En Sıcak Konular

Ne içiyoruz, farkında mısınız?

17 Mart 2012 09:34 tsi
Ne içiyoruz, farkında mısınız? "Zengininden fakirine artık hepimizin evine giren meyve suları ve kolalı içecekleri sizin için mercek altına aldım. "

Geçen hafta medyada meyve suları ve kolalı içecekler tartışması vardı. Erciyes Üniversitesi'nden Prof. Dr. Neriman İnanç, "Meyve sularının yapımında ısıl işlem yoktur.

Bir ürünü paketlemek o ürünü içerisinde oluşacak mikroorganizmalardan uzaklaştırmaktır. Yüzde 100 meyve suyunda koruyucu ve katkı maddesi, şeker ve sitrik asit de yoktur." diyordu. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nden Prof. Dr. Ahmet Aydın ise "Meyve suları 95-105 derecede 30-60 saniye ısıl işlemden geçiyor, ayrıca basınç da uygulanıyor. En az bir yıl ekşimeden kalabiliyorlar. Bu işlemler B ve C vitaminini önemli ölçüde tahrip ediyor. Bu boyalı suların muhafazası için aşırı miktarlarda koruyucu kimyasal madde kullanılmakta." diye şiddetle itiraz ediyordu.

Kolaya kahverengini veren karamel boyası şekerin yüksek basınç ve ısı altında amonyak ve sülfitlerle muamele edilmesiyle elde ediliyor. Bir tüketici grubu, bu işlem sırasında oluşan metil-imidazol bileşiklerinin farelerde akciğer, karaciğer, tiroit ve kan kanserine sebep olduğunu ileri sürerek karamel boyasının yasaklanmasını istiyordu. Dünyadaki kolalı içeceklerin yüzde 90'ını üreten iki firma, Amerika'da satılan içeceklerindeki kanser yaptığı iddia edilen karamel boyası miktarını azaltacaklarını açıkladılar.

Zengininden fakirine artık hepimizin evine giren meyve suları ve kolalı içecekleri sizin için mercek altına aldım. Bunun için önce bir markete giderek içecekler bölümünden adını herkesin bildiği markaların meyve sularından üç tanesini rastgele aldım. Şimdi gelin bunların neler olduğuna ve içinde bulunanlara yakından bakalım:

Şeftali parçacıklı şeftalili içecek

Üzerinde harika şeftali resimleri olan şeftali parçacıklı şeftalili içeceğin kutusunda içindekiler bölümünde yazanları aynen aktarıyorum:

'Su, şeker (sakaroz, glikoz şurubu), şeftali püre konsantresi, şeftali parçacıkları (yüzde 2,2), kıvam artırıcı (pektin), asitliği düzenleyiciler (sitrik asit, malik asit), aromalar, antioksidan (askorbik asit), renklendirici (beta-karoten).

Bize içinde şeftali parçacıkları da var diye satılan meyve suyunda neler bulunduğunu okudunuz. Ama sıkı durun daha önemli bir şey var. Kutunun üzerinde imâl tarihi olarak 2 Şubat yazıyor. Benim bildiğim şeftali yaz meyvesidir, tezgâhlara temmuzda, ağustosta çıkar. Demek ki bu zamanında toplanan şeftalilerden değil, en az 4-5 ay saklanan şeftalilerden elde edilmiş bir meyve suyuymuş.

Üstelik bir litrelik bu meyve suyunun fiyatı 2 lira idi. Bir litre katkısız şeftali suyu elde etmek için herhalde en az birkaç kilo şeftali gerekir diye düşündüm ve bu meyve suyunun bu fiyata satılmasını da doğrusu anlayamadım.

Portakal şurubunda neler yok ki!

İkinci renkli, albenili plastik şişenin üzerinde ise "portakal şurubu" yazıyordu. Gelin etiketi üzerinde neler yazdığına bakalım:

'Şeker, filtre edilmiş su, portakal konsantresi, asitliği düzenleyici (sitrik asit), portakal emülsiyonu, doğala özdeş portakal aroması, antimikrobiyal madde (sodyum benzoat, potasyum sorbat), antioksidan (askorbik asit), kıvam artırıcı (xantangum, guargum)'.

