz inançları pazarlamaya dönüştürürseniz, dininize ihanet edersiniz. Din pazarlama konusu olmaz. Din insan ile Allah'ın yaşadığı manevi dünyadır.

O dünyaya kimsenin girmeye hakkı da yetkisi de yoktur. Recep Tayyip Erdoğan'ın önce bunu bilmesi lazım. Zammı, zulmü unutturacağız sanıyorlar. Ama kimse unutmayacak. Bu milletin ensesinde boza pişirdin, unutmayacağız'' diye konuştu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, ''Anamuhalefet Partisi Genel Başkanı'nın rakamlarla arası iyi değil.

Sayın Kılıçdaroğlu'na bir abaküs önünde 4 işlemi çalışmasını öneriyorum'' sözlerine, ''Başbakan'ın hakkını yemeyim, ben bazı hesapları hiç bilmem. Onun yaptığı, benim anlamadığım, yapamadığım hesap şu; dört işlem var; toplama, çıkarma, bölme ve çalma. Ben çalmayı bilmiyorum'' diye karşılık verdi.

Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grubu'nda yaptığı konuşmada, ''ele verir talkını, kendi yutar salkımı'' sözüne işaret ederek, iktidardakilerin siyasete girmeden önceki mal varlıkları ile şimdiki mal varlıklarına bakılmasını istedi. Kılıçdaroğlu, ''Bir elleri yağda, bir elleri balda.

Diğer yanda Emine Akçay, 7 aylık çocuğunu ısıtamıyor, Samsun'da kucaktaki bebek, Muğla'daki gazi açlıktan ölüyor. Millet ölmüş, perişan bunların hiç umurlarında değil. Onlar dünyalıklarını yapmakla meşguller. Bu kadar mal mülk ne yapacaksınız, gözünüz ne zaman doyacak? Bir sınır söyleyin vallahi getirip verelim, düşün bu milletin yakasından'' diye konuştu.

Din ticaretini, ülkenin gündeminden çıkaracak partinin CHP olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, herkese, ülkenin aydınlarına, mütedeyyin insanlara görev düştüğünü belirtti.

Kılıçdaroğlu, ''Dini siyasete alet edenlere prim vermeyin'' çağrısında bulunarak, ''Onlar dini siyasete alet ediyorlar, dünyalıklarını yapıyorlar. Bunların öbür dünyayla da ilgileri yok. 'Bu dünyada ne götürürsek kardır' diyorlar. Anlayışları, siyaset anlayışı da bu'' görüşünü savundu.

''Ülkeyi yönetemiyorsun''

Elektrik, doğalgaz, akaryakıta yağmur gibi zam geldiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

''(Millet başka şeyleri tartışsın, biz bu arada zamları geçirelim) Neyi tartışsın millet; Kuran-ı Kerim'in seçmeli ders olması, CHP'yi suçlamak... O arada zamları geçirdiler, bu da çok net din istismarcılığıdır. O kadar yalan söylemeye alışıklar ki 'niye zam yaptınız?' denildiğinde, 'dolar yükseldi, o yüzden yaptık, çünkü dışardan alıyoruz, fiyat yükseldikçe biz de zam yaptık' diyorlar.

Ocak ayında dolar 1 lira 87 kuruş, şimdi 1 lira 78 kuruş, dolar düşmüş. Adama sormazlar mı dolar düştü bu zammı niye yapıyorsun, bu millete niye yalan söylüyorsunuz, yalan söylemekten sıkılmadınız, utanmadınız mı hala?

Doğalgaz Ocak ayında 3 bin 115 dolar, şimdi 2 bin 117 dolara düşmüş. Doğalgaz fiyatı düşüyor sen zam yapıyorsun. Zam, zam, zam eşittir Recep Tayyip Erdoğan.

