En Sıcak Konular

AK Parti PKK’yı neden ürküttü?

18 Mart 2012 10:07 tsi
AK Parti PKK’yı neden ürküttü? Kürt aydın Orhan Miroğlu, Ergenekon süreciyle birlikte Kürt hareketi konusundaki fikirlerinin değiştiğini açıkladı.

Miroğlu, “Ergenekon, PKK’nın merkezinde olan Kürt siyasi hareketinin hangi süreçlerden geçtiğini, kurduğu ilişkileri, adeta mutabakat ile sürdürülen savaşı gözler önüne serdi” dedi.

Orhan Miroğlu, eski bir siyasetçi. BDP çizgisindeki HADEP ve DEHAP’ta genel başkan yardımcılığı yaptı. Ardından BDP destekli bağımsız olarak Mersin’den milletvekili adayı oldu. Miroğlu, artık PKK ve BDP çizgisinden uzak bir noktada duruyor. Musa Anter öldürüldüğünde yanında olan ve ağır yaralı olarak kurtulan Orhan Miroğlu, silahla hak arama döneminin bittiğini düşünüyor. PKK ile Kürt toplumu arasındaki mesafenin önümüzdeki dönemde daha da açılacağını söyleyen Miroğlu, “Artık dağdakilerin cesareti üzerinden siyaset yapma döneminin kapanması gerekiyor” diyor. Bugün’e konuşan Miroğlu PKK’nın tehditleri sebebiyle 1,5 yıldır polis koruması ile yaşamanın zorluklarını anlattı. Kürt “Ogün Samastlar’ın” nasıl yetiştirildiğini, BDP’nin vesayet siyasetini, Kürtler’in taleplerinden barış için yol haritasına kadar birçok konuda çarpıcı açıklamalarda bulundu.

DİL PROBLEMİ ÇÖZÜLÜRSE GÜVEN ARTAR

Anayasa, başta Kürtçe olmak üzere dillerin kamusal alanda kullanılması noktasında ileri bir adım olacak. Kürt sorunu bir dil ve kültür meselesidir. Hakların teslim edilmesi, sorunu bütün boyutlarıyla çözmese de çok olumlu bir siyasi iklim yaratır. Kürtçe’yi diğer dillerden farkı kılan Kürtler’in yoğun nüfusa sahip olmasıdır. Sorun Türkiye yeni anayasasını bu iki halkı temel alan bir anayasası mı, yurttaşlık anayasasımı olacaktır? Ama iki asli unsuru temel alan bir anayasa gerçekçi ve faydalı değil. Türk toplumunda sarsıntı ve endişe olabilir. Çünkü 100 yıldır Türk’ten başka halkın yaşamadığı söylendi. Tekçiliğe alıştırılmış toplumun çoğulculuğa geçmesi kolay değil. Anayasa tartışmalarında toplum kötü bir yerde durmuyor. Toplumda bir hoşgörü gelişiyor. Kürtçe konuşulursa Türkçe ne olacak korkusu yersiz ve ezbere konuşuluyor. İkinci bir dilin önemi bilimsel gerçeklikle ispatlanmıştır. Dil probleminin çözülmesi güveni artırır, önyargıları kırar. Kürtler’in tanınma taleplerinin devlet tarafından karşılığı olduğu onların dilinin kabul edilmesinden geçer.
 
PKK ile Kürtler arasındaki mesafe açılacak
 
PKK, Kürt ulusal mücadeleleri içerisinde Ortadoğu’da ayrı bir yerde duruyor. Siyasi tercihini hep Kürtler’i muhalefetten uzak tutmak ve blok halinde kontrol altında tutarak yine şiddet temelinde bir toplumsal tahakküm kurmaya çalışıyor. Dolayısıyla PKK ile Kürt toplumu arasındaki mesafenin önümüzdeki dönemde daha da açılacağını düşünüyorum. PKK giderek ulusal örgüt gibi değil Kürtler’in çıkarlarına karşı olanlarla işbirliği yapan bir örgüt olarak anlaşılacaktır. Ortadoğu’da silah ve şiddet asla bir güvence değildir. Bu Türkiye şartlarında daha da önemli. Çünkü demokrasi kanalları her geçen gün açıldığı bir süreç yaşanıyor. Parlamento’da 36 vekil var bu sayı daha da artabilir. Büyük imkanlar var ama buna rağmen silahın güvence olduğunu söylemek doğru değil.

