En Sıcak Konular

Blair'in Ortadoğu elçiliği şaka olmalı

26 Haziran 2007 21:12 tsi
Blair'in Ortadoğu elçiliği şaka olmalı Irak savaşı öncesi sahte deliller uyduran ve İsrail Hizbullah'ı yensin diye geçen yıl ateşkesi erteleyen Blair'ın, Filistin barışına arabuluculuk yapması fikri karşısında insan altüst oluyor. Blair görevi üstlenirse, Ortadoğu halklarının 100 yıldır tale

Kanımca bu olanlara şaşırtıcı demek yetmez. Nutkum tutuldu dersem yeridir. Beyrut'ta telefonla 'Kutul Amare Lordu' Tony Blair'in 'Filistin'i kuracağını öğrendiğimde kulaklarıma inanamadım. Takvime baktım ama 1 Nisan'ı göstermiyordu. Eli binlerce Arap erkeği, kadını ve çocuğunun kanına bulaşmış bu değersiz ve düzenbaz adamın, adı çıkmış yalancının, uyduruk suçlamalar yönelten avukatın 'bizim' Ortadoğu temsilcimiz olmayı gerçekten düşünmesi beni altüst etti.
Tüm bunlar gerçekten doğru olabilir mi? Hep Arthur Balfour'un, Mark Sykes'ın ve Charles François Georges-Picot'nun Ortadoğu konusundaki kibrin zirvesinde olduğunu düşünürdüm.
Peki ama Blair? Kendi gülünç temsilcisi Lord Levy bölgeye hiçbir getiri sağlamayan onca gizli seyahat yapmışken, ülkesini Irak çöllerine sürükleyen bu eski başbakanın, bölgede bir rol oynayabileceğine gerçekten inanıp şimdi de dünyanın son sömürge savaşında ellerini ve korkarım bizim hayatlarımızı da kirletecek olması gerçekten altüst edici.

Arap diktatörlerle iyi anlaşır
Tabii ki, Filistin Yönetimi Mahmud Abbas'la temas kuracak, Hamas'ı dışlamaya çalışacak, durmaksızın 'ılımlılar'dan bahsedecek ve bizler de onun ahlak hakkında ahkâm kesmesini, Ortadoğu'ya barış getirmek için doğru şeyi yaptığından nasıl tamamen emin olduğunu dinlemek zorunda kalacağız; ki hatırlayın, aynı adam geçen yaz Lübnan'da George W. Bush'un Hizbullah'a karşı İsrail'in zafer elde edeceği umudunu paylaşarak ateşkes ilan edilmesini ertelemişti.
Bir kez bile özür dilemedi. Bir kez bile bizim adımıza yaptılarından dolayı üzgün olduğunu söylemedi. Buna rağmen Lord Blair, Irak'ın 'kitle imha silahları' konusunda sahte deliller uyduran biri için kendi isteklerine düşkünlük rekoru kırarcasına Ortadoğu'da iyi işler çıkarabileceğine hakikaten inanıyor.
Bölgede hiç itibarının kalmamasına, Ortadoğu'da elini attığı ne varsa başarı elde edememesine rağmen sözkonusu adam Ortadoğu Dörtlüsü'nün 'Filistin'i rayına koymasına liderlik edecek kişi olduğunu sanıyor.
İsteklerimizi, mesela Arafat'ın hazmedebileceğinden bile daha küçük bir Filistin'i kabul etmek gibi isteklerimizi, yerine getirecek bir işbirlikçi arayışında Blair fayda getirebilir.
Onun kendine özgü merhametsizliği ve namussuzluğu hiç şüphesiz bizim Arap diktatörlerle gayet iyi gider.
Hâlâ bu olağanüstü hikâyenin doğru olmadığını düşünsem de, diğer yandan Blair, Amerika'nın Irak'tan çıkma stratejisinin taşlarını döşeyecek biçimde 'barış' arayarak Şam'la, hatta Tahran'la da konuşabilecek mi diye bir şüphe duyuyorum. Peki 'Filistin'de ne yapacak?

