En Sıcak Konular

Gerekçeli karar neyi kanıtladı?

28 Haziran 2007 08:58 tsi
Gerekçeli karar neyi kanıtladı? Acaba, Tayyip Erdoğan, Baykal'a gidip, " Bak kardeşim, 353 milletvekilimiz var ... Sen kimi istersen onu seçelim " deseydi Köşk krizi engellenebilir miydi? Bu sorunun cevabını uzun süredir düşünüyorum. Gerekçeli kararı gördükten sonra cevabım net:... E

'Uzlaşma' kelimesi bir kere bile anayasada geçmiyor!

Anayasa Mahkemesi ' 367' konusundaki gerekçeli kararını nihayet açıkladı. Teknik ayrıntıları geçelim ve kararın esasını oluşturan kavrama gelelim.

Nedir bu kavram? " Uzlaşma "!

Karar o biçimde (" 367 gereklidir ") çıkmış, çünkü cumhurbaşkanı seçiminde uzlaşma gerekliymiş. Uzlaşmanın somut göstergesi ise 367 (yani üçte iki çoğunluk) milletvekilinin ilk iki turda salonda hazır bulunmasıymış. Anayasa böyle diyormuş. Peki bu gerçek mi?

Yani şu anda yürürlükte olan 82 Anayasası gerçekten de uzlaşmadan söz eden bir metin mi? Bugün kullandığımız "uzlaşma" kelimesine eskiler "mutabakat" derdi. Batı'da ise "konsensüs" ( consensus ) deniyor.

O halde gelin anayasayı tarayalım. Bakalım hangi maddelerde uzlaşmadan söz ediyor?

Tarıyoruuuz ve... Ama o da ne?

"Uzlaşma" kelimesi anayasada yok.

Yani anayasanın hiçbir maddesinde " Uzlaşmayla... Uzlaşılır... Uzlaşma gerekir... Uzlaşmayla belirlenir... " gibi bir ibare yok.

Yoksa uzlaşma değil de "mutabakat" mı kullanılmış? Bu kez de "mutabakat"ı tarıyoruz 177 maddelik anayasada. Aaaa, o da yok. " Mutabakat gereklidir. Mutabakata varmak. Mutabık kalmak. Mutabık olmak... " Hiçbiri yok!

Koskoca Anayasa Mahkemesi uyduracak değil ya... Yoksa kelimenin Frenkçesi mi kullanıldı? Yani " Konsensüs gerekir... Konsensüs şarttır... Konsensüse varmak için... " ve benzeri bir ibare? Onu da tarıyoruz: Yok!

Anayasanın hiçbir maddesinde "uzlaşma" ya da "mutabakat" ya da "konsensüs" geçmiyor.

Şimdi gelelim can alıcı soruya: Nasıl oldu da Anayasa Mahkemesi, metnin hiçbir yerinde yer almamasına rağmen, 367 konusundaki kararını, "uzlaşma" kavramına dayanarak verdi?

Mahkeme 'teknik' bir mahkeme değil mi? Yani görevi, kanunların ve diğer bazı uygulamaların anayasaya aykırı olup olmadığına karar vermek değil mi? Peki, uzlaşmadan bir kere dahi söz etmeyen anayasayı yorumlarken, nasıl oluyor da " Anayasa uzlaşmayı şart koşuyor " diyebiliyor?

Lafı uzattım, sadede geleyim: Tek tek üyelerinin görüşlerini bilemem ama Anayasa Mahkemesi'nin bu kararı "teknik" değil " siyasi "dir.

Çünkü karar, anayasada yer almayan, bir kere dahi geçmeyen bir kavrama dayanarak verilmiştir. Peki bu nasıl mümkün oldu?

Sayalım:

1) "Uzlaşma" çok partili siyasi düzenin sihirli kelimelerinden biridir. Karar gerekçesinde o kelimeden söz ettiğinizde birçok vatandaş, " Tabii yaa, uzlaşma iyidir " diyecektir; mevcut anayasada yeri olmasa da!

2) Cumhurbaşkanı Sezer, Anayasa Mahkemesi'ne " iktidar karşısında ' denge rolü ' oynaması " gerektiğini söylemiştir. Halbuki mahkemenin böyle bir görevi ve işlevi yoktur. Bu işlev ona dışarıdan atfedilmiştir.

3) CHP Başkanı Deniz Baykal, " Karar bu yönde olmazsa, ülkede çatışma çıkar " diyerek mahkemeye şantaj yapmıştır.

4) 27 Nisan gecesi yayınlanan " imzasız " Genelkurmay bildirisiyle ne şekilde karar alınması gerektiği satır arasında mahkemeye empoze edilmiştir.

Anayasada yer almamasına rağmen dayatılan "uzlaşma" kavramının mevcut siyasi tablodaki anlamı şudur:

" Madem bizim siyasi uzantımız olan Deniz Baykal'ın uygun gördüğü bir kişiyi aday göstermiyorsun, o halde cumhurbaşkanını seçemezsin. "

Acaba, Tayyip Erdoğan, Baykal'a gidip, " Bak kardeşim, 353 milletvekilimiz var ... Sen kimi istersen onu seçelim " deseydi Köşk krizi engellenebilir miydi?

Bu sorunun cevabını uzun süredir düşünüyorum. Gerekçeli kararı gördükten sonra cevabım net: Hayır!

Emre Aköz - Sabah



Bu haber 375 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,481 µs