AK Parti PKK’yı neden ürküttü?

2007’ye kadar PKK savaşma stratejisini sürdürdü. Ama AK Parti’nin iktidar olması PKK’yı ürküttü. Bu sorunu çözmek için iktidarın CHP-MHP gibi olabileceğini düşünüyordu. Ama sonra siyasi şartlar AK Parti’yi ortaya çıkardı. PKK öne sürdüğü fikirlerle örtüşmeyince 2007 sonrasında AK Parti muhalefeti başladı. Ben de o zamandan bugüne eğer Kürt sorunu çözülecekse bir tarafında BDP diğer yanında AK Parti olduğunu düşünüyordum. Genel olarak soldaki AK Parti nefreti, PKK ve BDP’nin etkilediği kitleler arasında yayıldı. Bu aşılması güç bir şey. 2008’den sonra Ergenekon’da ortaya çıkan muazzam hakikatler, sonra karakolların basılması, çok açık ordu mensupları ile kurulan iş birlikleri sonra o işbirlikçilerin karşımıza birer Ergenekon sanığı olarak çıkması PKK’nın Türkiye’nin demokratik bir parçası olmaktan çıkıp Kürtler’in önüne yeniden bir savaş stratejisi koyması benim BDP-PKK siyasetinden ayrılık noktam oldu. 2007 seçimlerinden sonra Parlamento’da bir grup kurulmuşken bu güç ile demokrasi ile düşünme konsepti içerisine gireceğini düşünüyorum. Ama tam tersine şiddetin savunulduğu bir dönem söz konusu oldu.

İttihatçı çizgi kırılmalı
 
Kürt toplumundaki İttihatçı zincirin kırılmasını istiyorum. BDP-PKK çizgisine alternatif olabilecek bir siyasi yapılanmanın sosyalizm ve federasyondan geçmediğini düşünüyorum. Sosyal demokrat bir parti olmalı. Bu noktada AK Parti’nin muhafazakar demokrat çizgisinde iyileşmelerin olmasını arzu ediyorum. Çünkü AK Parti dışında ciddi bir siyasi seçeneğin olduğu kanısında değilim. Bugünün temel sorunu AK Parti’nin güçlenmesi sorunudur. Güçlenirken özgürlük, demokrasi, bir arada tutan değerlerin korunması olduğu müddetçe bir realite olabilir.

Dağdakilerin cesareti üzerinden siyaset bitmeli
 
Artık dağdakilerin cesareti üzerinden siyaset yapma döneminin kapanması gerekiyor. Bunun bir realitesi kalmadı. KCK denilen model aslında legal Kürt hareketini yani BDP gibi partileri, devre dışı bırakmak, kontrol altına almak ve etkisizleştirmek üzerine kurulu bir konsept. KCK eliyle sivil Kürt hareketinin kriminalize edildiğini görüyoruz. Birçok kişi aynı zamanda BDP KCK yöneticisi ve içeride ya da çıktı. PKK böylesi kaotik bir durumun oluşmasını istedi. Ama sadece o istemedi. Kürt siyaseti üzerinde yeni bir vesayet inşa etmek isteyen demokratik süreci baltalamak isteyen ‘neo ittihatçılar’, KCK’yı da kullanarak bu yapı içerisinde yönetici pozisyon elde etti. Hem hareketi kontrol altına almak hem de Kürt sivil siyasetini etkisizleştirmek için yapılan bu operasyon başarıyla tamamlandı. BDP’nin sivil olarak Mecli’ste yapabileceği birçok şey ertelendi.
 
