İstikrar kime lazım: Türklere mi Kürtlere mi?

28 Haziran 2007 12:08 tsi
Kuzey Irak Kürtlerinin altın kelimesi ‘istikrar’! Bu kelime yüzünden yılda 4 milyar dolar dış yatırım ve yeni petrol yasası ile birlikte de yaklaşık 2.5 milyar dolar gelir elde edecekler. 3 milyonluk nüfus ve küçük bir coğrafya için bu rakamla

“Huzur ve istikrar” kelimeleri Kuzey Irak Kürtleri açısından, dünyada hemen hiçbir ülke için olmadığı denli “stratejik” anlam ifade ediyor. Üstelik birçok açıdan.

Bir kere ABD ve müttefik ülkeler zaviyesinden boğazına kadar bataklığı batmış bir coğrafya da Kuzey Irak adeta bir vaha. Askeri açından bu bölgenin istikrarsız hale gelmesi, Irak’ın orta ve güney bölgesindeki gibi kanlı direniş eylemlerine sahne olması gerçek bir felaket senaryosu demek.

Keza yine Batı, bölge Kürtlerinden direnişle mücadele için de destek alıyor. Bu işin günlük tarafı. Geleceğe yönelik perspektif ise ABD’nin bölgede kalacağına ilişkin gelen ipuçlarında saklı.

Örneğin Kuzey Irak’ta dünyanın en büyük havaalanı/üssü’nün kuruluyor olması yine bölgeye verilen önemi gösteriyor. Sonuç olarak Kuzey Irak’ın istikrarını koruması gerekiyor.

Devleti ne kurar?

Bu gereksinimin temini için en önemli ayaklardan biri, belki de birincisi ise para! Kuzey Irak’ın Kürt yönetimi kendi bölgesinden ve ABD’den elbette yardım alıyor ama “sorunların eksiksiz olması” ve “tekamül” için gerekli maddi güç yine “istikrar”dan geçiyor.

İşte bu yüzden hem “müttefiklerin” hem de Kürt yönetiminin en çok kullandığı argüman, zımni olarak burasının aslında Irak olmadığı. Çünkü burada terör yok, direniş yok ve savaş yok. Burası huzur bölgesi!

Bu kampanyanın-Batı desteğiyle de-nispeten başarılı olduğu görülebiliyor. Örneğin bu yıl Kuzey Irak’a gelen dış yatırım miktari 4 milyar dolar. Büyük para. Ancak kısa süre sonra-muhtemelen önümüzdeki hafta-Irak meclisinden geçecek tasarı ile ülke petrol gelirlerinin yüzde 17’lik kısmı Kuzey’e bırakılacak.

Bu net olarak şu demek; Bugün için ülkenin petrol geliri yıllık 15 milyar dolar. Artacağı da muhakkak. Yüzde 17’si ise kaba hesapla 2.4 milyar dolar.  Bunlar elbette büyük rakamlar ama bölge nüfusunun sadece 3 milyon ve coğrafyanın da mütevazılığı hesap edildiğinde, ortaya bir refah ülkesi çıkması çok mümkün.

Bu tablo Türkiye açısından ne ifade ediyor. Burada bir çelişki var. Bu yüksek refah seviyesi ve yükle girdi, bölgede bir bağımsız Kürt devletinin-ki şekil şartların zaten oluştuğuna artık kimsenin itirazı bulunmuyor-tam olarak şekillenmesine meydan vec destek veriyor mu?

Öyle ise ne yapılmalı?

ABD ve Kuzey Irak sakinleri açısından bu dengeyi bozması muhtemel ve korkutucu ihtimal Türkiye’nin “sınırı aşması”! Bir anlamda “zorun oyunu bozması”. Onlara göre bu halde Kuzey Irak büyük bir süratle istikrarsızlaşacak ve tehlikeli bir pozisyona gelecek.

Zaten o aşamadan sonra tam neler olacağını da kimse eksiksiz kestiremiyor. Ama kesin olan şu; bölgeye gelen büyük kapital, dış yatırım bıçak gibi kesilebilir. Belki bu yüzden Ankara’nın “iyi polis-kötü polis” oyunundan bu denli rahatsız olunuyor!

O halde atılacak adım ne olmalı? Kuzey Irak’a yönelik operasyon Türkiye için terörist PKK’nın tasfiyesi bağlamına oturtuluyor ama bir tali gerekçe olarak, istikrar meselesi de dosyaya eklemlenmeli mi?

Bu haber 416 defa okundu.