En Sıcak Konular

Ortadoğuda önlenemeyen güç

28 Mart 2012 10:02 tsi
Ortadoğuda önlenemeyen güç 'Arap Dünyası bir yıldır alışılmamış bir çalkantı içinde.'

Sebahattin Arslan

Arap Dünyası bir yıldır alışılmamış bir çalkantı içinde. Bu bir yılda on yıllardır çözemediğimiz veya çözmekte zorlandığımız birçok dengenin bir yılda altüst olması yetmemiş gibi, on yılların hesabını yapan birçok ülkenin de hesapları alt üst olmuş durumda.
Öncelikle güçlü dış desteğe sahip Mısır ve Tunus’un ani düşmesi, Yemen, Libya ve Suriye’nin düşmemesi için çok daha karmaşık tedbirlerin alınmasını gerekli kıldı. Özellikle Avrupa’nın ekonomik krizine denk gelen Ortadoğu’daki bu çalkantının Avrupa’ya daha büyük bir fatura çıkarmaması için tedbir alınmaya çalışılsa da, henüz başarılı olduğu söylenemez. Muhtemelen Ortadoğu’daki dalgalanmalar Avrupa’nın çıkarlarını ciddi oranda zedeleyecektir. Daha şimdiden ekonomik buhranın siyasi buhrana dönüşmeye başladığını görmekteyiz.

Yemen ve Libya’nın düşmesini engelleyemeyeceklerini anlayan güçler, bu ülkelerde yumuşak bir geçiş yapmaya çalışıyorlar. Libya’da Kaddafi’nin kendisine çok güvenmesine ve başlangıçta ciddi bir dış desteğe sahip olmasına rağmen, başarılı olamayacağı anlaşılınca, Avrupalılar oynadıkları kumarın kendilerine ileride daha pahalıya mal olacağını kestirerek, Kaddafi’nin durdurulması yönünde siyaset geliştirdiler. Sonunda Kaddafi’nin düşmesini sağladılar.

Tunus, Libya ve Mısır’da işlerin çok iyi gittiğini söylemek doğru olmasa da, dış güçlerin bu ülkelerin iç işlerine karışması engellenebildiği için çok da fena gitmediğini söyleyebiliriz. Bu ülkelerin istikrara kavuşması için uzun bir zaman gerekmeyeceğine inanıyorum.

Tam da Tunus, Mısır ve Libya’dan bahsederken, bu ülkelerin ağırlıklı rengi de yavaş yavaş belirginleşmeye başladı. Bu ülkelerin halkının ağırlıklı olarak özellikle İhvan veya İhvan anlayışına yakın bir yönetim istediklerini görmeye başladık. Yemen’de de ağırlıklarını hissettiriyorlar. Kuzey Afrika’da ve Fas’ta da güçlüler. Körfez ülkelerinde de ağırlıkları var.

İslam Dünyası, bu son yüzyıldır çok ciddi bir asimilasyona maruz kalmasına rağmen, batılıların, yapmak istedikleri değişiklikler konusunda çok da başarılı oldukları söylenemez. Müslümanların yaşadıkları coğrafyada, yerli Müslüman halklarını değişime uğratarak dinden koparmak veya içi boşaltılmış bir İslam anlayışını bu coğrafyada yeşertmeye çalışmak mümkün olmadı. Bu proje için Ortadoğu halkı büyük bir kıyım ve fakirliğe maruz kalsa da, küçük istisnalar dışında kendi öz değerlerini bırakmadı. Kendi geçmişinden uzaklaştırılmak istense de, hep geçmişini aradı. Kendisine anlatılan ve öğretilen tarihe şüphe ile baktı. Halkın başına gelen halktan kopuk bir yönetici zümresi Ortadoğu’da sadece sahiplerinin sesi oldu. Yerli halkı batıya kul etmek için çabaladı. Sonuçta ise birçok kimsenin tahmin etmediği bir zamanda halk, artık bu yerli gibi görünen yabancıların jandarmalarına dur demeyi bilebildi.