Ülkeyi o hale getirdiler ki tuttular, Nabucco ve Mavi Akım Sözleşmesi'ni çöpe attılar, etkinliğini kaybettirdiler, Güney Hattı'nı götürüp Ruslar'a teslim ettiler, Putin bile inanamadı. Enerji Bakanı, 'Doğalgazda indirim yaptık, onun için Güney Hattı'nı verdik' dedi.

Madem indirim yaptınız, bu zam niye? Utanması için insanda ar damarı olması lazım. Başbakan'ı da uyardım. 'Bu bakan enerjiden anlamaz, senin de anlamadığını biliyorum, bir bileni çağır, dinle, ülkenin çıkarları peşkeş çekiliyor' dedim.

Pedagojiden anlamıyorsun, özel konu, sen enerjiden de anlamıyorsun. Hiçbir çıkar sağlamadan Güney Hattı'nı nasıl verebilir, ülkenin çıkarlarını peşkeş çekebilirsin? Bizi dinlemediler, bildiklerini okudular, şimdi faturayı halka kesiyorlar. Döviz düştü sen zam yaptın, doğalgazın dünyada fiyatı düştü sen zam yaptın, çünkü sen ülkeyi yönetemiyorsun.''

Memur-Sen'e eleştiri

Kılıçdaroğlu, geçen gün konuşan Erdoğan'ı dinleyenlerin, Türkiye'ye İslamiyet'i Erdoğan'ın getirdiğini zannedeceğini iddia etti. Kılıçdaroğlu, ''İnsaf. Sen doğmadan önce de bu ülke Müslüman'dı. Bu bu kadar din istismarı yapılamaz. Ahlaktan kırıntın varsa, böyle konuşamazsın'' dedi.

Erdoğan'ın, ''Eğitimi kesintili hale getirdik'' dediğini belirterek, ''Eğitimi kesintili hale getirdin ama yolsuzlukları sürekli hale getirdin. Şaşırıyorum, bu kadar mal mülk neyinize yetmez, yedi göbeğiniz beslenir, lüks arabalar, gemiler, villalar, her şeyiniz var, bırakın millet biraz nemalansın. Bu parayı millete dağıtın biraz'' diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, memurların halen zamlı maaşlarını alamadığını anımsatarak, Memur-Sen'e, ''AKP yardakçısı olan sendika var ya ona sesleniyorum: Nisan ayına kadar zam almadınız, sen memurun, üyelerinin yüzüne nasıl bakıyorsun?

Bir de sendikacıymış, memurun hakkını koruyacakmış. Sen kim memurun hakkını korumak kim? Sen Erdoğan'ın, daha fazla mal varlığı edinmesi için onun hakkını korursun. Senin görevin zaten o'' diye seslendi.

''AKP statükonun partisi''

CHP'nin, yeniliklerin, dönüşümün; AK Parti'nin ise statükonun partisi olduğunu ileri süren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

''Mal varlıklarını edindiler şimdi koltuklarını korumaya çalışıyorlar, zulüm ediyorlar. Yargıyı ele geçirecek, onu, bunu ele geçirecek, statükosunu koruyacak. On yıl içinde bir siyasal parti ancak bu kadar çürür. AKP'de çürümeyi görüyoruz. Biz kendimizi yeniledikçe, halka gittikçe, onların sorunlarına eğildikçe, çözümlerimizi anlattıkça Erdoğan çıldırıyor. Onu çıldırtacağız, daha fazla çıldırtacağız. Çünkü söz veriyorum halka daha fazla gideceğiz, sorunlarına çözüm üreteceğiz.

Yeni bir dil tutturmuş, bu konuda da milleti uyarmak istiyorum: Bir şey olduğu zaman 'benim milletim' diyor. Bu, aslında 'ben' demek, kendisini millet yerine koyuyor. 'Millet böyle istedi' diyorsa bilin ki 'ben böyle istedim', 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' diyorsa, 'Egemenlik kayıtsız şartsız benimdir' diyor.