Portakal şurubu diye neler içtiğimize bakar mısınız? İçinde adeta portakaldan başka ne ararsanız var. Hele de portakalın en bol olduğu şu mevsimde portakal şurubu alan oluyor mudur diye de merak ettim.

Sırada yüzde 100 elma suyu var

Hadi bu ilk ikisi beni hayâl kırıklığına uğrattı ama üzerinde '% 100 elma suyu' yazan ve çok ünlü bir firmaya ait bu ürün herhâlde beslenme profesörünün bahsettiği ısıl işlem görmemiş meyve suyu olmalı diye heyecanlandım.

Üzerinde insanın ağzını sulandıran elma resimleri olan kutuda yazanları okuyunca 'Bu kadar da olamaz' diyerek isyan ettim. Aynen şunlar yazıyordu: 'Pastörize edilmiş ve steril koşullarda doldurulmuştur.'

Taze meyveden şaşmayın

Sanayi tipi meyve sularının, içlerindeki meyve oranına göre dört ana çeşidi olduğunu öğrendim. Meyve suyu: Yüzde 100, meyve nektarı: Yüzde 24-99, meyveli içecek: Yüzde 10-24 ve aromalı içecek: Yüzde 0-9 arasında meyve ihtiva ediyor.

İçinde yüzde 100 meyve olan meyve suyu bile taze meyvelerden hazırlanmadığına, üstüne üstlük pastörize edildiğine göre, varın içlerinde 5-6 çeşit kimyasal katkı maddeleri ve 'eser' miktarda meyve bulunan içeceklerin, ne kadar sağlıklı olduğuna kendiniz karar verin.

Kutu meyve suyu almadan önce şunları bilmenizde büyük yarar var:

BİR: Raf ömrü uzun meyve suyu elde etmek için şart olan pastörizasyon veya UHT gibi ısıl işlemler meyvelerdeki vitaminleri ve enzimleri harap ediyor. Başka türlü bir sene bozulmayan meyve suyu elde etmek mümkün değil.

İKİ: Meyve sularına çeşitli bahanelerle neler eklendiğini gördünüz. Bu katkı maddelerine resmen izin verilmiş olsa da aslında pek de güvenilecek şeyler olmadığını hatırlatmak isterim.

ÜÇ: Meyve sularına şeker eklenmese bile sağlığımız için uygun değil; çünkü meyve sularındaki şeker meyvenin şekerine göre kana daha hızlı ve daha fazla miktarda geçiyor. Bu, obezite ve diyabet bakımından çok önemli.

DÖRT: Meyve suyu elde edilirken atılan kabuk ve posa, bağırsak sağlığı için çok önemli olması yanında meyve şekerinin daha kontrollü emilmesini sağladığı için de faydalı.

BEŞ: Meyve suyuna alışan çocuklar çiğnemekten ve katı yiyeceklerden hoşlanmaz oluyor.

Gelelim neticeye

"İşte hakiki meyve suyu, yüzde 100 meyve suyu" gibi sloganlarla üstelik bir beslenme profesörü tarafından tavsiye edilen meyve sularının 'ne menem şey' olduklarını sanırım net olarak gördünüz. Pastörize edilmiş, içine şeker ve birçok katkı maddesi eklenmiş, içinde meyveden başka ne ararsanız bulunan 'boyalı sular' bize meyve suyu diye içirilmeye çalışılıyor.

Kolalı içeceklerde durum daha da vahim. Bunların da sağlığımıza hiçbir faydası olmadığı gibi üstelik bir de kanserojen madde ihtiva ettikleri iddiası var.

Sağlıklı beslenme için mevsim meyvelerinden şaşmamak ve özellikle de çocukları bırakın hazır meyve sularını, taze sıkılmış olanlara bile alıştırmamak lâzım. Türkiye'de yaşıyoruz. Her mevsime mahsus meyveler yetişen güzel ülkemizin kıymetini bilelim.

Obezite, diyabet, kalp-damar hastalıkları, kanserler, astım ve alerjiler başta olmak üzere birçok hastalığın her geçen gün neden arttığını da bir düşünün bakalım. 

Ahmet Rasim Küçükusta / Zaman



Bu haber 2,475 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,829 µs