Ortadoğu’da ağırlıklı olarak İhvan veya İhvan’a yakın insanların seçilmesi tesadüf değildir. Öncelikle İhvan veya İhvan’a yakın insanlar halktan olan insanlardır. Ortadoğu halkı, kendisine ait olmayan değişim (gerçek adı başkalaşım )anlayışına uzun süre direnmeyi başardı. İhvan veya ona yakın anlayışlar, hiç şüphesiz başkalaşmaya karşı direnen ve bu uğurda öldürülen insanların çocukları veya onların yolunu tercih eden topluluklardır. Bu topluluklar, ülkelerini ve İslam Coğrafyasını candan seven, dengeli, mutedil insanlardır. Bazı kimselerin İhvan’ı aşırıcı görmeleri, haklarında kendilerine ait olmayan yakıştırmalarda bulunmaları, ya bunları gerçekten tanımamalarından kaynaklanıyor veya bu insanların kendi menfaatleriyle çeliştiğinden dolayı olsa gerektir. Bizim gibi düşünmeyen, bizim gibi yaşamayan veya bize benzemeyen insanları bizden görmeyebiliriz, beğenmeyebiliriz, sevmeyebiliriz. Ancak bizim gibi düşünmeyen veya yaşamayan insanlara yakıştırmalarda bulunmamız, onları kötü göstermemiz, kendilerine ait olmayan sıfatlar yakıştırmamız en hafifinden yakışık almaz ve gerçekçi değildir. Böyle bir benzetme, gerçeği bir süreliğine saklasa da bunun sonunda gerçeği yansıtmayan, tutarsız bir benzetme olduğu anlaşılacaktır.

İhvan veya İhvan’a benzeyen yaşam tarzı, Ortadoğu’da halkın kahir ekserisinin dini ve dünyevi öncelikleriyle çelişmiyor. Ayrıca gelenek ve kültürleriyle de çelişmediğini söyleyebiliriz. Bu anlayışa sahip insanlarda saldırganlık veya ötekileştirme de yok. Dolayısıyla İslam kültür coğrafyasında ağırlıklı olarak geçerliliği olan bir anlayışı temsil ediyorlar. Belki İhvan’ın, Ortadoğu halklarının tercihlerine yakın bir yolda olduğunu söylemek daha doğru olur.

Günümüzde hem Batılılar hem de bazı Ortadoğu ülkeleri, Ortadoğu halkının siyasi tercihlerini içlerine sindiremedikleri gibi, halkın yöneldiği bu siyasi tercihi nasıl kötüleştirmeye çalışacağının hesabı içindeler. Zannediyorum hem batıda hem de doğuda başlangıçta kapalı kapılar ardında konuşanla, bugün alenen ve karalayarak İhvan ve İhvan’a benzeyenler aleyhinde konuşmaları, Ortadoğu’da yükselişi önlenemeyen bir gücün gelecekte tüm dengeleri alt üst etmeden, bu gücün hızını düşürmeye yönelik yaptıkları son çıkışlarıdır.

Bundan sonra bu gücü durdurmalarına Ortadoğu halkı izin vermeyecektir. Çünkü artık çevresinde olup bitenlere anında tepki veren, bilinçli bir halk kitlesi yaşıyor bu coğrafyada.

İhvan veya İhvan’a benzeyen siyasi yapılanmalar, geçmişten ders alarak, kendilerine yöneltilen ve bugün konuşulan eleştirileri dikkate alarak, kendilerini hatalardan ve yanlışlıklardan arındırmalıdırlar. Gerçeği yansıtmayan eleştirileri dikkate almadan yollarına devam etmeliler. Özellikle iktidarın ateşten bir gömlek olduğunu unutmadan, koltuk kavgasına meydan vermeden başlangıç yapmalılar. Ayrıca “bizden olsun ne olursa olsun” değil, liyakat esasına göre insanlara görev vermeliler.

Başkalarını memnun etmek için ilkelerinden taviz verenler, tavizlerin sonunun gelmeyeceğini bilmeliler. 

timetürk



Bu haber 1,524 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,163 µs