'4 artı 4 artı 4'ü millet istedi' diyor, milletin haberi yok, sen istedin. Milletin sırtından propaganda yapıyor. Millet kavramı, Erdoğan'da farklı, demokrasilerde farklıdır. Erdoğan'da millet kavramı kendisinde teşekkül eder, demokrasilerde ise bütün kitledir.''

''Bunlar gibi olma''

Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Seul'a yaptığı ziyarete de değinerek, Erdoğan'ın, ''Bizi parmakla gösteriyorlar'' dediğini belirtti. Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Sizi parmakla göstermiyorlar, sizi parmakla çağırıyorlar, senin haberin yok. Televizyonda gördünüz, Obama, Recep Bey'i kucaklamış yine, götürüyor, kuryesi çünkü. Öbür taraftan Tayyip Bey'in omuzundan parmağını göstererek 'gel' diyor. Bakıyoruz Davutoğlu.

Bir maraton havası içinde Obama'ya doğru koşarak gidiyor, gözleri Obama'ya dikili, Erdoğan'ı bile görmüyor. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti'ni nasıl bu hale getirirsiniz, utanma yok mu sizde? Cüneyd Zapsu, 'bunu deliğe süpürmeyin kullanın' demişti, Obama da aynen kullanıyor.

Sonra geldi Tahran'a, kuryelik yapacak ya, Obama'nın söylediklerini anlatacak. Ahmedinecad, 'rahatsızım görüşmeyi yarın yapalım' dedi, istiskal etti. O gün iki ayrı kabul yaptı, senin binip uçağa Türkiye'ye gelmen gerekiyor.

Gelemez, Obama izin vermemiş, onun söylediklerini söyleyecek, kuryelik yapacak. Sen ne zamandan beri Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığı'ndan kuryeliğe indin.

Bütün velilerden istirhamım var; o 'hişt hişt buraya gel' diyor ya, onu çocuklarınıza gösterin, 'Bu Obama, bu Erdoğan, koşturarak parmak işaretiyle gelen koskoca Türkiye Cumhuriyeti'nin Dışişleri Bakanı. Sakın ola ki ileride bunlar gibi olma. Adam gibi adam ol, bunlar gibi olma' desin.''

-''Çocuklarıma, torunlarıma verdiğim ders''-

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğllu, siyasette ahlakın çok önemli olduğunu, ahlakın yozlaştığı yerde sağlıklı siyasetin değil, yalanın olduğunu belirtti.

Kılıçdaroğlu, siyasete atılırken, ''Hangi koşulda, nerede, ne zaman olursa olsun halka doğruları söylemek boynun borcudur'' dediğini ve bunu yapacağını söyledi.

Erdoğan'ın bugünkü grup toplantısında, ''Bunlar hesap yapmayı bilmiyorlar'' dediğini belirten Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

''Başbakan'ın hakkını yemeyim, ben bazı hesapları hiç bilmem. Hesap farklı olaydır, kuralları vardır. Onun yaptığı, benim anlamadığım, benim yapamadığım hesap şu; dört işlem var; toplama, çıkarma, bölme ve çalma. Dilimin sürçtüğünü sanmayın, ben çalmayı bilmiyorum.

Bunlar hem milleti soydular, hem de çarptılar. Bunların çarpmadan anladıkları budur. Torunuma, 'insan olacaksın, insanları seveceksin, sevgi yüreğinde olacak, anne, babanın sözünden çıkmayacaksın, büyüklerini seveceksin, ellerini öpeceksin.

Sen, sen ol, çalma ve çırpma işiyle asla uğraşma' diyorum. Benim çocuklarıma, torunlarıma verdiğim ders budur. ''

Grup toplantısının sonunda Adalet Örkmez adlı bir kadın, Eskişehir'de kaybolan oğlunun bulunması için Kılıçdaroğlu'ndan yardım istedi.


AA

Bu haber 759 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,208 µs