iyibilgi Ankara" /> iyibilgi Ankara"/>

En Sıcak Konular

Kuşatma altında

20 Mart 2012 10:25 tsi
Kuşatma altında Bir o ülke kaldı ikna olmayan.. Olacak...iyibilgi Ankara

iyibilgi Ankara

Arap Baharı Suriye’ye daha ilk sıçradığında, yani tam o anda Batı basınında Türkiye’nin bir tampon bölge oluşturabileceği haberi ortaya çıktı. Bugün Suriye’ye yönelik olarak, “Tampon Bölge var mı yok mu”dan başka bir şey konuşmadığımız düşünüldüğünde hayli öngörülü (!) bir haber olduğunun hakkı verilmeli.

Suriye’de Arap Baharı’na ilişkin olaylar Mart 2011’de başladı. Tampon Bölge lafı ise bir İngiliz Gazetesi’nde Haziran ayında yayınlandı. Yani sadece iki ay sonra!

Batı’da da Ortadoğu’da da her kafadan bir ses çıkıyor Suriye meselesinin nasıl çözümlenebileceği konusunda ama Türk kamuoyu bu işten biraz ikircikleniyor. En yalın anlatımı ile Batı’nın Suriye ateşini söndürmekte Türkiye’yi maşa olarak kullanacağını düşünüyor.

Muhalefet ve kimi yayınlar hükümeti bu konuda itidalli olmak noktasında uyarsa da, gerçekte kimsenin “yürüyün giriyoruz” dediği de duyulmuş değil. Başbakan, Genelkurmay Başkanı veya Dışişleri Bakanı’nın ağzından Türkiye’nin askeri müdahalesine ilişkin söz duyulmuş değil.

Buna mukabil “her türlü önlem” ve “tampon bölge” kelimeleri bir sonuca bağlanmadan da olsa yetkililerin ağzından çıkmış bulunuyor. Bağlayıcı sayılabilecek ifadeler ise şu an ki Şam rejiminin artık gitmesi gerektiği ve Suriye meselesinin Türkiye’yi ilgilendirdiği!

O halde fazla spekülasyonlara girmeden Suriye’ye yönelik “herhangi” bir girişimin şu an hangi aşamada olduğuna bakmak gerekiyor.

Türkiye’den başlayacak olursak, 10 Mart Cumartesi günü İstanbul’da gerçekleştirilen güvenlik zirvesinden bu yana hareketliliğin artığını söylemek mümkün.

En kritik temaslardan biri de CIA Başkanı ve ABD İstihbarat örgütleri başkanının Türkiye’ye gelerek Başbakan’la görüşmüş olmaları. Bu örnek başlıbaşına bir vaka olarak not edilebilir.

Keza, Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan Suriye’deki Türk vatandaşlarına dön çağrısı da belli bir merhaleyi gösteriyor. Ardından gelebilecek elçilik kapatma ve diplomatları güvenlik nedeni ile çekme de neredeyse standart uygulamalardan biri.

Bunlar elbette Türkiye’nin iç haberleri. Bir de dış haberler var. Mesela, önemli dış politika analizcisi Zbigniew Brzezinski’nin “Türkiye ve S. Arabistan beraber müdahale etsin” demesi gibi.

Bu öneri, bir Arap/Müslüman ordusunun Suriye’ye müdahil olması yolundaki fikirlerin en somut halini oluşturuyor.

Mesela, İsrail’in Suriye’ye insani yardım yapılmasına destek ve hatta katkı verdiğini açıklaması. Mesela, Rus özel birliklerinin Suriye’ye gelmesi ve bunun Türk özel birliklerinin bölgeye sevki haberinden sonra ortaya çıkması gibi.

Veya Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı’nın Suriye’de yaşanabilecek bir iç savaşın bölgeyi yakacağı uyarısı gibi.

S.Arabistan’ın Suriyeli muhalifleri Ürdün üzerinden silahlandırdığı haberi gibi. BM ve Arap Birliği özel temsilcisi Kofi Annan’ın Suriye ziyaretinden eli boş dönmesi gibi.

Irak hükümet sözcüsü Ali el Debbağ’ın  “Irak, Suriye’ye herhangi silah sevkiyatı için hava sahasının ve topraklarının kullanılmasına izin vermeyecek” açıklaması gibi.

Tabii 2 Nisan'da gerçekleşecek Suriye'nin Dostları Grubu’nun İstanbul Zirvesi'ni unutmamak lazım. Türkiye de bu toplantıyı önemsiyor ve buradan bir karar çıkması bekleniyor.

Daha da “mesela”ları çoğaltabiliriz. Ama bunların hepsi Suriye’ye müdahale veya başka bir ifadeyle söyleyelim; Esad’ın gitmesi için yeterli mi? Doğrusu zor.

Peki gereken ne? Basit, Rusya ve Çin’den birinin ama özellikle Rusya’nın buna razı olması. Bir formülle ikna edilmesi. Peki bu nasıl olacak?

Burada Başbakan Erdoğan’ın satır arasında kalıp, unutulup giden bir-iki satırlık sözlerine dönmek gerekiyor: "Şu anda ABD ve Rusya'nın birlikte oluşturmakta olduğu yeni bir metin de var. Bu metin belki BM Güvenlik Konseyi'ne gidecek.”

www.iyibilgi.com



Bu haber 2,751 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,275 µs