Karakol baskınlarında işbirliği oldu
 
İşin diğer boyutu da dağlarda devam etti. Karakol baskınları oldu. Dörtyol’da işbirliği devam etti. İki kesimlerin ittihatçıları ortak konsept geliştirdi. Görüşmelerden Öcalan’ın buna çok da sıcak bakmadığı yönünde. Görüşmeler, Oslo görüşmeler Öcalan’ın az çok çözüme yakın bir yerde durduğunu ama bunu baskınlar ve KCK’nın BDP içerisindeki faaliyetlerini yoğunlaştırması yoluyla PKK’nın boşa çıkardığını düşünebiliriz.
 
Kürtler ‘Silahı bırakın’ demeli
 

Silahı kim gömecekse onunla diyalog kurulması lazım. Hükümet bunu anlamış gibi göründü. Ama bu görüşmelerden bir sonuç alınamayınca hükümet aldatıldığını düşündü. Öcalan ile PKK arasında görüş farkının olduğunu hissedince güvenlik konseptine döndü. Hükümetin hâlâ çatışma alanına hakim olduğunu sivil bir denetimi güvenlik güçleri arasında kullanabildiği ve geliştirebildiği kanısında değilim. Bunu doğrulayan en önemli olay da Roboski katliamıdır. Diyaloğu denemek lazım. Belki Kürt toplumu içerisinde baskılanarak bu savaş stratejisine karşı tepki uyandırarak vazgeçirilebileceği, şiddetten alıkonulabileceği kanısındayım. Kürtler, silah bırakın demeli. Mesut Barzani yüksek sesle söylüyor. Erbil’de düşünülen Kürt konferansı bu şiddet yüzünden gerçekleşemiyor.
 
Şiddetle çözülmez
 
Kürt hareketi olarak PKK hakkında bildiklerimiz bugün bildiklerimiz gibi değildi. Geçmişte bir takım haklar uğruna verilen bu mücadelenin nasıl provoke edildiğini, nasıl bir şike savaşı yaşandığı konusunda çok fazla bilgiye sahip değildik. Bütün bunlar Ergenekon süreci ile birlikte ortaya çıktı. Ergenekon süreci PKK’nın merkezinde olan Kürt siyasi hareketinin aslında hangi süreçlerden geçtiğini, kurduğu ilişkileri, adeta mutabakat ile sürdürülen bir savaşı gözler önüne serdi. Dolayısıyla bu fikirlerle o hareketin içerisinde olmam mümkün olamaz. Ergenekon ile birlikte Kürt hareketi konusunda fikirlerim değişti. Partideyken de şiddetle sorunun çözülemeyeceğini söylüyordum.
 
Kürt Ogün Samastlar’a hedef yapıyorlar
 
Musa Anter suikastı bir JİTEM operasyonu olarak yargılanıyor. Anter olayında ortaya çıkmamış bir bilgi kalmadı. Failler belli, bu JİTEM operasyonuydu. Ama burada muhtemelen iki taraflı çalışan bir ajan söz konusu. Bu olayla ilgili örgüt kanadı Odatv anlayışıyla kara propaganda yapıyor. Anter yaşasa benim durduğum yerde olurdu. Anter inkar sürecinden geliyordu. Kendi şehrinde Kürt Dili Edebiyatı Bölümü’nü görse ’savaşa devam’ demezdi, çok sevinirdi. Kürt gençlerine Diyarbakır Cezaevi ve Anter olayı ile ilgili kirli propaganda ile hedef haline getiriyorlar. Mustafa Karasu ile beraberdim cezaevinde. Onlar da gerçeği biliyor ama... Hâlâ tehditler söz konusu. Mitinglerde adımı söyleyerek protesto ettiriyorlar, yuhlatıyorlar ve toplumun önünde kanı kaynayan Kürt gençlerine hedef yapıyorlar. Kürt Ogün Samastlar’ı için hedef yapıyorlar. Bunun için yaklaşık 2 yıldır korumayla dolaşıyorum. Çok zor ama kabul etmek zorundayız. Yaşamamız lazım sadece kendim ve ailem için değil. Gerçek demokrasinin ülkemde kurulduğunu görmek, o sürece katkı sağlayabilmek için yaşamak zorundayız.
 
bugün
 

Bu haber 1,221 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,068 µs