Ayrımcı duvara değinmeyecek
Filistinliler güvenilir ve demokratik bir seçime gitti ve Hamas kazandı. Fakat Blair muhtemelen Hamas'la konuşamayacak. Sadece Abbas'ın dalkavuklarıyla konuşmaya, eski meslektaşım Rami Huri'nin bu hafta çok doğru bir biçimde tarif ettiği üzere 'hayali bir hükümet' olan Filistin yönetimiyle müzakerede bulunmaya ihtiyaç duyacak.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Sean McCormack'tan alıntılayarak söylüyorum, Amerikalılar 'iyi yönetilen bir devletin' kurumlarını geliştirmek için 'Filistin sistemi içinde Filistinlilerle birlikte çalışabilecek' bir temsilci hakkında tartışıyor. Elbette, bunun Lord Blair'e ne kadar çekici geldiğini anlıyorum.
Zira kendisi iyi yönetilen devletlere, bolca 'terör yasası'na, aşırı güvenliğe bayılır ama 'Filistin sistemi' lafının ne manaya geldiği hâlâ aklımı karıştırıyor.
'Bizim' asıl Ortadoğu temsilcimiz eski Dünya Bankası Başkanı James Wolfensohn'du ama kendisi hayal kırıklığı içinde görevi bıraktı. Çünkü ne Gazze'yi yeniden imar edebiliyor, ne de her yeni Yahudi yerleşimiyle ve İsrail'e ateşlenen her Kassam roketiyle yara alan 'barış sürecini' sürdürebiliyordu. Blair daha iyisi yapabileceğini mi düşünüyor? Acaba ondan nasıl da hoş sözcükler dinleyeceğiz?
İddiaya girerim Filistinlilerden çok daha fazla toprak koparan İsrail duvarından bahsetmeyecek. Buna 'güvenlik bariyeri' ya da 'engel' denecek; tıpkı ünlü Berlin 'engeli'nin bir zamanlar Doğu Alman polisince 'güvenlik bariyeri' diye adlandırılması gibi.
'Tüm taraflara' itidal çağrısı yapılacak, 'ılımlı' davranma yönünde sayısız çağrı gelecek ama kimse adaletten bahsetmeyecek ki, Ortadoğu'daki tüm halklar 100 yıldan fazladır bunu talep ediyor.
Ayrıca İsrail, Lord Blair'i sever.
Blair'in dili kaypakça kullanması İsrail Başbakanı Ehud Olmert'in muhtemelen hoşuna gider; Olmert'in hükümeti, güçleri Gazze'de ezilen Abbas ancak bir tavşan kadar prestije sahip olduğundan, 'müzakere' edebileceği bir Filistinli bulmayı beklerken bir yandan da Arap topraklarını sadece Yahudiler için gasp etmeyi sürdürüyor.
Blair Filistinli başbakanlardan hangisiyle konuşacak? Bu kişi tabii ki, yakalı gömlek giyip kravat takan, pek tabii ki Abbas için çalışan, daha fazla 'güvenlik', daha sert yasalar ve daha az demokrasi talep eden olacak.

Irak savaşını nasıl unutturacak?
Ortadoğu'nun neden Balfour'ları, Sykes'ları ve Blair'leri kendine çektiğini bir türlü anlayamadım. İsrailliler ondan yorulana kadar gözde sorun çözücümüz, George W. Bush'un babası için de çalışan James Baker'dı ve ondan önce de bölgeyi ziyaret edip barışın hemen sağlanamamasının ciddi sonuçları konusunda uyaran bir sürü BM Genel Sekreterimiz oldu.
Blair'in tantanası bana başka birini hatırlattı; eski BM Genel Sekreteri Kurt Waldheim da 2. Dünya Savaşı'nda Alman ordusunda istihbarat subayı olarak görev yapmasına bakmaksızın Ortadoğu'da barış 'temsilciliği' yapabileceğine gerçekten inanmıştı.
Waldheim'in ziyaretleri, özellikle de Kral Hüseyin'e yaptıkları elbette bir sonuca varmadı. Fakat Waldheim'ın savaşa dair geçmişine perde çekmesinin Blair'le ortak bir noktası var. Waldheim çizgisinden hiç sapmadan, yanlış bir şey yaptığını kabullenmeyi sürekli reddetti. Bu durum şimdi size kimi hatırlatıyor?
(Robert Fisk, ABD merkezli internet sitesi, The Independent gazetesinin Ortadoğu uzmanı, 23 Haziran 2007)

Radikal



Bu haber 294 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,015 µs