Kandil'den kripto: Türk sorunu çıkarın

22 Mart 2012 08:46 tsi
Arap Baharı'nın meydana getirdiği konjonktürden ve Suriye'deki gelişmelerden de yararlanmak istiyor PKK...

Korkuları ön plana çıkararak, güvenlik politikalarına gerekçe oluşturmayı doğru bulmam. O nedenle, biraz sonra aktaracaklarımın o gözle değerlendirilmemesini istiyorum.

 Güvenlikçi politikaların ne olduğu en iyi bu topraklarda bilinir.

 Faili meçhullerdi, güvenlikçi politikalar.

 "Beyaz Toros"a binenin bir daha geri gelmediği yıllardı. İnsanların diri diri asit kuyularına atıldığı, karakol bahçelerine domates yerine, işkencede ölen insanların gömüldüğü bir dönemdi.

Veli Küçük'e, Cemil Temizöz'e, Korkut Eken'e ya da Mehmet Ağar'a ulaşamadığınız taktirde Sapanca, Hendek-Düzce üçgeninde cesedinizin bulunduğu yıllardı.

Kısacası, Yeşilyurt köylülerine dışkı yedirildiği, Diyarbakır Cezaevi'nde komutan köpeği Co'ya tekmil verildiği dönemlerdi.

 Uzun lafın kısası, Milli Eğitim Bakanı'nın Kürtçenin seçmeli ders olmasından söz ettiği bir dönemde, güvenlikçi politikalara teslim olunmaz.

 Peki, bu yaşananları neyle izah edeceğiz?

 "Kurda merhamet, kuzuya ihanettir"

 Yapılan bu.

 Çünkü, telsiz tapeleri ve başka araçlarla elde edilen istihbaratlarda Kandil'in çok keskin talimatları tespit ediliyor. Selahattin Demirtaş'ın kendisini kaybedercesine, "Polisler karakollarından çıkmasın" demesinin altında yatan da bu.

 Kandil telsizlerinin dinlenmesi ve diğer yollardan elde edilen istihbaratların özü şu:

 "Halk savaşı çıkarın!"

 Bunun için yapılacaklar da talimatlandırılıyor;

 "Kürt-Türk çatışması çıkarın!"

 Güvenlik güçlerine ya da askeri birlikleri değil, öncelikli Türkleri hedef alan eylem talimatları veriliyor.

Arap Baharı'nın meydana getirdiği konjonktürden ve Suriye'deki gelişmelerden de yararlanmak istiyor PKK.

 "Serhildana çıkış", yani 'kalkışma', yani 'ayaklanma' için Kandil'den gelen mesaj net:

 "Bu Nevruzu serhildana çıkış için son fırsat olarak değerlendirin"

Süreçlere göre strateji değiştirebilen bir örgüt PKK.

 Yeni politikası, serhildana çıkış için Türkleri kışkırtmak.

 Yani, bir "Türk sorunu" oluşturmak.

 Sivillere yönelik eylemler yapıp, Türklerin sabrını taşırmak.

 "Kürt-Türk çatışması için Nevruz'u son çıkış noktası olarak kullanın" diye talimatlar verilmesinin nedeni o.

 Peki, hükümet ne yapıyor?

 "Güvenlik politikalara teslim mi olundu, demokratik açılım sözde mi kalıyor?" sorusunun peşine düştüm.

 Aldığım cevap:

 "Örgüt, 2010'da 'serhildan' dedi olmadı,

 2011'de 'serhildan' dedi başaramadı,

 2012'de serhildanı başarmak istiyor, biz de onu yaptırmamak için çalışıyoruz."

 PKK'nın Türk sorunu çıkarmasının önüne geçilmeye çalışılıyor.

 Erken Nevruz eylemlerine izin verilip, verilmemesi tartışılmış.

Kandil telsizlerinden gelen, "Halk savaşı çıkartın!" talimatlarından sonra, izin verilmemesi kararı alınmış.

"Kürt-Türk çatışması çıkmaması için önlem alındı" deniyor.

 Bundan sonra ne bekleniyor? Beklenen şu ki; örgüt daha da sertleşecek. Güvenlik birimlerinde de hazırlıklar buna göre yürütülüyor.

 Sertlik, serhildan, Türk-Kürt çatışması. Olumsuzluk adına ne denirse var.

 Ama, fotoğrafın tamamı bu değil.

 PKK'ya alan hakimiyeti sağlama imkanı verilmeyecek, psikolojik olarak üstünlük sağlanmasına fırsat tanınmayacak.

 PKK'nın psikolojik olarak sarsılmasına yönelik bir takım gelişmeler yaşanacak.

 Cudi'den şehit haberlerinin geldiği, Cizre'de halkın arasından polise ateş açıldığı bir psikolojik ortamda Başbakan Erdoğan'ın çıkıp, dağdan ineceklere yönelik adımlardan söz etmesi mümkün mü?

 Başbakan Erdoğan'ın, elini güçlendirecek hazırlıkların olduğunu söylemekle yetineceğim.

 Haziran ayı içerisinde Barzani yönetimi, "Ulusal Kürt Konferansı" nı düzenleyecek. Konferansta, "Kürtler silahı bırakın, demokratik mücadeleyi esas alın" şeklinde bir kararın çıkması bekleniyor. Ayrıca, konferansta Mesut Barzani'nin de Kürtlerin bulundukları ülkelerde silahlı mücadele yerine demokratik mücadeleye geçmeleri yönünde bir çağrı yapacağı belirtiliyor.

Böylece PKK, Kürt Ulusal Konferansı'nın aldığı kararla karşı karşıya bırakılacak.

 Bir süre önce yazdığım yol haritasında, Barzani'nin de içinde yer alacağı bir çözüm sürecinden söz etmiştim. Şimdi o irade çeşitleniyor.

 Kuzey Irak yönetiminin iki numaralı ismi Neçirvan Barzani de bu denklemde önemli bir yer tutuyor. Neçirvan Barzani'nin hükümeti kurduktan sonra Türkiye'ye yapacağı ziyarete bu açıdan önem veriliyor.

 Peki Öcalan ne olacak?

 Kitlelerde karşılığı olan bir isim Öcalan.

 Ama geçen dönem diyalog sürecinde, örgüt üzerinde etkisinin sınırlı olduğu sonucuna varılmış. PKK işine geldiği zaman "önderlik" diyor, istemediği zaman Öcalan'ı yok sayıyor.

 O nedenle, Öcalan'la bu dönemde bir süreç bu aşamada düşünülmüyor.

 PKK içerisinde diyaloğa en açık isim olarak Murat Karayılan görülüyordu. Son zamanlarda onun da kimyasının bozulduğu sonucuna varılmış.

 Örgüt liderleriyle diyalog, yerini başka bir düşünceye bırakmış.

 12 Eylül'den sonra şiddetlenen, bir şekilde son yüzyılın yanlışlarının bir sonucu PKK. Tasfiyesi de o kadar kolay olmuyor.

Şimdiye kadar Kürt sorununu istismar eden PKK'nın yeni dönem stratejisi ise,"Kürt serhildanı için Türk sorunu"

 Bir yandan Kürt sorunu için çözüm önerileri geliştirilirken, öbür yandan da, bu saldırganlığın bir "Türk sorunu"na yol açmaması için de tedbir almak gerekiyor.

Abdülkadir Selvi / Yeni Şafak

Bu haber 1,093 defa okundu.